Türkiye’nin Makinecileri tarafından 23 Mart tarihinde İstanbul’da düzenlenen “ABD Pazarı Bilgilendirme Toplantısı”nda konuşan MAİB ve MTG Yönetim Kurulu...

Türkiye’nin Makinecileri tarafından 23 Mart tarihinde İstanbul’da düzenlenen “ABD Pazarı Bilgilendirme Toplantısı”nda konuşan MAİB ve MTG Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine ihracatçılarının ABD pazarını dikkatle incelemeleri gerektiğini belirterek, “Burası çok büyük bir pazar, teşvikleri bol ve kar marjları yüksek” değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın en önemli pazarlarından biri olan ABD, dünyanın en büyük ithalatçısı olma özelliğinin dışında, dünyanın en büyük doğrudan yabancı sermaye kaynağı olmasıyla da dikkat çekiyor. Bu özelliği sayesinde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin yöneldiği pazar olan ABD, Türk makinecilerinin de yakın markajında yer alıyor. Özellikle son dönemlerde Türkiye’nin komşu ülkelerinde yaşanan iç karışıklıklar ve bu karışıklıkların ihracat oranlarına yansıması bir çok sektörü alternatif pazar arayışına sürüklerken ABD de bu pazarlardan biri olarak dikkat çekiyor. Türkiye’den ABD’ye makine ihraç eden ve etmek isteyen firmaları 23 Mart 2016 tarihinde Feriye Lokantası’nda düzenlediği toplantı ile bilgilendiren Türkiye’nin Makinecileri söz konusu pazarda ihracatçıları nelerin beklediğini enine boyuna ele aldı.

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve Makine Tanıtım Grubu (MTG) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’ın açılış konuşmacısı olarak yer aldığı toplantıya MAİB Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte çok sayıda firma ve dernek temsilcisi de katıldı. MAİB Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel’in moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda katılımcılar, ABD’li firmaların önemsediği ticari hususlardan Türkiye-ABD dış ticaret verilerine kadar birçok konuda bilgilendirildi.

“ENERJIDEN SONRA EN BÜYÜK IHRACAT PAYINA SAHIBIZ”

Bilgilendirme toplantısının açılış konuşmasını yapan MAİB ve MTG Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine sektörünün önemine dikkat çekerek sözlerine başladı. Makine ihracatının dünyada enerjiden sonra en büyük payı alan sektör olduğunu ifade eden Dalgakıran, sektörün teknoloji üretiminde de önemli bir yerde durduğuna vurgu yaptı. Dalgakıran, “Türkiye’de teknoloji tabanlı alanlara baktığımızda gelişmeye en uygun sektörün makine sanayisi olduğunu görüyoruz. Makine sanayisinin daha hızlı gelişebilmesi için elektronik üretim ve yazılımda Türkiye’nin ciddi atak yapması gerekiyor. Endüstri 4.0’ın sık sık konuşulduğu şu günlerde sektör için bu trendi yakalamak son derece önemli” dedi.

“PERAKENDE MANTIĞIYLA MAKINE SATILMAZ”

İhracata nasıl bakılması gerektiği konusunda da görüşlerini dile getiren Dalgakıran, ihracatın bir sonuç olduğunu ve Türkiye’nin Makinecilerinin bu sonucu elde etmek için ürününün kalitesine ve standardizasyonuna güvenmesi gerektiğini belirtti. Dalgakıran, “Eğer doğru ürünü yaptıysak, her pazar bizim için iyi pazar. Rakiplerimizi çok iyi bilmeliyiz. Biz daha ucuza satıyoruz demekle ürünümüzü satamayız. Ürünümüzü satarken ne kadar enerji harcandığını, problem yaşandığında servis sorununu nasıl çözeceğimizi bilmeliyiz. Bu konuları çözmeden perakende mantığıyla makine satmaya çalışmamalıyız” dedi.

“AVRUPA VE AMERIKA’YA ODAKLANMALIYIZ”

Sektör olarak Çin’e makine ihraç etmenin oldukça zor olduğunu dile getiren Dalgakıran, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler için de aynı durumun söz konusu olduğunu ifade etti. Bir ülkenin ihracatının en hızlı gelişebileceği alanın komşu ülkeleri olduğunu söyleyen Dalgakıran, “Türkiye’nin komşu ülkelerinde yaşanan iç karışıklıklar göz önüne alındığında, gerek sektör olarak gerekse de ülke olarak bu pazarlarda dilediğimiz ihracat rakamlarını yakalamamız zor görünüyor. Komşu ülkelerde durum böyleyken, geriye odaklanabileceğimiz pazarlar Avrupa ve Amerika olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Türkiye’nin ihracatta daha iyi bir noktaya gelebilmesinin makine sektörünün başarısına bağlı olduğunu belirten Dalgakıran, bu başarının elde edilebilmesi için her şeyden önce nitelikli insan kaynağına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Diğer taraftan rant ekonomisinin dönüşmesi, sanayiyi destekleyen politikaların ve eğitim sisteminin oluşması gerektiğini dile getiren Dalgakıran, “Bu değişimlerin yaşanabilmesi için zihniyetlerin değişmesi gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

“AMERIKA, 2.2 TRILYON DOLARLIK ITHALAT HACMINE SAHIP”

Amerika pazarı ve bu pazara giriş yöntemleri ile ilgili sunum yapan Chicago Eski Ticaret Müş aviri Sevtap Akgüloğlu, Amerika’nın dış ticaret rakamları ile ilgili detaylı bilgi verdi. Amerika’nın toplam 2.2 trilyon dolarlık ithalat hacminin olduğunu belirten Akgüloğlu, “ABD’nin ithal ettiği ürünlere bakacak olursak birinci sırada elektrikli makine ve cihazlar ile aksam parçaları, makineler, mekanik cihazlar, aksam ve parçaları, motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve aksam parçaları ve devamında yakıtlar, eczacılık ürünleri, optik cihazlar şeklinde ilerliyor” dedi. Amerika’nın en önemli ithalat pazarının Çin olduğunu söyleyen Akgüloğlu, onu sırasıyla Kanada, Meksika, Japonya, Almanya, Güney Kore, İngiltere, Fransa, Hindistan ve İtalya’nın izlediğini belirtti. Akgüloğlu, “2015 verilerine göre Amerika’nın ithalatında 41’inci sırada yer alan Türkiye, söz konusu dönemde ülkenin ithalatından 7.8 milyar dolarlık pay aldı” dedi.

“REKABETÇI OLABILMENIN YOLU INOVASYONDAN GEÇIYOR”

Makine ekipman sektörü ve aksam parçalarına yönelik Amerika pazarının dinamikleri ile ilgili de bilgi veren Akgüloğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Amerika’da rekabetçi olabilmenin yolu inovasyondan geçiyor. Dolayısıyla Amerika’daki makine ve ekipman üreticileri üniversitelerle bile çok yoğun bir iş birliği içerisinde çalışıyor. Sektördeki 29 bin 964 firmanın büyük bölümü küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşuyor ve aynı zamanda sektörün içinde büyük markalar da pay sahibi konumunda. ABD’nin 47 eyaletinde makine ve ekipman üretimi mevcut. Sanayi konsantrasyonu Orta Batı Amerika’daki 12-13 eyalette yoğunlaşmış durumda. Ohio, makine ve çelik kesim ekipmanlarının üretildiği bir eyalet olarak karşımıza çıkarken Illinois ise tarım makinelerinin merkezi konumunda bulunuyor.”

“ZAMAN PARAYLA EŞ DEĞER”

Konuşmasının son bölümünde Amerika’da iş yapma yöntemlerine de değinen Akgüloğlu, Amerika piyasasına orta ve uzun vadeli stratejiyle girmenin mantıklı olduğunu belirtti. Amerikalıların zamana çok önem verdiğine vurgu yapan Akgüloğlu, “Her piyasaya girerken kültürel farklar önemli bir etkendir, ama Amerika ölçeğinde özellikle üzerinde durulması gereken konu Amerikalıların zamana çok önem vermesi. Zaman onlar için parayla eş değer. Dolayısıyla Amerikalılar ile olan görüşmelerde mutlak suretle zamana sadık kalmak gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Bilgilendirme toplantısının konuşmacılarından biri olan Avukat Serkan Açıkgöz ise sunumunda ABD’de hukuki prosedürlere değindi. İş insanları ve müş teriler ile gerçekleştirilen her ticari işlemin belgeye dökülmesinin önemli olduğunu söyleyen Açıkgöz, “Özellikle üst düzey yöneticilere yönelik işe alım süreçlerinde mutlaka işe alım sözleşmesi imzalatılmalı. Baştan hazırlanmış iyi bir sözleşme ileride size karşı açılacak dava ve tazminat gibi meselelerin belirlenmesinde çok önemli” dedi. ASME Denetim Firması Nükleer Kontrolörü Volkan Palabıyık, ABD’nin standart kuruluşu olan ASME ile katılımcıları bilgilendirirken, UL VS Laboratuar Hizmetleri Uzmanı Ali Tolgay Gül ise ABD standartları ile ilgili bir sunum yaptı.

“ABD TEK BIR PAZAR OLARAK DÜŞÜNÜLMEMELI”

Toplantının öğleden sonra gerçekleşen ve Türk firmalarının deneyimlerine yer verilen oturumların konuşmacıları; Türk Amerikan İş Adamları Derneği İcra Kurulu Başkanı Erdal Çakıcı, Mikropor Makine Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ayhan ve Ermakusa Yurt Dışı Satış Şefi Serhan Şenyurt oldu. Firmaların hedef pazar olarak neden Amerika’ya yoğunlaştığını anlatan Türk Amerikan İş Adamları Derneği İcra Kurulu Başkanı Erdal Çakıcı, “ABD pazarının büyüklüğü, komşuları ve diğer bölgeler ile olan yüksek ticaret hacmi, bu pazarda kalıcı olmak, dünya çapında büyümek ve markalaşmak, ayrıca Amerika’nın çok sayıda teşvik planlarına sahip olması pazarı cazip hale getiriyor” dedi. Amerika’da iş yapmak isteyen herkesin başarılı olmayabileceğini dile getiren Çakıcı, doğru ve gerçekçi bir planlamanın olmaması, uzman kişiler tarafından ön araştırma yapılmaması, geleneksel yöntemlerin yeterliliğinde ısrar edilmesi, ABD’nin tek bir pazar olarak düşünülmesinin başlıca hatalar olduğunu söyledi.

“DENEYİMLERE GÖRE SÖZLEŞMELER YENİLENMELİ”

Yüksek teknolojili yatırımlarla Amerika pazarında önemli isimlere hitap ettiklerini söyleyen Mikropor Makine Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ayhan, 1987 yılından bu yana Amerika’ya ihracat yaptıklarını dile getirdi. En fazla ABD ve Avrupa’ya ihracat gerçekleştirdiklerine vurgu yapan Ayhan, Amerika pazarındaki zorlukları da katılımcılarla paylaştı. Standartların Avrupa’dan farklı olduğunu belirten Ayhan, “Standartlara sahip olmadan ürün pazarlaması yapılamıyor olması, uzak olması nedeniyle yüksek stok zorunluluğu, yüksek finansman maliyeti, Türkiye’nin şu an izlediği dış politikanın olumsuz etkileri Amerika pazarında karşı karşıya kalınan belli başlık zorluklar” diyerek sözlerini tamamladı.

Sunumunda firmalara önerilerde bulunan Ermakusa Yurt Dışı Satış Şefi Serhan Şenyurt, her şeyden önce firmaların kendileri için en uygun avukat ve muhasebecileri seçmeleri gerektiğini söyledi. Satılacak ürün veya servise göre ‘bayilik anlaşması’, ‘satış sözleşmesi’ ve ‘garanti şartlarının’ belirlenmesi gerektiğini belirten Şenyurt sözlerine şöyle devam etti: “Firmaların deneyimlerine göre belli aralıklarla bu sözleşmeleri güncellemesi önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan firmaların en zorlu şartlarda bile müşteri ve bayileri ile iletişim içerisinde olması önemli bir nokta. Toplantı saat ve tarihlerine hassiyetle dikkat edilmesi önem arz ediyor. Bir dakikalık bir gecikmenin bile olumsuz bir önizlenim yaratacağının unutulmaması gerekiyor.”