Metal sektöründe daha yüksek katma değer üretmeye yönelik bir dönüşüm sürecinde yer aldıklarını söyleyen Ankara...

SON DÖNEMDE YAYGINLAŞAN KORUMACILIK ÖNLEMLERİNE RAĞMEN İNŞAAT DEMİRİ İHRACATINDA HALEN İLK SIRADA YER ALMALARININ TÜRKİYE ADINA BÜYÜK BİR BAŞARI OLDUĞUNU SÖYLEYEN ANKARA DEMİR VE DEMİR DIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ŞERAFETTİN CECELİ, ABD İLE YAŞANAN VERGİ SORUNLARI VE AB KORUNMA ÖNLEMLERİNE RAĞMEN SEKTÖR İHRACATINDAKİ ARTIŞ EĞİLİMİNİN SÜRECEĞİNİ VURGULUYOR.

Metal sektöründe daha yüksek katma değer üretmeye yönelik bir dönüşüm sürecinde yer aldıklarını söyleyen Ankara Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli, “Küresel rekabette avantaj sağlama stratejisi, artık ucuz iş gücü kullanımı veya petrol gibi doğal zenginliklere değil, yeni ürün geliştirebilme kapasitesi ve girişimci potansiyelini içinde barındıran inovasyona dayanıyor. Metal sektörü yapı, makine ve otomotiv sanayileri başta olmak üzere birçok sektörle bağlantı içinde olduğundan, girdideki dışa bağımlılık dikkate alınmadan uygulanan yerli ham madde üreticilerini korumaya yönelik korumacı politikalar iç pazardaki fiyatları yükseltiyor ve bu ham maddeleri imalat girdisi olarak kullanan bağlantılı sektörlerin de maliyetleri büyüyor” diyor. Bu kapsamda, devlet desteklerinin yanı sıra sektöre yönelik doğru ekonomik politikaların yapı malzemeleri ve makine sektörü başta olmak üzere metal sektöründeki gelişmeleri olumlu yönde ivmelendireceğini vurgulayan Ceceli, sektörün bugünü ve geleceğini Moment Expo okuyucularıyla paylaştı.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1963 yılında Ankara’da doğdum. TED Ankara Koleji’nin ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Öğrencilik yıllarından günümüze kadar aile şirketlerimizde iş hayatıma devam ettim. Bu süre içinde çeşitli meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. ADDMİB’de iki dönem Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve bir dönem de Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendim. Nisan 2018’de yapılan Genel Kurul’da son kez Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildim. Bu dönemde, ADDMİB Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Orta Anadolu İhracatçılar Birliği Koordinatör Başkanlığı görevini de yürütüyorum.

Demir ve demir dışı metaller sektörünün güncel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilindiği üzere dünya mal ticareti 2015 ve 2016 yıllarındaki daralmanın ardından 2017 yılında yüzde 8 büyüdü. Bu yıl da büyümenin sürmesi ve yüzde 7,5 büyümeyle 18,5 trilyon dolarlık mal ticareti gerçekleşmesi bekleniyor. Dünya ticaretindeki bu genişlemenin Türkiye’nin ihracat artışı için de uygun koşullar oluşturduğu düşünüldüğünde, metal ürünler açısından olumlu bir yıl sonu beklentimiz devam ediyor. Türk metal ürünler sektörünün ham maddede dışa bağımlılığı göz önüne alındığındaysa, uluslararası piyasalarda oluşan fiyat hareketlerinden önemli düzeyde etkilenmeye devam ediyoruz. Demir çelik sektöründe Türkiye’de üretim ağırlıkla hurda ile gerçekleştiriliyor. Alüminyum ve bakırda ise yeterli ham madde yurt içinden sağlanamıyor ve ithalata yöneliyoruz. Bununla birlikte, son dönemde yaygınlaşan korumacılık önlemleri ile yerli ham madde, ara malı ve yan sanayi üreticileriyle bunları kullanan ana sanayi üreticilerinde yaşanan rekabete rağmen inşaat demiri ihracatında halen ilk sırada yer alıyor olmamız, Türkiye adına büyük bir başarıdır. ABD ile yaşanan vergi sorunları ve AB korunma önlemlerine rağmen ihracatımız artış eğilimini sürdürüyor.

Sektörün üretim ve ihracat rakamları için neler söyleyebilirsiniz? 2019 yılına ait beklentileriniz nedir?

Türkiye inşaat demiri ile bakır örme tel grubu ihracatında dünyada birinci, çelik boru ve profil ihracatında dördüncü, alüminyum profil ihracatında altıncı, alüminyum folyo ihracatında sekizinci, çelik ihracatında da 10’uncu sırada yer alıyor. Demir ve demir dışı metaller sektörünün Ocak-Ekim dönemi ihracatı incelendiğinde, geçtiğimiz yıla göre yüzde 30 oranında artış yaşadık ve ihracatımız 19 milyar dolara yükseldi. Diğer yandan, 2017 yılında ADDMİB toplam ihracatı bir önceki yıla göre değerde yüzde 13 artarak 1,1 milyar dolar seviyesine yükselmişti; Birliğimizin Ocak- Eylül dönemi ihracatı da yüzde 20 artarak 1 milyar dolar seviyesini şimdiden aştı. ADDMİB üye firmalarının ihracat ortalaması geçtiğimiz yıl 194 bin 462 dolarken bu yıl Ocak- Eylül dönemi firma ihracat ortalaması 281 bin 524 dolar olarak gerçekleşti. 2019’da iç pazarımızın 2018’e göre daha da daralacağı bekliyor, ancak bu gelişmenin ihracatta önemli bir fırsat oluşturacağına inanıyoruz. ADDMİB olarak, alışıldık pazarlarımızın dışındaki ülkelere yönelik çalışmalarımızla yeni pazarlara ulaşma çabalarımıza 2019’da da devam edeceğiz. Elbette bu çabalarımızın daha iyi sonuçlar verebilmesi için üreticilerimizin üretim maliyetlerinin küresel rakipleriyle aynı düzeye indirilebilmesi için demir ve demir dışı metaller üzerindeki koruma amaçlı vergi uygulamalarının sonlandırılması, bu sayede ihracatçılarımızın ham madde alım fiyatlarının dünya fiyatlarına indirilmesi önem arz ediyor.

Türkiye, inşaat demiri ve uzun üründe dünyanın en güçlü ihracatçısı. Ancak diğer yandan dünya, korumacı ekonomik tedbirlerin güçlendiği bir dönemden geçiyor. Bu yeni ekonomi düzeninde Türk demir ve demir dışı metaller sektörünün pozisyonu nasıl olacak?

Küresel piyasalarda aktif rol alan Türkiye’nin dış ticareti, yerel ve küresel politik gelişmelerden elbette etkileniyor. Son yıllarda Türkiye çelik ihracatında önemli yer tutan Orta Doğu Bölgesinin eski etkinliğini kaybetmesi, ABD ile olan ilişkiler ve korunma önlemleriyle birlikte sektör olarak yeni pazarlara yöneliyoruz. Bu kapsamda üye firmalarımızı ihracata yönlendirmek ve dünya pazarlarında rekabet gücü kazanmalarına destek vermek amacıyla ilgili sektörlerimizde faydalı olabilecek her türlü bilgi akışı ve organizasyonu üstleniyor; mevcut ihracat pazarlarımızı geliştirmek ve hedef pazarlara girebilmek için hedef ülkelerde düzenlenen fuarlara doğrudan ulusal katılım organizasyonları gerçekleştiriyoruz. Şu hususu da ifade etmem gerekir ki, ABD ve AB tarafından Türk ürünlerine uygulanmaya başlayan koruma tedbirleri, bu pazarlarda artmakta olan pazar payımızın söz konusu pazarlardaki üreticileri ürküttüğünün de somut bir göstergesidir.

ADDMİB Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev süreniz içerisinde odaklanacağınız temel başlıklar neler olacak? Sektörleriniz özelindeki sorun başlıkları ve çözüm önerileriniz nelerdir?

2018-2022 yıllarını kapsayacak dönemde yönetimimizin odaklanacağı en önemli konu, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı için belirlenen küresel ticaretten yüzde 1,5 pay alma hedefimize ulaşmak olacak. Bu hedefe ulaşmak için hem mevcut pazarlarımızda ve özellikle yeni pazarlara ulaşarak ihracat miktar ve tutarımızı yükseltmek için çalışmak hem de üyelerimizin daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmeleri için Ar-Ge ve inovasyona eskisinden daha fazla önem vermelerini sağlayarak ihracatımızın birim değerini yükseltmek çalışmalarımızın iki ayağını oluşturacak.

Sektör özeline indiğimizde ise demir ve demir dışı metallerin tamamına yakınında yerli üretimin yeterli olmaması sebebiyle arz eksiği ithalatla karşılanıyor. Ancak bu ithalatın sebebi olarak “ucuz ham madde temini” gerekçe gösterildiği için ithalata karşı zaten ürettiğini satabilen üreticilerin korunması amacıyla gümrük vergileri uygulanıyor ve bu durum, iç pazarda ham madde fiyatlarını en az uygulanan vergi oranında yükseltiyor. Sınırlı sayıdaki ihracatçı dâhilde işleme rejimi kapsamında ithalat yaparak bu sıkıntıyı aşabilirken, sayısı on binlerle ifade edilen ihracatçılarımız üretimini iç pazardan vergi nedeniyle yükselen fiyatlardan ham madde alarak yapıyor ve bu sebeple uluslararası pazarda rakiplerinin hep bir adım gerisinden gitmek zorunda kalıyor. Özetle, her türlü metalden ürünlerin ihracatını yapan ihracatçılarımızın rekabet gücünü yükseltmek için korumacı yaklaşımla uygulanan gümrük verilerinin sıfırlanması gerektiğini düşünüyoruz.

Sektörlerinizin makine imalat sektörleriyle ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Makine sektörünün sizin açınızdan önemi için neler söyleyebilirsiniz?

Üretimin olduğu her yerde makine sektörü temel taşı olduğundan metal ürünler sektörü için de aynı durum geçerli. Üretimden ürünlerin elleçlenmesine kadar tüm aşamalarda makineler bizim işimizin olmazsa olmazıdır. Bu durum her üretim için geçerli olsa da bizim sektörümüzde bu ilişki iki taraflı ilerliyor: Metal ürünler sektörü makinesiz üretim yapamazken, makine sektörü de başta çelik olmak üzere metal ürünlere gereksinim duyuyor. Dolayısıyla metal ürünler sektörü ile makine sektörünün et ile tırnak gibi birbirinden ayrılamayacak sektörler olduğunu ifade