1893’ten bugüne uzanan tam 116 yıllık bir tarihi yaşamış teksima ayakta duran aile şirketleri arasında en yaşlılarından biri olarak atılımlarına devam ediyor
Osmanlı topraklarının bir bir işgal altına alınmaya başlandığı, Avrupa’nın sanayi devrimi atı- lımından sonra yeni yerler arayışıyla yola çıkıp Cezayir ve Tunus’u işgal ettiği yıllar. Mustafa Kemal daha Selanik’te maarif mektebinde 12 yaşı nda bir çocuk… Geleceğin Baş Öğretmeni daha askerlere özenirken bir öğretmen Anadolu’nun ilk sanayi atılımı sayı- labilecek cesur bir adım atarak Teksima adını verdiği Firmayı kuruyor. Bu cesus atılımın ardından yıllara meydan okuyan yüzyılı aşkın bir süredir Türkiye’nin tahıl ambarı olarak anılan Konya’da makine sektörünün inci haline gelen firma teknolojiye ayak uyduran bugünün koşullarını doğru analiz etmiş bir aile firması olarak ihracatta adından söz ettiriyor. 1893 yılında kurulan Firmayı şu an 4’üncü kuşaktan Sertaç Botsalı yönetiyor. Ürettikleri makinelerle sektörde aranılan bir marka olmayı başaran Teksima’nın yıldızı ise her geçen gün daha çok ışık yayıyor. İhracat konusunda da son yıllarda önemli atılımlara imza atan firma kendinin geliştirmek tarihden ders almak isteyen genç yatırımcılar için tam bir kaynak niteli- ğinde. Bu iddialı söylemin arkasında elbette sağlam bir gerçek var. O da şu; Teksima ile birlikte aynı yıllada kurulan birçok firma arasından ayakta kalan şirketler bugün Türkiye’nin göz dolduran işlerin altında ismi bulunan şirketler 116 YILLIK TARİHİYLE TEKSİMA EFSANESİ 1893 yılında kurulmuş olan Teksima sanayiye dönüşümü 1950 yılında 3’üncü kuşlak M. İsmet Botsalı tarafından Avrupa’dan makine getirmesiyle başlamış.. Şimdiki durum ise 4’üncü kuşaktan olan Sertaç Botsalı yönetiminde hayatına devam ediyor. Botsalı ailesinin dördün kuşak şirket yetkilisi Sertaç Botsalı ilginç bir hikâyeyi paylaşarak o dönemde uluslar arası ticaretin ne kadar zor olduğunu vurguluyor. Botsalı Avrupa’dan makine getirmek için Babası İsmet Botsalı’nın ilk makine getirme olayında bankacılığın gelişmediğ i Türkiye’de ticaretin zorluklarını anlatıyor. Botsalı, “Aileden gelen bir iplik ticareti süreci vardır Botsalı ailesinin. Sattığı mız ipliklerin bir kısmı piyasada az bulunan bükülü cinsindendi. Bu iplikleri bükmek için İtalya’dan 1950 yılında bir büküm makinesi getirtmiş. Konya’da kurup çalıştırmaya başlamıştı. Hatta başsından şöyle bir olay geçmiş. Üzülerek anlattığı bir hikâye olan bu deneyim ona çok şey kazandırmış. İtalya’dan makinenin gelmesinde yardı mcı olan ya da daha doğrusu aracı olan bir gayri müslim komisyoncu “akrefi hangi bankaya açacağım” diye sormuş babama. Babam da o dönem Türkiye’de etkili olan Türkiye İş Bankası ya da Yapı Kredi Bankasını adres göstermiş. Komisyoncu bu bankaları muamele bilemeyeceklerini ve işin olamayacağını söylemiş. Mal gelir ambarda tutarlar sen de gereksiz yere ambar parası ödersin demiş. Babam endişe içinde “peki hangi bankaya akredife açacağız” diye sormuş haliyle. Gayri Müslim komisyoncu da Banca Commercial adında bir İtalyan bankasını adres göstermiş. İşlemler bu banka üzerinden halledilmek üzere harekete geçen babam ikinci sipariş için kollarını sıvadı- ğında bu kez komisyoncu başka bir bankayı tavsiye etmiş. Bankanın adı yanlış hatırlamıyorsam Banca Di Roma imiş. O bankada akredif açılmış. Bugün geldiğimiz noktayı görünce ticaretin ne denli zor olduğunu o yıllarda anlıyorum” dedi.
TECRÜBE VE DENEYİM İLE İHRACAT
Makinelere birkaç yıl çalıştıktan sonra yeni makineler ilave etmek gerektiğini anlatan Sertaç Botsalı kendi makinelerini üretme sürecinin nasıl oluştuğunu anlattı. Aynı işle uğraşanların kendi makineleri ürettiklerini görüp sipariş vermeye başlayan makine sektörüne geçişlerini paylaşan Botsalı, “Makinelere birkaç yıl çalıştıktan sonra yeni makineler ilave etmek gerektiğini. Sürekli yurtdışından makine parçaları getirmek zorunda kalıyorduk. Bazı zorluklarla karşılaşıyorduk. Biz de aynı makinelere yapıp yapamayacağımızı araştırdık önce. Sonra aynı makinelerden üretmeyi başaracağımızı anladık ve bunun için yatırımlara başladık. Kendi iplik üretimimize uygun makineler gelmiyordu zaten yurtdışından bizde kendi büke ceğimiz ipliğe uygun makineleri hayata geçirmek için uğraştık ve başardık. Sonra bizim gibi işle uğraşan insanlar bizden makine üretmemizi istediler o yıllardan bugüne hızlı bir üretim sürecine girdik” dedi. Botsalı, “Bölgeden gelen siparişlerin ardından Türkiye’nin başka yerlerinden de siparişler aldıklarını söyledi. Botsalı, “Bölgemizden gelen siparişlerin ardı ndan Türkiye’nin her yerinden iş almaya başladık. Makine ihtiyacı olanlar hem bürokrasi uğraşmak hem de yüksek fiyatla makine almak istemedikleri için yerli üretim olan Teksima markasına yöneldiler. Zamanla teknolojik gelişmeler eşli- ğinde bizde kendimizi revize ettik. Üretti- ğimiz makineler günün imkânlarına uygun dişli aksamı az elektronik makinler haline getirdik” şeklinde konuştu. Şu an ihracatta yapıyor olmanın verdiği haklı gururu yaşadıklarını söyleyen Botsalı, “Ürettiğimiz makinelere dışarıdan da talep gelmeye başlayın ihracatın Türkiye ve bizim için ne kadar öneli olduğunu kavradı k ve bağlantılar oluşturduk. Birçok ülkede şu an Teksima markasını görmek mümkün. Suriye, Ürdün, Irak, Azerbaycan, Mısır, Ukrayna, Kazakistan ve Kosava’da Teksima var. Son imal ettiğimiz makinler her bakımdan üstün olup işlediği mallarda fazla randıman, elektrik avantajı, işçilik kalitesi gibi pek çok üstünlüklere sahip. Fabrika sahipleri ellerindeki eski makineyi hurdaya satıp bizim makinelerimizi alı- yor” dedi.