MAKİNE SANAYİSİNDE FAALİYET GÖSTEREN FİRMALAR, COVID-19 SALGININA KARŞI KAMU SAĞLIĞINI KORUMAYA VE SOSYAL YAŞAMI AKSATABİLECEK RİSKLERİ ORTADAN KALDIRMAYA YÖNELİK ÖNLEMLER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR. MAKİNE SEKTÖRÜ BU DÖNEMDE ENERJİ, SU, KANALİZASYON, ASANSÖRLER, İKLİMLENDİRME, SOĞUK ZİNCİRLER GİBİ ALTYAPI HİZMETLERİNİN KESİNTİYE UĞRAMAMASINA, KRİTİK SANAYİ VE TARIMSAL ÜRETİMİN SÜRDÜRÜLEBİLMESİNE YOĞUNLAŞIRKEN, ÜSTLENDİĞİ SORUMLULUĞU YERİNE GETİREBİLMEK İÇİN SALGIN SÜRECİNDE EKONOMİK KALKAN ALTINA ALINMAYI TALEP EDİYOR.

Olağanüstü zamanlarda fedakârlık etmesi gereken sektörlerin başında makine imalatçılarının geldiğini ve sektörün bakım, onarım ve satış sonrası hizmetler için ek risk ve büyük maliyetlere katlandığına dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, makine imalat sanayisinde her ölçekten firmanın mali yapısında ciddi kırılganlık yaşandığı uyarısında bulunurken, sektörde istihdamın ve üretimin sürdürülebilirliğinin tehdit altında olduğunu söylüyor.

“Makine imalat sanayisinin afet zamanlarında olabildiğince sağlıklı bir şekilde üretim ve hizmet içinde kalması, yöneticileri ve personelinin işinin başında olması gerekiyor. Otomotiv, demir-çelik ve metal, tekstil ve konfeksiyon, mobilya, inşaat, madencilik ve mutfak imalatı sektörleri gibi makine sanayisi de kalkan altına alınmalı; muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin ertelenmesi gibi geniş önlemler bu sektörü de kapsamalıdır” diyen Karavelioğlu, bu talebin, kamunun eş zamanlı stratejik planlarının gereği olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Karavelioğlu, “Bu zorlu süreci dayanışma içinde hep birlikte atlattığımızda, ülke ekonomisinin yeniden güçlenmesinde makine sektörü rekabetçiliği ve ihracat gücüyle yine büyük rol üstlenecektir. Makine sektörüne kalkan olmak tam anlamıyla bir sivil savunma meselesidir” diyor.

“AFET DURUMLARINDA EN KRİTİK KONU MAKİNELERİN PERFORMANSIDIR”

Altyapı hizmetlerinin aksamaması ve ekonominin bütünlüğü ile değer zincirlerini korumak bakımından salgın sürecinde makine sektörüne mutlak hassasiyetle yaklaşılması gerektiğini belirten Karavelioğlu şunları söylüyor: “Makine imalatı, bakımı ve onarımı afet durumlarında en kritik alanlardandır. Eğer bu sektör hasar görürse, teknolojisi ve özel yetiştirilmiş kıymetli personeli kolayca yerine konulamaz. Bu durum Türkiye sanayisinin endüstriyel birikimine de zarar verir. Yedi çeyrektir yüzde 65 kapasiteyle çalışmak zorunda kalan ve ağırlığını ihracata vermiş bulunan makine imalat sanayisi, ana pazarlarının karantina altına girmiş olması nedeniyle normalinden çok daha kırılgan bir hale büründü. Ağırlıkla KOBİ yapısında olan makine imalatçılarının likiditesini koruması ve nitelikli personelini sektör içinde tutabilmesi için acil önlemler alınmalı, tüm makine imalatçıları başta prim, vergi, muhtasar gibi yükümlülüklerin acilen ertelenmesi olmak üzere kamu tarafından atılacak her türlü adımdan firma ölçeği gözetmeksizin yararlandırılmalıdır.”

“YAŞADIKLARIMIZ YERLİLEŞMENİN ÖNEMİNİ ORTAYA KOYUYOR”

Küresel makine ticaretinde önemli bir daralma yaşandığını ve bu sürecin Türkiye makine imalat sanayisini de hızla etkileyeceğini belirten Karavelioğlu, “İhracatımızın yüzde 40’tan fazlasını gerçekleştirdiğimiz ilk beş pazarımızda virüsün hasarı çok yüksek seyrediyor. Almanya ve İtalya’ya ihracatımızın yüzde 10’a, İngiltere ve Fransa’ya ihracatımızın yüzde 8’e kadar azalacak olması iyimser bir tahmindir. ABD’nin durumunu kestirmek için henüz erken; virüsün etkisi yılın ilk yarısında kontrol altına alınabilirse makine alt gruplarının ihracatındaki daralmalar yüzde 5 ila yüzde 15 aralığında tutulabilir. İhracatımızın ilk çeyrekteki yatay seyri yanıltıcı olmamalı; Ocak ayında yüzde 18 oranında artan ithalat artışı da gözümüzden kaçmamalı. Bu yüksek artış, Türkiye’de uluslararası teknolojik rekabete dair yeni trendin çok iyi anlaşılmadığını gösteriyor. Oysa virüse karşı mücadelede medikal makine ve ekipman üretimi gibi kritik dallara olan ihtiyaç, stratejik bir sektör olan makinede yerlileşmenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor” diyor.