HİPNOTİK VERİ GÖRSELLEŞTİRMELERİYLE DİJİTAL SANAT DÜNYASININ YILDIZI HALİNE GELEN TÜRK SANATÇI REFİK ANADOL, DÜNYANIN İLK YAPAY ZEKÂ MÜZESİ DATALAND’I ÖNÜMÜZDEKİ YIL LOS ANGELES’TA AÇACAK.

Hipnotik veri görselleştirmeleriyle dijital sanat dünyasının yıldızı haline gelen Türk sanatçı Refik Anadol, 2025 yılında Los Angeles’ta kapılarını açacak olan Dataland ile yapay zekâ sanat eserlerine kalıcı bir ev sağlayacak. Bu yenilikçi müze, kurucu ortaklardan olan Refik Anadol’un son 10 yılda sanat dünyasına sunduğu, algoritmik sanatın en çarpıcı örneklerinin sergileneceği bir merkez olacak. Müze, dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’nin tasarladığı “The Grand LA” içinde yer alacak. Geliştiriciler, müzenin statik sergiler için bir alandan daha fazlası olmayı hedeflediğini söylerken, kurucu ortaklardan Refik Anadol, yapay zekâyı yeni bir tür “pigment” yani veriyi hayata geçirmek için kullanılan bir araç olarak tanımlıyor. “Hayal gücüyle makinelerin yaratıcı potansiyelinin kesişim noktası” olarak tanımlanan Dataland, Los Angeles’ın en prestijli kurumları olan Çağdaş Sanat Müzesi ve Broad Müzesi gibi önemli yapılarla aynı bölgede yer alacak. Projeye ev sahipliği yapacak bu konum, bir anlamda Refik Anadol’u her şeyin başladığı yere de götürecek: Müze, 2018 yılında Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın 100’üncü yıl dönümünü kutlamak amacıyla Refik Anadol’un bir video projeksiyonu hazırladığı Walt Disney Konser Salonu’nun tam karşısında yer alıyor. Büyük ölçekli projektörler kullanılarak yapılan bu performansta, orkestranın dijitalleştirilmiş bazı anları, ikonik yapının dalgalı yapıya sahip paslanmaz çelik dış yüzeyine yansıtılmıştı. Bir süredir ABD’de yaşayan Refik Anadol, 2014 yılında ortağı Efsun Erkılıç ile Refik Anadol Studio’yu kurmuştu. Bu ikili devasa veri kümelerinden çarpıcı görüntüler yaratarak yeni bir sanat türüne öncülük ederken, bu veri kümelerinde hava durumundan şehir gürültüsüne kadar çok sayıda gerçek dünya bilgileri yer alıyor. Refik Anadol Studio, 2014 yılından beri dünyamızı daha iyi anlamak için araştırmalara, makine zekâsı ve veri estetiği üzerine çalışmalara odaklanırken, altı kıtada ve yetmişin üstünde şehirde sanat üretimlerini paylaşan stüdyo, ziyaretçilerin ve takipçilerinin sürecin önemli bir parçası olduğunu aktarıyor. Hatırlanacağı üzere Refik Anadol, yapay zekâ ile harmanlanan en dikkat çeken eseri Unsupervised isimli eserinde, “Yapay zekâ, New York EFSUN ERKILIÇ Modern Sanat Müzesi’nde bulunan 138 bin sanat eseri koleksiyonunu gördükten sonra ne hayal ederdi?” sorusuna yanıt aramış ve ortaya çıkan Unsupervised, sanat çevrelerinden büyük övgü almıştı. 20.000 metrekarelik bir müze olacak Dataland ise Large Nature Model (Büyük Doğa Modeli) adı verilen yapay zekâ modelini kullanacak. Bu model, Smithsonian, Londra Doğal Tarih Müzesi, Cornell Ornitoloji Laboratuvarı gibi partner kurumlardan elde edilen verileri kullanırken, eserler de bu veriler üzerinde inşa edilecek. Önümüzdeki yıl açılması planlanan Dataland yapay zekânın yaratıcı potansiyelini keşfedecek olsa da Anadol, teknolojiyi çevreleyen toplumsal kaygıların da farkında. Geçtiğimiz yıl, yapay zekânın insan sanatçıların yerini almasına ilişkin endişelere odaklanan yazar grevine yönelik Refik Anadol, yapay zekânın kendisi için bir ikame değil birlikte üretme aracı olduğu yorumunda bulunuyor. Öte yandan müzenin açılışıyla birlikte şimdiden büyük bir “yapay zekâ ve sanat” tartışması çıkacağını da söylemek mümkün. Sanat dünyasının bir kısmı yapay zekânın ürettiklerinin “sanat” olarak tanımlanamayacağına inanırken, etik sorunların oluşacağına da dikkat çekiliyor.