Nisan ayında almanya’da gerçekleşen uluslararası xplore 2008 otomasyon proje yarışması’nda yıldız teknik üniversitesi’nden “quadrotor hava aracı” ve “gökdelenler için cam temizleyici robot” projeleri kendi kategorilerinde ...
Phoenix Contact tarafından dördüncüsü düzenlenen, Alman Ekoloji ve Teknoloji Bakanlığı’ nın desteklediği Uluslararası Xplore 2008 Otomasyon Proje Yarışması, eğitim, bina otomasyonu, çevre, fabrika otomasyonu, ağ teknolojisi ve hobilere yönelik proje kategorilerinde yeni projelerin yarışmaları na ev sahipliği yaptı. Başvuruları 2007 yılında başlayan ve tüm dünyadan 100’ün üzerinde projenin katıldığı ve 2008 Nisan’ında gerçekleşen yarışmada Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliğ i Bölümünden Prof. Dr. Galip Cansever ve ekibi “gökdelenler için cam temizleyici” adlı proje ile bina otomasyonu kategorisinde ikinciliği, Makine Mühendisliği Bölümünden Yar. Doç. Dr. Vasfi Emre Ömürlü ve ekibi ise “Quadrotor Hava Aracı” adlı proje ile ağ teknolojisi alanında üçüncülüğü aldılar. İlk 100’e giren projelere maddi teşvik verilen ve dereceye giren kurumlar ile işbirliği sonucunda sanayinin ülke eğitimine doğrudan ve karşılıksız destek olması nı sağlayan yarışmada ülkemizi başarı ile temsil eden Yıldız Teknik Üniversitesi’nden projeleri yürüten akademisyenler ile görüştük. Prof. Dr. Galip Cansever ve Yar. Doç. Dr. Vasfi Emre Ömürlü bize Xplore 2008 Otomasyon Proje Yarışması’na katılım süreçlerini anlattılar ve genel olarak Türkiye’de teknoloji, üniversite sanayi işbirliği hakkı ndaki görüşlerini paylaştılar.
MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜNDEN İLK YARIŞMADA 3.’LÜK
Bu yarışmaya ilk defa bir proje ürettiklerini söyleyen Yar. Doç. Dr. Vasfi Emre Ömürlü, Phoenix Contact firmasının tüm dünyadan projelerin katılımı üzerinden gerçekleştirdiği yarışmaya aylar öncesinden hazırlanmaya başlayarak ilk 100 proje arasına kalmayı başardıklarını ve bu sayede projenin 3 bin euroluk kısmı nın firma tarafından finans edildiğini belirtiyor. Ömürlü, ilk yüz projenin altı ayrı kategoride değerlendirildiğini ve bunların içinden sadece ilk 30’unun Almanya’daki yarışmaya sunum için çağı- rıldığını belirtiyor ve kendi projelerinin de ilk 30 arasında yer alarak Almanya’ya gitmeye hak kazandığını söylüyor. Ömürlü, “Aklımızda birbirleri ile koordineli olarak hareket eden yer aracı ve hava aracı yapma fikri vardı ve biz de Phoenix firmasının kendi ürünlerini kullanarak bunu hayata geçirmeye çalıştık, ancak firmanın ürünleri ağırlıklı olarak yer aracında kullanılmaya uygun olduğu için hava aracında kullanamadı k. PIC kontrollü, batarya ile hareket eden bir yer aracı yaptık. Yer aracımızda iki motor var. Bir motor yer aracını sürüyor, öteki motor ise yönlendirmeyi yapıyor. Ürünün amacını özetlersek, yer aracı hava aracının platformu vazifesi görüyor, ana bilgisayardan hava aracı- na bulması gereken cismin bilgisi geldi- ği zaman (bizim cismi bulmasından kastı mız her hangi bir rengi bulması), belli bir rota izleyerek o cismi arıyor. Buldu- ğu zaman da yerini bildiriyor. Yerini yer aracı algıladığı zaman oraya gidiyor ve hava aracı tekrar yer aracının üzerine iniyor. Almanya’daki sunumumuz buydu” diyerek süreci özetliyor.
KISITLI SAYIDA GÖNÜLLÜYLE YOĞUN ÇALIŞMA TEMPOSU
Emre Ömürlü 15 kişilik ekipleri ile projeyi hazırladıklarını söylüyor ve bu ekip içerisindeki tek öğretim elemanının kendisi olduğunu, ekibin geri kalanını yüksek lisans ve lisans öğrencilerinin oluşturduğunu belirtiyor. Proje yarışması na 2007 Haziran’ında başvurdukları nı ve Ağustos gibi projeye başladıkları nı söyleyen Ömürlü, “İlk başlarda çok az sayıda arkadaşla bayağı koşturduk ama proje ete kemiğe büründüğünde insanları motive etmek daha kolay oldu- ğundan katılan arkadaş sayımız artarak devam etti. Sonuç olarak güzel bir çalışma ortamı yakaladık ve kimi zaman arkadaşları n da katılımıyla sabahlara kadar çalıştık” diyor. Yarışmaya pek çok ülkeden çok ilginç, uçuk projelerin de katıldığından bahseden Ömürlü, “Örne- ğin pankek yapan bir makine veya istediğ iniz kıvamda yumurta yapan makine projesi ile katılan ekipler de vardı” diyor. Ömürlü, “Almanya’ya iki gün önceden hazırlıklarımızı yapmak için gittik, projemizi kurduk. Organizasyonda her grubu farklı mekânlarda toplamışlardı ve firma CEO’ları ve bakanlık görevlileri projeleri incelediler ve değerlendirdiler. Üçüncü gün değerlendirmelerin sonunda seçimler oldu ve üçüncü olduk” diyerek yarışma hakkındaki görüşlerini noktalıyor.
TEKNOLOJİK GELİŞİM UMUT VERİCİ
Bize proje yarışması boyunca yaşadıkları süreçleri anlatan ve bizi projeleri hakkı nda bilgilendiren Ömürlü ile sohbetimize, Türkiye’de sanayinin teknolojik altyapısı ve sanayi üniversite işbirliği konuları üzerinden devam ettik. Türkiye’de sanayinin teknolojik altyapısının gelişmekte olduğunu vurgulayan Ömürlü, “Yeterli mi?” sorusunun çok anlamlı olmadığını çünkü teknolojik ilerlemenin ucu açık bir süreç olduğunu, ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandı- ğında Türkiye’nin geri bir durumda olduğ unu söylüyor. “Sanayicilerimiz iş üretmek için çalışıyor, yatırım yapıyor ve bunu yaparken de teknoloji seviyelerini yukarı taşıyorlar. Zaten bu ihracat rakamlarından da açık olarak görülüyor” diyen Ömürlü, teknolojik altyapı- nın her geçen gün geliştiğini ve bu konuda ümitli olduğunu söylüyor.
“SANAYİ VE ÜNİVERSİTE DENGELİ BİR İŞBİRLİĞİNE GİTMELİ”
Devletin Ar-Ge ve üniversite sanayi işbirliğ i desteklerinin artmasının teknolojik gelişme açısından çok yararlı oldu- ğunu söyleyen Ömürlü, “Buna rağmen üniversite sanayi işbirliği düşük seviyede. Sanayi Pazar payını genişletmek ve hızla kar oranlarını yükseltmek için çok atılgan. Üniversite ise şu anda bu hıza yetişemiyor. Örneğin Amerika’da oldu- ğum süre içinde orda bu ilişkinin daha dengeli olduğunu gördüm. 3-4 senelik projelerde sürekli sanayi üniversiteler ile çalışıyor ve sanayi bu araştırma süresini kaldırabiliyor. Burada ise 3-4 senelik araştırma süresi dediğiniz zaman, sanayi buna soğuk bakıyor. Çünkü hemen araştırma bitsin, hemen kazanayım, onu bekliyorlar. Hemen geri dönüş istiyorlar. Tabi ki yurtdışında ilişkilerin daha düzenli yürümesi, sanayinin de üniversitelerin teknolojik birikimlerinin de bel- li bir doygunluğa ulaşmış olması. Yani orada sanayi 5 sene sonrasını düşünerek yatırımını yapıyor. Biz de ise sanayi, onları yakalamaya çalıştığı için, üniversiteye bir proje için geldiğinde o kadar bekleyemiyor ve bir ay sonra projeyi istiyorum diyor. Sonuç olarak bu çabukluk şu an için kaldırılamıyor ve sanayi üniversite ilişkisi geri durumda” diyor. Bu süreci sağlıklı bir rotaya sokmak için üniversitelerin çok çalışması gerektiğinden bahseden Ömürlü, üniversite öğ- rencilerinin pratik bilgi eksikliğinin olduğ unu kabul ediyor ancak sanayinin de üniversiteden gelen elemandan imalathanede, anında her şeyi yapmasını beklemesinin de doğru olmadığını söylüyor. “Benim buradaki öğrencilerde temel olarak gördüğüm eksiklik, pratik projelere yaklaşırken biraz çekingen olmaları. Bu bizim de en büyük sıkıntıları- mızın başında geliyor. Ancak bizim yapmı ş olduğumuz gibi projeler çoğaltılırsa öğrencilerimizin bu pratik eksikliklerini de kendilerine olan güvensizliğini de aşacağını, bu sayede hem kendilerini geliştireceklerini hem de sanayinin ihtiyaçları nı karşılamada daha başarılı olacakları nı düşünüyorum. Üniversitelerin bu konuda çok çalışmaları ve öğrencilerin katılımını sağlayacakları projeleri artı rmalarını, sanayinin de üniversitelere yaklaşırken daha sabırlı olması gerekti- ğini düşünüyorum” diyor.
2005 YILINDA 3.’LÜK ARDINDAN 2008’DE 2.’LİK
İkinci olarak yanına konuk olduğumuz, “Gökdelenler için cam temizleyici” adlı proje ile bina otomasyonu kategorisinde ikinciliği kazanan ekibin yöneticisi, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever de öncelikle bizlere Phoenix Contact ile ilişkilerinden bahsetti. “2005 yılında biz Phoenix Contact Şrması ile işbirliği içerisine girdiğimizde Şrmanın üniversitemizde laboratuar kurması için girişimlerde bulunduk. Bunun sonucunda 2005 yılının Haziran ayında Phoenix Contact firması ile birlikte laboratuarın açılışını yaptık. Yaklaşık 250 bin Euro’ya mal olan modern ve ileri teknoloji ile donatılmış bir laboratuar ortaya çıktı. Bu ilişkilerle birlikte firmanın düzenlediği Xplore Otomasyon Proje Yarışması’na 2005 yılında biz de katıldık. Fabrika otomasyon kategorisinde dahil olduğumuz bu yarışmada ürünleri iş makinesinin yanından alıp depoya götürmek üzere programlanmı ş robot projemizle üçüncü olduk” diyen Cansever, proje üretimine devam ettiklerini ve 2008 yılında yeniden yarışmaya başvurduklarını söylüyor. 2007 yı- lının Ağustos ayında gökdelenler için cam silen bir robot tasarlama fikrinden yola çıkarak çalışmaya başladıklarını anlatan Cansever, fakültedeki Robotik Otomasyon Kulübü öğrencileri ile birlikte çalışmayı yürüttüklerini söylüyor. “Öncelikle robotun bilgisayarda çizimlerini yaptık. Daha sonra projelendirme safhasına geçtik. Sistemin akıllı bir robot olması gerekir düşüncesinden hareketle, uygun cihazları seçtik, uygun programlamaları yaptık ve sekiz aylık bir süreçte robotumuzu tamamladık. Pek çok deneyden geçirdiğimiz robotun başarıyla çalıştığını gördük ve robotu yarışmaya gönderdik” diyen Cansever, yarışmada, kendi kategorilerinde ilk beşe giren projelerinin Almanya’ya sunuma davet edildiğini ve yaptıkları sunumun sonunda bina otomasyonu kategorisinde ikinci olduklarını söyledi.
“GENÇ ARKADAŞLARIMIZ EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALDILAR”
Türkiye’ye döndüğümüzde Robotik Otomasyon Kulübünün etkinliğinde bası nı da çağırarak projemizi tanıttık. Bası n projemize yoğun ilgi gösterdi” diyen Cansever, basında yer almasından sonra projeyi geliştirmek için pek çok girişimcinin sponsor olmayı teklif ettiğini söyledi. Cansever bu tekliflerin üzerine en uygun teklife görüşme kararı aldıkları nı, ancak daha sonra Amerika’dan bir firmanın da projeyle ilgilendiğini ve bunun üzerine projeyi iki firma ile ortak olarak geliştirebileceklerini söyledi ve “Tabi ki bu konuda en önemli faktör insan faktörüdür. Öğrencilerimiz bu proje için sabahlara kadar çalıştılar. Bu arkadaşları mız emeklerinin karşılığı olan başarı yı hak ettiler. Final dönemleri bittikten sonra öğrenci arkadaşlarımızla birlikte firmalarla görüşüp projemizi daha da geliştireceğiz” diyerek proje hakkındaki görüşlerini tamamlıyor.
TEKNOLOJİDE TÜRKİYE’NİN ÖNÜ AÇIKTIR
“Projemizde de görüldüğü gibi Türkiye’nin teknolojik ve bilimsel altyapısı gelişime açıktır” diyen Cansever, buna rağmen Türkiye’nin proje geliştirmek konusunda kat etmesi gereken çok mesafe olduğunu ve öncelikle bu kültürü oluşturmak gerektiğini söylüyor. Türkiye’nin proje üretiminde geri olmasının en önemli nedenlerinden birinin yeterli kaynak sağlanamaması olduğunu, ancak bir konunun üzerine ısrarla gidildi- ğinde yenilikçi projelerin ortaya çıkabileceğ ini söyleyen Cansever, üniversite sanayi işbirliği konusunda ise, “Ülkemizde üniversite sanayi işbirliği hala emekleme aşamasındadır. Öncelikle biz akademisyenler ve üniversiteliler olarak istediğimiz kaynaklardan yoksunuz. Bu sebeple öğrencilerimizi ülkenin ve sanayinin ihtiyaçlarına göre yetiştirmemiz gerekir. Gelişmiş ülkelerde en iyi akademisyen, hem bilimsel açıdan donanımlı olan hem de üniversitesine sanayiden en çok proje getirendir. Bu nedenle bizler de üniversitemize hem sanayiden pek çok iş getirmeliyiz, hem de bu projelerin lisans ve yüksek lisans tezlerine yönelik olmasını sağlamalıyız. Ülkemizde şu anda olan ise, büyük sanayicilerin çoğu üniversiteye gelmiyor ve problemlerini yurtdışında çözmeyi tercih ediyorlar. KOBİ’ler ise çekindikleri için, üniversiteye zaten hiç gelmiyorlar. Bu durumda bizim üniversite olarak kendimizi iyi tanıtmamız ve dışa açılmamız lazı m. KOBİ’lere ve büyük sanayicilere bizim kapılarımız açık, gelin probleminizi birlikte çözelim mesajını verebilmemiz gerekiyor. Tabi ki devletimizin kimi destekleri bu gidişin biraz kırılmasını sağlı- yor. Aynı zamanda sanayicilerimizin problemlerini uzun vadede çözmeleri gerektiğini bilmeleri lazım. Ancak sanayicilerimiz bu konuda çok aceleci ve tahammülsüz. Projelerin çok kısa vadede hayata geçmesini bekliyor. Önemli projeler ne yazık ki en az 3-4 sene zaman alıyor. Sanayicimizin de bu konuda biraz daha uzun vade planlar yapması ve bilinçlenmesi gerekiyor. Ayrıca Yüksek Öğretim Kurumu ve üniversite rektörlüklerinin sanayide problem çözen veya üniversiteye proje getiren öğretim elemanları na ayrıcalık tanıyarak onlara puan vermesi gerekir” diyor. SPOT: “ Türkiye’de sanayinin teknolojik yatırımlara ihtiyacı her geçen gün artıyor. Bu noktada büyük sanayici ve KOBİ’lerin ihtiyaçlarının yurtdışında değil de ülkemizdeki üniversiteler tarafından üretilen projelerle karşılanması için devletin destekleyici, sanayinin sabırlı, üniversitelerin ise yenilikçi ve yaratıcı olması gerekiyor.”
Yar. Doç. Dr. Vasfi Emre Ömürlü YTÜ Öğretim Görevlisi İnovatif ürünler ortaya koyabilmek için 3-4 senelik süreler gerekiyor. Ama Türk sanayicisi buna sıcak bakmıyor.
Prof. Dr. Galip Cansever YTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Yarışmayı düzenleyen Phoenix Contact firması, çalışmalarımızı beğenerek Fakültemizde 250 bin Euro’luk bir laboratuar kurdu.