AĞUSTOS AYINDA BAŞLAYAN VE SOSYAL MEDYADA ÇOK İLGİ GÖREN “BİRLİKTE BAKALIM” SERİSİNDE BEŞİNCİ BÖLÜME GELİNDİ. TEMATİK OLARAK TEKNOLOJİNİN HAYATIMIZI NASIL KURGULADIĞINA ODAKLANAN SERDAR KUZULOĞLU VE AHMET YILMAZ, SERİNİN DÖRT VE BEŞİNCİ BÖLÜMLERİNDE DİJİTALLEŞME İHTİYACI VE MALİYETİ İLE MEKANİK VE DİJİTALİN TOPLUM REFAHINA ETKİLERİNİ KONUŞTULAR.

Her biri 20’şer dakika süren ve toplamda 6 bölüm olarak planlanan “Birlikte Bakalım” serisinin dört ve beşinci bölümleri Ekim ayı içerisinde yayınlanırken, Türkiye’nin Makinecileri YouTube kanalında gerçekleşen yayınlarda, gazeteci Serdar Kuzuloğlu ile Türkiye’nin Makinecileri Almanya Temsilcisi Ahmet Yılmaz, yine teknoloji ve hayat ilişkisinde ufuk açıcı sohbetlerine devam ettiler. Ahmet Yılmaz, “Birlikte Bakalım” serisinin dördüncü bölümünde, “Dijitalleşme nedir? Daha da önemlisi, ne değildir?” sorusuna odaklanırken, “Dijitalleşme, linear ve mekanik görselliğin bilinear bir alana yansıtılmasıdır. Dijitalleşme, algoritmalarla yaratılmış bir sayısallaştırmadır. Temeli ise doğanın matematik ile anlatılma çabasıdır. Burada tabii oldukça teknik bir konudan söz ediyoruz ancak toplum bu konunun işlevselliği ile daha çok ilgileniyor.” değerlendirmesinde bulundu. Dijitalleşmenin, aslen çok disiplinli bir alan olduğuna değinen Ahmet Yılmaz, “Geçmişte değişik disiplinler kendi alanlarında çok daha fazla ihtisaslaşarak oradaki uç örneklerde teknoloji üretirlerdi. Şimdi farklı bilim disiplinlerinin bir arada çalışması, uç örnekleri daha da uçlara götürebiliyor. Günümüzdeki dijitalleşmeyi anlamak için disiplinler arası bakışı içselleştirmek zorundayız. Bize artık sadece matematik yetmiyor; geometri, fizik, optik, kimya, biyoloji, hatta felsefeye de aynı anda ihtiyaç duyuyoruz. Bunların hepsini bir arada düşünebilmek, bir arada koşturabilmemiz gerekiyor. Silikon Vadisi’nin farklılaşmasının arkasında da bu vardır. Orada sadece yazılımcılar yoktur; biyologların, kimyagerlerin, fizikçilerin bir arada olduğunu görürüz. İlginçtir, geçmişte de çığır açan insanların çok disiplinli çalışma alanları vardı. Sanayi Devrimi ile meslekler bir ayrışmaya gitmişti, şimdi tüm bu meslek ve bilimlerin bir araya geldiği ve yeniden bir arada çalışmaya başladığı bir dönemi yaşıyoruz. Günümüzde bir alanda iyi olmak yetmiyor, öne geçmek isteyenler artık birçok alanı anlamalı ve içselleştirmelisiniz.” dedi. Serdar Kuzuloğlu ise Türkiye’nin dijitalleşme seviyesinin kimi sektörlerde çok iyi konumda olduğunu söylese de “Buna rağmen sıklıkla ‘Sahip olma maliyetini’ konuşuyoruz. Oysa, ‘Dijitalleşememenin maliyetine’ odaklanmalıyız.” dedi ve önemli bir soruyu gündeme getirdi: “Salgın sonrası dönemde dijitalleşmenin dışında kalmak iş dünyasına ne kaybettirir?” Ahmet Yılmaz bu soruyu yanıtlarken, “Dijitalleşemeyenlerin bölgesel ve yerelde çok fazla yaşama şansı olmayacak. Birkaç on yıl öncesine kadar ‘Made in USA’ vardı ama şimdi ‘Microsoft’ var. Demek istediğim artık ülkeler değil firmalar öne çıkıyor. Teknoloji, sınırları ortadan kaldırıyor ve bölgeselliğe imkân tanıyor. Aynı anda hem küresel hem de yerel olabiliyorsunuz. Diğer yandan, günümüzde dijitalleşmeyi ölçen küresel endekslerde biraz yanılma payı var çünkü bu endeksler sıklıkla son kullanıcı açısından dijitalleşmeyi değerlendiriyor. Yani daha çok bilgisayar, tablet satıldığı için dijitalleşme seviyemiz yükselmiyor. Bu kapsamda, mevcut endeksler, örneğin makine sanayisindeki sektörel dijitalleşmeyi ölçemiyor. Dijitalleşmedeki önemli başlıklardan biri altyapıdır ve yine makine sektörü örneğinden devam edersem, makine sektörünün dijitalleşmesindeki olmazsa olmazlardan biri 5G teknolojisidir. Bırakın 4G’yi, 4.5G ile bile makine haberleşmesini sağlıklı sağlayamazsınız ve eğer dijitalleşme çabanız varsa 5G teknolojisine geçmeniz şarttır. Dijitalleşme, günümüzün sanayi devrimidir ve bundan kaçınmak, bu devrime uyum sağlayamamak küresel sistemde hep tüketici olarak kalacağınız anlamına gelecektir.” değerlendirmesinde bulundu. “MAKİNE TOPLUMDA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?” “Birlikte Bakalım” serisinin beşinci bölümünde ise “Makine imal edebilme yeteneği bir toplumda neyi dönüştürür?” sorusunun peşine düşen Serdar Kuzuloğlu ve Ahmet Yılmaz, mekanik ve dijitalin bileşiminin toplumların refahına nasıl etki edeceğini ele aldı. Bu kapsamda, serinin beşinci bölümünde, “İnsanın gezegene hâkim olmasını sağlayan şey ne? Sosyal medya platformlarının arkasında hangi güç var? Endüstriyel meslek liseleri yazılım beceresi kazanırsa ne olur? Makineler olmadan salgınla mücadele mümkün mü?” gibi başlıklar öne çıktı. Beşinci bölüme, dijitalleşmenin makine sektöründeki yeri ve öneminden bahsederek söze başlayan Ahmet Yılmaz, toplumda dijitalleşmenin anlamının bankacılık hizmetleri ya da sosyal medya platformları olarak anlaşıldığını, oysa bunların arkasında devasa makine gücünün bulunduğunu söyledi: “Akıllı telefon ya da bilgisayar diyoruz ama aslında bunlar da birer makinedir. Bankacılık hizmetlerinin sağlıklı çalışabilmesi için devasa makine gücünden faydalanılması gerekir. Makine, sadece fabrikalarda çalışmaz. YouTube’un çalışabilmesini sağlayan da makinelerdir, bu yayını izleyebileceğiniz telefonun kendisi de bir makinedir. Benzer şekilde, malzeme bilimi ve teknolojisi de bugün makine sektörünün en önemli girdilerinden biridir. Elektrikli araçlardaki bataryalardan tutun da araç içerisindeki donanımların, araç içerisinde sosyal medyanın nasıl kullanılacağına yönelik her bir düşüncenin arkasında ve başında makine vardır.” Bununla birlikte, dijitalleşmenin lider ülkesi olarak gösterilen ABD’deki şirketlerin hizmet sunan şirketler olduğuna da değinen Yılmaz, “Sosyal medya yazılımlarını hepimiz biliyoruz ama üreten makineleri hiçbirimiz tanımıyoruz. Bu hizmetleri kullanmamızı sağlayan makineleri üreten makinelerin geliştiricilerini anımsamıyoruz. Çoğumuz bilmiyoruz ama Türkiye, dünyada sayılı birkaç ülkenin yapabildiği gibi, makine alt sektörlerinin neredeyse tamamında üretim yapabiliyor. Asya’dan gelen büyük üretim baskısına rağmen, Avrupa coğrafyasında makine alt sektörlerindeki üretimi kaybetmeden elinde tutabilen neredeyse bir tek Türkiye var. Örneğin Almanya, geçmişte 36 makine alt sektörlerinde üretim yapabilirken, bugün bu sayı 26 alt sektöre geriledi çünkü kimi alt sektörlerde üretimleri Asya’ya kaptırmış durumdalar. Bugün Çin, Almanya’dan devasa miktarlarda makine ithal etmeye devam etse de en çok makine ihracatını da Almanya’ya yapmaya başladı. Benzer şekilde İtalya da kimi makine alt sektörlerinde kayıplar yaşıyor. Ama Türkiye, makine firma sahiplerinin özverisiyle bütün makine alanlarına halen üretim yapabiliyor. Salgın döneminin de buna olumlu bir etkisi oldu. Her makine alt sektöründe üretim yapabildiğimiz için oluşan talep artışına yanıt verebildik.” dedi. Bununla birlikte, Türkiye’nin ihracat pazarlarındaki değişime uyum sağlama zorunluluğu olduğunun da altını çizen Yılmaz, “Şu anda dünyanın her yerine makine satabiliyoruz. Ama yakın bir tarihte, bizden ‘daha akıllı’ makineler isteyecekler. Dolayısıyla, yazılımlarını kendimizin yapabildiğimiz, bulut üzerinden servis hizmeti verebileceğimiz makineleri de üretebiliyor olmamız gerekecek. Makine sektörümüz mevcut başarısını sürdürülebilir kılmak istiyorsa, dijitalleşmek zorunda.” değerlendirmesinde bulundu.

“Birlikte Bakalım” söyleşilerini, sayfada göreceğiniz karekodu mobil telefonunuz ya da tabletinize okutarak izleyebilirsiniz.