TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN ALMANYA’YA İHRACAT POTANSİYELİ HÂLÂ ÇOK YÜKSEK. 2018’DE BU PAZARDAN TÜRK MAKİNE İHRACATÇILARI ANCAK YÜZDE 1,99 PAY ALABİLMİŞTİ. ALMANYA’DA ÖNÜMÜZDEKİ SÜRECİN BELİRLEYİCİSİNİN İSE FİYAT OLACAĞINI ŞİMDİDEN SÖYLEYEBİLİRİZ. MALİYETLERİMİZİ İYİ KONTROL EDEBİLİR VE REKABETÇİLİĞİMİZİ ARTTIRABİLİRSEK, ALMANYA PAZARINDAN DAHA FAZLA PAY ALMAMIZ MÜMKÜN.

Sanayi ülkelerinin hemen hepsinde teknolojik gelişmeler ve küresel rekabetin zorlamasıyla uzun bir süredir büyük bir değişim, dönüşüm yaşandığı herkesçe biliniyor. Hatta tüm ülkelerin ve küresel büyük işletmelerin bu değişim-dönüşümü içeren, yansıtan yeni sanayi strateji belgeleri hazırladıkları ve uygulamaya koydukları da biliniyor.
Bir başka bilinen gerçek ise dünya ticaretindeki azalma, ticaret savaşları ve korumacılığın yaygınlaşması. Şimdi, bu gerçeklerden yola çıkarak “2020’de ne olur?” sorusuna yanıt aramak gerekirse; genel olarak merkez olarak adlandırılan ülkelerdeki değişim-dönüşüm sürecinin devam edeceğini, büyüme ve ihracat rakamlarında küçük de olsa düşüşler yaşanacağını söyleyebiliriz. Yine, küresel ölçekte bakıldığında, gelişmekte olan ülkelerde 2020 yılında bir nebze toparlanma ve büyüme bekleniyor. Kritik olan ülke ise Çin olacak ki Çin’in 2020 yılı büyümesinin muhtemelen 2019 yılı seviyesinde, hatta karamsar senaryolara göre daha da altında olacağı öngörülüyor. Tüm bu küresel gelişmeleri dikkate alarak, önümüzdeki dönemin çok kolay olmayacağını söyleyebilirim ama bu, iş yapılamayacak anlamına gelmiyor.

KÜRESEL ETKİ YAKLAŞIM SORUNU

Küresel bazdaki pozitif gelişmelerin her ülke ekonomisini iyi yönde etkileyeceği gibi negatif gelişmelerin de olumsuz yönde etki yapacağı açıktır. Fakat bu etkinin yönü ve gücü alanında analizleri sağlıklı yapmak gerekiyor. Yani, toptancı yaklaşımlara biraz mesafeli durmak gerekiyor. Anlatmak istediğim, örneğin Çin’deki gelişmeler veya ABD’de ve Almanya’daki gelişmeler ya da bunlar arasındaki gelişmeler tabii ki Türkiye ekonomisini genel olarak veya bazı sektörleri özelde etkileyecektir. Fakat etki oranının ne kadar olacağını iyi hesaplamamız, sağlıklı öngörülerde bulunmamız gerekiyor. Türkiye ekonomisinin küresel ekonomiye ne kadar bağlı olduğu, aslında bizim ne kadar ve nasıl etkileneceğimizi de gösterecektir. Ayrıca bu tür bir etki analizi, farklı bir bakışla hangi sektörlerde ve coğrafyalarda yeni iş şansları olduğunu da ortaya koyabilir.

ALMANYA’YI 2020’DE NELER BEKLİYOR?


Makine sektöründe en büyük ticaret partnerimiz Almanya olmaya devam ediyor. Peki, 2020 yılında Almanya’yı neler bekliyor? Almanya özelindeki gelişmeler bizi nasıl etkileyebilir?

Biliyorsunuz, Alman ekonomisinin lokomotifi makine ve otomotiv sanayisidir. Hatta otomotiv sektörü makine sektörünü de en fazla etkileyen sektördür. Almanya’nın ve dünyanın en büyük otomobil üreticileri büyük bir dönüşüm dönemine giriyor ki dizel skandallarına rağmen işletmelerin kârlılık oranı ve verimliliği 2019’da artmış görünüyor. Üstelik bu dönüşüm döneminde milyar euroluk yatırımlar da gündemde. Yani, makine sektörü iç talepte bir daralma beklemiyor. Alman Makine Sanayicileri Federasyonu (VDMA) Yönetim Kurulu Başkanı’nın açıklamalarına göre, küresel etkiler nedeniyle ve en fazla da ABD ile yaşanan sorunlardan dolayı Almanya makine sanayisinde yüzde 2’lik bir daralma olacak. Ancak Alman makine sanayisinin en önemli özelliği, orta ölçekli işletmelerden oluşması ve yenilikçi teknoloji seviyesi ile yüksek ihracat yeteneğine sahip olmasıdır. Alman 2030 Sanayi Strateji Belgesi’nde de belirtildiği gibi, Almanya, makine sektöründe teknolojik üstünlüğünü devam ettirmek için önemli hamle ve destek programlarını hayata geçirmeye hazırlanıyor. Teknolojik üstünlük sadece yüksek teknoloji ürün grubuyla da sınırlı tutulmuyor, aksine bugüne kadar rakiplere ve özellikle Çin’e kaptırılan orta-alt segmentteki mücadelenin güçlendirilmesi de her fırsatta dile getiriliyor. Bu stratejinin uygulamaya koyulmasının diğer anlamı ise ithalatla re-export yapılacağı gerçeğidir. Çünkü Alman makine sektörünün önemli bir diğer özelliği de güçlü ve büyüyen ithalat yapısıdır. Almanya’da 2018’de 176 milyar dolar seviyesinde ithalat gerçekleşmiş ve bu ithalatta Türkiye makine sektörünün payı yüzde 1,99 olmuştu. Türkiye’den bakıldığında en fazla ihracat yaptığımız ülke Almanya olsa da Almanya’dan bakıldığında payımızın hâlâ çok düşük olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

İHRACAT POTANSİYELİMİZ HÂLÂ ÇOK YÜKSEK

Dolaysıyla, genel olarak şu tespit doğru olacaktır: Türkiye makine sektörünün Almanya’ya ihracat potansiyeli hâlâ çok yüksek! Almanya’nın ithalatında payımızı arttırmak için kapsamlı bir çalışma içine girmemiz gerekiyor. Bu pazarda olası rakiplerimizin pazar payı oranları bizden kat be kat yüksek. Yani, makine sektöründe küçük de olsa bir daralmada onların payına düşen, bize göre göreceli olarak daha yüksek olacaktır. Özetle, önümüzdeki süreçte, ihracatta fiyat rekabeti her zamankinden güçlü olacaktır. Maliyetlerimizi iyi kontrol edebilir ve rekabetçiliğimizi arttırabilirsek, Almanya pazarında alabileceğimiz mesafe çok fazla. Almanya ithalatındaki payımızı yükseltmenin stratejik bir başka getirisi daha olacaktır: Bilindiği üzere Almanya makine ihracatında da lider ülkelerden biridir. 2018’de 300 milyar dolarlık makine ihracatıyla Çin’den sonra ikinci sırada yer almışlardı. Dolayısıyla Almanya üzerinden küresel pazarlara eklemlenme hem imaj hem de ihracatın coğrafi dağılımı açısından avantajlar yaratacaktır.

Sonuç itibarıyla, Almanya’ya makine ihracatının artması için Alman işletmelerle daha güçlü iş birliği kurmalı ve bunu sağlamak adına her yol ve yöntemi denemeliyiz.