TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ, TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİNİN İNOVASYONA DAYALI KALKINMADA OLDUĞUNUN BİLİNCİYLE; İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK ADINA YÜRÜTTÜĞÜ TÜM ÇALIŞMALARI, ETKİNLİKLERİ VE ÇALIŞTAYLARI “TİM İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK AKADEMİSİ” ALTINDA SÜRDÜRÜYOR. NEREDEYSE TÜM YILI SALGINLA MÜCADELE İÇİNDE GEÇİRDİĞİMİZ 2020’DE DE FAALİYETLERİNE ARA VERMEYEN TİM İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK AKADEMİSİ, ÇEVRİM İÇİ AKTİVİTELERLE İNOVASYON KÜLTÜRÜNÜN YAYGINLAŞMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMEYE DEVAM ETTİ.
Bir yılın daha sonuna ulaştık. Dünyanın hiç de hazır olmadığı, beklemediği zorluklarla dolu olan 2020’yi tamamlayıp 2021’e hazırlanırken, yeni bir ekonomik sistemin ilk yapı taşlarının döşenmeye başlandığına da şahit oluyoruz. Küreselleşmeden yerelleşmeye evrilmeye başlanılan bu yeni sistemde ülkeler ve bölgeler arasındaki ticaretin kuralları da yeniden ele alınacak. Diğer yandan, etkisini giderek daha fazla hissetmeye başladığımız ve artık önlem almanın kaçınılmaz olduğu iklim ve enerji konularında da yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Önümüzdeki dönemde “Yeşil Ekonomi” ve “Döngüsel Ekonomi” hiç olmadığı kadar çok konuşulacak, üretim süreçleri ve ekonominin tüm yapı taşları bu iki önemli başlık ile yeniden şekillenecek. Bu yeni dönemde üreticilerin ve ülkelerin yaşayabilecekleri sorunların çözümü için ellerinde olan kaynakların başında ise dijitalleşme geliyor. Temelde, Endüstri 4.0 ile tanıştığımız dijitalleşme artık hayatımızın hemen her alanında giderek daha fazla yer ediniyor. Özellikle salgın döneminde geleneksel ticarette yaşanan pek çok sorun başlığının dijital aksiyonlarla telafi edilmesi, kurumların hiç olmadığı kadar dijitalleşmeye yönelmesi, bir anlamda salgının dünyaya kazandırdığı tek artı değer oldu. Peki, dijitalleşmenin ateşleyicisi nedir? Bu sorunun tek bir yanıtı var: İnovatif düşünce. Türkiye’de inovatif düşünce ve inovasyon kültürünün en önemli destekçilerinden biri de Türkiye İhracatçılar Meclisi ve “TİM İnovasyon ve Girişimcilik Akademisi” çatısı altında sürdürülen faaliyetler olarak öne çıkıyor.
GELECEĞE AÇILAN KAPININ ANAHTARI: İNOVASYON
Teknoloji hiç durmuyor ve geleceğin üretim süreçlerinde bugün olduğundan daha fazla ve güçlü teknolojiler kullanacağımızı biliyoruz. Küresel ticarette ayakta kalabilmenin, toplumların aydınlık ve refah içinde bir geleceğe sahip olabilmesinin yolu da teknolojiye uyum sağlamaktan; teknolojiyi satın alan değil geliştiren olmaktan geçiyor. İnovatif düşünce ve etkin bir inovasyon ekosistemini kurup işletebilmek ise bu geleceğe açılan kapının anahtarı olması açısından önem taşıyor. Yani, geleceğimiz, inovasyona dayalı bir kalkınma modelinden geçiyor. “TİM İnovasyon ve Girişimcilik Akademisi”, işte bu bilinçle sürdürdüğü faaliyetlerine, salgınla mücadele içinde geçirdiğimiz 2020’de de devam etti. Türkiye’nin inovasyon alanındaki ilk ve en kapsamlı uluslararası etkinliği olan “Türkiye İnovasyon Haftası”, gecikmeli de olsa Aralık ayının sonunda çevrim içi olarak gerçekleştirildi ve yine hepsi birbirinden önemli konularında uzman isimlerin katılımıyla inovasyona yönelik farkındalığı arttırmayı hedefledi. “İnovaTİM”, “İnovaLİG”, “İnoSuit”, “TİM-TEB Girişim Evleri”, “İklim Değişikliği ve Yeşil Mutabakat” ile “TİM KOBİ İhracat Seferberliği” başlıklarındaki diğer çalışmaların da katkısıyla, “TİM İnovasyon ve Girişimcilik Akademisi”, Türkiye’nin ihtiyacı olan güçlü bir inovasyon ekosisteminin kurulması, işlemesi ve katma değerli üretimin arttırılması ana hedefleriyle çalışmaya devam edecek.
REFAHA ULAŞMAK İÇİN “YÜRÜMEK”
TİM İnovasyon ve Girişimcilik Akademisi’nin sürdürdüğü faaliyetlerin organize edilmesi, gerçekleştirilmesi ve gelecek adımların planlanması ise TİM İnovasyon Komitesi’nin büyük emekleriyle gerçekleşiyor. TİM Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kutlu Karavelioğlu, TİM İnovasyon Komitesi’nin görev ve sorumluluklarını özetlerken, Mayıs ayında yitirdiğimiz düşünür Oruç Aruoba’nın “Yürüme” adlı eserine atıfta bulunuyor ve “Yürümek, bir amaca, bir ülküye, bir hedefe, bıkıp usanmaksızın; bireysel yanı bir tarafa, bizlerin yani sivil toplum veya meslek kuruluşlarının durumunu da tarif eden, etmesi ümit edilen bir sözcük. Sadece soluklanmak için duraksamak, ama daima hareket halinde olmak; eylem içinde, çaba içinde, üreterek, üretmesini öğrenip öğreterek, bir topluluğa, bir topluma, bir sektöre, bir ülkeye hizmet yolunda şevkle ilerlemek, yürümek. Daima daha iyisini, daha farklısını bularak gelişmek, benzersiz olmayı, rakipsiz kalmayı hep yeni yol ve yöntemlerle sağlamak, aslında bizim ‘İnovasyon’ dediğimiz kavramın ta kendisi. Yani içselleşmesi gereken, bir tarz, bir yaşam biçimi haline gelmesi gereken olgu; diğer adıyla “yenilikçilik”. Bu, tabiattan gelen, kendiliğinden sahip olunan bir meleke değil elbette; çalışılıp öğrenilebilen, farklı metodlarla geliştirilebilen bir yetenek; yapısal hayli gerekliliği de var kurumsal kimliğe nüfuz edebilmesi için. TİM’in, inovasyon kavramını hemen her kurumdan önce incelemiş ve öncelemiş, bunun ancak bütüncül bir ekosistem altında hayata geçirilebileceğini ve yaygınlaşabileceğini görmüş ve herkesten önce bu işi vazife bilmiş olması doğal bir durum. İhracat demek, dünyanın en iyileriyle yarışmak demek. Dünyanın en iyilerini alt edebilmek ise Türkiye’nin en iyilerini yarışa hazırlamak, sokmak demek. Ar-Ge ve inovasyon, tasarım ve girişimcilik, hep iç içe ve ayrılmaz bu kavramların anlaşılması, sektörel ve toplumsal bilinçte karşılık bulması ve rekabete girdiğimiz alanlarda eksiğimizin değil fazlamızın olması çabası, TİM’in kurumsal yapılanması ve eylem planları içinde önemli bir yer tutuyor.” diyor. Devam eden sayfalarımızda, ilki Aralık ayında yayımlanan 2019 yılına ait TİM İnovasyon Faaliyet Raporu’nun rakamsal verilerine odaklanacak ve 2020’de sürdürülen faaliyetleri aktaracağız. İnovatif düşüncenin içselleştirilebilmesi, kurum kültürlerimizin ayrılmaz bir parçası olabilmesi, katma değerli üretim yolculuğunda bu çabalardan elde edilecek kazanımların gelecek nesillere refah dolu bir ülke inşa etme yolunda rehber olacağını umut ediyoruz.