Dünya hızla değişip gelişirken, gerek Türkiye’nin gerekse üyelerinin dünya pazarlarında daha aktif olması ve küresel ticaretten daha adil pay almasını...
Dünya hızla değişip gelişirken, gerek Türkiye’nin gerekse üyelerinin dünya pazarlarında daha aktif olması ve küresel ticaretten daha adil pay almasını hedefleyen Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’nin (EFSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdeşlik, bir meslek örgütü olarak EFSİAD’ın sadece endüstriyel fırın sektörü için değil, tüm sanayi sektörleri için önemli olduğunu vurguluyor. “Sektörümüz stratejik bir sektördür: Isıl işlemsiz otomotiv, uzay/havacılık, savunma sanayisi olması mümkün değildir. Türkiyeli üreticilerimizin geliştirdiği fırınlar, üretilen makine parçalarında, kalıpların sertleştirilmesinde kullanılıyor ve bu makinelerin ömürlerine ömür katıyor. Bu anlamda Türk makine sektörünün gelişmesine oldukça önemli katkı verdiğimizi söyleyebiliriz” diyen Mehmet Özdeşlik, EFSİAD’ın kuruluşunun üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen küresel ölçekte önemli bir başarı sergileyerek, sektörün önemli üst kurumlarından olan Avrupa Endüstriyel Fırın ve Isıtma Ekipmanları Birliği’ne (CECOF) üye olduklarının da altını çiziyor.
Türk makine sektörünün katma değerli üretimi için önem arz eden EFSİAD’ın hem kuruluş hikâyesi hem de gelecek öngörülerini, EFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdeşlik’e sorduk.
Henüz çok yeni bir dernek olan Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’ni ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1978 yılında ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 1981’de aynı bölümde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. ODTÜ’de okurken öğrenci asistandım, daha sonra bir süre araştırma görevlisi olarak da ODTÜ akademik kadrosunda görev aldım. Mezuniyetimin hemen ardından, 1979 yılında Sistem Teknik’i ortağımla birlikte kurduk. Halen de Sistem Teknik Sanayi Fırınları’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyorum. Endüstriyel Fırın Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ni (EFSİAD) kurma fikri, aslında geçtiğimiz yılın ilk günlerinde Ankara’da yaptığımız çeşitli bakanlık ziyaretleri sırasında ortaya çıkmıştı. O görüşmelerimizde maksimum fayda ve kamusal geri dönüş elde etmek için sivil toplum örgütü olmamız gerektiğini anladık. Buradan hareketle önce 20’ye yakın sektör firmasının desteği ve öncülüğünde birkaç toplantı gerçekleştirdik. Haziran 2016’da ise İstanbul Valiliği’ne verdiğimiz kuruluş tüzüğü ile resmi olarak kuruluşumuzu gerçekleştirmiş olduk. Derneğimizin ana amacı, üyeleri arasında kültürel, mesleki, teknik, ticari, hukuki ve idari konularda işbirliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlamaktır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin hedefleri, stratejik planları, politikaları, mevzuatları, uygulamalarının yanı sıra potansiyel pazarları, sektörleri ve konjonktürel gelişmeleri, yerel ve küresel ekonomik gelişmeleri analiz etmeyi de bir görev olarak ilk sırada tutuyoruz. Böylelikle müteşebbisler, kuruluşlar ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini öngörerek yetkili merci ve kurumlara görüş ve tavsiyelerde bulunabiliyoruz. Ayrıca üyelerimizin ve Türkiye’nin rekabet gücünü artırmayı, ticari hayatın ahlaki temelde şekillenmesine katkıda bulunmayı, ülke kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanımına yönelik görüş ve tavsiyeleri yetkili mercilerle paylaşmayı da görevlerimiz arasında sayabiliriz. EFSİAD bu çerçevede, ticaret, sanayi, Ar-Ge, teknoloji, finansman, ihracat ve benzeri konularda müteşebbislere ve kuruluşlara gelişim ve büyüme için rehberlik yapmak; Türkiye’nin ve kurumların yurt dışında tanıtımına katkı sağlayacak ekonomik proje ve çalışmalara destek vermek; demokrasi, insan hakları, tüketici hakları ilkelerinin Türkiye’de tam geçerlilik kazanmasına yönelik çalışmalar yapmak ve yine Türkiye’de serbest piyasa ekonomisinin hukuki ve kurumsal altyapısının geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş bir meslek birliğidir.
Kuruluşunuzu takip eden ilk aylardan itibaren sektörünüze yönelik hızlı bir eğitim, bilgilendirme çabasına giriştiniz. Bu çalışmalarınızdan biraz söz eder misiniz?
EFSİAD, 22 Ekim 2016’da ilk olağan genel kurulunu yaptı. Yine 2016 yılının Ekim ayında ikinci el makinelerin ithalat rejimi konusunda bir görüş toplantısı düzenledik. Hemen ertesi ay ise, Kasım 2016’da, kapsamlı bir CE eğitim seminerine imza attık. Bu yılın ilk etkinliği ise geçtiğimiz Şubat ayında Ekonomi Bakanlığı’na gerçekleştirdiğimiz ziyaret ile başladı. Bu ziyaret ile bağlantılı şekilde üyelerimize yönelik bir üretim tesisi ziyareti programı da düzenledik ve bu kapsamda Sistem Teknik’in üretim süreçlerini sektör paydaşlarımızla birlikte ayrıntılı olarak inceledik. 25 Mart tarihinde de yine sektör üyelerimizle birlikte, birlik beraberlik perçinleyecek bir buluşma organizasyonu yapıldı. Önümüzdeki dönemde de benzer çalışmalarımız elbette olacak. Bunların en önemlileri arasında ise Ekim ayında gerçekleştireceğimiz Almanya ziyareti yer alıyor.
EFSİAD üyelerinin ilk yurt dışı programı olacak bu etkinlikte hem sektör fuar ziyareti yapacak hem de çeşitli üretim tesislerine yönelik geziler düzenleyeceğiz. Sektörünüzün güncel konumu için neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye endüstriyel fırın imalat sektörü oldukça gelişmiş durumdadır. Pek çok ülkeye ihracat yapıyoruz. Fakat ihracatın 4-5 katı oranında endüstriyel fırın ithalat yoluyla Türkiye’ye giriyor. Bu ithalatın yanı sıra önemli miktarda ikinci el fırınların da Türkiye’ye girdiğini biliyoruz. Özellikle çok ucuza gelen veya ekonomik ömrünü tamamlamış ikinci el fırınlar, sektörümüzün istenen düzeyde gelişmesinin önünü tıkayan önemli etkenlerden biridir. Ülke olarak orta gelir tuzağından çıkmamız için sektörümüzün desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü Türkiye’nin ihracatta ortalama kilo satış bedeli 1,35 dolar iken, bizim sektörümüzde kilo değeri 25-30 dolar seviyesindedir. Ayrıca sektörümüz stratejik bir sektördür: Isıl işlemsiz otomotiv, uzay/havacılık, savunma sanayisi olması mümkün değildir. Isıl işlem o kadar önemli ve stratejik bir alandır ki ürettiğimiz 300°C üzerindeki her koruyucu atmosferli fırın, Birleşmiş Milletler’in Dual-Use listesindedir ve “Export” lisansına tabidir.
Türkiyeli üreticilerimizin geliştirdiği fırınlar, üretilen makine parçalarında, kalıpların sertleştirilmesinde kullanılıyor ve bu makinelerin ömürlerine ömür katıyor. Isıl işlemsiz makine üretmek neredeyse imkânsızdır. Bu anlamda Türk makine sektörünün gelişmesine de oldukça önemli katkı verdiğimizi söyleyebiliriz.
EFSİAD’ın Türk makine sektörü açısından önemi, buradan mı kaynaklanıyor?
EFSİAD, bu sektörü temsil eden üretici, malzeme ve hizmet sağlayıcılarının kurduğu bir meslek birliği olarak sektörün ve üyelerinin gelişmesine fayda sağlayan, ulusal ve uluslararası platformlarda saygın, sektörle ilgili teknolojik, çevresel ve hukuki konularda görüşüne önem verilen faydalı ve etkin bir dernek vizyonuna sahiptir. Bu çerçevede, üyeleri arasında sosyal ilişkileri geliştirerek işbirliği ortamını yaratmak da görevlerimiz arasındadır, sektörümüzü her alanda temsil etmek ve sektörel sorunların çözümü için çaba sarf etmek de. Benzer şekilde EFSİAD, aynı misyonu paylaşan ulusal ve uluslararası kurumlarla sağlıklı ilişkiler kurmayı ve ortak projeler üretmeyi de hedefliyor. Bu sayede Ar-Ge, teknoloji, finasman, ihracat, kalite ve çevre bilinci başlıklarında gelişim sağlarken, paydaşların memnuniyeti ve benzeri konularda eğitim faaliyetleri düzenleyerek bir anlamda sektörün rehberi olmayı da amaçlıyoruz. Diğer yandan EFSİAD, üyelerinin kurumsal altyapısını güçlendirecek, uluslararası standartlara kavuşturacak etik kuralların benimsenmesi konularında ortak bilinç oluşturmayı; ülke kaynaklarının çevresel etkiyi en aza indirecek şekilde daha etkin ve verimli kullanımına yönelik görüş ve tavsiyeleri yetkili mercilerle paylaşmayı hedeflemesiyle de toplamda Türk makine sektörü için önemli bir çatı örgütüdür.
EFSİAD, kuruluşunun hemen ardından “The European Committee of Industrial Furnace and Heating Equipment Associations” (CECOF) üyeliğini de sonuçlandırdı. CECOF üyeliği EFSİAD’a ve üyelerine neler kazandıracak?
CECOF, Almanya’dan VDMA, ABD’den IHA gibi kuruluşların da üye olduğu endüstriyel ısıtma ekipmanları ve sanayi fırınları üreticileri derneklerinin üst kuruludur. Bu kurula EFSİAD’ın da çok kısa sürede kabul edilmiş olması, bizim için gurur vericidir. EFSİAD’ın CECOF’a üyeliği ile dernek üyelerimizin tamamı tüm CECOF etkinliklerine katılabilir duruma geldi. Bu önemli, çünkü CECOF toplantılarında yeni standartlar tartışılırken, sektörel görüşler de paylaşılıyor ve bir anlamda sektörün geleceği oluşturuluyor. EFSİAD’ın üyeliği ile artık biz de bu süreçlere katkı verebilecek konuma geldik. Ayrıca CECOF’un kurumsal İnternet sitesinde üyelerimizin hangi ürünleri ürettiği bilgilerinin de yayınlanıyor oluşu, tanıtım ve şirketler arası işbirliği anlamında oldukça önemli bir katkıdır.
Türkiye’ye ithalat ile giren endüstriyel fırınların, özellikle ikinci el fırınların sektör gelişimine engel olduğunu söylediniz. Bu konuyu biraz daha açabilir miyiz? Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda EFSİAD’ın stratejisi nedir?
Yerli makine kullanımının artması için öncelikle “Made in Turkey” imajını daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Biz, ürettiğimiz fırınları yurt dışında daha kolay satarken yurt içinde yabancı hayranlığı ile karşılaşıyoruz. Yurt dışında başarımızı ispat ettikten sonra yerli müşterilerimizden “hüsnü kabul” görüyoruz. Bu da bence “Yerli denince, yurt dışından gelenin yarı fiyatına olur” mantığıyla yerli ucuz ürünlere yönelinmesi ve sonucun haliyle çok başarılı olmamasından kaynaklanıyor. Bunun dışında, yurt dışından önemli miktarda ucuz ikinci el fırın Türkiye’ye geliyor. Bu durum mevcut pazarı daralttığı gibi yerli fırın imalat sektörünün gelişmesine de doğal olarak engel oluyor. Bu konularda Ekonomi Bakanlığı ile görüşmelerimiz oldu, yurt dışından gelen ve Türkiye’ye denetimsiz giren ikinci el fırınlarda en azından CE şartı aranmasını talep ettik. Ayrıca bu ithalatlarda firmalarımızın görüşünün alınmaya devam edilmesi de taleplerimiz arasındaydı ve bu taleplerimizin olumlu karşılanması, bizleri sevindirdi ve umutlandırdı. EFSİAD olarak bu konudaki ana stratejimiz, üyelerimizin teknik yeterliliğini artırma yönündeki eğitimleri ve firma ziyaretlerini çoğaltarak daha kaliteli fırınlar üretmek, yani sektörümüz açısından “Made in Turkey” imajını güçlendirmektir.