1950’li yıllarda buğday tüccarlığı, fırıncılık ve değirmencilik yapmak için kurulan firma; 1965 yılında oğlu Dr. Ömer Lütfi Alaybeyi’nin Fransa’da değirmencilik konusunda yüksek tahsilini bitirmesiyle beraber Molino ismini alarak makine imalat üreticiliğine başladı.
Ülkemizinde değirmen makineleri projelerine imza atan firma, hızlı bir gelişme trendiyle sektöründe son derece köklü ve kurumsal bir gelişim süreci içerinde faaliyetlerini sürdürüyor. Dergimizin ‘Sektörden’ başlıklı bu bölümünde Molino markasına ve gelecek hedeflerine yönelik olarak Molino’nun üçüncü kuşak yöneticilerinden Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salim Alaybeyi ile görüştük. Molino 40 yılı aşkın üretim serüvenini 250 kişilik profesyonel çalışanıyla kalite anlayışı çerçevesinde malzeme kalitesinden sevkiyata, teknolojik standartlardan çalışan performansına kadar bir bütün olarak gören Molino; tüm üretim proseslerinde son derece gelişmiş ve uluslararası akreditasyona sahip süreci başarıyla uyguluyor.
Öncelikle bir aile şirketi olan Molino’nun yapılanma sürecini bizlere anlatabilir misiniz?
Molino Makina 1965 yılında kurulmuş bir aile şirketidir. Yönetim Kurulu Başkanı babam Dr. Ömer Lütfi Alaybeyi’dir. Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini de ben yürütüyorum. Koşulsuz müşteri memnuniyetini kendisine ilke edinen ve Ar-Ge desteğinden başlayıp, anahtar teslimi tesisin kurulumuna kadarki tüm aşamaları başarıyla uygulayan firmamız ayrıca satış sonrası serviste ortaya koyduğu profesyonel yaklaşımla da sektöründe öncü konumdadır. Biz şirketimizde çağdaş ve modern teknolojinin tüm yeniliklerini esas alıyoruz. Bunun yanı sıra kalite, sağlamlık, uzun ömürlülük, bakım kolaylığı ve verimlilik önemli kriterlerimizdendir.
Salim Alaybeyi kimdir?
Konya, 1950 doğumlu olan Salim Alaybeyi; Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Aile şirketi olan Molino Makina’da üçüncü kuşak yönetici olarak görev alan Alaybeyi; firmanın Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak hizmet veriyor. Evli ve üç çocuk babası olan Salim Alaybeyi çalışmalarına başarılı bir şekilde devam ediyor.
""Molino’da kurulan Ar-Ge tesisi için TÜBİTAK’tan 12 milyon dolarlık destek aldıklarını belirten Molino Makina Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salim Alaybeyi; bu destek sayesinde her yıl cirolarının yüzde 5’ini Ar-Ge’ye ayırdıklarını söyledi."
"ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgelerine sahip olan Molino Makina Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salim Alaybeyi; sektördeki en önemli sorunu kalitesiz üretim yapan firmaların oluşturduğunu söyledi."
Çalışma alanlarınız neleri kapsıyor?
Üretimimiz Konya 2’nci Sanayi Bölgesi’nde 1965 yılında temelleri atılan ve bugün itibariyle geldiği noktada 54 bin metrekare açık, 20 bin metrekare kapalı alanda un ve irmik fabrikaları, hububat siloları ile tohum temizleme sistemleri üretiliyor. Bunların yanı sıra bakliyat eleme ve paketleme tesisleri, pnömatik ve mekanik nakil sistemleri, tek makine imalatı ve çelik konstrüksiyon fabrika binaları gibi geniş bir yelpazede gerçekleştirilen firmamızın tüm çalışma alanlarında temel ilke düşük maliyetli ve yüksek kaliteli un üretimi olarak belirlenmiştir. Tüm çalışmalarımızda insanlara karşı olan sorumluluğu temel unsur olarak en başa koyan firmamız, ayrıca gerçekleştirdiği ihracat hacmiyle kendi sektöründe ilklerin öncüsü olmuştur. En son ürünümüz Mobil Pnömatik Transport Ünitesi’dir. Bu ünite her türlü granül ve dökme malzemenin hava yardımı ile naklini yapıyor.
TÜBİTAK’ın 12 milyon dolarlık desteği
Molino’da kurulan Ar-Ge tesisi için TÜBİTAK’ın destek sağladığını ifade eden Molino Makina Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salim Alaybeyi; “Fabrikamızda kurduğumuz Ar-Ge tesisimiz 12 milyon dolarlık TÜBİTAK destekli bir yatırımdır. Her yıl ciromuzun yaklaşık olarak yüzde 5’ini fabrikamızda bulunan Ar-Ge tesisindeki çalışmalara ayırıyoruz” dedi.
Üretmiş olduğunuz ürünlerin çevreye ve insan sağlığına duyarlılığı nedir? Bu konudaki hassasiyetleriniz nelerdir?
Molino Makina; mazisi ve misyonundan güç alarak topluma, müşterilerine ve çevre konusundaki tüm paydaşlarına karşı üstlendiği sorumluluklarının bilinci içinde gönüllü olarak çevre yönetim sistemi kurmayı ve çalıştırmayı taahhüt etmiştir. Çevre yönetim sistemimizin ana hedefi; tüm süreçlerimizde çevreye ve insan sağlığına zarar vermemek ve kaynakları en üst düzey verimlilikte kullanmak, kullanılan bu yöntemleri teknolojik gelişmelerle paralellik gösterecek şekilde çevreci bir anlayış ile sürekli geliştirmek ve ürünlerimizin tasarımından başlayarak, üretimi ile hayat çevrimi boyunca çevreye verdiği zararın en alt düzeyde tutulmasını sağlamaktır. Paydaşlarımızla çevrenin korunması konusunda iş birliği ve bilgi alışverişi yaparak çevresel sorumluluğun topluma yayılmasına katkıda bulunmalıyız. Bu anlamda size şöyle bir örnek verebilirim: Bizim şu an ki fabrikamızın bulunduğu yer eskiden kurutulmuş bir bataklık iken biz tüm alanımız ve çevre alanlarımızın toprağını ıslah edip, yüzlerce çam ve bitkiler dikerek önemli yeşil alanlar elde ettik. Çevremize de iyi bir örnek olduk. Ayrıca fabrikamızda çevreyi ve atmosferi kirletecek hiçbir atığımız da bulunmamaktadır.
Dünyanın ihracat ı gerçekleşiyor
Molino markasıyla yoğunluklu olarak Avrupa ve Ortadoğu ile ihracat gerçekleştirdiklerini belirten Molino Makina Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salim Alaybeyi; “Molino olarak Almanya’dan İngiltere’ye, Fransa’dan Suriye’ye, Fas’tan Mısır’a, Dominik Cumhuriyeti’nden Hindistan’a kadar dünyanın birçok ülkesine Molino kalitesini taşımanın ve ülkemiz ekonomisine yaptığı katkının haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.
Türkiye makine sektörünün ihracat rakamlarını yeterli buluyor musunuz?
Elbette yeterli bulmuyoruz. İhracat rakamlarının artması için daha çok teşvik sağlanması ve ihracat dövizlerinin piyasa değerlerinden 5-6 puan yüksek bozulmasının olumlu katkı yapacağı kanaatindeyiz. Makine sektörü Türk sanayisinde stratejik öneme sahip sektörler arasında bulunmaktadır. Bu doğrultuda da daha fazla desteklenmesi gerekmektedir.
Değirmencilik nedir?
Değirmencilik, besin maddeleri üretiminde tamamen otomatik üretime geçilen en eski tarım sanayi koludur. Değirmenciliğin gelişimi insanlığın sosyal ve teknolojik gelişimiyle paralellik gösterir. İnsanoğlunun ilk teknolojik aşamayı öğütme teknolojisinde gösterdiğini arkeolojik bulgulara dayanarak söylemek mümkün. Su ve rüzgârın teknolojik alanda enerji gücü olarak kullanılmaya başlanmasının ilk örnekleri tahılların öğütülmesinde, un değirmenciliğinde oldu. Değirmenler insan gücü yerine başka enerji gücü kullanımının ilk örnekleridir. Bugünkü teknoloji, değirmenlerin işleyişini önce su buharı makinelerine, sonra elektrik motorlu değirmen makinelerine tekâmül ettirerek modern hâle getirdi. Bu yeni makineler aylarca kesintisiz çalışabilecek kapasitede otomatik çalışan ve verimi çok olan makinelerdir.
”ISO 14001’e sahibiz”
Kendi alanında ISO 14001 belgesine sahip tek firma olduklarını belirten Molino Makina Yönetim Kurulu Başkan Vekili Salim Alaybeyi; “Üretim tesislerimiz ve ürettiğimiz ekipmanlar bu hassasiyet altında faaliyet gösteriyor. ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi çerçevesinde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Değirmen sektöründe ortaya koyduğumuz kalite ve teknoloji alanında farkımızla ISO 14001 belgesini de sektörde alan tek firma olduk. Bu çerçeveden hareketle çalışmalarımızı bundan sonra da artan bir ivme ile sürdüreceğiz” dedi.
Sizce sektörün en önemli sorunu nedir?
Sektörün başlı başına kendi içerisinde birçok sorunu vardır; ancak zaman içerisinde bu sorunların giderilebileceğini düşünüyorum. Yalnız özellikle son dönemde en önemli sorunu kalitesiz üretim yapan firmaların oluşturduğunu düşünüyorum. Bunlar yurt dışında fiyat kırarak hem kendilerine, hem de kalitesiz imalatları ile ülke imajına zarar veriyorlar.
Yakın zamanda gerçekleştireceğiniz projeleriniz nelerdir?
Değirmen sektörüne yönelik olarak 21- 24 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da bir fuar gerçeklecek. Biz de Molino isimli markamızla bu fuara dahil olacağız. CNR Fuar Merkezi’nde yapılacak olan IDMA Fuarı’nda teşhir edilecektir.