Afyonkarahisar Sandıklı’da 1960 yılında kurulan Elibol Tarım Makineleri, hurdacılık ve cıvatacılık sektöründeki ilk faaliyetlerinin ardından bölge ekonomisi için önem arz...
Afyonkarahisar Sandıklı’da 1960 yılında kurulan Elibol Tarım Makineleri, hurdacılık ve cıvatacılık sektöründeki ilk faaliyetlerinin ardından bölge ekonomisi için önem arz eden tarım makineleri üretimine yöneldi. “Sondaj Derin Kuyu” ve “Patpat” olarak adlandırılan dingilli su motoruyla çalışan taşıtların üretimini yapan ilk firma olan Elibol Tarım Makineleri, üretici sıfatıyla ürün ve hizmet kalitesini de artırmaya başladı. Elibol Tarım Makineleri, 1979 yılından itibaren sap toplar saman makinesi, 1985’ten itibaren pnömatik saman aspiratörü imalatını gerçekleştirirken, son olarak geçtiğimiz yıl, otomatik haşbaylı balya makinesi üretimine de başlamıştı.
Elibol Tarım Makineleri’nin insan kaynakları yatırımları ise bu süreçte her zaman en önemli yatırım alanlarından biri oldu. Çalışanlarının mesleki yeterliliklerini yükseltmek için periyodik eğitim çalışmalarına ara vermeden devam eden Elibol Tarım Makineleri, diğer yandan sektöre yeni adım atan genç mühendislere de kapısını her zaman açık tutuyor. Seçil Yılmaz, bu isimlerden sadece bir tanesi: Halen yüksek lisans eğitimine devam eden Yılmaz, diğer yandan da Elibol Tarım Makineleri bünyesinde Ar-Ge mühendisi olarak görev alıyor ve kendi deyişi ile “üniversitenin teorik bilgilerini iş dünyasının pratiklerine dönüştürmek için” var gücü ile çalışıyor. Henüz çok genç bir mühendis olan Seçil Yılmaz ile erkek egemen bir sektörde kendisini bekleyen geleceği ve kadınların iş dünyasında nasıl daha aktif rol alabileceklerini konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
12 Eylül 1992 tarihinde Uşak ilinin Banaz ilçesinde doğdum. 2010-2014 yılları arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü’nde üniversite eğitimimi tamamladım. Halen, mezun olduğum bölümde yüksek lisans eğitimime devam ediyorum.
İş hayatına adım atmanızın hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?
Öncelikle, sektöre girmek için çok sabırsızlanıyordum, okulun bitmesi ve çalışma hayatına atılmak için heyecanlıydım. Yapım gereği pasif yaşayan bir insan olamıyorum, mesleğimin en sevdiğim yanı aktif yönümü kullanabiliyor olabilmem. Öğrencilik yıllarımda hep kendime “Burada öğrendiklerin iş hayatı için elbette gerekli ama hiçbir zaman yeterli değil” derdim. Tecrübe edinmek yıllar alıyor, insanlar hayatının her anında bir şeylerden tecrübe ediniyor ama deneyim kazanmak ve edindiğimiz bilgileri nasıl kullanacağımızı öğrenmek için iş hayatının içerisinde olmamız da bir gereklilik. Bunları gerçekleştirmem için bana fırsat veren Elibol ailesine teşekkür ediyorum.
Elibol Tarım Makineleri bünyesinde bugün hangi görevi üstleniyorsunuz? Faaliyet alanınıza giren çalışmalardan söz eder misiniz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?
Elibol Tarım Makineleri’nde, Ar-Ge departmanında mühendis olarak çalışıyorum. Öncelikle makinelerin tasarımı, imalatı, geliştirilmesi aşamalarında görevler üstleniyorum. Yoğun bir şekilde güne başlayıp aynı yoğunlukta devam ediyorum. Gerekli müdahaleleri üretim devam ederken hızlı ve güvenli şekilde yaparak, işin her koşulda devamlılığını sağlamaya çalışıyorum.
Makine sektöründe kadın mühendis olmak zor mu? Çalışmalarınızı sürdürürken karşınıza ne gibi zorluklar çıktı ve bu zorlukları nasıl aştınız?
Aslında zihniyetler değişse zor olacağını düşünmüyorum. Bir kadının sektörde gerçekten fırsat verildiğinde neler yapabildiğini gördükleri ve bunu takdir ettikleri sürece zor değil. Geçmişten gelen bir alışkanlık var, erkek her zaman bir adım önde olmak ister fakat kadının da sorumlu olduğu işleri iyi yapabildiğini bilmeleri gerekir. Çalışmalarımda en çok zorlandığım konu, üretimde çalışan personelimizle aynı dili konuşamamamız oldu. Fakat zamanla teknik konuların hepsini konuşabiliyor duruma geldik. Sanırım artık kadın bir mühendisin çalışmasına alışmış olmalılar. Ancak şunun altını mutlaka çizmeliyim, çalışma hayatımda yaşadığım zorluklarda cinsiyetçi bir yaklaşımla fazla karşılaşmadım. Elbet karşınıza “Sen kadınsın ne işin olur demirle?” diyen insanlar da çıkabilir. Ben, işime aşık bir insan olarak bu gibi düşüncelerin yanlış olduğunu ve başarılı olmak için bunu umursamamak gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de yaşadıklarımı zorluk olarak görmüyorum.
Makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görüyoruz?
Bence işverenler, kadınların narin, kırılgan yapılarını işe taşıyacaklarını, demir tozunun içinde bir kadının çalışamayacağını düşünüyor ve bu nedenle kadın çalışanlara fırsat tanımıyor.
Makine imalat sektöründe kadın sayısını azaltan nedenlerin başında bence bu yanlış kanı yatıyor. Bunun yerine işverenler bilinçlenerek kadınların da üretim aşamalarında çalışmasına fırsat verirse, üretimdeki erkek çalışanlar da kadın çalışan görmeyi yadırgamayı bırakabilir.
Türkiye’de kadınların toplumdaki ve iş dünyasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibarıyla, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Aynı şekilde iş hayatında kadının fikirleri her zaman önemli olmalı. İş hayatında kadınlara önyargılı olunduğunu düşünüyorum. Atatürk’ün bu konuya ilişkin yaklaşımı dikkate değerdir: “Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur.” Hepimizin bildiği gibi kadın hakları, kadınların erkeklerle eşit olarak sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tümüne verilen isimdir. Kadınların erkeklerle eşit olarak toplum içinde yerlerini almaları, bir uygarlık aşamasıdır. Ancak ne yazık ki bizim toplumumuzda kadının bir erkeğe, çevreye bağlı olmadan haklarını kullanabildiğini düşünmüyorum.
Türkiye’de halen kadın girişimciliği de yeterli değil: Her 10 girişimden ancak 1’i kadın girişimi olarak gerçekleşiyor. Bu tablo sizin için ne ifade ediyor? Kadın girişimciliğini nasıl artırabiliriz?
Girişimcilik büyük cesaret ve kararlılık isteyen ciddi bir konu; bunun için öncelikle kadınların cesaretlendirilmesi gerekiyor. Girişimci kadınları kendimize rol model olarak görmeliyiz. İmkânsız diye bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Kadınlara maddi ve manevi destek sağlandığı sürece girişimci kadın sayısı da artacaktır.
Genç kadın mühendis ve çalışanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Öncelikle özgeçmişinizde cinsiyetinize bakarak sizi ön görüşmeye bile çağırmayan şirketler olacaktır, hiçbir zaman mesleğinizden ve azminizden vazgeçmeyin. Hiçbir zaman “Ben başardım” demeyin her zaman daha iyisi vardır ve en iyisine ulaşmadan pes etmeyin. Her zaman kendinizle yarışın, sorun kendinize “Dün neredeydim, bugün neredeyim, yarın nerede olacağım?” Üretmenin ne kadar muhteşem bir duygu olduğunu hissedin. Karşılaştığınız onca güçlüğe rağmen makinelere olan aşkınız hiç bitmesin.
Makine İhracatçıları Birliği’nin sürdürdüğü “Kadın Makinecilerle Var Gücümüzle” projesini siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Proje sektörde daha fazla kadın istihdamı oluşmasına orta ve uzun vadede ne yönde bir katkı sağlayacak?
Bu proje, makine sektöründeki kadın mühendis, yönetici ve diğer çalışanların içindeki ses oldu. Makine İhracatçıları Birliği’nin emeğine sağlık diyorum. İnanıyorum ki bu proje ile birçok makineci kadın büyük bir özgüvenle işine başlayacaktır. Kadınlar sabırlı, titiz ve fedakârdır, bu yüzden işleri için her türlü fedakârlığı da yaparlar. Bu projeyle kadınların sektörde çok güzel işlere imza atabileceğini göreceğimize inanıyorum.