8-14 MART DÜNYA TUZA DİKKAT HAFTASINDA TUZ TÜKETİMİNİ ALTI ADIMDA AZALTIN! VÜCUDUN ELEKTROLİT DENGESİNİ SAĞLIYOR, ASİT-BAZ DENGESİNİ KORUYOR, SİNİR SİSTEMİNİN DÜZENLİ ÇALIŞMASINDA KİLİT ROL ÜSTLENİYOR, KAN DOLAŞIMINI DÜZENLİYOR... İDEAL MİKTARLARDA TÜKETİLDİĞİNDE SAĞLIĞIMIZ ÜZERİNDE SON DERECE ÖNEMLİ KATKILARI OLAN “TUZ”, FAZLA MİKTARDA ALINDIĞINDA İSE ADETA BİR “ZEHRE” DÖNÜŞEBİLİYOR!

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; günde ortalama 5 gram tuz vücudumuzun ihtiyacını karşılamak için yeterli geliyor. Ancak yapılan çalışmalar, Türkiye’de ideal tuz miktarından yaklaşık üç kat fazla tuz tüketildiğini gösteriyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin, yemeklere tuz eklemeden de tükettiğimiz besinlerden günde 5 gram tuz aldığımıza dikkat çekerek, “Sanılanın aksine tuzun büyük bir miktarını yemeklere serpilen tuzdan değil, salam, sosis veya paketlenmiş atıştırmalıklar gibi işlem görmüş besinlerden alıyoruz. İşlenmiş besinler sodyum alımının yaklaşık yüzde 75 gibi yüksek bir oranını oluşturuyor. Dolayısıyla sofradan tuzluğu kaldırmak kadar işlenmiş besinlerden uzak durmak da çok önemli.” diyor. Peki, ideal miktarın üzerinde tüketilen tuz sağlığımızı nasıl etkiliyor? Prof. Dr. Şahin, fazla tuz tüketiminin neden olduğu altı hastalığı anlatırken, önemli öneriler ve uyarılarda bulunuyor.

YÜKSEK TANSİYON

Fazla tuz tüketiminin yol açtığı en önemli sorunlardan ilki, kan basıncını yükseltmesi. Ayrıca tuz, etkilerini azalttığı için kan basıncını düşürmek amacıyla alınan tansiyon düşürücü ilaçların dozunu ve sıklığını da arttırmak gerekiyor. Tuz ile hipertansiyon arasında doza bağlı ve doğrudan bir ilişki mevcut. Günlük sodyum tüketiminin 1,8 gram azaltılması, hipertansiyon hastalarında sistolik (büyük) kan basıncında 9,4 mmHg, diyastolik (küçük) kan basıncında da 5,2 mmHg düşme sağlıyor. Kan basıncı yükseldiğinde inme riski de üç kat artıyor. Prof. Dr. Şahin, tuz alımının azaltılmasının uzun dönemde inme ve kalp damar hastalıkları riskini düşürdüğüne dikkat çekerek, “Tuz tüketimi 10 gramdan 5 grama düştüğünde kalp damar hastalıkları riski yüzde 17, inme riski de yüzde 23 oranında azaltılabiliyor.” diyor.

İNSÜLİN DİRENCİ

Tuz tüketiminin fazla olduğu beslenme alışkanlığı, karın bölgesindeki yağ hücrelerinin çoğalmasına neden olan kandaki leptin düzeyini yükseltiyor. Prof. Dr. Şahin, karın bölgesinde oluşan yağlanmanın da insülin direnci için önemli bir risk faktörü oluşturduğunu belirterek, “Düşük sodyumlu beslenme alışkanlığı edinmek, glukozu dokulara taşıyan transporterlerin miktarını ve yağ hücrelerinin içindeki insülin reseptörlerini düzenler ve böylece insülin direnci azalır.” diyor.

OSTEOPOROZ

Günümüzün önemli bir sağlık problemi olan ve “osteoporoz” olarak adlandırılan kemik yoğunluğu azalması nedeniyle 50 yaş üstündeki her iki kadından biri ve her beş erkekten biri, kemik kırıkları problemiyle karşı karşıya kalıyor. Fazla tuz tüketimi kemiklerden kalsiyumun serbestleşmesine ve idrarla vücuttan atılmasına neden oluyor. Bunun sonucunda kemikler zayıflıyor ve kolay kırılabilir hale geliyor.

MİDE KANSERİ

Yüksek sodyum içeren beslenme alışkanlığı “mide kanseri” gibi çok ciddi bir tablonun gelişme riskini de arttırıyor. Prof. Dr. Şahin, yüksek sodyum içeren beslenme alışkanlığının mide mukozasında hasar oluşturduğuna işaret ederek, şöyle devam ediyor: “Yüksek sodyum içeren diyet, helicobacter pylori adlı bakterinin midede hasar yapmasına yatkınlık oluşturuyor. Hasarlanan mide mukozasında da kanser gelişebiliyor. Bu nedenle tuzlu, tütsülenmiş ve salamura gıdalardan uzak durmak gerekiyor.” diyor.

BÖBREK YETMEZLİĞİ

Fazla tuz tüketimi sistemik kan basıncını yükseltmesinin yanı sıra böbrek içinde yer alan küçük damarların kan basıncını da arttırıyor. Bunun sonucunda damarlar yırtılarak böbrek dokusunda hasar oluşturuyor. Fazla tuz tüketiminin yol açtığı bir başka önemli sorun da idrarda protein kaçağına neden olması. Tüm bunların etkisiyle böbreklerde taş oluşumu veya uzun dönemde böbreklerde yetmezlik gibi önemli sorunlar gelişebiliyor.

DAMAR HASTALIĞINA BAĞLI DEMANS

“Damar hastalığına bağlı demans, bunamanın en sık görülen türü olarak karşımıza çıkıyor.” diyen Prof. Dr. Sevgi Şahin, sözlerine şu uyarıyla devam ediyor: “Fazla tuz tüketimi damar yapısını bozarak ve kan basıncını yükselterek damar hastalığına bağlı demansın ilerlemesini hızlandırıyor. Beynin kan dolaşımının damar sertliği nedeniyle hasar görmesi sonucunda oluşan bu tablo, zihinsel fonksiyonlarımızın tümünü olumsuz etkiliyor. Kan basıncının kontrol altında olması ise damar sertliği riskini azaltıyor.”