Göreve geldiğimiz günden itibaren yapacağımız her işin sistematik, hedefleri belirlenmiş ve ölçülebilir olmasına dikkat ettik. Aynı zamanda bu çalışmaları kurumsallaştırmayı da amaçladık. Kişilerle kaim olan bir şey yapmak istemedik. Bu noktada da yıllar önce; “Sektör hangi konumda?
Göreve geldiğimiz günden itibaren yapacağımız her işin sistematik, hedefleri belirlenmiş ve ölçülebilir olmasına dikkat ettik. Aynı zamanda bu çalışmaları kurumsallaştırmayı da amaçladık. Kişilerle kaim olan bir şey yapmak istemedik. Bu noktada da yıllar önce; “Sektör hangi konumda? Teknolojiye sahip olma konusunda nerede? Güçlü-zayıf yanları ile avantajları ve dezavantajları nelerdir?” soruları çerçevesinde bir durum tespiti ortaya koyduk. Tabii ki yıllar geçiyor. Geçtikçe de değişiklikler yaşanıyor ve o durum değişikliklerini tekrar analiz ediyoruz. Dolayısıyla Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu da geçmişte yaptıklarımızın devamı niteliğinde. Önce durumu tespit ediyor sonra da küresel rekabet içerisinde yapmamız gerekenleri analiz ediyoruz. Tabii bunun için de pazardaki yerimiz, mevcut durumumuzun tahlili büyük önem taşıyor. Akabinde de MAİB ve MAKFED olarak hep birlikte çalışmalarımıza bir rota çiziyor ve aynı zamanda sektöre gitmesi gerektiği yönü öneriyoruz. Bir başka koldan da siyaset ve bürokrasiye, makine sektörünün gelişmesi için üstlenmeleri gereken görevlerin neler olması gerektiği konusunda bir fikir veriyoruz. Netice itibarıyla söz konusu çalışma 10 yılı aşkın zamandır devam eden sürecin bir parçasıdır.
Bizim asıl meselemiz bu raporları hazırlamak değil. Bu raporlar pek çok sektörde, o sektörün bakış açısıyla hazırlanıyor. Bizim meselemiz kültürün değişimi dediğimiz, girişimci ve insan kaynağının niteliğiyle ilgilidir. Diğer bir sıkıntı da olayları organize, sistematik bir şekilde ele alma kabiliyetidir. Bu iki noktada büyük sorunlarımız söz konusu. Bütün bu büyüme, gelişme süreçlerinin işte asıl bu iki noktadaki kabiliyetlere oturması gerekiyor. Hazırladığımız raporlarla ulaşmak istediğimiz hedef de aslında budur. Şu anda sahip olduğumuz kültürün değişimi kolay olmasa da bu tespiti yapıp durumu ortaya koymak zorundayız. Eğer sektör paydaşlarının tamamı, bahsettiğim kültürü değiştirme noktasında ciddi ve samimi bir tavır sergilerse başarıya ulaşmamız mümkün. Şöyle söyleyeyim; Çin’in makine ihracatı 1992 yılında 3 milyar dolardı. Çok değil 2005 yılına gelindiğinde, yani aradan 13 yıl geçtiğinde bu rakam 300 milyar dolara çıktı. İşte bu rakam inanılmaz bir şey. Yani Çin, Türkiye’nin toplam ihracatının iki katı kadar makine ihraç ediyor. Bunu 13 senede yapabilmiş. Fakat bu sonuç bahsettiğim gibi topyekûn bir stratejinin ürünüdür. Yani palyatif, günlük bir bakışla gelişen bir durum değildir.
Bireysel hikâyeler Türkiye’nin hızla büyümesi, gelişmesi için yeterli değil. Onlara atıfta bulunmamız da açıkçası bizi kurtarmaz. Dolayısıyla Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu’nda olduğu gibi bütün bu çalışmaları; bütünlüklü olarak nasıl hareket etmemiz gerektiğini donelerle ortaya koyan önemli unsurlar olarak görüyoruz. Bize düşen görev, bu çalışmaları sayfalar üzerindeki planlar olmaktan kurtarıp, eksiksiz tüm paydaşların katılımıyla hayata geçirmektir. Bunun için gayret ediyoruz.