TÜRKİYE’DE KADIN MÜHENDİS SAYISINDA GÖZLE GÖRÜLÜR BİR ARTIŞ OLDUĞUNU VE KADIN MÜHENDİSLERİN BİRÇOK ÖNEMLİ PROJEDE YER ALDIĞINI, ŞİRKETLERİN DÜMENİNDE SEKTÖRLERE ÖNCÜLÜK ETTİKLERİNİ SÖYLEYEN DORUK YÖNETİM KURULU ÜYESİ AYLİN TÜLAY ÖZDEN, “TEKNOLOJİ ALANINDA 30 YILI AŞKIN SÜREDİR AKTİF OLARAK FAALİYET GÖSTERİYORUM. BU SÜREÇTE BAŞARININ BİLGİ, BECERİ VE SONUÇ ÜRETME BAŞARISIYLA GELDİĞİNİ GÖRDÜM. DENEYİMLERİM, TEKNOLOJİ SEKTÖRÜNDEKİ İŞLERİN ÇOĞUNLUKLA BEYİN GÜCÜNE DAYALI OLDUĞU İÇİN KADINLARA ÇOK İDEAL BİR ALAN SUNDUĞUNU GÖSTERDİ.” DİYOR.

Sanayicilerin üretimlerini daha hızlı, çevik, kaliteli ve verimli yönetmeleri için yazılım ve donanım araçları geliştirmek, yani sanayiyi dijitalleştirmek hedefiyle kurulan ve o günden bugüne kadar dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştiren; geliştirdiği teknolojileri dünyanın pek çok ülkesine ihraç eden Doruk, 1988’den bugüne Türk sanayisinin gelişmesi, güçlenmesi ve rekabetçiliğini arttırması için çalışıyor. Türkiye’nin sanayide dijitalleşme alanındaki ilk Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştiren teknoloji şirketi olan Doruk’un gelecek stratejilerini, Türk sanayisinin dijitalleşmeye yaklaşımını ve tabii ki sanayideki “kadın gücünü” Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden ile konuştuk.

Öncelikle sizi, sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz?

1967 yılında İstanbul’da, üç çocuklu bir ailenin tek kızı olarak dünyaya geldim. Babam Cevher, Mita Kalıp gibi sanayi firmalarının kurucularından olan ve yüksek teknik öğretmeni Macit Mihri Usta idi. Babam, öğretmenlik mesleğini birkaç ay yaptıktan sonra sanayiciliğe atılan; farklı ürün, ekipman ve makine tasarımlarıyla başarı kazanıp dikkat çeken çok yaratıcı bir teknik uzmandı. Annem Aysel Usta ise ilkokul öğretmenliği mesleğini keyifle yapan, araştırmayı ve öğretmeyi çok seven bir eğitimciydi. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi İTÜ’de Kontrol ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde tamamladım. Doktora çalışmalarım sırasında 1993’te ABD’de misafir araştırma mühendisi olarak çalışmaya davet edildim. ABD’de özel sektörde çalışmanın yoğun dinamiğinden sonra 1994’te üniversiteye ve araştırma görevliliğinin simülasyon dolu hayatına dönüş benim için zorlayıcı oldu. Üniversitede çalışmak çok keyifliydi; bununla birlikte üniversite-sanayi iş birliği ortamının o zamanlar nispeten zayıf olması ve çoğunlukla laboratuvar ortamında sürdürülen çalışmalar motivasyon eksikliği yaratıyordu. Bu nedenle sanal bir dünyadan gerçek dünyaya geçme hedefiyle sanayiye geçiş yaptım. 1994 yılında üniversiteden ayrılarak bugünkü Siemens, o sıralarda Simko’da Ar-Ge mühendisi olarak çalışmaya başladım. Ardından, eşimin de hissedarı olduğu tekstil boya makineleri üreten İnterservis firmasında sanayi ve üretimin dinamikleriyle tanıştım. Firmamız üretim odaklı olduğu için üretimin doğru planlanması, terminlerin zamanında yakalanması, performansların ölçülmesi ve tüm bunların raporlanması konulu sistemlere ihtiyaç duyulduğunu fark ettik. Sanayideki üretim yapan fabrikalarda üretimden sevkiyata kadar olan bütün süreci otomatik olarak organize edecek üretim yönetimi sisteminin gerekliliğine karar verdik ve 1998’de Doruk’u kurduk. Bir fabrikanın, aldığı siparişten sevkiyata kadar olan bütün üretim süreci, iş emirlerinin üretilmesi, üretim makinelerinin planlanması, üretim akışının izlenmesi, stok operasyonları, kalite konusunda operatörlere bildirim yapılması gibi bütün konuları planladık. 2017’ye kadar şirketimizde genel müdürlük görevini üstlendim. Şu anda ise Doruk Uluslararası Genişlemeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapıyorum. Ayrıca yurt dışı açılım hedefimiz doğrultusunda 2017’de ABD’nin Şikago kentinde kurduğumuz ProManage Smart Manufacturing Solutions Corp. isimli şirketin de genel müdürlük görevini yürütüyorum.

Doruk markası, Türk iş dünyasına nasıl çözümler üretiyor?

Doruk olarak, üretim yapan sanayi kuruluşlarında üretim operasyonlarının dijital araçlarla yönetilmesi konusunda yazılım ve donanım çözümleri üreten, sanayicilerin dijital dönüşüm yolculuklarında eğitim ve danışmanlık hizmetleri sağlayan 23 yıllık bir teknoloji şirketiyiz. 1998’de sanayicilerin üretimlerini daha hızlı, çevik, kaliteli ve verimli yönetmeleri için yazılım ve donanım araçları geliştirmek, yani sanayiyi dijitalleştirmek hedefiyle kurulduk ve o günden bugüne kadar dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştirdik. Bu noktada, Türkiye’nin sanayide dijitalleşme alanındaki ilk Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirmiş teknoloji şirketiyiz. Endüstriyel işletmelerin üretim operasyonlarının dijital olarak yönetilmesi için akıllı ve dijital üretim yönetimi sistemleri geliştirip kuruyoruz. Fabrikaların gerçek durumundan otomatik geri bildirimler alarak yeni kararlar verebilen akıllı üretim yönetimi sistemimiz ProManage ile işletmeleri akıllı fabrika ve dijital fabrika olarak da adlandırılan yapıya dönüştürüyoruz. Sisteme sürekli yeni özellik ve işlevler eklenmesi sayesinde sanayiciler dijital Üretim Operasyonları Yönetimi’ni (MOM-Manufacturing Operations Management) ve Üretim Yürütme Sistemleri’ni (MES-Manufacturing Execution System) çağın gereklerine uygun şekilde gerçekleştirebiliyorlar. Doruk olarak “Türkiye’de üretim yönetiminde dijitalleşme” pazarını inşa eden firma konumundayız. Uluslararası pazarlara ilk adımımızı ise 2006’da Romanya Arctic fabrikasına ilk ihracatımızı gerçekleştirerek attık. Bugün Türkiye’de, Teknopark İstanbul’da yer alan merkez ofisimiz, Antalya Teknokent ofisimiz ve İzmir Depark Teknokent ofisimizin yanı sıra ABD’nin Şikago kentinde ProManage Smart Manufacturing Solutions Corp. isimli şirketimiz bulunuyor. Ayrıca ABD’de üretim endüstrisini kuvvetlendirmek için kurulan MxD’nin Ar-Ge partneriyiz. ABD’deki şirketimizde Japonya merkezli ITO Corporation ile partnerlik anlaşması imzalayarak Asya-Pasifik pazarına giriş yaptık. İhracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında ABD, Rusya, Belçika, Romanya, Bulgaristan, Mısır, Cezayir, Sırbistan ve Kazakistan yer alıyor. Gelecek hedefimiz ise akıllı üretim yönetim sistemleri alanında “dünya markası olmak”. Bu hedef doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor olmak beni çok heyecanlandırıyor.

Sizi en çok heyecanlandıran projeniz neydi?

Kesintisiz üretime, dolayısıyla ekonomiye, istihdama ve toplum sağlığına katkıda bulunmak için geliştirdiğimiz önemli bir teknoloji diyebilirim. Salgınla hayatımıza giren “sosyal mesafe” kavramı, tüm sektörlerdeki çalışanlar için de büyük önem taşıyor. Dünya genelinde hayat, sosyal mesafe kurallarına göre yeniden düzenleniyor. Bu yeni düzene adım atarken, Doruk olarak gönüllü mühendis ekibimizle birlikte üretime devam ederek, ekonomiye ve istihdama katkıda bulunan sanayicilerin her zamanki gibi yanında olup çalışanların ve dolayısıyla toplumun sağlığını korumaya katkıda bulunmak istedik ve çok önemli bir ürün geliştirdik. Başta Ar-Ge birimimiz olmak üzere ilgili departmanlarımız konuyla ilgili iş ortaklarımızdan gelen talepleri de değerlendirerek yeni uygulamamız ProManage KiT (Kontrollü İnsan Trafiği) üzerinde titizlikle çalıştılar. Geliştirdiğimiz sosyal mesafe ölçüm ve uyarı uygulamamız ProManage KiT sayesinde fabrikalar açık kalabilecek, ek yatırım gerekmeden işletmelerde çalışanların sosyal izolasyona uyup uymadıkları izlenip temas noktaları dijital ortamda tespit edilebilecek, uyarı üretilebilecek. İş sağlığı ve güvenliği açısından çok önemli olan bu teknolojiyle içinde bulunduğumuz dönem başta olmak üzere bundan sonra hayatımızı etkileyecek sosyal izolasyonun iş verimini etkilemesinin önüne geçilmesi ve salgın gibi beklenmeyen durumlarda çalışanların sağlıkları açısından kontrollü bir ortamda çalışması mümkün olacak. Doruk tarafından bedelsiz olarak sunduğumuz ProManage KiT uygulamasını edinmek isteyen değerli sanayicilerimizi, “Fabrikalar Açık Kalsın” kampanyamıza destek veren vakıf ve sağlık kuruluşlarına bağış yapmaya çağrıda bulunuyoruz. Bizi heyecanlandıran bir diğer ürünümüz ise pazara sunmaya hazırlandığımız “ProManage Cloud” olacak. Bu ürünümüzle KOBİ’lerin de dijitalleşmelerini ve salgın döneminde üretim yönetiminin uzaktan yapılarak verimli ve kârlı üretime devam etmelerini desteklemeyi hedefliyoruz. Bu yeni ürünümüzü oyun kurallarını değiştirici bir ürün olarak pazara sunmaya hazırlanıyoruz.

Tüm dünya önemli bir sanayi dönüşümünden geçiyor. Sizce, Türk sanayisi bu dönüşümde nasıl bir duruş sergiliyor?

Doruk olarak 1998’de üretim yapan sanayi işletmelerinin üretimlerini daha hızlı, çevik, kaliteli ve verimli yönetmeleri için dijital yazılım ve donanım araçları geliştirmek hedefiyle kurulduk. Bu hedef, bir bakıma şirketimizin kuruluşundan 15 yıl sonra 2013’te dünyanın gündemine oturan Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm konularının ilk ayak sesleriydi. Dünyada bir ağa bağlı ilk bilgisayar kullanımın 1995’lerde gerçekleştiği ve Türkiye’ye internetin 1998’lerde geldiği düşünüldüğünde, çığır açıcı teknolojiler konusunda öncü vizyonumuz ortaya çıkıyor. Dünya ekonomisi dijitalleşme temelinde yeniden kurgulanırken Türkiye’nin bu yapılanmada avantajlı konuma geçebilmesi için üretim sanayisinin dijital dönüşüm yolculuğunun acilen hızlanması gerekiyor. Gerek büyük çaplı sanayicilerin gerekse KOBİ’lerin çağ atlamaları, küresel pazarlarda daha rekabetçi olabilmeleri ve sürdürülebilir büyüyebilmeleri için tek yolun üretim ve yönetim sistemlerini dijitalleştirmekten geçtiğine inanıyoruz. Üreticilerin ayakta kalabilmelerinin ve istihdama devam edebilmelerinin ne kadar önemli olduğunu salgın döneminde bir kez daha gördük. Özellikle makine ve otomotiv sektörlerinin çok önemli olduğu ülkemizde dijitalleşmenin hızlanması büyük önem taşıyor. Ülkemizde, üreticilerin ve büyük sanayicilerin dijitalleşme konusunda farkındalıkları çok yüksek ve trendleri yakından takip ediyorlar. Diğer işletmeler ve KOBİ’lerin de dijitalleşmesi hem sektörlerinde rekabet edebilmeleri hem de ülke ekonomimiz için çok önemli. Diğer yandan, fabrikaların dijital dönüşmesi sadece üretim bandında avantaj sağlamak anlamına gelmiyor. Şu an içinde bulunduğumuz salgın dönemi gibi öngörülemez risk ve tehditler için de dijital dönüşüm adeta bir koruyucu kalkan haline geliyor. Doruk olarak, akıllı üretim yönetim sistemi ProManage ile sanayicilere çağı yakalamanın ötesinde çağ atlamaları için destek oluyoruz. Örneğin üretimde tam kontrol sağlayan ProManage Mobil uygulamamız sayesinde fabrikada değilken bile oradaymış gibi çalışmak ve akıllı telefon ya da tabletten üretimi takip etmek mümkün. Çevrim içi makine izleme imkânı sunan bu uygulama, işletmedeki bilgiye hızlıca ulaşılmasına ve proaktif davranılarak önlem alınmasına katkıda bulunuyor. Ek olarak arttırılmış gerçeklik teknolojisini kullanan ProManage AR uygulamamız sayesinde işletmelerdeki üretim şefleri, operatörler ve teknisyenler üretim alanı içinde dolaşırken akıllı telefon, tablet ya da AR gözlüklerindeki kameraya makine üzerindeki AR etiketini göstererek, o makinenin üretim performansına ve görüntülenmesini istediği tüm verilere gerçek zamanlı olarak ulaşabiliyorlar. Uygulama sayesinde operasyonel işlemlerde görev alan çalışanlar bilgiye anında erişim sağlayabiliyor.

Türkiye’deki KOBİ’ler düşük öz sermaye yapılarıyla teknolojiye yatırıma gereken önemi gösteremiyor hatta gereksiz görüyor. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Bu dönem, şartlar neyi gerektirirse ona çok hızlı bir şekilde uyum sağlamanın çok önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Özellikle bu dönemde şirketlerin finansal olarak ayakta kalabilmeleri öncelikli hale geldi. Ancak işletmelerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri, orta ve uzun vadede sürdürülebilir bir şekilde büyümeleri için teknolojik gelişmeleri takip edebilmeleri çok önemli, hatta olmazsa olmaz. Doruk olarak, özellikle KOBİ’lerin kısıtlı bütçelerle ayakta kalmaya çalıştığının farkındayız. Bu nedenle kurulduğumuz günden beri sanayiye ve KOBİ’lere dijital dönüşüm mentorluğu yapmaya ve ülke ekonomisinin lokomotifi olan üreticileri geleceğe taşımaya devam ediyoruz. Yakın zamanda KOBİ’ler için dijitalleşmede çok önemli bir lokomotif olacak ProManage Cloud ürünümüzü piyasaya sürmek üzereyiz. KOBİ’lerin hayatını değiştirecek ve onları başka bir başarı düzeyine taşıyacak web tabanlı bir ürün olacak. Farklı paket seçenekleri ve uygun bütçelerle KOBİ’leri hızla dijitalleştirmeyi hedefliyoruz. Bu konuda ayrıca detaylı açıklama ve tanıtımları önümüzdeki dönemde yapacağız.

Türk iş dünyasındaki “kadın gücü” için neler söyleyebilirsiniz? Sizce kadın istihdamında neleri eksik/doğru yapıyoruz?

Kadınların kendilerine güveni ve şirketlerin kadınlara yönelik pozitif istihdam politikalarıyla makine imalat, teknoloji ya da sanayinin farklı kollarında daha fazla çalışan ve yönetici görmek mümkün. Son yıllarda kadın mühendis sayısında gözle görülür bir artış oldu. 2019’da TMMOB tarafından kadın mühendis sayısı 200 binin üzerinde olarak açıklanmıştı. Kadın mühendislerimiz birçok önemli projede yer alıyor, öncü şirketlerin dümeninde sektörlere öncülük ediyor. Ülkemizin kadın istihdamı konusunda dünyada örnek ülkeler arasında yer alması en büyük hayallerimden biri ve bunu başarabileceğimize inanıyorum. Sizce makine imalat sektöründe görece neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor? Profesyonel iş yaşamında daha fazla kadın yönetici görmek için sizce neler yapılmalı? Teknoloji alanında 30 yılı aşkın süredir aktif olarak faaliyet gösteriyorum ve çalıştığım alanlarda erkek sayısı özellikle geçmiş yıllarda daha fazlaydı. Bu süreçte başarının bilgi, beceri ve sonuç üretme başarısıyla geldiğini gördüm. Deneyimlerim, teknoloji sektöründeki işlerin çoğunlukla beyin gücüne dayalı olduğu için kadınlara çok ideal bir alan sunduğunu gösterdi. Sanayi üretimi ve yaşanılan sıkıntılar, bilgisayar ve elektronik teknolojileri hakkında bilgi sahibi olmam nedeniyle de sanayinin sıkıntılarını çözecek uygulamalar geliştirme konusunda yaratıcılık geliştirdiğimizi söyleyebilirim. Kendini geliştiren, meraklı, öğrenmeye açık, yönetim yeteneğine sahip ve analitik zekâ düzeyi yüksek kadınlara her sektörün ihtiyacı var. İçinde bulunduğum teknoloji sektörü için de şunu söyleyebilirim ki; güçlü bir altyapıya sahip olmak ve doğru bir kariyer planı daha fazla kadın yönetici görmemiz için yeterli.