Son yıllarda pazarlama, liderlik, fikirlerin yayılması hakkında yazdığı kitapları 30’dan fazla dile çevrilen; “ABD’nin en iyi pazarlamacısı” olarak gösterilen Seth...
İNSANLAR MILYONLARCA YILDIR BIR TAKIMIN PARÇASI OLUYOR AMA BIR GRUBU TAKIM YAPANLAR NEDIR? SETH GODIN, TAKIM OYUNU İSİMLİ KİTABINDA BUNUN IKI KOŞULU OLDUĞUNU SÖYLÜYOR: ORTAK BIR ILGI VE ILETIŞIM KURMAK IÇIN BIR YOL.
Son yıllarda pazarlama, liderlik, fikirlerin yayılması hakkında yazdığı kitapları 30’dan fazla dile çevrilen; “ABD’nin en iyi pazarlamacısı” olarak gösterilen Seth Godin’in ilk baskısı 2009’da yapılan Takım Oyunu isimli kitabı dördüncü baskısına ulaştı ve kitapevlerinin iş dünyası/yönetim raflarındaki yerini aldı.
Kendisi de “dünyayı değiştirmek isteyen” bir girişimci ve kitaplarını kâr amacı gütmeden diğer insanların da girişimci olmaları sağlamak için yayımlayan Seth Godin, herkesin doğru adımlarla dünyaya bir şeyler katabileceğine inanıyor. Godin, hayat felsefesi olan “Harekete geç ve bir şey gerçekleştir!” sloganını, 2003’te yayımladığı ve rekabette öne geçmenin yollarını anlattığı Mor İnek isimli çok satan kitabında da sıklıkla dile getirmişti. Godin’in Takım Oyunu isimli kitabı ise liderin tanımını yapıyor ve liderde olması gereken özellikleri sıralıyor; yönetici ile olan farklılıkları gösteriyor; liderin takım içindeki yerini, nasıl davranacağını ve ne zaman ortaya çıkacağını anlatıyor. Kitaba takımın tanımıyla başlayan yazara göre takım, birbirine, bir lidere ve bir fikre bağlı bir insan grubu olarak tanımlanıyor. İnsanlar milyonlarca yıldır bir takımın parçası oluyor ama bir grubu takım yapanlar nedir? Godin bu aşamada iki koşul olduğunu söylüyor: Ortak bir ilgi ve iletişim kurmak için bir yol. İletişim ise liderden takıma, takımdan lidere, takım üyesinden takım üyesine ve takım üyesinden takım dışındakilere doğru ilerleyebilir.
Seth Godin, takım için liderin çok önemli olduğunu ifade ederken, takımların her zaman bir lidere ihtiyaç duyduklarını, lideri olmayan bir takımın olamayacağını ve takım olmadan da lider olunamayacağını vurguluyor. Yazara göre bir takımı koordine etmenin ve yönetmenin günümüzdeki en kolay yolu ise İnternet: Bir haberi duyurmak, bir eylemi kontrol etmek, hızla büyümek eskiden çok güçken, bugün coğrafyayı neredeyse saf dışı bırakan İnternet sayesinde anında iletişim imkânı sağlanıyor. Twitter, bloglar, online videolar ve sayılamayacak kadar çok teknik, bir takımın parçası olmanın anlamına yepyeni bir boyut kazandırıyor. Godin de takımların daha etkili olmalarını sağlayan bazı yeni araçlardan örnekler verirken, teknolojinin ve araçların sürekli değişeceğini, önemli olanın insanlarla ilişkileri sıkılaştırmanın her geçen gün daha da kolaylaştığı gerçeği olduğunun altını çiziyor.
Godin kitabında “inancın” da takımlar için önemli olduğundan bahsediyor. Yazara göre takımlar inançla da ilgilidir; bu bir fikre ve bir topluluğa duyulan inançtır. Takımın liderine ve diğer üyelerine duyulan saygı ve hayranlık üzerine kurulurlar. Ayrıca Godin, inanç kavramının içine “asileri” de yerleştiriyor. Ona göre, asiler herkesten daha tutkulu, organizasyonda bulunan herkesten çok daha fazla statükoya karşı çıkan, büyük olma cesareti gösteren, gerçekten orada bulunan ve inançlarına gerçekten güvenen kişilerdir. Steve Jobs gibi kişilerin maaş çekleri için değil inançları doğrultusunda çalıştıklarını, sıradan düşünmenin ve sıradan çabanın hiçbir zaman liderlik oluşturmak için yeterli olmayacağını söylüyor. Yazar kitabında liderliğin zamanlamasından da bahsediyor. Godin’e göre, ne zaman liderlik yapılacağının belli olduğu zamanlar ender gerçekleşiyor. Tabii ki öne çıkmanız, konumlanmanız, bir fikri yaymanız, bir engeli ortadan kaldırmanız ve cesur olmanız gerektiğini anladığınız zamanlar da olacak ancak çoğunlukla büyük liderlikler, takımın en az umduğu zamanlarda ortaya çıkıyor. Yazar burada, “Belirsiz olan zamanlar önemlidir, belki de tam şu an doğru zamandır” diyor. Seth Godin’e göre, değişimin ve liderliğin en büyük düşmanı ise “hayır” ifadesi değil, “Henüz değil” söylemi olarak öne çıkıyor. “Henüz değil” söylemi, değişimi engellemenin en güvenli ve en kolay yoluyken, değişimde erken davranıldığı için değil, geç kalındığı için başarısız olunduğunun altını çiziyor. Yazar, “Zamanı değil”, “Sakin ol”, “Bekle ve gör”, “Bir başkasının sırası” gibi söylemlerin ise değişim arayışı içinde olan bir liderin bahaneleri olamayacağını dile getiriyor.