Dunyanın son yuzyılda yaşadığı en buyuk ekonomik krizlerden birinin icerisindeyiz. Makine sektorunde ic piyasada yuzde 30’ları gecen bir daralmayla karşı karşıyayız. bu krizin diğerlerinden farkı tum dunyayla birlikte yaşanması. bu nedenle cok daha dikkatli olmalıyız.
Bugün yaşanan ekonomik krizin Türkiye’nin yaşadığı geçmişteki krizlerden farkı eskiden ekonomik krizin sadece Türkiye’de yaşanması aynı tarihlerde dünyada ekonomik bir daralmanın söz konusu olmamasıydı. Türkiye’deki krizle daralan iç pazarın yerini ihracata yönelik faaliyetler almıştı. Dövizin de Türk Lirası karşısında hızla yükselmesi ihracatçımıza avantaj sağlamıştı. O yıllarda yaşanan kriz, devletin yapısal reformları gerçekleştirememesi bütçede ciddi açık vermesi, borç stokunun yüksek olması gibi kötü bir pozisyonda olması; üstüne üstlük, Türk bankacılık sisteminin sağlıklı olmadığı bir dönemi içermesi. Bugün ise dünyada büyük bir finansal kriz yaşanıyor. Bu finansal krizin ana nedenleri başında da spekülatif kazançları dünya ekonomisindeki payının yüksek oluşu ve bu balonun bir noktada sönmeye mecbur olmasından kaynaklanıyor. Ancak yaşanan bu finansal krizin reel sektörü vurmasının kaçınılmaz olduğu aşikârdır. Elbette ki ülkemiz bundan ciddi şekilde etkilenecektir. Yine de şükretmeliyiz ki, bu dönemde ülkemizin borç stokunun gayri safi milli hasılamıza oranı makul seviyelerde olup, bankacılık sistemimizde alınan tedbirler neticesinde geçmişteki zayıf bünyeli yapısında oldukça uzağındadır. Ancak ithalat ihracat açığımızın ve cari açığımızın yüksek seviyelerde olması ve özel borçlarının yüksek seviyelerde olması üzerimizdeki en büyük risklerdir. Bu defa içerdeki daralmayı çok hızlı yükselen ihracat oranlarıyla kapamamız pek mümkün görünmüyor çünkü dünyadaki ekonomik daralma bu süreçte buna izin vermeyebilir. Bu dönemin olabilecek en önemli sonuçları zayıf finansal yapıya sahip ölçek ekonomisine geçememiş firmaların oyunun dışına itilmesi olabilir. Aynı sektörde çok sayıda firmanın yer alması ülkemiz ekonomisini en zayıf noktasıdır. Normal şartlarda dahi beklenen konsolidasyon süreci, küresel krizinde tetiklemesiyle hız kazanacağını öngörebiliriz.
Bu dönemde yapılması gerekenler finansal yapısı zayıf ölçek ekonomisine geçememiş firmaların hızla birleşmeye gitmeleri, birliğimizin projelerinden olan ortak satın alma organizasyonu gibi projelerin hayata geçirilmesi, verimlilik üzerinde büyük bir hassasiyetle durulması, maliyet analizlerinin ciddi şekilde yapılmasıdır.
Bu kriz gelmeden evvel yıllardır savunduğumuz bir görüş var; oda yatırım mallarını üretemeyen ülkelerin yaşanan küresel krizlerden herkesten daha fazla etkileneceğidir. Türkiye’nin ithalat ihracat açığının en büyük ikinci kalemi olan (yaklaşık 20 milyar dolar) makine dış ticaret açığı kapatılabilecek projeleri hayata geçirebilseydik ülkemiz dünyada yaşanan bu küresel krizden çok daha az hasarla çıkabilirdi.
Hepinize Çalışmalarınızda Başarılar Dilerim
Saygı ve Sevgilerimle.