TARİHİ İPEK YOLU ÜZERİNDEKİ KONUMUYLA ANTİK ÇAĞLARDAN BERİ KÜLTÜREL VE EKONOMİK ÇEKİCİLİĞİNİ KORUYAN ÖZBEKİSTAN, ZENGİN YER ALTI KAYNAKLARI VE TARIMSAL ÜRETİM GÜCÜYLE HIZLI VE İSTİKRARLI BÜYÜMESİNİ SÜRDÜRÜYOR. ORTA ASYA’NIN KİLİT ÜLKELERİNDEN BİRİ OLAN ÖZBEKİSTAN, DIŞ TİCARETİNDE TÜRKİYE İLE GÜÇLÜ İŞ BİRLİĞİNE DE DEVAM EDİYOR. BUNUNLA BİRLİKTE, ÖZELLİKLE TARIM MAKİNELERİ, GIDA PAKETLEME VE AMBALAJ MAKİNELERİ SEKTÖRLERİNDEKİ YENİLEME ÇALIŞMALARI, ÖZBEKİSTAN’I MAKİNE SEKTÖRÜ ÖZELİNDE AYRICALIKLI BİR PAZAR OLARAK KONUMLANDIRMAYI DA GEREKTİRİYOR.

Altı bağımsız Türk devletinden biri olan Özbekistan, 33 milyona yaklaşan nüfusu, jeostratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik potansiyeliyle Orta Asya’nın kilit ülkelerinden biridir. Nüfus artış hızı dikkate alındığında, 2050 yılında Özbek nüfusunun 50 milyona ulaşabileceği tahmin edilirken, eski İpek Yolu üzerindeki en önemli merkezler olarak gösterilen Semerkant, Buhara ve Hive gibi şehirler yüzyıllar boyunca ekonomik, sosyal ve askeri ilerlemelerin merkezi olmuştur. Orta Asya cumhuriyetlerinin en kalabalık ülkesi olan Özbekistan, Uzak Doğu ve Avrupa arasında geçiş güzergâhı üzerindedir. Mineral kaynaklar bakımından zengin olan ülke, dünyanın dördüncü en büyük altın rezervine, 10’uncu en büyük bakır rezervine ve en büyük 12’nci uranyum kaynaklarına sahiptir. Diğer yandan Özbekistan, dünyanın en büyük pamuk ihracatçılarından biridir. Uzun yıllar kapalı bir rejimle yönetilen ülke, 2017’den beri yeni bir yönetim anlayışı altında reformlar yapıyor ve hızla dünyaya açılmaya devam ediyor.

ORTA ASYA’NIN KÜLTÜR BAŞKENTİ

Günümüz Özbekistan toprakları antik dönemde İran dillerinin konuşulduğu Mâverâünnehir ve Turan bölgelerinin parçasıydı. Kaydedilmiş ilk yerleşimciler olan Doğu İran kökenli İskitler; MÖ 8 ila 6’ncı yüzyıllarda Harezm, Baktriya ve Soğdya bölgelerinde; MÖ 3’üncü ila MS 6’ncı yüzyıllarda ise Fergana ve Margiyana bölgelerinde egemenlik kurdu. Bölge 7’nci yüzyıldaki Müslümanların İran’ı fethine kadar Pers Ahameniş İmparatorluğu, Grek-Baktriya Krallığı, Part İmparatorluğu ve Sasani İmparatorluğu’nun parçasıydı. Fethin ardından İslam dini ve kültürü bölgede yayılırken, aynı dönemde Semerkant, Hive ve Buhara gibi şehirler İpek Yolu sayesinde zenginleşti. İslam’ın Altın Çağı’nda Buhârî, Tirmizî, Birûni ve İbn-i Sina gibi dönemin önde gelen bilim ve ilim adamları bu şehirlerde yetişti. 13’ncü yüzyılda, bölgeye hâkim olan Harezmşahlar, Orta Asya’nın tümüyle birlikte Moğol istilalarına yenik düştü ve Moğol ordularına katılmış olan Türk boyları bölgeye yerleşerek Özbekistan’ı Türkleştirdiler. 14’üncü yüzyılda kurulan Timur İmparatorluğu’nun başkenti Semerkant, Uluğ Bey devrinde önemli bir bilim merkeziydi. Bu dönem, tarihçiler tarafından “Timurlu Rönesansı” olarak da anılıyor. İmparatorluk 16’ncı yüzyılda Özbek Şeybanîler tarafından yıkıldı ve bölgede Buhara, Hokand ve Hive hanlıkları kuruldu. Timurlu hanedanından Babür Şah ise Hindistan üzerinde egemenlik kurdu. 19’uncu yüzyılda Orta Asya, Rus İmparatorluğu’nun kontrolüne geçince, Taşkent bu dönemde Rus Türkistanı’nın başkenti oldu. Sovyetler Birliği 1924’te Sovyet Orta Asyası’nı parçalayarak Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdu ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1991’de Özbekistan Cumhuriyeti ilan edildi. Ülkeyi kuruluşundan 2016’ya dek yönetmiş olan İslam Kerimov döneminde Özbekistan’ın insan hakları ve bireysel özgürlükler konusunda politikaları uluslararası kuruluşlar tarafından ağır biçimde eleştirilmişti. Ancak Kerimov’un 2016’daki ölümünün ardından yeni cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ülkede yaygın olan pamuk köleliği ve çocuk işçiliği konularında reformlara girişti. Serbest ekonomiye geçiş için çalışmalar başlatılırken, Özbekistan’ın komşularıyla ilişkileri de iyileşti. Bu hızlı dönüşüm, Uluslararası Af Örgütü’nün 2017 ve 2018 yıllarındaki raporlarında da “Önceki dönemdeki baskıcı uygulamalar ve hukuksuzlukların sadece kalıntıları kaldı” sözleriyle onaylandı. Son olarak 2020 yılı BM raporu da iyileşmelerin gerçekleştiğini doğruladı.

SALGIN ETKİSİ ÖZBEK EKNOMİSİNİ SERT VURDU

Özbekistan’ın ekonomik kalkınma stratejisi, çeşitlendirilmiş ve rekabetçi bir ekonomi yaratmayı, yenilikçi teknolojiler ve yeni pazar yönetimi yöntemleri kullanarak ulusal kaynakların kullanımını en üst düzeye çıkarmayı amaçlıyor. Ülkenin özellikle dış ticaret alanındaki dış ekonomik faaliyeti, reformlar sonucunda nüfusun yaşam standartlarını doğrudan etkiliyor. Taşkent Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği ve Özbekistan Devlet İstatistik Komitesi verilerine göre, Ocak-Aralık 2020 döneminde ülkenin dış ticaret hacmi 36,1 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 13,1 oranında düşüş yaşandı. Bu dönemde ihracat yüzde 13,4’lük kayıpla 14,3 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ithalat ise yüzde 12,8 oranında azalarak 21,8 milyar oldu. Ülkenin geçtiğimiz yıldaki dış ticareti aylara göre incelendiğinde, özellikle Mart ayından itibaren dünya piyasa koşullarında yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle önemli kayıplar yaşandığı, Temmuz ve Ağustos aylarında ise altın ihracatının etkisiyle dış ticaret hacminde keskin artışlar elde edildiği görülüyor.

Ülkede halen ithal ikameci ürünlerin üretimi ve endüstriyel üretimin çeşitlendirilmesi yolunda çabalar artarak sürüyor. Komşu ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesi, ülkeler arasında sosyoekonomik, ticari, endüstriyel ve kültürel bağların geliştirilmesi için pek çok çalışma yapıldığı da görülüyor. Özbekistan’ın yaklaşık 170 ülke ile ticari ilişkisi bulunuyor. Dış ticaret hacminde en yüksek paya sahip ülkeler ise yüzde 17,7 ile Çin, yüzde 15,5 ile Rusya, yüzde 8,3 ile Kazakistan, yüzde 5,9 ile Güney Kore, yüzde 5,8 ile Türkiye, yüzde 2,5 ile Kırgızistan ve yüzde 2,3 ile Almanya olarak sıralanıyor. 

İTHALATTA MAKİNENİN PAYI ÇOK YÜKSEK

Ülke dış ticaretinde önemli pay tutan ithalat içinde en büyük payı, yüzde 37,6 ile makine ve ulaşım araçları üstlenirken, sanayi ürünleri yüzde 16,9, kimyasallar ve diğer kategorilere dâhil olmayan benzer ürünler yüzde 13,7, gıda ürünleri ve canlı hayvanlar yüzde 8,7 paya sahip bulunuyor. Mal ve hizmet ithalatının değerlerine bakıldığında, 2020 yılı Ocak-Aralık döneminde ithal mal hacmi geçen yılın aynı dönemine göre 1,9 milyar dolar azalarak 19,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, hizmet ithalatı ise 1,9 milyar dolar oldu. Ocak-Aralık 2020’de makine ve ulaştırma ekipmanları ithalatı 7,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,9 azalarak toplam ithalatın içerisinde payı yüzde 37,6 olarak gerçekleşti. Bu ürün grubundan en çok ithalat yapılan ülkeler ise Çin, Güney Kore, Rusya, Türkiye ve Almanya olarak sıralanıyor. Özbekistan’ın yatırım ortamı iyileştikçe, bu alandaki reformlar doğal olarak makine ve teçhizat ile bunların parçalarının ithalatını da arttırıyor. Böylece Çin, Güney Kore, Rusya, Almanya ve Türkiye gibi ülkelerden ithal edilen ürünlerde de artış yaşanıyor.

MAKİNE SEKTÖRÜ GELECEK VADEDİYOR

Özbekistan için en çok gelecek vadeden sanayi sektörü tarım makineleri ile gıda ve ambalaj makineleri olarak gösteriliyor. Modern paketleme ve işleme ekipmanlarına olan talep büyüme eğilimine girerken, ambalaj malzemelerinin yerel üretimi düşük düzeyde ilerliyor ve ithal girdilere bağımlılığı devam ediyor. Bu sektörün daha da geliştirilebilmesi için potansiyel fırsatları temsil eden işleme, paketleme ve soğuk depolama tesislerine olan ihtiyaç ise her yıl güçleniyor. Bu gelişmenin altında yatan nedenlerden biri de tarım sektörünün Özbekistan ekonomisinde önemli bir yer tutmaya devam etmesidir. GSYİH’nin yaklaşık yüzde 18’ini, iş gücünün yaklaşık  yüzde 26’sını istihdam eden tarım sektörü, pamuk ve tahıl üretimiyle Özbekistan’ı bu ürünlerin üretiminde dünyanın sayılı ülkelerinden biri arasında tutmaya devam ediyor. Bu kapsamda Özbekistan hükümeti de yeni teknolojilerin benimsenmesi yoluyla tarımsal verimliliği arttırmayı, yurt içi ve ihracat ürünlerine değer katmak için işleme ve paketleme kabiliyetlerini daha da geliştirmeyi amaçlıyor. Yine ülkede, tekstil sektörünün geliştirilmesi ve ham pamuktan daha fazlasının ihraç edilebilmesi için altyapı yatırımlarına da özel bir önem veriliyor.

ÖZBEKSİTAN’A DAHA ÇOK MAKİNE SATABİLİRİZ

Özbekistan’ın makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde ise BM İstatistik Bölümü verilerine göre ülkenin makine ihracatının, 2019’da yüzde 73,4 artarak 71,1 milyon dolar olarak kayda geçtiğini görüyoruz. Özbekistan’ın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 14,1 milyon dolarla Kazakistan yer alırken, ikinci sıradaki BAE 2019’da Özbekistan’dan 11 milyon dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki Türkmenistan’a da 9 milyon dolarlık makine ihraç edildi. 2019’da Türkiye ise Özbekistan’dan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 60,9’luk artışla dördüncü sırada yer aldı ve 7,1 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde Özbekistan’ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 1,15 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 0,6 olarak kayda geçti. Aynı dönemde Özbekistan’ın toplam ihracatının 14,3 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 0,5 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan, makine ithalatının, 21,8 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 27,5 pay aldığı Özbekistan’da, 2019’da yüzde 26,6’lık artışla 6 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Özbekistan’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 2,1 milyar dolarla Çin yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan Güney Kore’den 604,8 milyon dolar değerinde makine ithal edildi, üçüncü sıradaki Türkiye’den de 528,1 milyon dolarlık makine alımı yapıldı. Bu veriyle, Özbekistan’ın toplam 21,8 milyar dolarlık makine ithalatından 2019’da Türkiye’nin aldığı payın yüzde 2,4 seviyesinde gerçekleştiğini; Özbekistan’ın Türkiye’den yaptığı 1,3 milyar dolarlık toplam ithalat içindeki makinenin payının ise yüzde 40,7 olarak kayda geçtiğini hatırlatalım.