Odtü makine mühendisliği bölümü başkanı prof. dr. süha oral, makine sektöründeki firmaların rekabet öncesi teknoloji geliştirmek için aralarına teknoloji firmalarını, araştırma merkezlerini...

Öğrencileri daha mezun olmadan iş dünyasına adım atan bu nedenle de firmalar tarafı ndan her zaman aranılan mühendisler arasında yer alan ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süha Oral, Moment Expo’nun sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Süha Oral, Türkiye makine sektörünün özellikle TUBITAK, TIDEB (Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı), yeni adıyla TEYDEB’in (Teknoloji ve Yenilik Değerlendirme Başkanlığı) 1997 yılında oluşturulması ve endüstriyel Ar-Ge projelerinin desteklenmeye başlanmasından sonra büyük aşama kaydettiğinin bir gerçek olduğ unu söylüyor. 21. yüzyıla girildiğinde Türk makine sektörünün, gelişmiş ülke makinelerinden esinlenmiş de olsa, tersine mühendislik yöntemleriyle kopyacı lığın ötesinde kendi makinelerini tasarlayı p üretebilir olma yeteneğini giderek kazanmaya başladığına değinen Prof. Dr. Oral, şöyle devam ediyor: “Hareket sağlayıcı ve denetleyici teknolojileri dış ülkelerden satın alarak, bazı gerekli yazılımları da yurt içi ve/veya yurt dışından hizmet alımı şeklinde temin ederek, çeşitli otomasyon seviyelerinde neredeyse her türlü makinenin gövdesinin ve çeşitli yapısal elemanlarının tasarlanarak imal edilmesi, satın alınarak edinilen teknolojilerle entegrasyonu yapılarak istenen özgün ve güvenli makinelerin geliştirilmesi günümüzde mümkün hale gelmiştir. Bu makinelerin maliyetlerinde önemli yer tutan teknolojik komponentlerin ve yazılımların ülkemizde geliştirilmesi yerine hazır halde yurt dışından temini nedeniyle bu sektörde edinilen katma değerin istenilen seviyelere çıkamadığı görülmektedir. Makine sektöründeki firmaların rekabet öncesi teknoloji geliştirme için aralarına teknoloji firmalarını, araştırma merkezlerini ve üniversiteleri alarak Ar-Ge projeleri oluşturma ve yürütme eğilimleri halen oluşmamıştır. Bu yapılmadıkça makine sektöründe katma değer artışı beklenemez.”

“YENİ TEKNOLOJİLER ÜNİVERSİTELERLE GELİŞTİRİLEBİLİR”
ABD, AB ve diğer gelişmiş ülkelerde makine sektörünün yeni teknolojilerin oluşturulması için motor görevini üstlendiğ ini aktaran Prof. Dr. Oral, “Daha yüksek performanslı ve pazarda rakipsiz yeni makineler üretebilmek, günümüzde mevcut teknolojilerin benzer ürünlerdekilere göre değişik şekilde entegrasyonuyla değil, hiçbirinde olmayan yeni teknolojilerin kullanımıyla mümkün olabilmektedir” diyor. Yeni teknolojilerin, ancak üniversite ve araştırma kuruluşları nda geliştirileceğini de ifade eden Prof. Dr. Oral, “Sonrasında da teknoloji firmalarında makine sektöründeki firma isteklerine göre şekillendirilebilir” diye konuşuyor. Yeni teknolojilerin geliştirilebilmesinin ise; temel bilimlerdeki birikimler ve araştırmalarla mümkün olabileceğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Oral şöyle devam ediyor: “Teknoloji konusundaki gereksinimler bu nedenle üniversite ve temel bilimler alanındaki araştırma faaliyetlerini tetikler. Türkiye makine sektörünün izlemesi gereken yol haritasının oluşturulmasında temel bilimlerdeki araştırmalardan teknoloji geliştirmeye, teknoloji uygulamalarından ürüne yönelik araştırmalara giden Ar-Ge yapısının pürüzsüz, kopuksuz, tüm öğeleri ve aktörleriyle birlikte güçlü bir şekilde oluşturulması hedef alınmalı dır. Makine sektörünün ortak teknoloji gereksinimlerini belirlemek ve çok ortaklı rekabet öncesi Ar-Ge projeleri oluşturmak ve çağrıya çıkmak üzere, içinde üniversite, Ar-Ge merkezleri ve teknoloji firmalarının da yer alacağı ağ yapı ve teknoloji platformları oluşturulmalı dır. Üniversitelerde dağınık olarak mevcut birikimlerin bir araya getirilerek sinerji yaratılabilmesi için mükemmeliyet merkezleri ve teknokentler etrafında Ar-Ge alt yapıları oluşturularak çağrıya çıkılan konularda projeler yürütülmelidir. Teknolojilerin alt yapısını ve bilimsel temelini oluşturmak üzere temel bilimlerdeki araştırma konuları da belirlenerek ortak Ar-Ge projeleri yürütecek bilimsel çalışma grupları oluşturulmalıdır.”

“ARAŞTIRMA LABORATUARLARI BİRBİRLERİNDEN HABERDAR OLMALI”
Prof. Dr. Oral, makine sektörü için teknoloji geliştirme konusunda üniversitelere ve sektöre düşenleri ise şöyle açıklı- yor: “Öncelikle üniversitelerdeki temel araştırma laboratuarlarının ve birimlerinin tanımlı, birbirlerinden haberdar ve işbirliği içinde, altyapı ve insan kaynağı açısından sürdürülebilir ve birbirini tamamlar bir yapıda olması gerekir. Bu sayede araştırma laboratuarlarında ve birimlerinde değişik bilimsel konularda uzmanlıklar ve yetenekler oluşturulabilecek, ulusal ve uluslararası kurumlar arasında eğitim ve araştırma amaçlı araştırmacı değişimleri yapılabilecektir. Bu laboratuarlardaki ve araştırma birimlerinde sürdürülen araştırmaların önemli bir kısmı istenilen teknolojileri geliştirmek için gerekli bilgi üretmeye yönelik olarak planlanmalıdır.” Üniversitedeki temel araştırma birimlerinde oluşturulan bilginin yeni ürünlerin gereksinim duyacağı teknolojileri geliştirmede kullanılabilmesi için de üniversitelerde, mükemmeliyet merkezlerinde, teknoparklarda teknoloji geliştirmeye ve uyarlamaya yönelik Ar-Ge yapılanması- na gereksinim olduğunu aktaran Prof. Dr. Oral, “Bu yapılanma içinde sanayici- üniversite-üniversite araştırmacı ları birbirlerinin fikri mülkiyet hakları nı koruyarak birlikte çalışmalıdır” diyor. Yine bu yapıda yürütülecek projelerin finansmanı ve risk paylaşımının teknolojiyi kullanacak firma ve kuruluşlarca sağlanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Oral, “Devlet de projelerin bütçesine eşdeğer katkı sağlamalıdır. Teknoloji ve temel araştırma çalışmaları ve eğitim faaliyetleri gerektiğinde aynı altyapı lar ve kaynaklar kullanılarak yürütülebilir” diye konuşuyor. Prof. Dr. Oral, ulusal proje olarak nitelenebilecek ve Türkiye için önemli olan teknoloji geliştirme ve temel araştırma faaliyetleri ile insan kaynağı yetiştirmeye yönelik faaliyetlerin ise; bu yapı içinde oluşturulacak projeler kapsamında tamamen devletçe desteklenmesi gerektiğini aktarı- yor. Prof. Dr. Oral şöyle devam ediyor: “Makine sektörüne ve üniversiteye düşen görevler, temel araştırmadan ürüne kadar tüm araştırma faaliyetlerini kapsayan kesintisiz yapının oluşturulabilmesi için vakit geçirmeden teknoloji ağ yapı ve platformları kurarak yoğun çalı şmalara başlaması, yol haritalarını ve somut proje çağrılarını oluşturma şeklinde özetlenebilir.”

“1979’DA MATİMAREN’İ KURDUK”
Türk makine sektörü firmalarına hizmet vermek üzere 1979 yılında bir grup ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi tarafından Makina Tasarım İmalat Araştırma Enstitüsü (MATİMAREN) kuruldu. Prof. Dr. Oral, 1983 yılına kadar özellikle Kamu İktisadi Kuruluşları adına pek çok uygulamalı araştırma projesini başarıyla tamamlayan MATİ- MAREN’in daha sonra özel sektör kuruluşları için de çok sayıda başarılı projeler yaptıklarını aktarıyor. Prof. Dr. Oral şöyle devam ediyor: “YÖK sonrası uygulamalı araştırmalar için döner sermaye mevzuatında yaşanan zorluklar nedeniyle MATİMAREN projeleri giderek danışmanlık projeleri haline gelmiştir. ODTÜ Teknokentin kurulmasından sonra makine sektörü adına yürütülen Ar- Ge projeleri Teknokent firmalarında yürütülmeye başlanmıştır. MATİMAREN ülkemizde makine sektöründe bilgi paylaşı mının sağlanması amacıyla ilkini 1984 yılında ulusal kongre olarak düzenlediğ i Makina Tasarım ve İmalat Kongrelerini (UMTIK) başlatmıştır. Her iki yılda bir ODTÜ Makina Mühendisli- ği Bölümünde düzenlenen UMTIK 1994 yılında uluslararası kongre niteliğini almı ş, 2002 yılından itibaren de iki yılda bir Türkiye’nin bir başka kentinde düzenlenmeye başlamıştır.” Makina Mühendisliği Bölümünde 1983 yılında Makine sektör firmalarıyla üniversiteleri bir araya getirmeyi amaçlayan MATİM (Makina Tasarım ve İmalat) Derneği’nin kurulduğunu aktaran Prof. Dr. Oral, “MATİM düzenli olarak yılda iki sayı olarak Türkçe bilimsel ve teknolojik makalelerin yayımlandığı MATIM dergisini çıkarmaktadır. Üniversite- sanayi işbirli- ğini oluşturmak üzere Makina Mühendisliğ i, Endüstri Mühendisliği ve Endüstriyel Tasarım Bölümlerinin katkıları yla, ODTÜ-OSTİM ortaklığında TÜBİ- TAK Üniversite-Sanayi Ortak Araştırma Merkezleri Programı (ÜSAMP) çerçevesinde 2004 yılında OSTIM’de ODAGEM (OSTİM Ortak Araştırma Merkezi) bir OSTIM ODTÜ Teknopark kuruluşu olarak kuruldu” diyor. Tüzel kişilik sorunları nedeniyle ODAGEM’in, 2007 yılından itibaren 25 ortaklı bir Anonim Şirket olarak yeniden yapılandığını aktaran Prof. Dr. Oral şöyle devam ediyor: “Şirket ortakları arasında OSTİM Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ve TOBB Ekonomi ve Ticaret Üniversitesinin yanı sı- ra şirketler ve şahıslar yer almaktadır. ODTÜ ise; şirketin doğal ortağıdır. ODAGEM 2007 yılından itibaren “İleri İmalat Sistemleri ve Teknolojileri Ar-Ge İşbirliği Ağı ve Platformu” projesinin de yürütücülüğünü yapmaktadır. Bu proje çerçevesinde ülke çapında bir platformun oluşturulması, bu platform faaliyetleri olarak da, imalat konusunda ülkemiz açısından önceliklerin belirlenmesi, faaliyetlerin planlanması, tematik proje önerilerinin oluşturularak platform adına çağrıya çıkılması, uluslararası işbirliklerinin oluşturulması, v.b. hedeflenmektedir. Sektörün bu platforma göstereceği ilgi, platformun başarı- sını sağlayacak ve ülkemizde temel araştırmadan ürüne kadar olan Ar-Ge süreçlerindeki zafiyetin giderilmesi açı- sından başarılı olma şansını artıracaktır. ODTÜ BİLTİR Araştırma Merkezi 1992 yılında Türkiye’nin ilk CAD-Cam Robot Araştırma Merkezi olarak Makina Mühendisliğ i Bölümünde Rektörlüğe bağlı bir Araştırma Merkezi olarak kuruldu. Merkez şimdiki yapısıyla pek çok disiplinler arası endüstriyel araştırma projesini yürütmektedir. Makine sektörünün yanı sıra üniversite içinde değişik konumlardaki laboratuarlarıyla otomotiv ve savunma sanayiine de hizmet vermektedir.”

“MEZUNLARIMIZ LİDER VASIŞI”
Prof. Dr. Oral, “Bölümümüz ülkemizin en nitelikli makina mühendislerini yetiştirmektedir. Mezunlarımız daha mezun olmadan firmalar tarafından kapışılmaktadı r. Mezunlarımız lider vasışı, analitik düşünce yapısına, deneysel çalı şma yapabilme becerisine ve problem çözme yeteneğine sahip olacak şekilde eğitilmekte, mühendislik yaşamlarında her türlü koşula kendilerini uyarlayabilmektedirler” diyor. Prof. Dr. Oral bölüm olarak sektörden beklentilerini ise şöyle sıralıyor: “Ar-Ge, lisans ve lisans üstü, doktora eğitimi konusunda yakın işbirli- ği oluşturmaları, bize mezunlarımız hakkı nda ve araştırma konularının belirlenmesinde geri beslemede bulunmaları- dır. Altyapımızın sektör ihtiyaçlarına göre güçlendirilmesi ve yenileştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda sektörün işbirliğ ine ve sponsorluğuna ihtiyaç vardı r. Ayrıca bölümümüzde kurulu MATİ M derneğinin güç kazanması, MATİ M dergisinin güçlenmesi ve UMTIK kongrelerine daha fazla sanayici katılımı için de sektörün desteğine gereksinim vardır.” “STAJ PROGRAMLARINA GEREKLİ ONEM VERİLMİYOR” Türkiye’de çok fazla makine mühendisliğ i programı olmasına karşın, bu programlardaki öğretim kadrosu, altyapı ve misyon-vizyon eksiklikleri nedeniyle çok azının istenen niteliklerde mühendis yetiştirebildiğini belirten Prof. Dr. Oral, “Ayrıca sanayi ve üniversiteler tarafı ndan staj programlarına gerekli önemin verilmemesi de, mezuniyet sonrası nda genç mühendislerin çalışma ortamları na kolayca uyum sağlayamamaları na yol açmaktadır” diyor. Sektörün bu nedenle nitelikli mühendis yetiştirilebilmesi için üniversitelerle sıkı işbirli- ğine girmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Oral, “Özellikle öğrenci staj programlarının oluşturulmasında yapıcı katkıda bulunmalıdır” diye konuşuyor. “UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNDE GELİŞMELER VAR” Üniversite-sanayi işbirliğinde eskiye oranla önemli ilerlemeler kaydedildiğine değinen Prof. Dr. Oral, “Firmalar eskiye oranla ürüne yönelik araştırma projelerinde daha fazla akademisyen danışman çalıştırmaktadırlar. Akademisyenler, TEYDEB projeleri sayesinde sanayi kuruluşlarındaki durumdan daha fazla haberdar olmuşlar, buralarda yapı lan çalışmalara nasıl katkı sağlayabilecekleri konusunda daha doğru ve birinci elden fikir sahibi olmuşlardır. Bu işbirliklerinin danışmanlık düzeyinden teknoloji geliştirmeye yönelik daha derin araştırma projelerinde işbirliğine dönüştürülmesi gerekir. Sanayici makina mühendisliği eğitimi konusunda daha fazla çalışarak fikir oluşturmalıdır” diyor. Prof. Dr. Oral, “ODTÜ Makina Mühendisliğ i Bölümü olarak günümüz koşulları na ve imkânlarına uygun en iyi makina mühendislerini yetiştirmek için kendi eğitim programımızı sürekli olarak sorgulamakta ve düzeltmekteyiz” diyor. Prof. Dr. Oral şöyle devam ediyor: “Güçlü bir lisans eğitiminin yanı sıra, sanayicilerin isteklerini en iyi şekilde karşılamayı hedefleyen güçlü bir yüksek lisans ve doktora programı yürütmeye çalışmaktayız. Öğretim üyelerimizin tamamı na yakını sanayicilerimiz için Ar- Ge projeleri yürütmekte ve bu projelerde mümkün olduğunca çok yüksek lisans ve doktora öğrencisi çalıştırılması- na çaba gösterilmektedir. ODAGEM, BİLTİR ve MATİM vasıtasıyla üniversite- sanayi işbirlikleri pekiştirilmeye, bu amaçla güçlü Ar-Ge ekiplerinin oluşturulması na çalışılmaktadır.” Spot: “Firmalar eskiye oranla ürüne yönelik araştırma projelerinde daha fazla akademisyen danışman çalıştırmaktadırlar. Akademisyenler, TEYDEB projeleri sayesinde sanayi kuruluşlarındaki durumdan daha fazla haberdar olmuşlar, buralarda yapılan çalışmalara nasıl katkı sağlayabilecekleri konusunda daha doğru ve birinci elden fikir sahibi olmuşlardır. Bu işbirliklerinin danışmanlık düzeyinden teknoloji geliştirmeye yönelik daha derin araştırma projelerinde işbirliğine dönüştürülmesi gerekir.


Prof. Dr. Süha Oral ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Bölümümüz ülkemizin en nitelikli makine mühendislerini yetiştirmektedir.