Tarihi ticaret yollarının üzerinde yer alan Azerbaycan Cumhuriyeti; kuzeyde Gürcistan ile Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, güneyde İran, batıda Ermenistan ve Türkiye (Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti)...
Tarihi ticaret yollarının üzerinde yer alan Azerbaycan Cumhuriyeti; kuzeyde Gürcistan ile Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, güneyde İran, batıda Ermenistan ve Türkiye (Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti) ile komşu. 86 bin 600 kilometrekarelik toplam araziye sahip olan Azerbaycan’ın arazi yapısının yarısını, dağlık olan bölgede deniz seviyesinden 3 bin metreye kadar yüksek olan sahalar ve yüzde 1’ini ise 3 bin metreden yüksek olan sahalar kaplıyor. Ülkenin deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 657 metreyken, dağlık arazi Büyük Kafkas, Küçük Kafkas ve Talış Dağları’ndan meydana geliyor. Dünyadaki 11 iklim çeşidinin dokuzuna sahip olan Azerbaycan’ın iklimini Büyük Kafkas Dağları’nın kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri, Küçük Kafkas Dağları’nın güneyden gelen sıcak tropik hava akımları ve Hazar Denizi etkiliyor. Bu yönüyle, dünyanın çok değişik iklim tiplerine sahip ülkelerinden biri olan Azerbaycan’ın doğu ve orta kısımları alçak ve düzlük olduğu için kışları ılık, yazları çok sıcak; güney doğu kısmı ise nemli subtropikal iklime sahiptir. Ülkedeki tarımsal faaliyetlerin çoğu da Kür ve Aras Nehirleri civarında yapılır.
31 Ağustos 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden (SSCB) bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, 12 Kasım 1995 tarihinde halkoyuna sunularak kabul edilen anayasayla yönetiliyor. Bu Anayasa’ya göre Azerbaycan; demokratik, hukuka dayalı, laik, üniter bir cumhuriyet olarak tanımlanıyor. Yasama yetkisi 125 milletvekilinden oluşan ve beş yılda bir yenilenen milli meclise; yürütme yetkisi cumhurbaşkanına ve yargı yetkisi de mahkemelere bırakılıyor.
Azerbaycan’ın nüfusu 2017 yılı itibarıyla 9,9 milyonken, nüfusun yüzde 54,1’i şehirlerde, yüzde 45,9’u ise köylerde yaşıyor. Azerbaycan nüfusun yüzde 49’u erkek, yüzde 51’i ise kadınlardan oluşuyor. Ülke nüfusunun yüzde 22,6’sını 0-14 yaş grubu, yüzde 70,2’sini 15-64 yaş grubu, yüzde 6,8’ini ise 65 yaş üstü bireyler oluşturuyor. Ülkede çalışabilir nüfus, toplam nüfusun yüzde 50,09’una karşılık gelirken, Azerbaycan, dağılan diğer SSCB ülkelerinde olduğu gibi 1990’lardan itibaren kentlerde yaşayan nüfusunun bir kısmını kaybetti. Bu durumun yaşanmasında, çoğunluğu kentlerde yaşayan etnik azınlıkların ülke dışına göç etmesi önemli rol oynarken, 2003 yılından itibaren kentsel nüfusta yeniden artış gözlenmeye başlandı ve kentsel nüfusun toplam nüfusa oranı 2010 yılı itibarıyla yüzde 53’e yükseldi. Kentsel nüfusun artışında, petrol sektöründeki gelişmelere bağlı olarak artan yeni iş olanaklarının etkili olduğu düşünülüyor.
Ülkedeki Azeri nüfus, toplam nüfusun halen yüzde 90,6’sını oluştururken diğer etnik azınlıkların nüfusa göre dağılımı ise şöyle: Lezginler yüzde 2,2 (Dağıstan kökenli Müslüman Kafkas bir halk), Ruslar yüzde 1,8 ve Ermeniler yüzde 1,5. Azerbaycan’ın resmi dili Azerice (Azeri Türkçesi) iken ülkede 1920’lere kadar Arap alfabesi kullanılıyordu. 1929 yılında Latin alfabesine geçen ülkede 1939 yılında Kiril alfabesinin kullanılması zorunlu hale getirildi. 1992 yılında ise Türkçeden örnek alınarak yeni bir Latin alfabesi oluşturuldu. Bağımsızlıktan sonra Azerbaycan, Rusçanın kullanımını aşamalı olarak kaldırmaya başladıysa da ülkede Rusça halen yaygın olarak kullanılıyor.
ÜLKE TOPRAKLARININ YARISI TARIM ARAZİSİ
Azerbaycan diğer Kafkas ülkelerine göre geniş topraklara sahiptir. Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 55’i tarımsal arazilerden, yüzde 2,5’i ise kentsel alanlardan ve yüzde 12’si ise ormanlık arazilerden oluşuyor. Ekolojik olarak çok çeşitli bir coğrafi yapı sergilen Azerbaycan, deniz seviyesinin altındaki düzlükler, Kafkas bölgesinde 4 bin metre yüksekliğindeki dağlar, çöller ve subtropik alanlarla kaplıdır. Ülke topraklarının yarıdan fazlası alçak arazi iken tamamı Kafkas havzasında akan nehirler ise gemi taşımacılığına elverişli değildir. Sulama sistemleri yapay su havzalarıyla düzenlenirken, en büyük su havzası, ülkenin batısındaki Kura Nehri üzerinde yer alan Mingeçevir’dedir. Trans-Kafkas ülkeleri içinde çevre kirliliğinin en fazla olduğu ülke de Azerbaycan’dır. Yağış miktarı düşük olmakla birlikte Azerbaycan yeterli taze su rezervine sahiptir ancak yüzey suyu kirlidir. Ülke nüfusunun dörtte biri güvenli suya ulaşmakta sorun yaşarken, sanayi üretimi düşük olmasına rağmen hava kirliliği yüksek düzeydedir ve çevre standartları üreticiler tarafında yeterince dikkate alınmaz. Tarımsal arazi verimliliği de uzun yıllar boyunca yetersiz drenaj ve sulama nedeniyle topraktaki tuz oranının artmasına bağlı olarak düşüktür. Hazar Denizi seviyesinin inip çıkması da önemli bir ekolojik sorun olmayı sürdürüyor. Hazar Denizi, 1977-1995 yılları arasında yıllık ortalama 13 santimetre yükselirken, önemli bir balıkçılık alanı olmasına rağmen kirlenme ve kaçak avlanma nedeniyle verimliğini kaybetmeye devam ediyor. Bu amaçla, 2006 yılında mersinbalığı stoklarının korunması amacıyla Azerbaycan, Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan’dan havyar ticaretine geçici yasak getirmişti.
EKONOMİNİN TEMELİNİ PETROKİMYA OLUŞTURUYOR
Petrol-gaz üretimi ve rafine edilmesi, Azerbaycan ekonomisinin temelini oluşturuyor. Review of World Economy isimli kaynağa göre ülkenin 7 milyar varillik kanıtlanmış petrol rezervi bulunuyor. Söz konusu rakam, dünya rezervlerinin yüzde 0,6’sına karşılık gelirken, ülkenin rezerv/üretim oranı ise yüzde 29,3 olarak gerçekleşiyor. Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR) verilerine göre ise ülkenin kanıtlanmış petrol rezervleri 17,5 milyar varil olarak açıklanıyor. Azerbaycan, mevcut petrol üretimini üç farklı boru hattı yoluyla ihraç ediyor. Üretimin yüzde 80’lik bölümü Bakü- Tiflis-Ceyhan (BTC) yoluyla ülke dışına çıkarılırken, bu yolların dışında kara ve demir yolu gibi ulaşım biçimleri de ihracat sürecinde kullanılıyor. Özellikle Azerbaycan’ın en zengin rezervlere sahip Azeri-Çırak-Güneşli bölgesi başta olmak üzere, petrol üretimi SOCAR tarafından üstlenilip ihraç ediliyor. Bununla birlikte SOCAR, ülkenin petrol üretiminin yüzde 20’lik bölümünü karşılarken, geriye kalan bölüm ise Azerbaijan International Operating Company (AIOC) tarafından yapılıyor. BP yönetimindeki bu konsorsiyum içerisinde Chevron, Statoil, Türkiye Petrolleri ve ExxonMobil de yer alıyor. BP, 1992 yılından itibaren ülkedeki en önemli yatırımcı konumunu sürdürüyor. Ülkedeki diğer önemli boru hatları Baku-Novorossiysk ve Baku-Supsa hatları iken, Türkiye, Azerbaycan enerji sektöründe TPAO aracılığıyla güçlü bir şekilde varlığını sürdürmeye devam ediyor. 3,2 milyar doları aşan yatırımıyla bir Türk kamu şirketinin yurt dışındaki en büyük yatırımı olma unvanına da sahip olan bu projelerde TPAO; Azeri-Çıralı-Güneşli (ACG) Projesi’nde yüzde 6,75, Şah Deniz Projesi’nde yüzde 9, Alov Projesi’nde ise yüzde 10 hisseye sahip bulunuyor. Ayrıca TPAO, “Bakü-Tiflis- Ceyhan Ana İhraç Ham Petrol Boru Hattı Projesi”ni hayata geçirmek amacıyla kurulan BTC Co.’da yüzde 6,53, Şah Deniz gazını taşıyacak Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı projesinde ise yüzde 9 hisseyle yatırımcı konumunu sürdürüyor.
Azerbaycan’ın başta petrol üretimi olmak üzere enerji kaynakları ihracatı Türkiye’nin ekonomik yapısı ve transit ülke konumu nedeniyle önem taşıyor. Özellikle sanayi üretimi bakımından ithal edilen yer altı zenginliklerine bağlılık başta olmak üzere, coğrafi konum avantajıyla bölge zenginliklerinin ihraç pazarlarına aktarılması bakımından da Türkiye önemli bir konumda yer alıyor. Bu bakımdan, arz güvenliğinin sağlanması ve enerji ihtiyacının karşılanması anlamında da Türkiye- Azerbaycan arasındaki işbirliği önem taşıyor. Türkiye’nin gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sinin Azerbaycan’dan karşılandığı ve Faz-2 gazının belirli bir kısmının da Türkiye’ye verilmesi durumunda, 2015 yılından sonra bu oranın yüzde 30’lara ulaşmasıyla Azerbaycan-Türkiye arasındaki enerji işbirliğinin önemi ortaya çıkıyor.
EKONOMİK BÜYÜMESİ HIZLANIYOR
Azerbaycan, 1991 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra önemli siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik problemlerle karşı karşıya kaldı. Bağımsızlık döneminde, SSCB döneminde cumhuriyetler arasında bağımlılığı bir anlamda zorunlu kılan ekonomik yapının ani çöküşü, ülkede ekonomik bağımsızlığında sarsılmasına yol açtı: Pazar ekonomisine geçişte ekonomik, siyasi, hukuki bir altyapının olmaması, teknolojinin eski olması, serbest piyasa modelinin bilinmemesi, Ermenistan tarafından topraklarının yüzde 20’sinin işgal edilmesi, 1 milyon kişinin kendi ülkesinde mülteci durumuna düşmesi ve benzeri nedenlerle ülkedeki üretim durma noktasına geldi. Sonuç olarak da ekonomi üzerinde inisiyatif tamamen kaybedildi.
Ülkede siyasi istikrarın sağlanması ve Ermenistan’la geçici ateşkese varılmasından sonra dikkatler ekonomi üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Bu gelişmeler sonucunda, 20 Eylül 1994 tarihinde “Asrın Anlaşması” olarak adlandırılan Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ile dünyanın önde gelen petrol şirketleri arasında “Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait bölümünde Azeri, Çırağ, Güneşli Yataklarının Birlikte İşlenmesi ve Paylaşılması Hakkında” ilk anlaşma imzalandı. Yeniliklere hızla adapte olan Azerbaycan, SSCB’nin dağılmasıyla uzmanlaşma ve iş bölümüne dayalı ekonomik yapılanmanın sona ermesine, Ermenistan Savaşı ve Çeçenistan sorunu nedeniyle ülke sanayisi için gereken ara mallarının ithalat yollarının kapanmasına rağmen darboğazları aşmayı başardı. Bu sorunların aşılmasında petrol rezervleri önemli bir rol oynarken, yıllardır petrole yatırım yapan Azerbaycan, 2005 yılından itibaren milli gelire yansıyan petrol gelirleriyle yeni bir döneme girdi. Önümüzdeki 15 yıl içinde yıllık 50 milyar dolarlık petrol geliri üretebilmeyi hedefleyen ülke, somut ve uygulanabilir projelerle bu geliri halkın yaşam standardının yükselmesine harcayacak hedefler için çalışıyor.
Savaş ve dağılma sonrası ortaya çıkan sorunlar nedeniyle ekonomide büyük bir bozulma ve dağılma yaşanırken, milli gelir de gerilemiş ve yüksek enflasyon büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştı. Azerbaycan ekonomisi son 10 yılda ve özellikle 2009 yılında hızlı büyüme sergilerken, kriz nedeniyle küresel ekonomi açısından zorlu geçen bu yılda dünyada yüzde 9,3 ile GSYİH’si en çok büyüyen ülke oldu. 2017 yılında yüzde 0,07 oranında büyüyen Azerbaycan ekonomisinin, 2018 yılında sabit fiyatlara göre yüzde 2, 2019 yılında ise yüzde 3,9 büyümesi öngörülüyor.
Diğer yandan, petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği dönemde hızla büyüyen ve parlak bir dönem geçiren Azerbaycan, 2014’ün ilk yarısında görülmeye başlanan petrol fiyatlarındaki düşüşten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Gelirlerin azaldığı, bir yıl içinde yüzde 100’ü bulan devalüasyonlar sonucunda risklerin önlenmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için gerekli olan kapsamlı bir reform hazırlığına girişildi. İlk aşamada gümrükler, transit geçişler, bankacılık ve vergi sistemiyle üretim ve ihracat teşviklerinde bunun yansımaları görüldü. Son olarak ise Azerbaycan’ın ekonomisini çeşitlendirmek amacıyla oluşturduğu uzmanlar grubunun hazırladığı, milli ekonomiye ve 11 farklı sektöre ilişkin stratejik yol haritası cumhurbaşkanı tarafından 2016 yılında onaylandı.
Azerbaycan sanayisinin önemli bir bölümünü, yaklaşık 20 yıl önce kurulan ağır sanayi tesisleri oluşturuyor. Ağır sanayi içinde en önemli sektörler demir, alüminyum ve çimentoyken bunların çoğu petrol sanayisinin gelişiminden sonra ihmal edildi. Ülke sanayisinin tekrar canlanmasına yönelik Azerbaycan’da 2014 yılı sanayi yılı ilan edildi. Reel sanayi üretiminin hızla düşmesine rağmen konut inşası, kırsal altyapı çalışmaları ve ulaşım altyapısının iyileştirilmesi nedeniyle inşaat sektörü son iki yıldır çok hızlı büyürken, hizmetler sektörü de ulaşım ve komünikasyon alanlarında yaşanan gelişmeler nedeniyle aynı büyüme hızını sergiledi. Ülkedeki bankacılık sektörü ise sektördeki varlığın yarısından fazlasını oluşturan iki devlet bankası tarafından yönetiliyor. Petrol dışı alanlarda yapılan yatırımlar artış kaydetmesine rağmen IMF, ülkede enerji sektörü dışında kalan iş sektörlerinin halen oldukça zayıf göründüğüne dikkat çekiyor. Özellikle reforma ihtiyaç duyan hukuk sistemi, rekabet koşulları önündeki engeller ve finansal sistemde yaşanan sorunların, petrol dışı alanların büyümesinin önündeki en önemli engeller olduğu bildirilirken, Azerbaycan’da ekonominin büyük bir bölümü halen devlet tarafından yönetiliyor ve pek çok kamu işletmesi kendi alanlarında tekel olmayı sürdürüyor.
YABANCI YATIRIM ÇEKMEDE ÇOK BAŞARILI
Azerbaycan, doğrudan yabancı sermaye çekme konusunda diğer bölge ülkelerine göre oldukça başarılı bir görünüm sergiliyor. 2004 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlanan “Doğrudan Yabancı Yatırım Performansı Endeksi”nde 140 ülke arasında birinci sırada yer alan ülkeye doğrudan yabancı yatırım girişinin GSYİH’ye oranı 2006 yılına kadar sürekli bir artış gösterirken, kişi başına düşen yabancı sermaye miktarı ise 2007- 2008 yılında görülen bir azalma sonrası 2009 yılında tekrar artış trendine girdi. Azerbaycan’ın doğrudan yabancı yatırım girişi 2016 yılında 7,3 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Bu yatırımların yüzde 83,3’lük bölümü petrol ve doğalgaz sektöründe, geri kalan bölümü ise petrol dışı sektörlerde gerçekleştirildi. Son 10 yıl içerisinde Azerbaycan’a yönelik doğrudan yabancı yatırım girişleri, büyük ölçüde Azerbaycan’ın cari açıklarını finanse ederek ekonomik büyümenin itici gücü oldu. “Azerbaycan Cumhuriyeti Bölgelerinin 2009-2013 Yılları Arasında Sosyal-Ekonomik Kalkınması Devlet Programı”nın başlıca amacı; ülkenin petrol dışı sektörün kalkınması, ekonominin çeşitlendirilmesi, dengeli ve dayanıklı bölgesel sosyal-ekonomik kalkınmanın sağlanması ve halkın refahının artırılması şeklinde belirlenirken, 2008-2011 Devlet İnvestisiya (Yatırım) Siyaseti, petrol dışı sektörün gelişiminin sağlanması için enerji, tarım, su kaynakları, ulaşım, eğitim, sağlık, ekoloji gibi sektörlere yatırımların yapılmasını amaçlıyordu. Azerbaycan, esas itibarıyla petrol ve doğal gazın üretim ve ticaretine bağlı bir ekonomik yapı arz etmesine rağmen, ülke yönetimi petrol dışı alanlarda yatırımların artırılarak, petrol dışı ekonominin GSYİH içerisindeki payını artırmayı hedefliyor. Tarım, hayvancılık, konservecilik, yol, su, enerji nakil hatları, kimya sanayisi, sağlık hizmetleri ve çevre sağlığı öncelik yatırım alanları olarak öne çıkarken, serbest piyasa ekonomisi mantığının henüz yeterince yerleşmemesi, Azerbaycan’ın kalkınma hamleleri önündeki en önemli engel olduğu belirtiliyor.
Petrol ve doğal gaz Azerbaycan’ın ihracatında yüzde 90’lık payla dış ticaret politikasında belirleyici unsurken, ithalatın yüzde 80’ini mamul maddeler oluşturuyor. 2017 yılında Azerbaycan’ın ihracatı 16,5 milyar, ithalatı ise 7,6 milyar dolar olurken, dış ticareti de 8,9 milyar dolar fazla verdi. Azerbaycan’ın 2017 yılındaki dış ticaret hacmi ise 24 milyar dolar olarak kaydedildi. Ülkede, maktu gümrük tarifeleri yüzde 0,5-15 arasında değişmesine rağmen, teamül haline gelen tarife dışı vergi uygulamaları gümrüklerde maliyet artırıcı bir unsur olduğu gibi çoğu zaman da tarife dışı engel olarak devam ediyor. Diğer taraftan Azerbaycan’ın Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile üyelik görüşmesi yapmasına rağmen, yakın gelecekte bu örgüte üye olması beklenmiyor. Azerbaycan’ın; Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna ve Gürcistan ile serbest ticaret anlaşması bulunuyor. Anlaşma çerçevesinde bu ülkelerden gelen ürünlerden (anlaşmada belirtilen tütün, alkol, otomotiv gibi ürünler) gümrük vergisi alınmıyor. Söz konusu ülkelerle yapılan dış ticaret işlemlerinde KDV ve tüketim vergisi, tüketim (varış) ülkesinde tahsil ediliyor.
TÜRKİYE İLE TİCARİ İLİŞKİLER GELİŞİME AÇIK
Türkiye’nin Azerbaycan’a ihracatı; ihraç ürünlerinin bu ülkede tanınmaya başlaması, Türk şirketlerinin Azerbaycan piyasasında şube açarak Türkiye’den ithalat yapması ve bu malları iç piyasada pazarlaması gibi nedenlerle 1993 yılından bu yana yükselme eğilimi gösteriyor. Ancak yüksek gümrük vergisi oranları nedeniyle iki ülke dış ticareti, potansiyelinin gerisinde kalıyor. Rusya, gümrüksüz mal ihraç etmesi nedeniyle Azerbaycan’ın ithalatında önemli bir avantaja sahipken, İngiltere BP, ABD ise petrol yatırımları dolayısıyla Azerbaycan’ın ithalatında öne çıkıyor. Türkiye ise ürün çeşitliliği bağlamında önemini koruyor. Bavul ve sınır ticareti nedeniyle istatistiklere tam olarak yansımasa da iki ülke arasındaki ticaret, önümüzdeki yıllarda önemli oranda artış potansiyeline sahip.
Türkiye’nin Azerbaycan’a yönelik ihracatında makineler ve mekanik cihazlar ve yedek parçaları, demir-çelikten eşyalar, elektrikli makine ve cihazlar ve yedek parçaları, mobilya, otomotiv, optik alet ve cihazlar, motorlu kara taşıtları ve yedek parçaları, mineral yakıtlar, petrol ve türevleri gibi ürünler önemli paya sahip olmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra Türkiye’nin tuz, kükürt, taş, alçı ve çimento, kâğıt, karton ve mamulleri, sabun, sebze ve meyveler gibi birçok diğer ürünlerde ihracat potansiyeli bulunuyor. Diğer yandan, Türkiye, Azerbaycan’dan önemli oranda yatırım da alıyor. 2005-2016 yılları arasında Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırım tutarları yaklaşık 4,8 milyar dolarken, Türkiye’nin 2005-2016 döneminde Türk firmaları aracılığıyla Azerbaycan’a gerçekleştirdiği doğrudan yatırım tutarı ise 5,5 milyar dolar seviyesindeydi.
AZERBAYCAN 2016 YILINDA 27,3 MİLYON DOLARLIK MAKİNE İHRAÇ ETTİ
BM İstatistik Bölümü verilerine göre Azerbaycan’ın makine ihracatı 2016 yılında 27,3 milyon dolar olarak kayda geçti. 2015 yılında bu rakam 30,8 milyon dolar seviyesindeydi. Azerbaycan’ın, makine ihracatı 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 11,1 azaldı. Azerbaycan 2016 yılında 4,1 milyon dolarla en fazla Gürcistan’a makine ihraç etti. 2015 yılında bu rakam 3,1 milyon dolardı. Azerbaycan’ın Gürcistan’a gerçekleştirdiği ihracat yüzde 29,5 artarken, ülkenin 2016 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke 3,5 milyon dolarla Rusya oldu. Söz konusu ülkeye 2015 yılında 4,6 milyon dolar değerinde makine ihraç edilirken, Rusya’ya yönelik ihracat yüzde 23 azaldı. Üçüncü sırada bulunan İngiltere’ye 2015 yılında 2,2 milyon dolarlık makine ihraç edilirken, 2016 yılında bu rakam yüzde 22,9 artışla 2,7 milyon dolar oldu. BM verilerine göre Türkiye, 2016 yılında 2,2 milyon dolarla Azerbaycan’ın en fazla makine ihraç ettiği ülkeler listesinin beşinci sırasında yer alıyor. 2015 yılında bu rakam 1,7 milyon dolardı. Azerbaycan’ın Türkiye’ye makine ihracatı 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 31,2 arttı.
Azerbaycan 2016 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla ağır iş makine ve cihazlarının aksamı, parçaları kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 6,1 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken, 2016 yılında bu rakam yüzde 10,8 azalarak 5,4 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında ise dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici ürün grubu bulunuyor. Söz konusu kalemde 2015 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 870 bin dolarken, 2016 yılında bu rakam yüzde 477,5 artarak 5 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Listenin üçüncü sırasında bulunan toprak, maden, cevheri taşıma, ayırma, seçme iş makineleri kaleminde 2015 yılında 6,8 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken, 2016 yılında bu rakam yüzde 58,8 artışla 2,8 milyon dolar oldu.
İTHALAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA İTALYA BULUNUYOR
BM İstatistik Bölümü verilerine göre Azerbaycan’ın makine ithalatı 2016 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 15,3 azalarak 1,4 milyar dolar olarak kaydedildi. Azerbaycan 2015 yılında 1,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişti. 2016 yılı rakamlarına göre Azerbaycan’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 256,9 milyon dolarla İtalya yer alıyor. Söz konusu ülkeden 2015 yılında ithal edilen makinelerin değeri 261,1 milyon dolardı. Azerbaycan’ın 2016 yılında İtalya’dan gerçekleştirdiği ithalat yüzde 1,6 azaldı. Azerbaycan, 2015 yılında listenin ikinci sırasında bulunan ABD’den 177,9 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, 2016 yılında bu rakam yüzde 43 artarak 254,4 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasındaki Çin’den 2015 yılında 153,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2016 yılında bu rakam yüzde 9,1 artarak 167 milyon dolar oldu.
Türkiye, 2016 yılında 151,8 milyon dolarla Azerbaycan’ın en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinin dördüncü sırasında yer aldı. 2015 yılında Azerbaycan’ın Türkiye’den ithal ettiği makinelerin değeri 171,4 milyon dolardı. Türkiye’nin Azerbaycan’a yönelik makine ihracatı 2016 yılında bir önce yıla oranla yüzde 11,4 azaldı. Azerbaycan, 2016 yılında en fazla muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dâhil kaleminde ürün ithal etti. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 263,7 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2016 yılında bu rakam yüzde 25,4 artarak 330,8 milyon dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında ağır iş makine ve cihazlarının aksamı, parçaları bulunuyor. Azerbaycan, 2015 yılında söz konusu kalemde 177,4 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, 2016 yılında bu rakam yüzde 5,7 artışla 187,6 milyon dolar oldu. Azerbaycan’ın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar oldu. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 104,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 2016 yılında bu rakam yüzde 59,2 artarak 165,7 milyon dolar oldu. Türkiye’nin 84. fasılda Azerbaycan’a gerçekleştirdiği makine ihracatı 2017 yılında 209,2 milyon dolar (FOB) olarak kaydedildi. Azerbaycan’a makine ihracatımız 2017 yılında yüzde 49,1 artarken, Türkiye’nin Azerbaycan’a makine ihracatının ilk sırasında tarla, bahçe tarımında, ormancılıkta kullanılan makine, cihazlar yer alıyor. Söz konusu kalemde Azerbaycan’a 2016 yılında 9,4 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılında bu rakam yüzde 125,4 artışla 21,2 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan buzdolapları, dondurucular, soğutucular ve ısı pompaları ürün grubunda 2016 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 9,8 milyon dolar olarak kaydedilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 69,7 artarak 16,6 milyon dolar oldu. Türkiye’nin Azerbaycan’a yönelik makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise santrifüjle çalışan kurutma, filtre, arıtma cihazları bulunuyor. 2016 yılında söz konusu kalemde 8,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 2017 yılında bu rakam yüzde 54,1 artarak 13,6 milyon dolar seviyesinde kaydedildi.