GEÇTİĞİMİZ ARALIK AYI BAŞINDA AÇIKLANAN ÜÇÜNCÜ TARIM ORMAN ŞÛRASI SONUÇ BİLDİRGESİ’NDE, “AKILLI TARIM” KONUSUNDA DA BİR TAVSİYE KARARI YER ALDI. HENÜZ KAMUOYUNUN DİKKATİNİ YETERİ KADAR ÇEKMEYEN BU EYLEM MADDESİNE, AVRUPA BİRLİĞİ İÇİNDE ÖZEL BİR ÖNEM ATFEDİLİYOR. AKILLI TARIM TEKNOLOJİLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE SON TEKNOLOJİYİ İÇEREN TARIM MAKİNELERİNİN DOĞRUDAN SATIN ALINMASI, AB’Lİ ÇİFTÇİLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU İÇİN BİLE FİNANSAL AÇIDAN ZORLAYICI OLURKEN, ÜLKEMİZ ÇİFTÇİLERİNİN BU YATIRIMLARI GERÇEKLEŞTİRMESİ KISA VE ORTA VADEDE PEK MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR.
Geride bıraktığımız yılın sonlarında, Kasım ayında Avrupalı 4 bin 855 çiftçi üzerinde yapılan bir ankete göre önümüzdeki iki yıl boyunca çiftliğine yatırım yapmayı düşünmeyen çift- çilerin oranı iki yıl öncesine göre altı puanlık artışla yüzde 32’ye çıkmış durumda. Oysa tarımda verimi arttıracak yeni yöntemlerin bütününü kapsayan hassas tarım teknolojileri, içerdiği dijital tarım teknolojileriyle birlikte özellikle gelişmiş ülkelerin tarım ajan- daları içinde giderek daha fazla bir yer buluyor. Avrupa Tarım Makinaları Birliği de (CEMA), yayımladığı basın bültenleri ve Ortak Tutum Belgeleri ile bu konuyu sıklıkla kamuoyunun gündemine taşıyor; konuyla ilgili olarak giderek daha fazla sayıda etkinliğin düzenleyicisi veya ortağı olarak ön planda yer alıyor.
CEMA’nın geçtiğimiz Eylül ayında yayımladığı bir Basın Bülteni1, “AB’nin yeni dönem Ortak Tarım Politikasının (CAP), bütün tarımsal işletmeleri kapsayacak şekilde akıllı tarım teknolojilerini desteklemesi” başlığı ile yayımlandı. Diğer yandan, CEMA’nın Avrupa Tarım, Kırsal Alan ve Orman Müteahhitleri Federasyonu (CEETTAR) ile birlikte deklare ettiği Ortak Tutum Belgesi’nde2 de, “Yeni dönem AB Ortak Tarım Politikalarında akıllı tarımın ve yeni teknolojilerin desteklenmesi” konusu ele alınmıştı. Durum AB cephesinde böyleyken, geçtiğimiz günlerde yayımlanan 3’üncü Tarım Orman Şûrası Sonuç Bildirgesi ile Türkiye’de ilk kez “Akıllı Tarım” konusu devletin bir eylem maddesi olarak kamuoyunun dikkatine sunuldu. “Tarımsal verimliliğin arttırılması ve kaynakların daha etkin kullanılması için bilişim teknolojisini tarım sektörüne ekleyerek Akıllı Tarım Uygulamalarının yaygınlaştırılması, Akıllı Tarım konusunda yetişmiş çiftçi/mühendis/ara eleman sayısının özel programlar uygulanarak arttırılması” şeklinde özetlenen bu eylem maddesini içeren Şûra kararları, tarımsal desteklemede artık yeni bir söylemin gerekliliğine de vurgu yapıyor. Şûra Sonuç Bildirgesi’nin ikinci maddesinde açıklanan “Yeni bir destekleme sistemine olan ihtiyaç”, aslında yeni tarımsal teknolojilere olan gereksinimide gösteriyor. Çünkü tarım makineleri parkımız hem son derece yaşlı hem de teknolojik olarak günümüzün çok
gerisinde kalmış durumda. Örneğin, traktör parkımızın yaş ortalaması 24 ve yaklaşık 600 bin traktör de 35 yaşın üzerinde! Akıllı tarım teknolojileri başta olmak üzere son teknolojiyi içeren tarım makinelerinin doğrudan
satın alınması, AB’li çiftçilerin çoğunluğu için bile finansal açıdan zorlayıcı olurken, bu yatırımlara ülkemiz çiftçilerinin girmesi -en azından- kısa ve orta vadede pek mümkün gözükmüyor. Avustralya’da 2015’te tahıl üretiminde otomatik dümenleme kullanma oranı yüzde 80 oranındayken, Türkiye’de 2019 yılında otomatik dümenlemeli traktör sayısı sadece 850’ydi. Bu, ilgiyle ele alınması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. AB’de akıllı tarıma erişim sağlayan çiftçi sayısının yüzde 25’in altında olması küresel rekabet açısından ciddi bir sorun olarak yansıtılırken, bu oran Türkiye’de yüzde 1 bile değil. AB bölgesinde yeni gübre serpme makinelerinin yüzde 70’i yayılma miktarı ve yönünü ayarlayan teknolojiye sahip, dahası yeni tarım ekipmanlarının yüzde 70 ila yüzde 80’inde akıllı tarım teknolojisi bileşeni yer alıyor. Tüm bu veriler ışığında, tarımda son teknolojik unsurları içinde barındıran yeni yöntemlere geçiş, ancak büyük oranda kapsamlı bir strateji ve destekleme politikasıyla mümkün olabilir. Bununla birlikte 2020 itibarıyla son teknoloji tarımsal mekanizasyon araçlarının edinimine yönelik bir destekleme politikasının hâlâ ilan edilmemiş olması, bir çelişki olarak görülebilir. Alternatif destekleme modelleri üzerinde “düzenleyici etki analizi” çalışmalarının süratle yapılması ve ilk etapta tarım makinelerinin edinimine yönelik uzun vadeli ve faizsiz kolay kredi imkânları sunulması başta TARMAKBİR ve diğer sektör paydaşlarınca da dile getirilen önemli bir husus.