Dünyada iş sağlığı ve güvenliği küresel boyutta bir sorun olarak karşımızda dururken her yıl işle ilgili kaza ve hastalıklar sonucunda 3,2 milyondan...
Dünyada iş sağlığı ve güvenliği küresel boyutta bir sorun olarak karşımızda dururken her yıl işle ilgili kaza ve hastalıklar sonucunda 3,2 milyondan fazla kişi hayatını kaybediyor. Ayrıca her yıl 160 milyon yeni meslek hastalığı vakası ile 300 milyon ölümcül olmayan iş kazası meydana geliyor. İş kazası ve meslek hastalığı yüzünden her 15 saniyede bir çalışan yaşamını kaybediyor. Türkiye’de ise son üç yıldır ortalama her yıl 200 binin üzerinde iş kazası meydana gelirken yaşanan kazalar sonucunda her yıl 1000-2000 arası çalışan yaşamını yitiriyor. Meslek hastalığı bildirimleri çok gerçekçi anlamda yapılmadığından yıllık 500’e yakın hasta vakası bildirilmekte fakat bazı yıllar ise hiç ölüm olmadığı bilgisi kayıtlara geçiyor.
Küresel bir sorun olan iş sağlığı ve güvenliği konusunda Türkiye’de son yıllarda önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Söz konusu alandaki eksikliklerin giderilmesi ve çalışanlar için daha güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması için yürürlüğe konan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bunlardan biri.
2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan sonra ölümlü iş kazalarında düşüş yaşandığını söyleyen İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği (İSAG) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kavlak, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşumu yönünde daha sık ve de ciddi adımlar atılması gerektiğine işaret ediyor. Kavlak, “Yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda çalışanlar, işverenler ve ülkemiz açısından çok büyük manevi ve maddi kayıplar oluşuyor. İSG kültürünün oluşumu ile ilgili çalışanlar üzerinde yoğunlaştığımız kadar işverenlerin ya da işveren yetkisi olan yöneticilerin üzerinde de yoğunlaşmamız gerekiyor. Bir işyerinde İSG kültürünü oluşturmak için yöneticilerin mutlaka İSG ile ilgili bir taahhüt vermesi ve kararlı bir şekilde bunun arkasında durması önemli. İşverenlerin sahiplenmediği bir uygulamayı çalışanların sahiplenmesini beklemek hayalcilik olacaktır” diyor.
Bu sayımızdaki “Bir konu & Bir konuk” bölümümüzün konusu iş güvenliği, konuğu ise İSAG Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kavlak oldu.
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının durumu nedir ?
Türkiye’de yaklaşık 100 yıldan bu yana iş sağlığı ve güvenliği kavramı üzerinde bir çok tüzük, yönetmelik ve kanun çıkarıldı ve uluslararası sözleşmeler imzalandı. 30 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu; işyerlerinde iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenledi. Kanun kamu ve özel sektöre ait bütün işleri ve işyerlerini, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerini, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarını faaliyet konularına bakılmaksızın kapsamı içerisine aldı. İş kazası sonucu sakat kalarak iş göremez durumda olan çalışan sayımız her yıl 1500 ila 3500 kişi arasında değişim gösteriyor. İş kazası sonucunda yaşanan ölümlerin, yaralanmaların ve meslek hastalıklarının gerçekleştiği sektörler arasında en üst sıralarda inşaat, maden, metal ve kimya sektörü yer alıyor.
Türkiye iş güvenliği noktasında dünyayı baz alırsak tam olarak nerede?
Türkiye’de her gün 662 iş kazası gerçekleşirken bu kazalarda üç çalışanımız yaşamını kaybediyor ve 10 çalışanımız iş göremez ya da meslek hastası oluyor. 2014 yılında tahmini olarak iş kazalarının ülkemize maliyeti 11 milyar TL olurken, 2015 yılında ise bu rakamın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Diğer taraftan dünyada İLO’ya üye olan ülke sayısı 185 iken iş kazaları ve meslek hastalığı ile ilgili istatistiki veri yollayan ülke sayısının ise sadece 80 olduğu gözlemleniyor. Ülkemizde 2007 yılında her 77,2 iş kazasında 1 ölüm gerçekleşirken 2015 yılında ise her 193 iş kazasında 1 ölüm gerçekleştiği görülüyor. 2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan sonra ise istatistikler ölümlü iş kazalarında düşüş eğiliminin olduğuna işaret ediyor. Bu sayıların İngiltere ve diğer ülkelerde olduğu gibi çok aşağıya çekilmesi ise bir gereklilik.
İş kazası sıklığını arzu edilen düzeye indirmek için alınan tedbirlerin yeterli olmadığı ortada. Bu anlamda neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Ülkemizde ölümlü iş kazalarının yaşandığı sektörlerde insan gücünün yerine makine ve robot teknolojilerine geçilmesi ilk öncelik. Diğer taraftan işyerlerinde mevcut ortamda teknik ve sosyal iyileştirmeler çok büyük önem taşıyor. Özellikle 250’den az çalışanı olan işletmelerde denetim çok rutin hale getirilmeli, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşumu yönünde çalışmalara ağırlık verilmeli. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta sayılan işyerlerinde çalışan sayısına bakılmaksızın iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli istihdamı 1 Ocak 2014 itibariyle zorunlu oldu. Bahsi geçen işyerlerinde “İSG Profesyoneli” istihdamı yapılmadığı takdirde idari para cezaları yaptırımı söz konusu. İSG ile politikalara ve uluslararası anlaşmalara bağlı olarak mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Bu düzenlemelerin işverenlere getirdiği yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusunda gerekli denetimler ve destekler belirlenen politikalar doğrultusunda arzu edilen hedefe ulaşmak için büyük önem taşıyor.
Yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda çalışanlar, işverenler ve ülkemiz açısından çok büyük manevi ve maddi kayıplar oluşuyor. İSG kültürünün oluşumu ile ilgili çalışanlar üzerinde yoğunlaştığımız kadar işverenlerin ya da işveren yetkisi olan yöneticilerin üzerinde de yoğunlaşmamız gerekiyor. Bir işyerinde İSG kültürünü oluşturmak için yöneticilerin mutlaka İSG ile ilgili bir taahhüt vermesi ve bunun arkasında ısrarlı ve kararlı bir şekilde durması önemli. İşverenlerin sahiplenmediği bir uygulamayı çalışanların sahiplenmesini beklemek hayalcilik olacaktır.
Çalışanların İSG uygulamalarını içselleştirmesi sadece 6331 sayılı İSG kanununda zorunlu olan sadece tehlikeli sınıfta sayılan işyerlerinde minimum iki yılda en az 12 saat ya da çok tehlikeli sınıfta sayılan işyerlerinde yılda 16 saatlik eğitimlerle veya kişisel koruyucuların temini ile mümkün olmuyor. İşyerinde iş sağlığı ve güveliği iklimi oluşturmak için çalışanların temel ihtiyaçlarından başlayarak, işyeri için önemli olduğunun ve kendilerine değer verildiğinin hissettirilmesi konusunda çalışmalar yapılması iş sağlığı ve güvenliği ile verilecek eğitimler kadar önemli. Mutsuz bir çalışanın İSG ile uygulamalara katılımı ve motivasyonu çok düşük olabiliyor. İş kazalarının oluşumunda motivasyon bozuklukları önemli bir yer tutuyor. İş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşumu, büyük bir mücadele ve sabırlı çalışmaların sonuncunda sağlanabiliyor. İSG profesyonelleri hem işverene hem çalışana iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili teknik desteği verecek en önemli kişilerdir. İş sağlığı ve güvenliğine önem veren bir işverene danışmanlık yapmak İSG profesyonellerinin hem işini daha iyi yapmasını hem de işletmede iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çok hızlı bir gelişim kat edilmesini sağlar.
İşyerleri iş sağlığı ve güvenliği kapsamında kimlerden hizmet alabilir?
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren; çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, 10 ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir. Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlık tarafından ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilir. Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir.
Biraz da İSAG’dan bahseder misiniz? Derneğiniz ne zaman kuruldu ve ne gibi faaliyetlerde bulunuyor?
İSAG 2010 yılında başladığımız çalışmaların sonucunda 2013 yılında Ankara merkezli olarak kuruldu. Ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin bir araya gelerek kurduğu İSAG, bugüne kadar 100 bine yakın iş güvenliği uzmanına, 30 bine yakın işyeri hekimine ve diğer sağlık personeline sınav öncesinden başlayarak verdiği desteklere, sınav sonrası mesleğe adım atan herkese doküman temin ederek devam ediyor. İSG profesyonellerinin mesleki gelişimleri ve meslek hakları için verdiğimiz bilimsel mücadelenin yanı sıra ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşabilmesi yönünde çok etkin çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana yaklaşık 48 şehirde iş sağlığı ve güvenliği üzerine kongre, seminer ve konferans düzenledik. Ulusal TV kanallarında ve görsel-yazılı basında toplumsal farkındalığı artırıcı çalışmaların yanı sıra ülkemizin 40’a yakın farklı üniversitede İSG eğitimleri vererek geleceğin çalışma yaşamında yönetici olabilecek genç kardeşlerimizi bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirdik.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan aldığımız son verilere göre, Türkiye’de 100 binin üzerinde iş güvenliği uzmanı ve 30 bine yakın işyeri hekimi var. Türkiye’nin en büyük meslek gruplarından birisi olan İSG profesyonelleri ülkemizde iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçebilecek en önemli kişilerdir.