Makina İmalatçıları Birliği (MİB), makine imalatı konusunda çalışan üyeleri arasında iş birliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlayarak üyelerin ekonomik, mali...
MAKİNA İMALATÇILARI BİRLİĞİNİN (MİB) 17’NCİ SEÇİMLİ OLAĞAN GENEL KURULUNDA YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA SEÇİLEN SELİM EMRE GENCER, YURT DIŞINDAKİ TECRÜBELİ MAKİNE ALICILARININ ÖNCELİĞİNİN KALİTE VE FONKSİYONEL YETERLİLİK OLDUĞUNU SÖYLERKEN, YERLİ ALICILARIN İSE İTHAL ÜRÜNLERE ZAFİYET GÖSTERDİĞİ VE FİYATA ÖNEM VERDİĞİNİN ALTINI ÇİZİYOR. GENCER, ÖNEMLİ BİR UYARIDA BULUNARAK, “TÜRK MAKİNELERİ İTHAL MAKİNELERLE HER ALANDA KALİTE BAKIMINDAN ÇOK RAHAT REKABET EDEBİLİYOR. BUNU TÜM YERLİ ALICILARIMIZA HATIRLATMAK İSTERİM” DİYOR.
Makina İmalatçıları Birliği (MİB), makine imalatı konusunda çalışan üyeleri arasında iş birliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlayarak üyelerin ekonomik, mali, hukuki, idari, teknolojik ve imalatla ilgili ortak sorunlarını çözümleyecek çalışmalarda bulunmak; Türkiye’de makine imalatını geliştirmek ve makine ihtiyacının yurt içinden sağlanması için gerekli çalışmaları yapmak temel amaçlarıyla 1990’da kuruldu. Avrupa Takım Tezgâhları Sanayii ve İlgili İmalat Teknolojileri Derneğine (CECIMO) 1999’da, Avrupa Kompresör Vakum Pompası ve Pnömatik Aletler ve Yoğuşma Sıvısı İşleme Ekipmanları İmalatçıları Derneği (PNEUROP) 2005’te ve Avrupa Redüktör ve Güç Aktarma Organları İmalatçıları Dernekleri Komitesine (EUROTRANS) 2018’de üye olarak Türk makine imalatçılarını uluslararası platformlarda da temsil eden MİB, 1995 yılından bu yana dünya genelinde düzenlenen prestijli sektörel fuarların en önemlilerine katılarak üyelerinin yurt dışındaki tanıtımına da katkı sağlamaya devam ediyor.
Makine sektörünün tümünü kapsayan tek sivil toplum kuruluşu olan MİB’in halen 181 üyesi bulunuyor ve MİB bünyesindeki firmalar, Türkiye makine ihracatının yüzde 60’ından fazlasını gerçekleştiriyor.
Gıda, paketleme, iklimlendirme sistemleri, takım tezgâhları, ağaç işleme, plastik işleme, iş ve inşaat makineleri, kaldırma makineleri, işleme endüstrileri gibi konularda üye portföyüne sahip olan MİB, yıllar içinde kazandığı lobi gücüyle makine sektörünün yanında sanayinin geneliyle ilgili konularda da ilgili kamu kurumlarıyla yakından çalışıyor ve sektör sorunlarının çözümünde görüş ve önerilerini sunmaya devam ediyor.
Türk makine imalat sanayilerinin bugünü ve geleceğini, sorunları ve çözüm önerilerini, geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleştirilen 17’nci Seçimli Olağan Genel Kurulunda Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçilen Selim Emre Gencer ve MİB Genel Sekreteri M. Nail Türker ile konuştuk.
MİB Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1974 Bitlis doğumluyum. İlköğrenimimi Bursa Dörtçelik İlkokulunda, orta ve lise öğrenimimi de İstanbul Fransız Saint Benoit Lisesinde tamamladım. Üniversite eğitimim için önce ABD Kaliforniya Grossmont College’a devam ettim, ardından Kanada Quebec Bishops Univercity’de işletme bölümünden mezun oldum. Türkiye’ye dönüşümün ardından askerlik hizmetimi tamamlayarak aile şirketimiz Simge Grup’ta çalışmaya başladım. 2013 yılından itibaren de grubun Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım. Fransızca ve İngilizce biliyorum.
Geride kalan yılı nasıl değerlendirirsiniz? Bu yıla ilişkin hem makine sektörü hem de takım tezgâhları özelinde, üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir?
Selim Emre Gencer: 2018 yılında makine ihracatımızda yüzde 15,5 artış ve 17,1 milyar dolarla; takım tezgâhları ihracatımızda da yüzde 19 artış ve 584 milyon dolarla tüm zamanların rekoru kırdık. İhracatın ithalatı karşılama oranı makine için yüzde 65,2’ye, takım tezgâhları için yüzde 59,3’e yükseldi ki bunlar da birer rekordur. İmalat rakamlarına bakarsak, makine imalatı 22,8 milyar dolar ve takım tezgâhları imalatı 712,8 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Her ne kadar ihracatla iç pazardaki durgunluk telafi edilmeye çalışılsa da tam telafi edebildiğimizi söyleyemiyoruz.
Makine imalatında yüzde 10,6 ve takım tezgâhı imalatında yüzde 3,2 gerileme olduğu tahmin ediliyor. Türkiye pazarı toplamı, makine için 31,1 milyar dolar ve takım tezgâhı segmenti için 1,1 milyar dolar oldu.
M. Nail Türker: 2018 ve bazı önceki yıllardan deneyimimize göre ilk üç aylık veriler tüm yıl için doğru bir referans olamayabiliyor. Ancak bu yıl makine ve takım tezgâhında ihracatımızın daha düşük oranlarda artmaya devam edeceğini ve ithalatımızın düşüş eğilimini sürdüreceğini düşünüyoruz.
MİB’in Türk makine imalat sektörleri açısından önemini sizin cümlelerinizle dinleyebilir miyiz?
SEG: Çok farklı segmentlerden imalatçıların üye olduğu bir sivil toplum kuruluşuyuz. Segmentlere göre farklı görüşlere vakıf olabiliyoruz. Makine imalat sektörü Ar-Ge, tasarım, imalat ve ihracat yaptığı sürece her yeni imalatında katma değerini arttırarak kendini geliştiren bir sektördür. Tüm imalat ve hizmet sektörlerine girdi sağlıyoruz. Özellikle ihracat yapan imalatçılar dünya pazarlarında karşılaştıkları rekabet etkisiyle güncel teknolojilere uyum sağlamada oldukça başarılı olabiliyor. Bu kapsamda firmalarımız, özellikle son zamanların popüler konusu Endüstri 4.0 kapsamında ürünlerini geliştirme ve katma değerlerini arttırma çalışmalarına yoğun olarak zaman ayırıyorlar.
Takım tezgâhları alt segmentinde üreticilerimizin Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir?
SEG: Endüstri 4.0 kapsamında bulunan ileri fabrikalar arası otomasyon, dijital uygulamalar, sanal gerçeklik, yapay zekâ gibi alanlarda yaşanan gelişmeler sonucunda, dünya pazarlarında rekabet edebilmek için bu alanlara yönelik ciddi Ar-Ge çalışmaları üyelerimiz tarafından yapılmaya devam ediliyor. İmalatçılarımız yeni teknolojilerde, örneğin lazer sistemleri ve eklemeli imalatta (3D baskı sistemleri) önemli Ar-Ge çalışmaları yaparak alışılagelmiş ürünlerinin yanında farklı sektörlere de ürün ve hizmet sunabilir duruma geliyor.
MNT: Dünya ve özellikle gelişmiş ülke pazarlarında rekabet edebilen imalatçılarımız Ar-Ge yetkinliklerini ve kapasitelerini ispatlıyorlar. Uluslararası AB projelerine katılmaları için de üyelerimize ilgili duyuruları düzenli olarak yapıyoruz.
Benzer şekilde makine sektöründeki kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir?
SEG: Maalesef yerel pazarda alıcıların çoğu öncelikle fiyata önem verdiklerinden kaliteye yeterince dikkat etmiyorlar. Bazı ithal ürünler ucuz ve bazı ithal ürünler dünya markası olduğundan, yerel alıcıların bir zafiyeti de ithal ürünlere gösterdikleri aşırı ilgidir. Bu anlamda, Türk makinelerinin ithal makinelerle her alanda kalite bakımından çok rahat rekabet edebildiğini de hatırlatmak isterim: Makinelerimizin eksiği yok, fazlası var!
MNT: Gelişmiş ülkelerde alıcı firmalar alacakları makinenin kalitesinden önce imalatçı firmanın kalitesine, yerli alternatifi olup olmadığına, yaşına, dünya pazarlarında nasıl bilindiğine ve satış sonrası hizmetlerinin etkinliği ve yetkinliğine dikkat ederler. Diğer bir kalite ölçütü de makinenin teknik ve fonksiyonel yeterliliğidir. Kalite sistemi olan firmalar imalat faaliyetlerinde kendilerini sürdürülebilir kılabilir. Tecrübeli alıcıların en son değerlendirdikleri ölçüt, makinenin fiyatıdır.
MİB Yönetim Kurulu olarak odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak? Halen devam eden ve projelendirilecek çalışmalar hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?
SEG: Yerli imalatçılarımıza güveniyoruz! Kamu ve özel sektörün makine alımlarında yerli imal makinelerimize öncelik vermesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Yatırım teşvikleri ve kamu alımları ihalelerinde mutlaka ve mutlaka yerli imalatçılarımıza öncelik ve daha fazla avantajlar sağlanmasına çalışıyoruz. Satış Sonrası Hizmetler ve Garanti Şartları da tecrübeli alıcıların çok dikkat ettiği bir konudur. Türkiye bu konuya ait mevzuatını en kısa sürede hayata geçirmelidir.
MNT: Kompresörler ve ilgili basınçlı donanımlar için test merkezi kurulması için de çalışmaya devam ediyoruz. Ekipmanların etiket performans verilerinin gerçek olup olmadığının testlerle belirlenmesi ve kalitelerinin ortaya çıkmasının önemli olduğuna inanıyoruz. Kompresörler için Piyasa Gözetimi ve Denetimi (PGD) çalışmalarımızı ilgili Bakanlıkla gerçekleştirdik. Diğer ürün grupları için de benzer çalışmalarımız devam edecek.
Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda MİB’in stratejisi nedir?
SEG: En önemlisi, yerli makine satın alanlara ek teşvikler verilmesidir. Kamu alımlarında da ithal markaya özel teknik şartnameyle ihaleye çıkılmasının engellenmesi gerekmektedir. Bunlara ek olarak, eşdeğer yerli imalatı olan ithal makinelerin tedarikinde verilen teşviklerin kesilmesi gerektiğini de her fırsatta dile getiriyoruz. Ayrıca, finansal kiralama için yapılan satışlarda imalatçı KDV iadesi için denetimden geçiyor ve KDV iadesini kesintili ve bir yıla varan sürelerde gecikmeli alıyor. İthalatçı firmalar ise finansal kiralama ile yaptıkları satışlarda bu durumu beyan ederek ithal aşamasında KDV ödemiyor. Bu farklı uygulama yerli imalatçıya karşı haksız rekabet demektir ve önlenmelidir.
MNT: Görüşlere açık önerimiz, finansal kiralama şirketlerine makine satışında KDV indirimi uygulanmamasıdır. KDV iadesi için finansal kiralama şirketleri de imalatçı firmalar gibi başvuruda bulunabilir. İthal makinelere sağlanan rekabet avantajına karşı imalatçılarımızı haksız rekabetten bu şekilde koruyabiliriz.
Sektörün insan kaynakları stratejileri, ihtiyaçları ve beklentileri için neler söyleyebilirsiniz?
SEG: Üniversitelerimizden en yüksek not ortalaması ile mezun olan öğrencilerimizin çoğunluğu yurt dışı seçeneklerini tercih diyor. Sağlayacağımız imkânlar ve şartlarla bu durum tersine çevrilmelidir.
MNT: Yetişmiş nitelikli eleman sorunu sadece Türkiye’de yok! AB ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde de bu sorun yaşanmaya devam ediliyor. Özellikle makine sanayisine yeni neslin ilgisini çekebilmek en öncelikli sorunlardan biri haline geldi. Gelişmiş ülkelerde eğitim sistemleriyle bu açıklar giderilmeye çalışılıyor. Türkiye, dünyada ilk 10 ekonomi içine katma değeri yüksek ürünlerin ihracatıyla girmek istiyorsa, eğitim sisteminin kalitesini mutlaka arttırmalı ve tüm Türkiye geneline yayarak insan kaynağı potansiyelini en verimli biçimde kullanmak üzere eğitim sistemini güncellemelidir.
Türk sanayicilerinin sivil toplum kuruluşlarına yaklaşımı ve bu yapılar içinde görev alma kabiliyetleri/isteklerini nasıl yorumluyorsunuz?
SEG: Gönüllülük esası üzerine kurulu, kâr amacı gütmeyen, özel alanda sahip olunan maddi kaynakları kamusal alana aktarabilen sivil toplum kuruluşları, özverili tavırlarıyla toplumsal kalkınma ve gelişmeye katkı sağlar. Bu nedenle, bölgesel kalkınmada sivil toplum kuruluşlarıyla sosyal kalkınmanın sağlanması, bir bölge için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. MİB de makine sektörünün tümünü kapsayan dernek statüsünde tek sivil toplum kuruluşu olma niteliğini taşıyor ve bu anlamda sanayicilerimizi bu yapılarda daha fazla yer almaya davet ediyorum.
Son olarak, eklemek istediğiniz diğer başlıkları da bizimle paylaşabilir misiniz?
SEG: Ülkemizin kalkınma stratejileri ulusal bilim, teknoloji, yenilenme politikaları temellerine oturtulmalı; böylesi bir stratejide yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı, katma değeri yüksek ileri teknoloji isteyen alanlarda yapılacak yatırımlar desteklenmeli diye düşünüyorum. Sanayinin bütününde ve sektörde mühendis istihdamının arttırılması da önem arz ediyor. Ar-Ge’ye ve eğitime ayrılan payı yükselterek gelişmiş ülkeler seviyesine çıkabiliriz. Ar-Ge’ye ayrılan payın sektörde asgari düzeye çıkarılması içinse sektör uygulamaları özelinde devlet, üniversite, araştırma kurumları, meslek odaları, üretici dernekleri ve sektördeki işletmeler arasında koordinasyonu sağlayacak yapılanmalara yer verilmeli. İmalat sanayisi ve özellikle makine imalat sanayisinde bir üniversite yapılandırılması ve sanayi-üniversite iş birliğine yönelik koordinasyon oluşturulmasının önemli olduğunu da yeniden hatırlatmalıyım.
MNT: Makine imalatçılarının ihracata özendirilmesi, ihracat desteklerinin ürün özelliklerine göre belirlenmesi; stratejik, katma değeri ve ihracat potansiyeli yüksek makine ve ara malların yerli imalatına ve bu yatırımlarda yerli imal makine kullanılmasına sağlanan yatırım teşviklerinde mutlak pozitif ayrımcılık sağlanması; Türkiye’ye karşı ciddi olumsuz şartlar içeren AB ile yapılmış Gümrük Birliği anlaşmamızın güncel şartlara uygun şekilde güncellenmesi; dijital dönüşüm için gerekli insan kaynağının sağlanabilmesi için eğitim sisteminde ihtiyaç duyulan güncellemelerin acilen uygulamaya alınması gibi başlıklar da her zaman gündemde kalmaya devam etmelidir.
SEG: Rekabetçi özelliklere sahip, yeterli miktarda yerli imalatı olan makinelerimize karşı ithalatın haksız rekabetine izin verirsek, yel değirmenine karşı mücadele veren Don Kişot durumundan kurtulamayız.