YÜZYILLARDIR DEVAM EDEN KALIPLAŞMIŞ TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİ BİR ANDA YIKMANIN HİÇ KOLAY OLMADIĞINI VE BUNUN ANCAK EĞİTİM İLE DÜZELTİLEBİLECEĞİNİ SÖYLEYEN ELS LİFT ÜRETİM MÜDÜRÜ MÜMİNE ÇAĞRIN, “YÖNETİCİLİK, BİLGİ, KONSANTRASYON, CESARET VE SEBAT İSTEYEN CİDDİ SORUMLULUKLARI OLAN BİR GÖREVDİR. KADINLARI YÖNETİCİ OLMAYA ÖZENDİRMEK İÇİN ÖNCELİKLE ÇOKLU SORUMLULUKLARIYLA İLGİLİ YÜKLERİNİ EN AZA İNDİREBİLMELİYİZ. BUNUNLA BİRLİKTE, YÖNETİCİLİK BECERİLERİNİ GELİŞTİREBİLMEK İÇİN YÖNETSEL EĞİTİMLERDEN GEÇİRİLMESİNİ, BU ALANDA KİŞİSEL VE MESLEKİ GELİŞİMLERİNİN DESTEKLENMESİNİ SAĞLAMALIYIZ.” DİYOR.
Türkiye’nin küresel ölçekte faaliyet gösteren tek büyük ve yerli personel yükseltici platform üreticisi olan ELS Lift, kurulduğu 2008’den beri dünyanın çeşitli bölgelerinde yer alan müşterilerinin ihtiyaçlarını anlamak ve çözümler üretmek üzerine çalışmaya devam ediyor. Üretiminin yüzde 65’ini Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, Hindistan, Ukrayna ve Belarus’taki bayilikleri aracılığıyla 30'dan fazla ülkeye ihraç eden; personel yükseltici platformlara karşı artan talepler doğrultusunda ürün serisine 5 metrenin altı ve 19 metreye kadar çalışma imkânı sunan makaslı personel yükseltici platformlar, akülü eklemli ve dikey personel yükseltici platform kategorilerinde ürünler ekleyen ve geliştiren ELS Lift’in üretim süreçlerini ise Mümine Çağrın koordine ediyor. “Gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler ile gelişen ve gelişmekte olan ülkeler karşılaştırıldığında, kadın çalışan oranının ülkelerin gelişmişlikleriyle doğru orantılı olarak arttığını görebiliyoruz. Makine sektöründe bu sayı çok daha bariz olarak ortaya çıkıyor. Eğitim sektörünün ileri düzeyde olduğu ülkelerde verilen mesleki eğitimlerde cinsiyet ayrımı gözetilmiyor ve tüm bireyler en etkin bir şekilde bu eğitimlerden faydalanarak iş hayatına katılabiliyor.” diyen ELS Lift Üretim Müdürü Mümine Çağrın ile ELS Lift’in “kadın gücüne” bakışını konuştuk.
Öncelikle sizi, kendi sözlerinizle tanıyabilir miyiz?
Babamı henüz dört aylıkken kaybettiğim için, anneme destek olmaya çalışırken kendimi evde sarkan prizleri tamir eden, kırılan dökülen yerleri sıvayan, arabayı tamire götüren, faturaları ödeyen, simit satan, evin ekonomisini takip eden biri olarak buldum. Hayatım boyunca kendi ayaklarımın üzerinde durmak ve güçlü olmak zorundaydım. Eğitim hayatıma Bursa’da devam ettim. Daha lise yıllarımda, bir gün bir şirkette yönetici olarak çalışmayı kafama koymuştum. Bursa’da okuma mecburiyetiyle, lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi Uludağ Üniversitesi’nde tamamladım. Lisansım boyunca, hedefime ulaşmak için çizdiğim yolda ilk adım olarak belirlediğim Kalite Yönetim Sistemlerini öğrenebilmek için eğitimler almaya devam ettim. 2003 yılında evlendim ve 2008 yılında ikiz bebeklerim; kızım ve oğlum dünyaya geldi. 2013 yılında iş güvenliği uzmanlığı sınavlarına girerek C sınıfı iş güvenliği uzmanı oldum. Bir süre iş hayatında tecrübe kazandıktan sonra MBA mastırımı Kocaeli Üniversitesi’nde yaptım. Yıllarca, Yalın Üretim Sistemleri, Kalite Yönetim Sistemleri ve 6 Sigma konularında birçok sektöre danışmanlıklar verdim. ISO 9001, ISO 14001, ISO 45001 Baş Denetçisiyim. Otomotiv sektöründe farklı departmanlarda, faklı kademelerde sorumluluklar üstlenerek teknik anlamda tecrübe ve beceriler kazandım. Şu an iş hayatıma devam ederken, yaptığım işte teorik bilgi ile kendimi daha fazla donatmak ve şirketime daha fazla katkıda bulunabilmek adına yurt dışı bir üniversitede ve Uludağ Üniversitesi’nde eğitim almaya devam ediyorum.
ELS Lift’te operasyonu yöneterek önemli ve zor bir pozisyon üstleniyorsunuz. Bulunduğunuz göreve gelme sürecinizden söz edebilir misiniz?
İkinci evim dediğim, bir parçası olmaktan müthiş gurur ve haz duyduğum ELS Lift’teki pozisyonuma gelmemin arkasında, bugüne dek edindiğim birçok tecrübenin bulunduğunu söylemem yanlış olmaz. Kariyerimin en başındayken, sektöründe lider bir holdingde yeni kurulacak tesis projesi için Üretim ve Kalite Sorumlusu olarak göreve başladım. İlk işime kabulüm öncesinde de o şirkette çalışmaya kararlıydım. Bu nedenle bir gün, şirket sahibinin işten çıkacağı saatlerde güvenliğin önünde beklemeye başladım. Kendisi çıkış kapısında göründüğünde seslendim. Bana doğru baktı ancak cevap vermedi. Tam arabayla yanımdan geçerken aracın camını indirdi ve “Ne istiyorsun, söyle bakalım?” dedi. Ben de “Bir şey istemiyorum. Bir gün bu şirkette çalışacağım, kendimi tanıtmak istedim.” dedim. Bana gülümseyerek “Gel bakalım.” dedi. Beni evime kadar bırakırken, bir yandan da sohbet ettik. Ertesi gün görüşmeye davet edildim ve ilk işime böylelikle başlamış oldum. Kurulacak tesis, boyumdan büyük bir projeydi ama benim de azmim ve hayallerim vardı. Büyük çabalar ve özveriyle, tesisin başarıyla devreye alınması sürecinde yer aldım ve hayallerime giden yolda ilk adımımı atmış oldum. Sonrasından aldığım kalite eğitimlerini değerlendirme fırsatı bularak danışmanlıklar vermeye başladım. Danışmanlık ve eğitim görevlerime otomotiv sektöründe, IATF 16949 sistem kurulumları süreçlerinde de devam ettim. Bunların yanı sıra makine, gıda, perakende sektörü dâhil pek çok sektörde benzer faaliyetlerimi sürdürdüm. ELS Lift’te iş hayatıma ise Kalite Müdürü kimliğimle başladım. Kısa zaman sonra boşalan pozisyon sebebiyle Üretim Müdürü görevini devraldım. Halihazırda dört yıldır ELS Lift bünyesinde, Üretim Müdürü unvanıyla; üretim, üretim planlama, kalite, revizyon, satın alma gibi operasyon departmanlarını yönetiyor, dış ticaret ve insan kaynakları departmanlarına da destek veriyorum.
Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?
Yaklaşık olarak 20 yıldır iş hayatının içindeyim. ELS Lift olarak personel yükseltici platform sektöründe Türkiye’nin küresel ölçekte temsilcisi olmamızın bilinci ve sorumluluğuyla, her gün benim için yeni bir heyecan ve merakla başlıyor. Her sabah ilk olarak e-postalarımı kontrol ediyorum. Günlük olarak haber portallarını ve finans piyasalarını gözden geçiriyorum. ERP üzerinde bekleyen iş talepleri varsa bunları onaylıyorum. Daha sonra sahaya iniyorum. Bir önceki gün yapılan işleri ve iş planlarını inceliyorum. Ekip arkadaşlarımın takıldığı, ilerleyemediği konularla ilgili rutin saha ve masa toplantıları gerçekleştiriyoruz. Tedarikçi ziyaretleri ve görüşmeleri, sözleşmeler, pazarlıklar derken oldukça yoğun bir şekilde günü noktalamış oluyorum.
Makine sektörü genelde erkek egemen bir sektör olarak tanımlanıyor. Kadın yönetici olmanın zorluklarını nasıl anlatabilirsiniz? Paylaşmak isteyebileceğiniz örnekler olabilir mi?
Bu kadar erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olarak elbette birtakım zorluklarla karşılaşabiliyorsunuz ancak kadınların kendilerine inandıklarında tüm zorlukları yenebileceklerine inanıyorum. Ben, tek başıma kaldığımda ya da bir çözümsüzlük durumunda çalışarak, azmederek çizdiğim yolda kararlılıkla hiç kimseden bir şey beklemeden ilerledim. Bence, çalışılan sektörden bağımsız olarak eğitim, tecrübe ve kararlılıkla aşılamayacak engel yoktur. Çalışma hayatım süresince kimi zaman 36 saat durmadan çalıştım ancak ulaşmak istediğim hedefin peşini bırakmadım. Zaman oldu elimde alyen ve İngiliz anahtarıyla tesis söktüm, kimyasal dolu pompaları taşıdım, bozulan kalıpları tamir ettim. Sonuca baktığımda, elimi attığım her iş şu an benim için bir tecrübe, başarı ve kariyer yolunda bir adım oldu. Zorluklar karşısında her zaman “Ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil!” yaklaşımını benimsedim. Benim için imkansızlıklar yoktu, aşılacak sorun ve kazanılacak deneyimler vardı. İş yaşamında, “Kadınlar duygusal varlıklardır, duygularıyla doğru kararlar alamazlar!” algısının aksine, hangi pozisyonda olursa olsun; görevleri süresince verdikleri kararların doğruluğu, yaptıkları işlerde aldıkları sorumlulukları yerine getirirken gösterdikleri çabalarla parçası oldukları organizasyona ve göreve en iyi katkıyı sağlayabileceklerine gönülden inanıyorum.
Bulunduğunuz görevde sizi farklılaştıran özellikleriniz sizce nelerdir?
Mücadeleci ve detaycı olmamın yanı sıra tecrübenin ve bilginin değerini bilen, üretim ve kalite temelli, işin mutfağından gelen bir yöneticiyim. Bu, benim olaylara daha bütüncül ve sahadaki çalışan gözüyle bakmamı, empati kurmamı sağlıyor. Bu sayede her türlü problemin çözülebileceğine inanıyorum. Her zaman bir sonraki adımı düşünerek, doğru kararlar alabiliyorum. Ayrıca kalite temeli ile farklı departmanlarda farklı sorumluluklar almış olmam da bana çok yönlü ve bütüncül bakış açısı kazandırdı.
Sizce profesyonel iş yaşamında daha fazla kadın çalışan/yönetici görülmemesinin nedenleri nelerdir?
“Kadının yeri, evidir!” düşüncesinin toplum nazarında hâlâ varlığını koruduğu bir ortamda, kanunlardaki eşitlikçi yapıya rağmen, kadınların kariyer geliştirme sürecinde yaşadıkları sorunların aşılması için hem kişisel bilinç hem de toplumsal algının geliştirilmesi ve değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Toplumsal cinsiyet kalıpları ve çoklu sorumluluklar dolayısıyla kariyerinde ilerleme hedefinde olan kadın, toplumsal cinsiyet rollerinin baskısıyla ev içi pek çok rol ve sorumluluğu da üstleniyor. Kadının üstlendiği çoklu sorumluluklarının üstesinden en iyi şekilde gelme mücadelesi, bir anlamda “Süper Kadın” olma durumunu beraberinde getiriyor; bunun sonucunda aşırı kaygı, depresyon, panik atak, tükenmişlik sendromu gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabiliyor. Tüm bu sorumlulukları en üst düzeyde yerine getirmeye çalışan kadın, aile üyelerinden ihtiyacı olan desteği göremediği durumda bu yükün altında ezilebiliyor, bu durum iş ve özel yaşamında çeşitli sorunlar yaşamasına sebebiyet veriyor. Kariyer gelişiminde kadınların karşılaştıkları sorunlardan biri olarak bu toplumsal tabular kadar, kadınların kendilerine koydukları engellerin etkisinin de çok büyük olduğunu düşünüyorum. Kadınlar, kariyer geliştirme sürecinde, özgüven eksikliği, öğrenilmiş çaresizlik, inançsızlık gibi nedenlerle kendilerine engeller koyuyorlar. Bu engeller özellikle, üst yönetim pozisyonlarına erişme konusunda daha da kendini gösteriyor. Kadınlar, kendilerine imkân verilse de üst yönetsel pozisyonlara gelmeyi; kendi cinsiyetlerinin güçsüzlüğüne olan inançları, güç sahibi olmanın ev içi ilişkilerde mücadeleyi başlattığını düşünüyor. Kendilerini duygusal varlıklar olarak görerek “öğrenilmiş acizlik” etkisiyle yönetme değil, yönetilme yönünde tavır almaları nedeniyle istemeyebiliyor. Bir diğer etken olan, örgüt kültürünün dişilik ya da erillik değerleriyle tanımlanmasından dolayı, kariyer yönetimi süreçleri de etkileniyor. Örneğin “Makine sektöründe kadın yönetici olamaz!” algısıyla bu örgütlerin üst yönetimlerinde ağırlıklı olarak erkek yöneticilerin var olması, örgüt kültürüne de erkeksi değerlerin hâkim olması sonucunu doğuruyor. Bu durum, iş yerinde erkek yöneticilerin ortak bir dille konuşması ve sosyal ortamları paylaşması olarak ortaya çıkabiliyor. Bu tutum, kadınların bu erkekler ortamına doğal olarak üye olmasının imkânsızlığı nedeniyle bir üst pozisyona yükselmelerinde bir engel olarak karşılarına çıkabiliyor. Eğitimde fırsat eşitsizlikleri, işe alma ve işten ayrılmada toplum tarafından kadına yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri de iş hayatında etkisini yoğun bir şekilde gösteriyor. Eşit özelliklere sahip kadın ve erkekler arasından sadece “kadın olmasından dolayı” kadın adaylara önyargıyla bakılabiliyor. Ücretlendirmede, kadın ve erkek çalışanlar arasında yaşanan adaletsizlikler, kadınların kariyer geliştirme sürecinde karşılarına çıkan görünmeyen engeller yani “cam tavan sendromu”, cinsel ve psikolojik taciz vakalarının önlenmesinin ancak eğitim ve toplumsal bakış açısındaki köklü değişiklikler ile mümkün olabileceğini düşünüyorum.
ELS Lift’ in kadın çalışanlara yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz?
ELS Lift bünyesinde özellikle beyaz yakada çok sayıda kadın çalışan barındırıyor. İşe alım süreçlerinde bizzat ben de görev alıyorum. Özellikle üst kademelerde erkek yöneticilerle güçlü ilişkiler kurmayı başarmış kadın yöneticilerin kapıldığı “Kraliçe Arı” sendromuna kapılmadan, toplumsal hayatta kadının güçlendirilmesine destek verebilmek adına işe alım yeterliliklerini karşılayan adaylar arasında değerlendirme yaparken pozitif ayrımcılık yapmaya, kadın çalışan istihdamını arttırmaya gayret ediyorum.
Ev-aile-iş üçgenini nasıl dengeliyorsunuz?
Ben kendi açımdan değerlendirdiğimde, iş-aile-ev üçgeni değil de iş-aile-ev-eğitim dörtgeni diyebilirim sanırım. Eşimle lise yıllarında tanıştık ve üniversitede okul bitmeden evlendik. Kendisi, iş yaşamıma sonsuz katkısı olduğunu düşündüğüm ve artık hobi diyebileceğim eğitim ve öğretim hayatımda en büyük desteği sağladığı gibi, iş yaşamımda da her zaman yanımda durarak beni cesaretlendirdi. Kariyerimin ortalarında annelik deneyimini tatmam sebebiyle artan sorumluluklarımızı paylaşarak yolumuza devam ediyoruz. Bu kadar yoğun geçen bir zaman akışı içinde önceliklerimizi doğru belirlediğimizde bir sıkıntı yaşanmayacağının bilinciyle hareket ediyorum. Her ne kadar iş odaklı bir insan olsam da önceliğim elbette ailemdir. Öğrenimleri devam eden 13 yaşındaki kızım ve oğlumla kaliteli zaman geçirmeye gayret gösteriyorum. Evde yaratılan huzurlu ve sevgi dolu bir ortamın iş yaşamının en kuvvetli güdüleyicilerinden biri olduğunu düşünüyorum. İş ve aile yaşantımdan artırmaya çalıştığım bireysel zamanlarımda ise off-road ve motor sporları ile ilgileniyor ve sosyal ortamlarda bulunmaktan mutluluk duyuyorum.