COVID-19 SALGINININ KÜRESEL TİCARET ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ NEDENİYLE, YILIN İLK ÇEYREĞİNDE TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI 4,3 MİLYAR DOLARDA KALIRKEN, İHRACAT ARTIŞ ORANI GEÇTİĞİMİZ YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE GERİLEYEREK YÜZDE 0,4 OLDU. SEKTÖRDE FAALİYET GÖSTEREN FİRMALARIN YÜZDE 80’İNİN MART AYINDA SİPARİŞ KAYBI YAŞADIĞINI, YÜZDE 50’SİNİN İSE HİÇ SİPARİŞ ALAMADIĞINI VURGULAYAN MAİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI KUTLU KARAVELİOĞLU, “İHRACAT RAKAMLARIMIZA HIZLA YANSIYACAK BU KAYBI YILIN İKİNCİ YARISINDA TELAFİ EDEBİLMEMİZ İÇİN, KAMU PLANLARINDA ODAK VE PİLOT SEKTÖR OLARAK SEÇİLEN MAKİNE SANAYİSİNİN MUTLAKA MÜCBİR SEBEP KAPSAMINA ALINMASI GEREKİYOR. ÇİN VE ALMANYA, İKİ KÜRESEL GÜÇ OLARAK 2030 STRATEJİLERİNE BAĞLI KALDI VE NORMALLEŞME SÜRECİNDE ASIL REKABET ALANI OLACAK MAKİNE SEKTÖRLERİNE DESTEK VERDİ. SALGININ KONTROL ALTINA ALINMASIYLA BİRLİKTE HIZLA SERTLEŞECEK KÜRESEL REKABETTE GÜÇLÜ KALABİLMEMİZ, FİRMALARIMIZIN LİKİDİTE VE KADROLARINI KORUMALARIYLA MÜMKÜN OLABİLİR. ÇİN İLE İLK KAPIŞMA ALANIMIZ AVRUPA PAZARI OLACAK” DEDİ.
Dünya ticaretindeki duraksamadan ciddi şekilde etkilenen Türk makine sektörünün ilk üç aydaki toplam ihracatı 4,3 milyar dolar olurken, bir önceki yılın ilk çeyreğine göre ihracat artışı yüzde 0,4 seviyesinde kaldı. En büyük pazarı AB’ye ihracatı daralan makine sektörü, buradaki kayıplarını ABD’de yüzde 6,2 Rusya’da da yüzde 31,7 olarak gerçekleşen ihracat artışıyla telafi etti. İhracatı yüzde 32,1 artan elektrikli motor ve jeneratörlerin en yüksek artış gösteren ürün grubu olduğu bu dönemde traktör, tarım ve ormancılık makineleri yüzde 15,6, türbin, turbojet ve hidrolik sistemler de yüzde 13,7 artış sağladı. Virüsün etkileri ve alınan tedbirlerin yeterliliğine dair yaptıkları sektörel anketin makine imalatçısı firmaların yüzde 80’inin Mart ayında sipariş kaybı yaşadığını, yüzde 50’sinin ise hiç sipariş alamadığını belirlediğine dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Biz sipariş kaybı yaşarken, orta teknolojili makine imalatının en büyük merkezi Çin’in toparlandığını ve yeniden üretime başladığını görüyoruz. Çin şu an Avrupa’da yaşanan duraksamayı kendi lehine çevirmeyi amaçlıyor. Yaşadığımız ekonomik kaybı yılın ikinci yarısında telafi edilebilmemiz için, küresel entegrasyonumuzu güçlendirecek yeni bir planlama yapmamız gerekiyor.”

“UZAK ASYA ÜLKELERİ ALMANYA VE TÜRKİYE İLE SERT REKABET İÇİNDE OLACAK”


Salgın sebebiyle makine üretimini asgariye indiren Avrupa’nın sınırlı üretime geçmesinin Nisan sonunda gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Karavelioğlu, “Bu süreçte başta İtalyan, İspanyol ve Fransız makine imalatçıları olmak üzere, pek çok Avrupalı KOBİ pazar kaybı yaşayacaktır. Daha erken üretime başlayan Uzak Asya ülkeleri de burada oluşacak boşluğu doldurmak için Almanya ve Türkiye ile sert rekabet içinde olacaktır. Dünyanın yeni normal arayışlarının odağında yine makine sektörü var. Türkiye’de üretim süreçlerinin planlaması, Avrupa yeniden üretime başladığında makine imalat sanayisinin buradaki talebe hızlı yanıt verebileceği şekilde yapılmalı ve alınacak önlemlerin zamanlaması dikkatle planlanmalı” dedi.

“ÇİN VE ALMANYA 2030 STRATEJİLERİNE BAĞLI KALIYOR”


Geçtiğimiz yıl Türkiye’de kamu tarafından açıklanan strateji planlarında odak ve pilot sektör olarak seçilen makine sanayisinin, bu dönemde mutlaka mücbir sebep kapsamına alınması gerektiğine de dikkat çeken Karavelioğlu şunları ifade etti: “Makine imalatçıları, üretim ekosisteminde sanayi, tarım ve hizmet alanlarındaki bütün sektörlerin tedarikçisidir ve biz bu ekonomik bütünsellik içinde hiçbir sektörün herhangi bir desteğin kapsamı dışında kalmaması gerektiğine inanıyoruz. Küresel makine ticaretinde rekabetin koşulları tamamen değişirken, kamu stratejilerinin merkezinde odak sektör olan makine sanayisinin ihtiyaçlarına da çok dikkatli ve özenli şekilde yaklaşılması gerektiğini savunuyoruz.”

Çin ve Almanya’nın iki küresel güç olarak 2030 stratejilerine bağlı kaldıklarını ve normalleşme sürecinde asıl rekabet alanı olan makine sektörlerine destek verdilerini belirten Karavelioğlu, “Uluslararası rekabet kızışıyor. Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak. Bu süreçte kapasitelerini düşürmek zorunda kalan firmalarımızın esnek ve kısmi çalışma imkânlarından yararlanarak kadrolarını koruyacak olmaları önemli. Firmalarımızın elinde tamamlamaları gereken uluslararası taahhütler var. Mücbir sebep kapsamına alınmak, teslimatlarda yaşanan gecikmeler nedeniyle ileride doğacak hukuki süreçler için de gerekli” değerlendirmesinde bulundu.

“TEDARİK ZİNCİRLERİNİ GÖZDEN GEÇİREN ALMANYA İLE YAKIN TEMASTAYIZ”


Salgın sonrası normalleşme sürecinde küresel makine ticaretinde Almanya’nın çok önemli bir rol oynayacağını da belirten Karavelioğlu şöyle konuştu: “Makine sektörünün teknolojik lideri Almanya tam kapasiteli üretime yeniden başladığı zaman, belli ürün gruplarındaki pazarını Çin’e kaptırmamak için re-export stratejisini güçlendirecek ve kendi üretmediği makine ürünlerinin ithalatına öncelik verecektir. Biz, bu zincirde yer almanın önemine uzun zamandır dikkat çekiyoruz. Almanya’da tamamına yakını açık tutulan büyük işletmeler, tedarik zincirlerini gözden geçirmeye çoktan başladı. Hangi ülkede, hangi tedarikçi, ne kadar sürede ihtiyacı karşılayabilir araştırması içindeler. Burada Türkiye adına önemli fırsatlar var. Almanya’daki temaslarımız sürüyor, fuarların tamamına yakınının iptal edildiği bu yıl hedef mecralarda tanıtım çalışmalarına ve özellikle dijital etkinliklere büyük önem veriyoruz.”