Değerli okurlarımız,
Türk makine sektörü, Ocak-Ağustos döneminde ihracatını bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32,5, Ağustos ayına göre yüzde 43 artırdı ve serbest bölgeler dâhil toplam ihracatını 15 milyar dolara ulaştırdı. Ağustos ayında Fransa’ya makine ihracatımızı yüzde 96, Rusya’ya yüzde 63 artırdık. Kişi başına ortalamada, dünyada kalkınma stratejilerinde makine sektörüne en güçlü destekleri sağlayan Çin’e yakın seviyede makine ihracatı yapıyoruz ve rakiplerimizden pozitif ayrışmayı sürdürüyoruz.
Bu olumlu seyir, yılın son çeyreğinde de sürecek gibi gözüküyor. Ancak hızlı büyürken önümüzdeki süreci de iyi analiz etmeli ve gelecek için kendimizi doğru konumlandırabilmeliyiz.
Makine İhracatçıları Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu da bu gerçekten hareketle, ABD, Çin ve AB’nin yeni dönem stratejilerinin Türkiye’ye etkilerini doğru okumamız gerektiğini söylüyor ve bu süreçte Rusya’nın konumunun özellikle teknolojik ve ticari iş birlikleri bakımından önemini artırdığına dikkat çekiyor: “İhracatının tamamına yakınını fosil yakıtlar ve ağır sanayi ürünlerinden sağlayan Rusya’da sermayenin oluşması ve tabana yayılması yönünde bir gayret var. Bu dönüşümün yansımaları, ülkede 10 binlerce küçük işletmenin kurulacağını ve bunların makine talebinin hızlı artacağını gösteriyor. Rusya’nın uzay, silah ve nükleer gibi teknolojinin ileri alanlarında büyük birikimi olmasına rağmen sınai üretim gereçlerinde yani makine imalatında bizim gerimizde kalışının nedeni, sektörel ekosistemin bütün dünyada KOBİ’ler üzerinde yükselmekte oluşudur. Hemen her makine dalında mevcut üretim kabiliyetimiz ve her keseye uygun teknoloji çeşitliliğimiz, Rusya’nın dönüşüm çabalarına kapsamlı yanıt verebileceğimiz anlamı taşıyor. İki ülke arasında makine yatırımı ve ticareti üzerinden bir koridor açılabilirse, ilişkilerin istikrarına da katkı sağlanmış olacaktır. Türkiye’de makine üretimi genel imalat sanayi üretiminin 1,5 katı hızla artıyor. Yani, makinecilerimiz bir yandan ülkemizdeki sanayicilerin artmakta olan ihtiyacını karşılarken, bir yandan da makine üretimi zaafa düşen diğer ülkelerin eksiklerini tamamlıyor.”
Önümüzdeki dönemde, Türk makine imalatçılarının odaklanması gereken bir başka konu ise sanayinin karbon ayak izi olacak. Özellikle Avrupa Yeşil Mutbakatı ile karşımıza çıkan yeni dönemde sadece firmaların kendi karbon ayak izleri değil, iş ortaklarının karbon ayak izleri de önem taşıyacak. Bu kapsamda, makine sektörünün önemli iş ortaklarından çelik sektöründe de önemli gelişmeler yaşanıyor. Çelik üretiminde son dönemde, üretimde ihtiyaç duyulan enerjinin fosil yakıtlardan değil de hidrojenden nasıl sağlanabileceği tartışılırken, hidrojen dönüşümünün çelik sektörüne sağlayacağı avantajlar da dikkat çekiyor. Bu konuda, “Çevre” sayfalarımızda, BESİAD ve MATİL Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tecdelioğlu’nun da görüşlerini alarak, ilginizi çekeceğini düşündüğümüz bir içerik hazırladık.
Moment Expo’nun 160’ıncı sayısında “Kapak” sayfalarımızda ise Dr. Can Fuat Gürlesel başkanlığındaki Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri’nin hazırladığı “Makine İmalat Sektörü Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu” çalışmasının 2020 yılını değerlendiren beşinci versiyonunu sizlerle paylaştık. Rapor, salgının tüm dünyayı esir aldığı, küresel ölçekte izolasyonlar nedeniyle üretim süreçlerinin kökten etkilendiği 2020’de Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmeleri makine sektörü özelinde analiz ediyor ve salgın sonrası döneme yönelik ipuçları da içeriyor.
Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,