Erensan Genel Müdürü Efkan Çeviker ile ısı ve ısıtma mühendisliği ile makine sektörü üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Yakın zamanda doğal gaza rakip toz kömürün piyasada yer alacağının sinyallerini veren Çeviker; aynı zamanda ithalatın önüne geçebilmek açısından Türk makine sektörünün en kısa zamanda ara mal üretmeye başlanması gerektiğini vurguladı.


Efkan Çeviker kimdir?
Erensan Genel Müdürü Efkan Çeviker; 1963 yılında İstanbul’da doğdu. 1985 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi’ni bitiren Çeviker, 1985–1987 yılında aynı üniversitede master yaptı. 1986 yılında Erensan’da iş hayatına başlayan Efkan Çeviker, halen Erensan’da genel müdür olarak görevini sürdürüyor. Çeviker aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Danışma Kurulu Üyesi’dir.

Erensan Genel Müdürü Efkan Çeviker; “Yabancıların en çok değer verdiği ilke olan ‘Just in time’ a en uygun ülke burası. Birçok ülkede bizdeki gibi bankacılık, kambiyo ve hukuk sistemi yok. Diğer ülkelerde işçilik ucuz olabilir; ama garanti ve istikrar yok” dedi.

İkinci fabrikanızı açmak için Yozgat’ı tercih etmenizin sebebi nedir?
Kişi başına düşen gelirin yayılımı için atılacak en sağlıklı adım, yatırımların eşit dağılmasıdır. 2000’li yıllara girerken devlet üreticilere yönelik bir takım teşvikler yaptı. O dönemlerde SSK ödemeleri iki yıl erteleniyordu, ki bu erteleme dahi yatırım için büyük bir teşvikti. Faizlerin yüzde 80’lerde olması ve enflasyonun çok yüksek olmasının yanında uygulamaya giren bu teşvikler; bizim yeni bir fabrika açmamız için itici güç oldu. A sıl sebep ise İstanbul’da çok büyük bir verimsizliğin olduğunu görüyorduk. İstanbul’da eleman bulmak çok zor. Ama Anadolu’da böyle bir güçlük söz konusu değil. Yozgat ise Türkiye’nin tam merkezinde yer alıyor. İhracatta da zaten Türki Cumhuriyetleri ve Orta Doğu pazarı ağırlıklı olarak iş yapıyoruz ve Yozgat o bölgelere çok yakın. Biz seçimimizden çok memnunuz ve herkese de öneriyoruz. Artık alınacak en sağlıklı karar Anadolu’ya yatırım yapmaktır. Bu hem verimliliği arttırır, hem de sermayenin daha fazla insana, tabana yayılmasını sağlar.

Erensan’ın Yozgat’taki üretim
kapasitesi ile İstanbul’u kıyaslayabilir misiniz?
Şu an Yozgat’taki imalat kapasitemiz İstanbul’dan fazla. Yozgat’ta 40 dönüm civarında bir arazimiz var. Anadolu’daki yatırımımızı bu arazi üzerinde sürdürmeyi planlıyoruz. Biz bir bakıma artık Yozgatlı olduk. Şu an Erensan’ın imalatının yüzde 80’i Yozgat’ta yapılıyor.

Üretmiş olduğunuz makineler hakkında bilgi verir misiniz?
Biz temel olarak iki türlü ürün üretiyoruz. Biri evsel domestik dediğimiz, ısınma ihtiyacını karşılayan ürünler. Yani konut, alışveriş merkezleri, hastaneler gibi yerlerdeki kalorifer kazanlarının üretimini gerçekleştiriyoruz. İkincisi de sanayii bölümü. Enerjiyi bir noktadan bir noktaya iletebilmek için buhar gerekiyor. Kazanda enerjiyi suya yüklüyorsunuz, buhara geçiriyorsunuz, buhar kalkıyor içerideki bir makineye enerjisini verip tekrar geri geliyor. İşte bunu üreten buhar kazanlarını biz üretiyoruz. Yani Erensan hem domestik alanda, hem de sanayi alanında var. Çok rekabetçi koşulların olduğu bir sektör bu. Bizim rekabet için hem fiziki imkânlarımız , hem de Ar-Ge imkânlarımız müsait. 72 ülkeye ihracatımız var. Ciromuzun yaklaşık yarısı ihracattan oluşuyor.

“Türkiye’nin tek, Avrupa’nın en büyük ısı laboratuvarı “
3 MW kapasiteye sahip, son teknoloji ile donatılan ISILAB’da üretilen yeni ürünlerin verimliliği test ediliyor.92/42/AT Yeni Sıcak Su Kazanları ve 2009/142/AT Gaz Yakan Cihazlar Yönetmelikleri’ne göre CE işaretlemesine ilişkin kapasite, verim ve baca gazı emisyonlarının ölçümleri ile gerekli olan diğer tüm ölçümler uzman personel tarafından onaylanmış kuruluş nezaretinde yapılabiliyor. Erensan yeni ürün geliştirmeye ve proje üretmeye ne kadar önem veriyor? Yıllık bütçeden Ar-Ge için ne kadar kaynak ayırıyorsunuz? 2009’da yapmış olduğumuz yeni ürünlere baktığımız zaman ürettiğimiz ürünün yarısını yenilediğimizi görüyoruz. 2009 yılında o kriz zamanında biz Ar-Ge’ye yatırım yaptık. Doğrusu da oydu zaten. Krizden çıkış için çalışmanız gerekiyor. Krizi fırsata çevirmek gerekir. Fırsat da yeni ürünler geliştirmek, rekabetçi ürünler üretmekle yakalanır. 2010 yılından itibaren hem Türkiye’de, hem de yurt dışında ihtiyaç olan kazanları geliştirmiş olduk. Cironun yüzde 50’si ihracattan Erensan İngiltere’den Almanya’ya sektörün devlerinin yer aldığı ülkelerin yanı sıra Türki Cumhuriyetleri ve Orta Doğu ülkeleriyle birlikte toplam 72 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Firma cirosunun yarısını ihracattan sağlıyor. Nerelere ihracat yapıyorsunuz? İhracat yaptığımız ülkeler arasında İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya gibi devler var. Yani sadece Türki Cumhuriyetleri’ne ya da Orta Doğu pazarına ihracat yapmıyoruz. Alım gücü olduğuna göre Almanya’dan da alabilir, Türkiye’den de. İhracat yapabildiğine göre tercih de yapabilir. Bizim ürünümüzün içinde hizmet gizli. Ürünü sattıktan sonra iletişimi kesemeyiz. İnsanlara proje desteği, işletmeye alma ve süpervizörlük desteği veriyoruz. Bizim ürünümüz yaşıyor, sürekli bir şeyler üretiyor. Üretirken de bakıma ihtiyacı var. Bu noktada da Erensan’ın 40 yıllık tecrübesi devreye giriyor. Bizden makine alan kişi, öncelikle çok uygun fiyata malın doğrusunu alarak yatırımdan para kazanıyor. Sonra işletmeden para kazanıyor, çok daha az yakıt harcayarak en iyi şekilde buhar üretiyor. Bir fabrikanın işletme giderlerinin işe göre değişmekle birlikte yüzde 10 ile 18’i yakıt giderlerini kapsar. Burada ilave yapacağınız yüzde 1 ya da yüzde 2’lik bir oran çok önemli fark yaratır.

Türkiye genel ihracatta dört kat büyüme hedeflerken makine sektörünün on katı hedeflediğine dikkat çeken Erensan Genel Müdürü Efkan Çeviker; “Burada en önemli nokta ithalatın ihracattan çok yüksek olmamasıdır. Bu sorun, ara mal denilen bazı malzemelerin Türkiye’de üretilmemesinden kaynaklanıyor. Bunun için hemen önlem alınması lazım” dedi.

Buhar kazanı nedir?
Buhar kazanları; buhar üretmekte yararlanılan; kömür, yağ yakıt, motorin, doğal gaz ve fosil yakıtları, bazı tesislerde ise artık yakıtın yakılmasıyla ortaya çıkan, ısıyı içindeki suyu ısıtmak için kullanan kazana verilen isimdir. Genellikle ısıtma ve enerji üretiminde kullanılırlar. Kimi zaman nükleer reaktörlerde de, basınç altında buhar üretmek amacıyla ısı kaynağı olarak yararlanılır. Buharın, endüstride tercih edilmesinin en önemli sebepleri; çok iyi bir ısı taşıyıcısı olması, ısı transferi özelliklerinin özellikle faz değişiminden dolayı yüksek olması ve iletiminin çok kolay olması ile herhangi bir pompalama sistemine ihtiyaç duymamasıdır. Buhar sadece ısı taşıyıcı özelliğinin dışında bazı proseslerde nemlendirme özellikleri için de kullanılmaktadır.

Dünya konjonktüründen bakıldığında sektörel rekabette Türkiye’nin bulunduğu nokta için ne söylenebilir?
Gelişmekte olan ülkeler arasında en avantajlı ülke Türkiye. Hiçbirinde buradaki gibi bankacılık, kambiyo ve hukuk sistemi yok. Bugün gidip Orta Doğu ülkelerinden birine yatırım yaparsanız sabah yapılacak bir darbeyle her şey yerle bir olabilir. İşçilik ucuz olabilir; ama garanti ve istikrar yok. Ayrıca Türkiye Avrupa’nın göbeğinde yer alıyor. Her yere ulaşımı çok rahat. Yabancıların en çok değer verdiği ilke olan ‘Just in time’a en uygun ülke burası. Avrupa dışında Türkiye ile başa çıkabilecek bir ülke olduğunu düşünmüyorum.

Bu sektörün Avrupa’daki lider ülkesi hangisi?
Almanya birçok alanda olduğu gibi bizim sektörümüzde de lider. Ama bu liderliği ‘Kendin pişir, kendin ye’ lokantası gibi düşünün. Almanya, Avrupa ülkelerini kendi etrafına toplayıp kendi kanunlarını tüm Avrupa istiyormuş gibi çıkartan bir ülkedir. AB’de hâlihazırda en çok sözü geçen ülke Almanya olduğu için kendi üreticisini çok rahat koruyabiliyor. Bugün Fransa bile Almanya’ya mal gönderirken zorlanıyor. Kendi üreticisi diyelim ki yüzde 94 verimli bir kazan yapıyor. Ve diyor ki ‘Siz yüzde 96’lık bir kazan yapabilirseniz ürününüz gelebilir.’ Ama yüzde 96 verimlilik sağlayan bir kazan mümkün olmuyor. Almanya’nın üretici gücü var. Bunu elinden hiç kaybetmiyor. Çünkü üretim gücü demek, siyasi ve ekonomik gücün elinde olması demektir. İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeler üretim güçlerini kaybedip tüketim ülkesine dönüştükleri için şu an krizlerle boğuşuyor.

2023 yılında 500 milyar ihracat hedefi konuldu. Sizce bu hedefe ulaşılabilir mi ve bunun için en gibi adımlar atılmalı?
500 milyar dolarlık ihracat hedefinin 120 milyar dolarını makine ihracatı üstleniyor. Burada en önemli nokta ithalatın ihracattan çok yüksek olmamasıdır. Yani 500 milyar dolarlık ihracat yaparken 750 milyar dolar da ithalat yaparsanız bu olmaz. Türkiye şunu gördü ki; çok hızlı büyürsek ithalat da hemen artıyor. Bu sorun, ara mal denilen bazı malzemelerin Türkiye’de üretilmemesinden kaynaklanıyor. Bunun için hemen önlem alınması lazım. Örneğin; tekstilde çok büyük ihracat yapıyor ama ipliğinizde bir problem varsa sizin hemen iplik olayını ülke içerisinde çözmeniz lazım. Yoksa katma değer düşer.

Erensan üretimini gerçekleştirdiği ürünlerde çevre ve insan sağlığı için ne gibi önlemler alıyor? Bir CE standardı var. Bu standart üçüncü şahıslara zarar vermemek olarak açıklanabilir; ama bu basınçlı kaplarda biraz farklı. Basınçlı kaplarda mutlaka üçüncü bir bağımsız kuruluşun gelip yaptığınız ürünü kontrol etmesi ve onay vermesi gerekiyor. CE standardı 2004 yılında mecbur hale getirildi. Dolayısıyla bugün bir buhar kazanını ister Almanya’dan, isterseniz Türkiye’den alın eğer CE’li olarak almış iseniz bu kazanların imalat kalitesi eşit demektir. Tek fark konstrüksiyon farkı olabilir, bu da verimliliği etkiler. Ama mukavemet olarak eksik değilsinizdir. Bizim kazanlarımızın verimliliğinin yüksek olması çevreye verilen değeri ortaya koyuyor. Her bir metreküp gaz 11 metreküp hava tüketir. Ne kadar az gaz harcarsanız, o kadar da oksijen tüketmiş oluyorsunuz. Biz çevreye duyarlılık olarak üçüncü şahıslara zarar vermiyoruz. Şu anda olabilecek en yüksek verimdeki kazanları yaptığımız için çevreye daha az karbondioksit salgılıyoruz. Bu verim sadece para kazandırmıyor, doğayı da kazanmış oluyorsunuz. Fosil yakıtlarının en büyük zaafı yanarken oksijen tüketmeleridir. Ne kadar az tükettiriyorsanız o kadar temiz bir dünya var.

Türkiye makine sektörünün şu anki ihracat rakamlarıyla gelecek beklentilerini karşılaştırdığımızda ne durumdayız ve nereye gidecektir?
Türkiye’nin bu seneki ihracatı yaklaşık olarak 120 milyar dolar olacak. Bunun içinde 15 milyar dolarını makine sektörü yapacak. Türkiye genel ihracatta dört kat büyüme hedeflerken makine sektörü ‘Ben on kat büyüyeceğim’ diyor. Zaten makinede böyle bir büyüme olmazsa 2023’teki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin karşısında 700 milyar dolarlık ithalat olacaktır. Biz firma olarak yatırımlarımıza devam ediyoruz. Ürettiğimiz ürünlerin büyük bir kısmı Türkiye’ye ithal olarak geliyor. Türkiye’nin cari açığına en büyük zarar veren ürünlerden birisi de kazan ithalatı. Bugün Türkiye’de 7 milyon ithal kombi var. Bunların her biri yılda 200 euro tamirat yaptırsa, yılda 1,5 milyon euro yedek parça parası yurt dışına çıkmış olacaktır.

Isı sektörünün sorunları nelerdir?
Sektörün en büyük sorunu ithalat. Bu da sektörün tek başına çözeceği bir sorun değil; çünkü sorunun kaynağı bizim insanlarımızın tercihine dayanıyor. Yabancı ürünlere karşı bir sempatileri var. Biz firma olarak ‘Mutlaka yerli malı kullanın’ da demiyoruz. ‘Eşit kalite ve verimlilikteysek gelin bizi tercih edin’ diyoruz. Yani Türkiye’de üretiliyor diye kalitesi düşük, daha fazla yakıt tüketen bir ürünü almanın bu ülkeye bir yararı yok. Bizim özel sektörden de beklentimiz var. Ayrıca devletten de teşvik bekliyoruz elbette. Alınan ‘Yerli ürün kullanın’ kararlarına rağmen kendi alanlarında ne yazık ki ithal ürünler kullanan bakanlıklar var. Bizim ürünlerimiz Cambridge’te, Oxford’ta, Arsenal’ın standında kullanılıyorken buradaki kendi adalet sarayımızda Alman markası bir kazan kullanılmasını yadırgıyoruz. TBMM’de keza bugün ithal kazanlarla ısınıyor. Ne yazık ki bunlar Türkiye’de bürokrasiyi geçemediğiniz noktalardır. Bugün Almanya’da meclisi Türk kazanlarla ısıtmaya kalksanız büyük bir tepki oluşur. Bizim de aynı oranda duyarlı ve destekleyici olmamız gerekiyor.

Ar-Ge aşamasında olan yeni üretiminiz var mı?
Türkiye’deki kömürün çevreyi kirletmeden yakılabilmesi açısından bir toz kömür projemiz var. Bu toz kömür şu anda Türkiye’de üretiliyor. Üretimi tamamlandığında aynen doğal gazın kazanlarda yakılması gibi toz kömürün de yakılması mümkün olacak. Doğal gaz konforunda istediğiniz an kapatıp, istediğiniz an açabildiğiniz ve çevreyi hiç kirletmeyen bir ürünle yatırım yapmış olacağız. Bu ürün, sanayimizi büyük yatırım giderinden kurtaracak; çünkü maliyet olarak daha ucuz. Maliyet oranınız yaklaşık olarak 4’te 1 oranında düşüyor.

Üniversite ve sanayii iş birliği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
2023 hedefini çok önemsiyoruz. Türkiye ilk defa böyle bir vizyon koydu. Şu anda herkes 2023 yılında bir şey yapmaya çalışıyor. Sanayicisi, işçisi, öğrencisi, hepsi bir arada üretmeye, çözüm yaratmaya uğraşıyor. Geçtiğimiz günlerde Yıldız Teknik Üniversitesi’ne gittik. Dekan bize bir konuşma yaptı. ‘Diyelim ki bizim bir ürünümüz var. Biz bu ürünü nasıl yapalım ki siz bu ürünü alın? Öğr enciden ne istiyorsunuz? Söyleyin ki biz de o doğrultuda eğitim verelim’ dedi. Bu çok önemli bir aşama. Siz üniversite olarak bir adım atarsanız sanayici size üç adım atar. Sonuçta bu insanlara ihtiyacı var. Ayrıca herkes o sıralardan geçerek bu günlere ulaşıyor.