Türkiye ile Cezayir arasındaki ticari ilişkiler gelişimini sürdürüyor. Özellikle son yıllarda uygulanan ekonomi politikalarının etkisiyle Cezayir pazarı Türk makine üreticileri için cazibe merkezi haline geldi.
Türkiye ile Cezayir arasındaki ticari ilişkiler gelişimini sürdürüyor. Özellikle son yıllarda uygulanan ekonomi politikalarının etkisiyle Cezayir pazarı Türk makine üreticileri için cazibe merkezi haline geldi. Birleşmiş Milletler verilerine göre Cezayir’in 2012 yılında makine ithalatını en fazla artırdı ğı ülke, yüzde 39,8 ile Türkiye oldu. Türkiye 2013 yılında ise Cezayir’e 223,1 milyon dolarlık makine ihraç etti.
Kuzey Afrika’nın Akdeniz kıyısında, Fas ve Tunus’a komşu olan Cezayir topraklarının yüzde 80’i; büyük bir bölümü yarı çöl özelliğine sahip Sahra’da yer alır. Ülkenin yüzde 10’luk kısmını oluşturan verimli kuzey kısmında tahıl, şarap, zeytin ve meyve üretimi gerçekleştirilir. Cezayir, başkanlık sistemi ile yönetilen bir Cumhuriyettir. Bağımsızlığını kazandığı 1962 yılından sonra, Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) tarafından tek partili siyasi sistem çerçevesinde yönetilen Cezayir; 1989 yılında yapılan halk oylaması sunucunda kabul edilen yeni anayasaya ile çok partili sisteme geçti. 37 milyon kişiden oluşan nüfusun büyük bir kısmı Akdeniz kıyısında, ülkenin kuzeyinde yoğunlaşıyor. Bu bölgede başkent Cezayir ve Oran olmak üzere iki önemli şehir bulunuyor. Ülkedeki yaşanan iç karışıklık 1990’lı yıllarda nüfusun önemli şehirlere göç etmesine neden oldu. Cezayir’de kişi başına düşen GSYİH’si 9 bin dolar civarındadır. 2002 yılında kişi başına düşen gelirin 1,748 dolar olduğu düşünüldüğünde, kişi başı gelirde geçmiş yıllara oranla önemli bir artış yaşandığı gözleniyor. Ancak, bu durum genel olarak petrol ve gaz fiyatlarındaki yükselişten kaynaklanır. Geçen 10 yılda üst ve alt gelir grubu arasında fark da artış göstermiştir. Hükümetin kamu sektöründe çalışanların sayısını artırma politikası ve yüksek büyüme oranları, son yıllarda işsizliğin bir miktar azalmasını sağladı. Cezayir İstatistik Kurumu ONS verilerine göre, işsizlik oranı 2000’li yıllardan itibaren düşüş gösteriyor. Dünya Bankasına göre 1990’larda büyüyen kayıt dışı ekonomi GSYİH’nin yaklaşık yüzde 35’ine karşılık geliyor. Ülkenin işgücü potansiyelinde yüzde 35’i gibi yüksek bir oranının işsiz olduğu ya da yeterince verim alınmadığı tahmin ediliyor. Geleneksel kaçış yolu olan göç; Avrupa’ya ya da Kuzey Amerika’ya gitmek için vize almak son derece güç olduğundan, hemen hemen tamamen kapanmış gibidir. İşsiz sayısını azaltmak için, hükümetin işgücü yoğun hidrokarbonlar dışı endüstrileri geliştirmek zorunda olduğu belirtiliyor.
Genel Ekonomik Görünüm
Afrika’nın en geniş (dünyanın en geniş 10’uncu) yüzölçümüne, 37 milyonu aşkın nüfusa ve önemli doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip Cezayir; kıtanın (Güney Afrika, Nijerya ve Mısır’ın ardından) en büyük dördüncü ekonomisidir. Cezayir, 22 üyesi bulunan Arap Birliği ülkeleri içinde de (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır’ın ardından) dördüncü büyük ekonomidir. Ancak, ülke, büyük doğal gaz ve petrol kaynaklarına karşın, kişi başına düşen gelir açısından alt orta gelirli bir ülke statüsündedir. Cezayir ekonomisi enerji sektörüne bağımlı olup hidrokarbon ürünleri, ülkenin ihracat gelirlerinin yüzde 97’sini, GSYİH’nin yüzde 45’ini ve bütçe gelirlerinin 2/3’ünü sağlar. Bu bağımlılık, petrol fiyatlarındaki değişimlerden büyük ölçüde etkilenen bir ekonomik yapılanmaya neden oluyor. Dolayısıyla ülke, özellikle 2002 yılından sonra yüksek düzeyde seyreden petrol fiyatlarından istifade ederek ekonomik durumunu güçlendirdi. Bu çerçevede; son 10 yıl içinde GSYİH’nin, cari fiyatlarla 3 katın üzerinde bir artış göstererek 67,8 milyar dolardan 208,8 milyar dolara kadar ulaştığı görülür. Böylece kişi başına düşen GSYİH, satın alma gücü paritesine göre ise 5 bin 200 dolardan 8 bin 765 dolara kadar yükseldi. Ancak, bu büyüme rakamları Cezayir’in 2003 yılında dünya ekonomisinden aldığı yüzde 0,343’lük payın yüzde 0,332’ye düşmesine engel olamadı. Bu noktada, bahsi geçen dönemin özellikle ilk beş yılında dünya ekonomisindeki yüksek büyüme hızına, Cezayir ekonomisinin eşlik edememesinin ciddi bir payı olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla, son 10 yılda Cezayir’in ortalama olarak yüzde 3 civarında bir büyüme oranı yakaladığı ve bu bakımdan ülkede nüfus artış hızının yüksekliği göz önüne alındığında, bu büyüme oranının Cezayir’in ekonomik kalkınma hedefleri bakımından yetersiz kaldığı görülüyor. Büyüme hızı, önemli altyapı projelerine büyük kaynaklar aktarılarak artırılmaya çalışılıyor. Öte yandan; 2000’li yılların başında 26 milyar dolar seviyesinde olan dış borçlar, son yıllarda 5 milyar dolar düzeyine çekildi. Buna karşın, 1990’lı yıllara kadar uygulanan merkezi planlamaya dayalı ekonomik sistem ve 1990’lı yıllardaki “Kara 10 Yıl”dan sonra, 2000’li yılların başından itibaren kademeli bir şekilde serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşayan Cezayir’de; benzer durumdaki diğer ülkelerde olduğu gibi, bu sürecin sıkıntıları halen hissediliyor. Zengin doğal kaynaklarına karşın, halkın satın alma gücünün çevre ve komşu ülkelere göre düşüklüğü; ülke ekonomisinin sektörel bazda çeşitlendirilerek geliştirilmesine yönelik ulusal ve uluslararası yatırımlardaki yetersizlik, ülkedeki kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirme çalışmalarının çok yavaş ilerlemesi, özellikle enerji sektörü başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarındaki yolsuzluk iddiaları, kayıt dışı sektörün büyüklüğü, bölgeler arasında ciddi ekonomik ve sosyal dengesizlikler (özellikle kuzey ve güney) ve genç nüfusta yüzde 30’ları bulan işsizlik bu sıkıntıların başlıca kısmını oluşturur. 1990 yılların ortasından itibaren ticaret politikalarını da serbestleştirmeye başlayan Cezayir, yine de önemli ölçüde ithal ikameci ve korumacı eğilimler gösterir. Ülkedeki ticaret politikasının belirlenmesinde etkin olan ithalat lobilerine karşın, ulusal bir sanayinin kurulabilmesine yönelik hassasiyetler de bulunuyor. Öte yandan, Avrupa Birliği ile 2002 yılında imzalanan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması ile pek çok sanayi ürününün ithalatında AB ülkeleri menşeli ürünlere indirimli gümrük vergileri uygulanıyor ve bazı ürün gruplarında da bu vergiler sıfırlanıyor.
Tarım ve balıkçılık sektöründe ise çok kapsamlı olmamakla birlikte karşılıklı kota sistemi uygulanıyor. Söz konusu anlaşma, Cezayirli iş çevrelerinin şikayetleri ve AB’den ithalatın olağandışı bir şekilde arttığı öne sürülerek 2009 yılı sonunda Cezayir tarafından üç yıllığına askıya alındı ve bu süre 2012 yılında son buldu. İki taraf arasında yapılan müzakereler çerçevesinde ürün bazında indirim takvimi güncellenerek 2013 yılından itibaren geçerli olmak üzere yeniden yürürlüğe konuldu. Yine bu çerçevede, Cezayir 2004 yılında Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesine (GAFTA) üye oldu, ancak bu kapsamdaki gümrük tarife indirimleri oldukça geniş muafiyet listeleri 2010 yılında hayata geçirilebildi. Cezayir parası konvertibl değildir ve ülkede sıkı bir kambiyo rejimi uygulanıyor. Cezayir vatandaşlarının ve yerli şirketlerin döviz bulundurma ve yurt dışına para transferi yasalarla belirli durumlar dışında yasaktır. Bu durum uygulamada, paralel para piyasaların oluşmasına yol açıyor.
Bu çerçevede oluşan kara borsalarda, merkez bankası tarafından belirlenen döviz kurları, piyasa fiyatlarından yüzde 30-40 seviyesinde sapma gösteriyor. Cezayir’in dinarı değerli tutma çabası da önemli rol oynuyor. Öte yandan, Cezayir enerji ürünlerinin ihracatı sayesinde her yıl neredeyse 25 milyar doları bulan bir dış ticaret fazlasıyla son 10 yıldır cari denge de düzenli bir şekilde fazla veriyor. 2011 yılında 17,7 milyar doları bulan cari fazlanın 2015 yılına kadar azalarak 4,6 milyar dolara düşmesi bekleniyor. Ülkenin belli başlı sorunlarından bir tanesi de kayıt dışı sektörün ülke ekonomisinin yüzde 60’ından fazlasını oluşturmasıdır. Ekonomik aktivitelerin yüzde 90’ından fazlasının nakit para ile gerçekleştirilmesi bunda ciddi bir rol oynar. Bazı büyük oteller ve alışveriş merkezleri dışında kredi kartı uygulaması yoktur. Bu bakımdan Cezayir’in vergi gelirleri de daha çok ithalattan alınan gümrük ve katma değer vergileridir. Bu durumun değiştirilmesi ve kayıt dışı sektörle mücadele edebilmek için 2011 yılında işlem türü ne olursa olsun, değeri 500 bin dinarı geçen bütün ödemelerin banka kanalı ile yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca, 100 bin dinarı geçen ödemelerin de çekle yapılması zorunludur. Yine bu kapsamda, kayıt dışı kurulan pazarlar kapatılırken esnafın kayıtlı çalışması için teşvikler sağlanıyor. Cezayir ile ilgili en ilginç verilerden biri ise ülkenin başta enerji ürünleri olmak üzere temel tüketim ürünlerine (buğday, şeker, yağ, vb.) yaptığı yüksek sübvansiyon oranlarına karşın, halkın satın alma gücünün halen düşük olmasıdır. Cezayir’in hidrokarbon ürünlerini yaklaşık 8,5 milyar dolar ve elektriği 150 milyar 2,1 milyar dolar sübvanse ettiği ve bu tutarın, ülkenin GSYİH’sinin yüzde 6,6’sına tekabül ettiği belirtiliyor. Cezayir’in, diğer temel tüketim ürünlerine yapılan harcamalarla GSYİH’nin yüzde 13’ü tutarında sübvansiyon harcamalarının olduğu, bütçeye dahil edilmeyen sübvansiyonlarla bu oranın yüzde 30’a yaklaştığı tahmin ediliyor. Ülkede, 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamındaki projelerin finansmanına yönelik olarak toplamda 286 milyar dolar kaynak aktarıldı. Bu kaynağın 130 milyar doları daha önceki dönemde başlatılan projelerin tamamlanması, geri kalan 156 milyar doları ise yeni projelerin finansmanı için ayrıldı. Bu miktarların sektörler itibari ile dağılımı ise şöyledir: Bayındırlık ve ulaştırma sektörleri için 40 milyar dolar, toplu taşıma, tramvaymetro hatları ve otoyol ve havayolu taşımacılığının geliştirilmesi için 35 milyar dolar, kamu binaları için 24 milyar dolar, tarım ve kırsal kalkınmayı desteklemek için 13 milyar dolar, bankacılık ve finans sektörü için 4 milyar dolar, enerji santralleri ve petrokimya sanayinin geliştirilmesi için 27 milyar dolar, sanayi bölgelerinin geliştirilmesi için 2 milyar dolar, yüksek teknolojiye dayalı ekonomik kalkınma için 3 milyar dolar, işsizliği önlemek maksadıyla yeni iş sahaları açmak için 4 milyar dolar, diğer harcamalar için 14 milyar dolar.
Ekonomik Performans
Cezayir’in bağımsızlıktan sonraki ekonomisi, hem tarım hem de sanayide katı ve verimsiz olarak tanımlanıyor. Bu dönemde, devletin önderliğindeki kalkınma planlaması tarzındaki ekonomi politikasına önem verildi. Petrol endüstrisi, 1971’de millileştirildi ve tarım kolektif mülkiyete alındı. Hükümet, hızla yükselen petrol gelirleri ve dış borçla finanse edilen ağır sanayinin kalkındırılması projesine yöneldi. Devlet kaynakları, işsizlik ve konut sorunu gibi kronikleşmiş yapısal problemleri büyük kamu yatırım projeleriyle aşmaya ayrılır. İlk önce 60 milyar doları kapsaması beklenen program, ülkenin güneyindeki High Platau Bölgesindeki yeni projelerin eklenmesiyle 160 milyar dolara çıktı. Sanayi sektörünün ülke GSYİH içinde yüzde 60-65’lik yer tutması, çoğunlukla hidrokarbüler ürünlerine dayanıyor. GSYİH’nin yüzde 46’sını, toplam ihracatın yüzde 98’ini ve toplam bütçe gelirlerinin yüzde 77’sini oluşturan hidrokarbonlar sektörü, Cezayir ekonomisinin temel sektörüdür. Ülke GSYİH içinde imalat sanayisinin payı ise yüzde 5 seviyesindedir. Bu imalat da, ana kaynağı da üretim, yönetim, yatırım, proje geliştirme, gelişme ve inovasyon yönünden yeterli olmayan ve sürekli olarak kapasitesinin altında çalışan iktisadi devlet teşebbüsleri tarafından gerçekleştiriliyor. Cezayir’de son yıllarda küçük sanayi üretiminde canlanma görülmesine rağmen, mesleki eğitimin yeterli olmaması ve başka türlü formasyon ve tecrübe imkanlarının da kapalı olması nedeniyle, üretim hattında çalışacak teknisyen bulmak büyük bir sorundur. Bu durum, sanayinin gelişmesi önündeki en temel engel olarak tanımlanıyor.
Yabancı Yatırımların Durumu ve Türkiye İle Ticaret
Cezayir’de ulusal ekonominin enerji dışı sanayinin çeşitlendirilmesi yoluyla güçlendirilmesini sağlamak amacıyla doğrudan yabancı yatırımların teşvik edilmesi, devletin öncelikleri arasında yer alıyor. Yabancı yatırımların katma değeri yüksek sektörlerde; istihdam yaratan, teknoloji transferi sağlayan, sadece ithal ikameci amaçlarla iç pazarı değil ihracatı hedefleyen bir yapıya kavuşması da arzulanıyor. Bu çerçevede; 2008 yılında yabancı yatırımlara belirtilen kriterler doğrultusunda bazı düzenlemeler getirilmesi gündeme geldi ve 2009 katma bütçe yasası ile bir dizi önlem alındı. Cezayir’de uygulanmakta olan ekonominin liberalleştirilmesi, dışa açılım ve dünya ile entegrasyon çabaları çerçevesinde, yabancı sermayenin Cezayir’e çekilmesine ve yabancı firmalar ile ortaklık ve yatırımlara öncelik veriliyor. Bu suretle özellikle genç nüfus içindeki işsizliğin azaltılması, know-how ve teknoloji transferinin gerçekleştirilmesi amaçlanıyor ve diğer yandan ülke ekonomisinin petrol ve doğalgaza olan bağımlılığının azaltılması ve ihracatın çeşitlendirilmesi hedefleniyor. Cezayir Ulusal Kalkınma ve Yatırım Ajansından (ANDI) Türk Yatırımları konusunda alınan resmi bilgilere göre tamamı Türk ortaklı 29, Türk-Cezayir ortaklı 8 ve Türk ve diğer ülkeler ortaklı 4 firma olmak üzere toplam 41 firma tarafından: İnşaat sektöründe 20 proje, sanayi sektöründe 16 proje, ulaşım sektöründe 3 proje ve hizmet sektöründe 3 projede 1 milyar dolar tutarında yatırım yapıldığı belirtiliyor. Cezayir’de 50 dolayında firma taahhüt işlerinde faal olmak üzere inşaat sektörünün değişik dallarında faaliyet gösteriyor ve bu firmalarda 7 bin dolayında Türk işçisi çalışıyor. Ayrıca, Cezayir’de yerleşik olup, ticari faaliyette bulunan yine bir kısmı Cezayirliler ile ortak olmak üzere 100-150 civarında Türk firması mevcuttur. Türkiye ile Cezayir arasında ekonomik ilişkiler son derece dinamik bir gelişme gösteriyor. Özellikle, ekonomik alanda liberalizasyon sürecinin başlatılması, ülkenin hemen her alanda yatırım ve tüketim mallarına olan ihtiyacı ve terör olaylarının azalması, ihracatçılarımız için Cezayir’i cazip bir pazar haline getirdi. Türkiye ile Cezayir arasındaki ticarette 2005 yılı öncesinde Cezayir lehine seyreden dış ticaret dengesi, Cezayir’e yapılan ihracatın düzenli olarak her yıl artmasıyla, 2006 yılından itibaren Türkiye lehine fazla vermeye başladı. Türkiye lehine olan dış ticaret dengesi 2013 yılında 1,2 milyar dolara ulaştı. 2012 yılında 924 milyon dolar olan Cezayir’den ithalatımız, 2013 yılında yüzde 22,7 oranında gerileyerek 714 milyon dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin Cezayir’den ithalatında en önemli ürünler; petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar, petrol yağları, kimyasal gübreler, fosfat ve amonyaktır.
Makine İhracatının Üçüncü Sırasında Türkiye Yer Alıyor
Cezayir’in makine ihracatı 2012 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 18,4 azalarak 10 milyon 98 bin dolar olarak kaydedildi. 2011 yılında bu rakam 12 milyon 376 bin dolar seviyesindeydi. Cezayir 2012 yılında 3 milyon 224 bin dolarla en fazla ABD’ye makine ihraç etti. 2011 yılında bu rakam 1 milyon 455 bin dolar seviyesindeydi. Cezayir’in ABD’ye yönelik makine ihracatı yüzde 121,6 artış gösterdi. Cezayir’in 2012 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke ise 1 milyon 739 bin dolarla Moritanya. Cezayir’in Moritanya’ya 2011 yılındaki makine ihracatı 259 bin dolardı. Moritanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 571,4 olarak kayda geçti. Cezayir’in en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Türkiye yer alıyor. Türkiye’ye 2011 yılında 993 bin dolarlık makine ihraç edilirken 2012 yılında bu rakam yüzde 65,8 artışla 1 milyon 646 bin dolar olarak kaydedildi. Cezayir’in 2012 yılında bir önceki yıla göre makine ihracatını yüzde 571,4 ile en fazla artırdığı ülke ise Moritanya oldu. Cezayir 2012 yılı itibariyle 84. fasılda en fazla, ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2011 yılında söz konusu ürün grubunda 3 milyon 16 bin dolarlık ürün ihraç edilirken bu rakam, 2012 yılında 3 milyon 867 bin dolar seviyesine yükseldi. Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları kaleminde yaşanan ihracat artışı yüzde 28,2 oldu. Listenin ikinci sırasında ise dokuma makineleri bulunuyor. Söz konusu kalemde 2012 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 1 milyon 383 bin dolar olarak kaydedildi. 2011 yılında bu rakam 2 milyon dolar seviyesindeydi. Dokuma makineleri ürün grubunda Cezayir’in ihracatı yüzde 31 azaldı. Listenin üçüncü sırasında bulunan sıvılar için pompalar, sıvı elevatörleri kaleminde 2011 yılında 390 bin dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken bu rakam, 2012 yılında yüzde 76,4 artarak 688 bin dolar seviyesine yükseldi. Cezayir’in 2012 yılında bir önceki yıla oranla ihracatını en fazla artırdığı ürün grubu da, yüzde 76,4 rakamıyla sıvılar için pompalar, sıvı elevatörleri oldu.
Cezayir’in Makine İthalatı Azalıyor
Cezayir’in makine ithalatı 2012 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 28,3 azalarak 6 milyar 405 milyon dolara geriledi. 2011 yılında bu rakam 8 milyar 217 milyon dolar seviyesindeydi. 2012 yılı rakamlarına göre Cezayir’in en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Çin bulunuyor. Çin’den 2011 yılında 1 milyar 79 milyon dolar değerinde makine ithal eden Cezayir’in 2012 yılı makine ithalatı yüzde 25,8 artarak 1 milyar 455 milyon dolar olarak kaydedildi. Cezayir 2012 yılında listenin ikinci sırasında bulunan İtalya’dan 1 milyar 127 milyon dolar değerinde makine ithal etti. 2011 yılında bu rakam 1 milyar 694 milyon dolar seviyesindeydi. 2012 yılında Cezayir’in İtalya’dan makine ithalatı yüzde 50,2 azaldı. Cezayir’in 2012 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Fransa yer alıyor. Cezayir, 2011 yılında Fransa’dan 777 milyon dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam, 2012 yılında yüzde 14,3 azalarak 680 milyon dolar olarak kaydedildi. Cezayir’in 2012 yılında bir önceki yıla oranla makine ithalatını en fazla artırdığı ülke, yüzde 39,8 ile Türkiye oldu. Türkiye’den 2011 yılında 225 milyon dolar değerinde makine ithal edilirken bu rakam 2012 yılında, 262,2 milyon dolara yükseldi. Cezayir 2012 yılında en fazla dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici vb. kaleminde ürün ithal etti. 2011 yılında söz konusu ürün grubunda 408 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2012 yılında yüzde 23,1 artarak 531 milyon dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında turbojetler, turbo-propeller, diğer gaz türbinleri bulunuyor. Cezayir 2012 yılında söz konusu kalemde 526 milyon dolar değerinde makine ithal etti. 2011 yılında bu rakam 641 milyon dolardı. Söz konusu kalemde Cezayir’in ithalatı yüzde 21,8 azaldı. En fazla ithalat gerçekleştirilen üçüncü kalem muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü (termostatik valf dahil) oldu. 2011 yılında söz konusu kalemde 1 milyar 87 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2012 yılında yüzde 197,4 azalarak 365 milyon dolar seviyesine geriledi. Cezayir’in makine ithalatında en fazla artış yüzde 24,8 ile klima cihazları- vantilatörlü, ısı, nem değiştirme tertibatlı kaleminde gerçekleşti. Söz konusu ürün grubunda 2011 yılında 219 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2012 yılında 292 milyon dolar seviyesine yükseldi.
Türkiye’nin Makine İhracatı 223 Milyon Dolar
Türkiye’nin 84. fasılda Cezayir’e gerçekleştirdiği makine ihracatı 2013 yılında 223,1 milyon dolar olarak kayda geçti. 2012 yılında bu rakam 262,2 milyon dolar seviyesindeydi. Cezayir’e yönelik makine ihracatındaki yüzde 17,5 azalma yaşandı. Türkiye 2013 yılında 38,8 milyon dolarla en fazla buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ve ısı pompaları kaleminde ihracat gerçekleştirdi. Söz konusu kalemde 2012 yılında Türkiye’nin ihracatı 39,9 milyon dolardı. Cezayir’e yönelik buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ve ısı pompaları ürün grubundaki ihracat 2013 yılında yüzde 2,7 azaldı. Listenin ikinci sırasında bulunan klima cihazları (motorlu bir vantilatör ile nem ve ısıyı değiştirmeye mahsus tertibatı olanlar) kaleminde, 2012 yılında 16,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2013 yılında yüzde 27,8 artarak 23,1 milyon dolar seviyesine yükseldi. Türkiye’nin Cezayir’e yönelik makine ihracatının üçüncü sırasında tohum, hububat, kuru baklagilleri temizleme, tasnif etme, ayıklama ve öğütmeye mahsus makina ve cihazlar mal grubu yer alıyor. 2013 yılında söz konusu kalemde gerçekleştirilen ihracatın değeri 22,2 dolar oldu. 2012 yılında bu rakam 16,4 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu mal grubunda gerçekleşen ihracat artışı yüzde 25,9 oldu. 2013 yılında Türkiye’nin Cezayir’e yönelik makine ihracatında en fazla artış yüzde 36,4 ile yiyecek ve içeceklerin sınai amaçlarla hazırlanması veya imaline mahsus makina ve cihazlar kaleminde gerçekleşti. Söz konusu mal grubunda 2012 yılında 5,2 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2013 yılında bu rakam, 8,1 milyon dolar seviyesine yükseldi. TÜİK verilerine göre; 2013 yılında Türkiye’nin Cezayir’den makine ithalatı 703 bin dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında; Türkiye’nin Cezayir’den makine ithalatının ilk sırada 362 bin dolar ile toprak, maden, cevher kazıma, taşıma, ayırma, seçme makineleri, kazık varyoşları, kar küreyiciler ürün grubu yer alıyor.
“Firmamız Cezayi r Pazarında Oldukça Güçlü”
Halil Çelikkol Elkon EMEA Bölgesi Satış ve Pazarlama Müdürü “Elkon, faaliyete başladığı yıldan bu yana; sabit, mobil ve kompakt beton santrallerinin, çekilir tip beton pompalarının, konveyör sistemlerinin, değişik sınai tesislerinin dizayn, üretim, montaj, devreye alma işlemlerini ve satış sonrası hizmetlerini gerçekleştiriyor. Faaliyetlerimizi, İstanbul Esentepe’de bulunan 1200 metrekare büyüklüğündeki merkez ofisimiz ve Çerkezköy’de toplam 65 bin metrekare alana sahip üretim tesislerimizde sürdürüyoruz. Firmamız; 1989 yılında kurulan ELKON-1 (sabit beton santrali ve mikser fabrikası), 2006 yılında kurulan ELKON-2 (mobil beton santrali ve agrega bunker fabrikası), 2007 yılında kurulan ELKON-3 (çimento silo ve transfer konveyör fabrikası) ve 2011 yılında kurulan ELKON-4 (kompakt beton santrali fabrikası) fabrikalarında, uzman kadro ile modern üretim teknolojileri (otomatik kaynak robotları, ileri teknolojiye sahip boya kabinleri ve seri üretim hatları) kullanarak çalışmalarına devam ediyor. ELKON-4 fabrikamızın da devreye alınmasıyla yıllık beton santrali üretim kapasitemizi 300 adede çıkardık. Firmamız bugün itibariyle ürünlerini altı kıtada 93 ülkeye ihraç ediyor. İhracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında İngiltere, Fransa, İsveç, Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Libya, Cezayir, Fas, Irak, Güney Afrika Cumhuriyeti, Nijerya, Suudi Arabistan, Umman, Yemen, Kuveyt, Endonezya, Papua Yeni Gine gibi ülkeler bulunuyor. Sadece Rusya’da 670 adetten fazla Elkon beton santrali üretim yapıyor. Son dönemde Afrika pazarı oldukça canlı. Rusya’dan sonra en iyi ikinci pazarımız Cezayir. Geçen yıl 18 beton santralinin kurulum işlemlerini gerçekleştirdik. İhracat konusunda sorun yaşamadığımız Cezayir pazarında, çok güçlü olduğumuzu söyleyebilirim.”
“CEZAYİR PAZARI BÜYÜK FIRSATLAR SUNUYOR”
MUSTAFA ÖZDEMİR İMAŞ MAKİNE GENEL MÜDÜRÜ “Cezayir’e 2000 yılında başlayan ihracatımız, 2001 yılında başkent Cezayir’de açılan satış ofisimizle ivme kazanarak bugüne kadar artarak devam etti. Cezayir’in gelişmekte olan bir ülke olmasının yanı sıra dinamik nüfus yapısı; ürün gamımızdaki yer alan özellikle un değirmenleri kurulumunda bize canlı bir piyasa sunuyor. Bu durum sayesinde Cezayir pazarının bizim için büyük fırsatlar sağladığını söyleyebilirim. Firmamızın ana ihraç kalemleri buğday, mısır, çavdar, yulaf, arpa gibi tahıl ürünlerinin öğütülüp un ve irmik elde edilmesini sağlayan anahtar teslimi değirmen projeleridir. Bunun yanı sıra 1200 mm’ye kadar metal kesimi yapabilen açılı, yarı ve tam otomatik şeritli testere tezgahlarını da söz konusu ülkeye ihraç ediyoruz. Cezayir’e ihracatta karşılaştığımız başlıca sorun vize uygulamasıdır. Cezayir vatandaşları Türkiye vizesini yarım saat içerisinde alabilirken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için bu süre yaklaşık bir haftayı bulabiliyor. Vizelerin kaldırılmasının ya da bu sürenin kısaltılmasının, satış ve pazarlama hızımızı artırıp, ihracatımızı olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Ayrıca Cezayir’in bankacılık ve finansal sistemindeki yavaşlık ve bankaların keyfi uygulamaları, ihracat sonrası tahsilatları uzun bir süre geciktiriyor.”