YALNIZCA TÜRKİYE’DE DEĞİL TÜM DÜNYADA ÖNCE SAĞLIĞIMIZI SONRASINDA SOSYAL YAŞAMI TEPETAKLAK EDEN COVID-19 SALGINI EKONOMİLERİN DE KORKULU RÜYASI HALİNE GELDİ. ÖNCE FİNANSAL PİYASALARI VURAN SALGIN, DIŞARI ÇIKAMAYAN VE EKONOMİK YAŞAMA ENTEGRE OLAMAYAN İNSANLARIN TÜKETİM TALEPLERİNİN, ZORUNLU HARCAMALAR DIŞINDA DURMA NOKTASINA GELMESİYLE REEL SEKTÖRÜ DE CİDDİ ŞEKİLDE ETKİLEMEYE BAŞLADI.
Tüm dünyada alınan ekonomik tedbirler, bir yandan talebi canlandırmaya yönelik gelir transferi şeklinde olurken aynı zamanda virüs salgınından en fazla etkilenen sektörlerden başlamak üzere şimdilik kısa vadeli ancak ilerleyen dönemlerde daha uzun vadeye yayılacağı kesin olan bir takım tedbirlerin uygulanmasına neden oluyor.
Bu makalede, virüs salgınının makine sektörü üzerinde olası etkilerini belirlemeye ve başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı sektörü üzerinde olası etkileri analiz etmeye; sektörün kendine has özelliklerini belirleyerek makine sektörünün neden diğer sektörlere kıyasla ekonomi yönetimi tarafından önceliklendirilmesi gerektiğini vurgulamaya çalışacağım.
VİRÜS EKONOMİYİ NASIL ETKİLER?
Grafik 1’de, basitçe, aylar bazında imalat sanayisi genelinde ve makine sektörü özelinde kapasite kullanım oranlarını görebiliyoruz. Turuncu renkle gösterilen makine sektörünün kapasite kullanımında genellikle imalat ortalamasına paralel bir seyir izlediği, imalat genelinde kapasite kullanımında düşüşün yaşandığı kriz yıllarında ise (2008 ve 2009) makine sektörünün kapasite kullanımının çok daha düştüğü açıkça anlaşılıyor. 2018’in ortasından itibaren Türkiye ekonomisinde başlayan ekonomik darboğazın etkisiyle birlikte makine sektörünün kapasite kullanımı imalat ortalamasının altına gerilemişti ve toplamda 22 aydır bu şekilde devam ediyor. Son açıklanan Mart ayı kapasite kullanım oranında imalat ortalaması yüzde 75,3 iken makine sektöründe bu oran yüzde 69,9 olarak gerçekleşti.
Virüsün Türkiye ekonomisini etkilemeye başladığı ay olan Mart ayı önemli çünkü ekonomik durgunluğa dönüşeceğine kesin gözüyle bakılan bu sürece sektörler genel ortalamadan kötü başlamışlarsa, süreçten çok daha fazla zarar alarak ayrılmaları beklenebilir. Bu yönüyle makine sektörü, Türkiye’de ve dünyada sabit sermaye yatırımlarının durduğu ve gerilediği 2018 ve 2019 yıllarının etkisinden henüz kurtulamamışken virüsün ekonomik etkilerine maruz kaldı.
Mart ayı itibarıyla makine sektörünün yüzde 69,9 olan kapasite kullanım oranından daha düşük olan beş sektör bulunuyor. Buna göre tütün üretimi ve diğer metalik olmayan mineral ürünler yüzde 69,5, kayıtlı medyanın çoğaltılması yüzde 67, deri imalatı yüzde 65 ve içecek imalatı yüzde 50 kapasite kullanım oranına sahip bulunuyor. Diğer 17 sektörün kapasite kullanımı ise makine sektörünün üzerinde gerçekleşiyor. Tablo 1’de, kapasite kullanım oranı daha düşük olan beş sektör ve makine sektöründe imalat yapan firma sayılarını görebilirsiniz. Girişimci Bilgi Sistemi’nin 2018 yılı verilerine göre diğer beş sektörde toplamda faaliyet gösteren imalatçı sayısı 12 bin 433 iken, yalnızca makine sektöründe imalat yapan firma sayısı 14 bin 2 idi. Makine sektörü gibi virüse düşük faaliyet düzeyi ile yakalanan diğer beş sektörde üretim yapıp ekonomik olarak bu süreçten daha fazla olumsuz etkilenmesi beklenen firma sayısının toplamının, tek başına makine sektörünün altında kalmış olması dikkat çekici bir tabloya işaret ediyor: Makine sektöründe olup virüsten etkilenecek firma sayısı diğer sektörlerle kıyaslanamayacak kadar fazla. Bu yönüyle makine sektörü diğer imalat sektörlerinden net olarak ayrışıyor.
İÇ PAZARDA MAKİNEYİ KİM TALEP EDİYOR?
Kapasite kullanım oranı analizi, virüsün ekonomik olarak her sektörü aynı koşullarda yakalamadığını, daha fazla firmanın etkileneceği makine sektörünü daha zor koşullardayken etkilemeye başladığını bize gösteriyor. Ancak bu, sadece hikâyenin başlangıcı! Bunun ötesinde virüs her sektörü olumsuz etkileyecek ancak bu etki eşit olmayacak. Bu noktada makine sektörünün ne kadar olumsuz etkileneceği ya da bu etkinin ekonomi genelinden fazla olup olmayacağı da bir diğer soru olarak karşımıza çıkıyor. Bunun için iki farklı analiz yapılabilir. Tablo 2’deki TÜİK tarafından oluşturulan “Girdi-Çıktı Tabloları”, makine sektörü tarafından yapılan imalatın ne kadarlık kısmının hangi sektöre satıldığını gösteriyor (Rakamlarda ihracat, hane halkı, devlet talebi yer almayıp yalnızca iç tüketim gerçekleştiren özel sektörlere yer verilmiş). Buna göre makine sektörü arzının yüzde 28,7’si inşaat sektörüne, yüzde 20,2’si yine kendisiyle aynı sektördeki firmalara, yüzde 17,3’ü ise otomotiv sektörüne satılıyor. Özetle bu tablo, iç pazarda makine talebinin hangi sektörlerden geldiğinin anlaşılması açısından önem arz ediyor.
MAKİNE SEKTÖRÜNDE NE KADAR KAYIP YAŞANABİLİR?
Ekonomi yönetimi tarafından alınan tedbirlerden biri, ekonomik olarak virüsten ilk aşamada olumsuz etkilenmesi beklenen sektörlerin vergisel yükümlülükler yönüyle mücbir sebep kapsamına alınması oldu. Bu sektörler, bir yönüyle ekonomi yönetimi tarafından virüsten en çok etkilenmesi beklenen sektörleri gösteriyor. 24 Mart tarihli Resmi Gazete’de konuya ilişkin olarak 518 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlanmış ve mücbir sebep içerisinde kabul edilen sektörler şöyle belirlenmişti: “Koronavirüs salgınından doğrudan etkilenen ve ana faaliyet alanı itibarıyla; alışveriş merkezleri dâhil perakende, sağlık hizmetleri, mobilya imalatı, demir çelik ve metal sanayisi, madencilik ve taş ocakçılığı, bina inşaat hizmetleri, endüstriyel mutfak imalatı, otomotiv imalatı ve ticareti ile otomotiv sanayisi için parça ve aksesuar imalatı, araç kiralama, depolama faaliyetleri dâhil lojistik ve ulaşım, sinema ve tiyatro gibi sanatsal hizmetler, matbaacılık dâhil kitap, gazete, dergi ve benzeri basılı ürünlerin yayımcılık faaliyetleri, tur operatörleri ve seyahat acenteleri dâhil konaklama faaliyetleri, lokanta, kıraathane dâhil yiyecek ve içecek hizmetleri, tekstil ve konfeksiyon imalatı ve ticareti ile halkla ilişkiler dâhil etkinlik ve organizasyon hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulunan mükellefler...” Mücbir sebep kapsamına alınan sektörlerin makine sektöründen yaptığı alımların payı ise yüzde 55’e ulaşmış durumda. Bunun anlamı, makine sektörü satışlarının yüzde 55’inin mücbir sebep kapsamında ekonomi yönetimi tarafından en çok etkilenen sektörlere gittiği ve virüs salgınıyla birlikte makine sektörünün iç satışlarının yüzde 55’inin ilk aşamada duracak olmasıdır. Sektör satışlarının yüzde 20’sinin kendi içinde gerçekleştiği düşünüldüğünde, makine iç pazar satışlarının yüzde 75’inin en başta olumsuz etkileneceği de düşünülebilir.
Diğer yandan, bu etkinin parasal karşılığının da belirlenmesi mümkün. Bunun için farklı bir analize ihtiyaç duyacağız. Türkiye ekonomisi, imalat sanayisi ve makine sektörünün karşılaştırılmalı büyüme analizlerinin sonuçları şöyle özetlenebilir: Moody’s tarafından yayımla- nan son rapora göre Türkiye ekonomisinin ikinci ve üçüncü çeyreklerde yüzde 7 daralacağı öngörülüyor. TÜİK’in dönemsel büyüme rakamlarına göre ise ekonomide çeyreklik bazda yaklaşık yüzde 7’lik daralmanın meydana geldiği 2001 ve 2009 yıllarında imalat sanayisinin daha yüksek oranlarda, yüzde 10,5 ila yüzde 11,5 aralığında daraldığını görüyoruz. Girişimci Bilgi Sistemi verilerine göre de makine sektörü, daralma dönemlerinde imalat sanayisi ortalamasından yüzde 75 daha fazla daralma sergiliyor. Buna göre, makine sektöründe ikinci ve üçüncü çeyreklerde, geçen yıla göre yüzde 18,5 ila yüzde 20 aralığında bir ciro kaybı ortaya çıkabilir. Yine, imalat sanayisinde yaratılan katma değerin yüzde 23’ünün ilk çeyrekte, yüzde 25’inin ikinci ve üçüncü çeyreklerde, yüzde 27’sinin ise son çeyrekte yaratıldığını düşündüğümüzde, makine sektöründe ciro bazında parasal kaybın, çeyrekler bazında 5,5 ila 6 milyar lira düzeyinde olacağı da beklenebilir. Buraya kadarki üç farklı analizi şöyle özetlemek de mümkün:
• 2018’in ortasından itibaren Türkiye ekonomisinde başlayan ekonomik dar- boğazın etkisiyle makine sektörünün kapasite kullanım oranı imalat ortalamasının altına geriledi ve 22 aydır bu şekilde devam ediyor. Makine sektörü, Türkiye’de ve dünyada sabit sermaye yatırımlarının durduğu ve gerilediği 2018 ve 2019’un etkisinden henüz kurtulamamışken virüsün ekonomik etkilerine maruz kaldı.
• Virüsün Türkiye ekonomisini etkilemeye başladığı ay olan Mart ayında, kapasite kullanım oranı makine sektöründen daha düşük olan yalnızca beş imalat sanayisi bulunuyordu.
Bu beş sektörde faaliyet gösteren imalatçı sayısı 12 bin 433 iken yalnızca makine sektöründe imalat yapan firma sayısı 14 bindir. Makine sektöründe faaliyet gösterip virüsten etkilenecek firma sayısı diğer sektörlerle kıyaslanamayacak kadar fazla. Bu yönüyle makine sektörü, diğer imalat sektörlerinden net olarak ayrışıyor.
• Girdi-Çıktı Tablosu sonuçlarına göre, ekonomi yönetimi tarafından mücbir sebep kapsamına alınan sektörlerin makine sektöründen yaptığı alımların payı yüzde 55. Makine sektörünün satışlarının yüzde 20’sinin kendi içinde gerçekleştiği düşünüldüğünde, makine iç pazar satışlarının yüzde 75’inin en başta olumsuz etkilenmesi beklenebilir.
• Kısa vadede virüsün makine sektörü üzerindeki olumsuz ekonomik etkileri, ikinci ve üçüncü çeyreklerde, geçen yıla göre yüzde 18,5 ila yüzde 20 aralığında bir ciro kaybı olarak gerçekleşebilir; ciro bazında parasal kayıp, her bir çeyrek için 5,5 ila 6 milyar liraya ulaşabilir.