Çocukluğunun yaz tatillerini, fabrikada vakit geçirip makinelerle ilgili yeni şeyler öğrenebildiği çok değerli ve eğlenceli zamanlar olarak hatırladığını söyleyen...
Çocukluğunun yaz tatillerini, fabrikada vakit geçirip makinelerle ilgili yeni şeyler öğrenebildiği çok değerli ve eğlenceli zamanlar olarak hatırladığını söyleyen Savrukoğlu Ziraat Makinaları Ar-Ge Müdürü İbrahim Savrukoğlu, 1990 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makina ile İmalat Mühendisliği Bölümü’nden çift ana dal yaparak 2013 yılında mezun olan Savrukoğlu, İstanbul’da savunma sanayisi alanında iki yıl çalıştıktan sonra aile firmalarında görev üstlenmek için Afyonkarahisar’a geri döndü. İş hayatının yanında Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimini de sürdüren İbrahim Savrukoğlu, asırlık bir firmada çalışmanın zorlulukları ile keyifli yanlarını Moment Expo okurları için anlattı.
Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstlendiniz?
Savrukoğlu Ziraat Makinaları yaklaşık 100 yılı geride bırakmış bir firma. Kurucularımız Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi çetin dönemlerden geçerek firmamızı bugünlere taşımayı başardı. Bugün itibarıyla firmanın beşinci kuşak temsilcileri olarak dördüncü kuşakla birlikte şirket yönetiminde kuzenim Ahmet Şengül’le görev alıyoruz. Dördüncü kuşağı temsilen kardeş çocukları olan babam Bahattin Savrukoğlu ile İbrahim Şengül de hala görevlerinin başında. Bu denli köklü bir firma olmamız sebebiyle oldukça sağlam bir kültür ve tecrübeye sahibiz. Durum böyle olunca şirketin herhangi bir pozisyonunda görev almak büyük bir onur olmasının yanında aynı zamanda ağır bir sorumluluk getiriyor. Küçük yaşlardan itibaren sürekli makineler ve fabrika ortamıyla iç içeydim. Yaz tatilleri benim için fabrikada vakit geçirebileceğim, makinelerle ilgili yeni şeyler öğrenebileceğim çok değerli ve aynı zamanda da çok eğlenceli zamanlardı. Aile büyüklerinden firmanın geçmişiyle ilgili anıları dinlemekten zevk alırdım. Kısacası kendimi hatırladığım zamanlardan bu yana firmayla daima iç içe oldum. 2014 yılından itibaren de Savrukoğlu Ziraat Makinaları Ar-Ge Müdürü olarak çalışmalarımı sürdürüyorum.
Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nda görev almak bir zorunluluk muydu?
Savrukoğlu Ziraat Makinaları, ailemiz için hiçbir zaman sadece para kazanılan veya meslek icra edilen bir firma olmadı. Bu firma, bir yaşama biçimi ve aynı zamanda geçmişe karşı bir vefadır. Benim için de durum daima böyleydi. Hiçbir zaman firmada görev almayı zorunluluk olarak görmedim. Bilakis uzun süre prova yaptıktan sonra sahneye çıkmak gibi bir anlama sahip oldu benim için. Böylesine köklü bir firmada görev almak, atacağınız adımlara çok dikkat etmeyi gerektiriyor. Bununla birlikte geniş bir tecrübe havuzunda yoğrulmanızı da sağlıyor.
Aile firmasında çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir?
Köklü bir aile firmasında çalışmak büyük sorumluluk ve özveri istiyor. Geçmişe baktığımızda firmada görev alan her fert, firmayı bir adım öteye taşıyarak bugüne tertemiz bir geçmiş bırakmış. Firmamız geçtiğimiz asırdaki savaşlardan, ekonomik-siyasi krizlerden hep büyüyerek çıkmayı da başarmış. Bu sebeple firma için atacağınız her adım fazlasıyla düşünmeyi gerektiriyor. Bugüne kadarki gözlemlerim neticesinde asırlık bir firma olmanın birinci sırrının, ahlak sahibi olmaktan geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bir işi hakkıyla yapmak ve ticarette doğru davranmak sizi sürekli ileriye taşıyor. Geçmişte şirkette çalışan ustalarla ve eski müşterilerle zaman zaman karşılaşıyorum. Onlardan duyduklarım firmamızın nasıl 100 yıldır alnı açık bir şekilde dimdik ayakta kaldığını da açıklıyor. Böyle bir çatı altında görev almanın en büyük avantajı da firmanın ismi ve saygınlığı. Çok gururlandığım iki an var. İlki yıllar önce bizden makine satın alan ve hala kullanan eski müşterilerimizin, karşılaştığımızda bize hayır duası etmesi. İkinci ise hiç ummadığım zamanlarda bir malzeme veya bir makineye ihtiyacımız olduğunda diğer firmaların, Savrukoğlu ismini duyunca kapılarını sonuna kadar açması. Ben de firmamızın en büyük değeri olan bu itibara layık olmaya gayret ediyorum.
Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu?
Belki bana doğrudan söylenen bir beklenti olmadı fakat dolaylı yoldan, “Bizler bu bayrak yarışında, bayrağı teslim aldığımız noktadan bugünlere getirdik, artık sıra sizde!” gibi öğütler sürekli kulağımdaydı. Makine mühendisi olmak, makinelerle uğraşmak, benim çocukluk hayalimdi. Belki bu hayalleri kurmama o dönemde firmayla ilgili bilinçaltı anılarım sebepti. Bugün, geçmişte hayal ettiklerimin bir kısmını hedefe dönüştürdüm ve bu amaçla çalışmaya devam ediyorum.
Ülkemizin köklü firmalarından birinin beşinci kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl yorumluyorsunuz? Nereden nerelere ulaştı, hedefleri neler olmalı?
Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının sebeplerinden biri de Sanayi Devrimi trenini kaçırması ve bilimden uzaklaşmasıydı. Cumhuriyetin ilanından sonra bu treni yakalamak için çok çalışılıp çaba sarf edildi. Vecihi Hürkuş’un uçak yapmayı başarması, Nuri Demirağ’ın Kayseri’de uçak fabrikası kurması, ülkenin kazma kürekle dört bir yanının demir ağlarla örülmesi; özveriyle yapılmış ve bana göre Kurtuluş Savaşı’nın devamı olan büyük işlerdir. Geçmişimiz önemli başarı hikâyeleriyle dolu. Yerli otomobil 1961 yılında sadece dört ayda yapıldı. Bu anlamda eski kuşak sanayici ve mühendislerimizin ülkemizin sanayisinin bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi. Fakat son yarım asırda dünya sanayisi hızına hız kattı. Bu hıza ayak uyduramayan ülkelerin ise yarışa tekrar dâhil olması oldukça zorlaştı. Türk makine sektörü her geçen gün ilerleme kaydediyor. Bizim de Endüstri 4.0 devrimini kaçırmamamız için çok hızlanmamız ve doğru hedeflere emin adımlarla ilerlememiz gerekiyor. Bu ilerleme için bilinçli ve kabiliyetli nesiller, mühendisler yetiştirmeliyiz. Bilimi tecrübeyle yoğurmalı ve geçmişteki hatalardan ders çıkarmasını bilmeliyiz. Umutsuzluğa kapılmamalı ve “icat çıkarma!”, “biz yapamayız!” diyerek bizi hedeflerimizden saptırmaya çalışanlara kulak asmamalıyız. En önemlisi de bunu milli bir bilinçle bizi bugünlere getiren, okullarında hayatı öğrendiğimiz, meslek edindiğimiz ülkemiz adına bir vefa duyarak yapmalıyız.
Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta neresidir?
Basamakları birer birer ve sağlam adımlarla çıkmış bir firma olarak Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın kilometre taşları var. Firmamız, Türkiye’de henüz traktörlerin olmadığı dönemlerde hayvan gücüyle kullanılan ekipmanlar imal etti. Ülkede traktörlerin yaygınlaşmaya başladığı 1950’lerde ise yönünü traktör ekipmanlarına çevirerek bu alandaki öncü firmalardan biri oldu. Eğer zamanında bu dönüşüm sağlanmasaydı bugün bu durumda olmayabilirdik. Firmaların sürdürülebilirliğinin önemli ayaklarından biri olan bugünün yanında geleceği de okuma kabiliyeti, firmamız bünyesinde yönetim kademelerinde yer alan genç kuşaklara da aşılanıyor. Bilime önem verip teknolojiyi üretime entegre edebilirsek sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım atabiliriz diye düşünüyorum. İşte bu felsefeyle birbirinden değerli, farklı disiplinlerden yetişmiş mühendislerden oluşan bir Ar-Ge ekibimiz var. Bu ekiple birlikte önemli projelere imza atıyoruz. Firmamızı taşımak istediğim nokta da dünyada kendi alanında takip edilen, teknoloji ve kalitede öncü bir firma haline gelmek.
İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı?
İş yaşamında başarılı olmak için zihninizi belli zamanlarda farklı yönlere çevirmelisiniz. Zaman zaman resmin bütününe uzaktan bakmayı da ihmal etmemek gerekiyor. Benim de zihnimi zaman zaman boşaltmaya ihtiyacım oluyor. Eski radyo, gramofon, taş plak, telefon ve fotoğraf makinalarından oluşan antika eşya koleksiyonum var. Fırsat buldukça bunların bakımını yapıp taş plakları dinlemeyi seviyorum.
Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlananlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikle bir firmada üçüncü-dördüncü ve daha sonraki jenerasyon olmak büyük bir sorumluluk gerektiriyor. Görev üstlenmeden önce çok iyi hazırlanmaları ve firmalarını bir adım öteye nasıl götüreceklerini devamlı düşünmeleri bu noktadaki öncelikli tavsiyelerim olacaktır. Hayal etmekten, hata yapmaktan hiç korkmasınlar ve kurdukları hayallerin gerçek olması için de ellerinden geleni yapsınlar. Bugünün çocukları-acemileri yarının idarecileri, bilim adamları, mühendisleri, sanayicileri olacak. Eğer yeni nesilleri bugün iyi yetiştirebilirsek geleceğimizi de garanti altına alırız.