Değerli okurlarımız,
Küresel makine ticaretindeki payını her geçen yıl arttıran Türk makine sektörü, bu yılın ilk çeyreğinde, serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatını 7,5 milyar dolara yükseltti. İlk çeyrekte baz etkisi olmadan yüzde 15’lik artış yakalayan makine sektörü, Nisan ayında ise geçen yıla göre yüzde 100 ihracat artışı gerçekleştirdi. Yine bu dönemde, Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya en fazla Türk makinesi alan ülkeler olurken, AB genelindeki artış yüzde 38’e ulaştı.
Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, ilk çeyrekteki ihracat performansını değerlendirirken, yılın ilk dört ayında 3,5 milyar dolar ihracat yaptığımız ilk 10 pazarımıza, geçen yıl 2,5 milyar dolar, 2019 yılında ise 2,9 milyar dolarlık ihracat yaptığımızın altını çiziyor ve “Salgın, bize yeni dostlar kazandırdı ve geçen yıla göre toplam ihracatımızda yüzde 30 artış yaşandı. Salgın öncesi dönem olan 2019 yılına göre de yüzde 17 artış sağladığımız için memnuniyet duyuyoruz.” diyor.
Bununla birlikte, ne yazık ki ithal makine açlığımızı da bir türlü dindiremiyoruz. Geçen yıl makine sektöründe 11 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığı, bu yılın ilk çeyreği sonunda yüzde 29 artarak 2,8 milyar dolara kadar yükseldi. Bu artışı kaygı verici bulduklarını belirten Karavelioğlu, “Makine ithal etmenin yıllarca sürecek bağımlılıklar oluşturduğunu her
fırsatta söylüyoruz. Bu alışkanlığın Türkiye’nin cari açığına çok menfi etkileri olduğunu da istatistiklerle gözler önüne seriyoruz. Üretiminin yüzde 60’ını ihraç etmekte olan bir sektör olarak, rekabet gücümüzü arttırmak üzere ölçek büyütmek zorundayız fakat iç talepten sadece yüzde 33 pay alabiliyoruz. Dünyanın en büyük makine pazarlarından biriyiz ve petrol alır gibi makine ithal etmeyi sürdüremeyiz. Türkiye’ye makine satmak isteyenler, gelsin burada imalat yapsınlar istiyoruz ama ithalata bu kadar açık bir sektörün yatırım çekmesi mümkün olamıyor.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Diğer yandan, salgınla mücadelede önemli bir aşamaya geçiliyor. Avrupa başta olmak üzere birçok ülke yavaş ama tedbiri elden bırakmadan kısıtlamaları kaldırmaya, salgın öncesi döneme geçişe başlamış durumda. Türkiye’de de yakın dönemde kademeli normalleşmeye geçilmesi bekleniyor. Aşılama çalışmalarının devam etmesi, vaka sayılarının azalıyor olması da bu beklentiyi kuvvetlendiriyor.
Bu süreçte biz de Moment Expo sayfalarında makine sektörünün güncelini yakalamaya devam edeceğiz. 156’ncı sayımızda da bu yönde güncel içerikler oluşturmaya gayret ettik. “Gündem” sayfalarında makine sektörünü ilgilendiren önemli gelişmeleri aktarmaya devam ederken, “Kapak” sayfalarımızda ise 2021 yılı ve sonrası için küresel ekonomi, iş dünyası ve toplumsal yapıya yön verecek trendlere odaklandık. McKinsey & Company analistleri Kevin Sneader ve Shubham Singhal’ın hazırladığı “2021 ve sonrasına yön verecek trendler” başlıklı makale, özellikle “toparlanma yılı” olarak anılan 2021 yılı ve sonrasında iş dünyasına, küresel ekonomiye ve toplumsal yapıya yön verebilecek 13 trendi özetliyor ve “salgın sonrası” için genel bir çerçeve sunuyor.
Bu sayımızın makale yazarlarından biri de Yeminli Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçi Alptekin Yücebaş oldu. Alptekin Yücebaş, “Şirketlerde Kaçınılmaz Zorunluluk: Bağımsız Denetim” başlıklı makalesinde, bağımsız denetim ihtiyacının nedenlerini açıklıyor.
Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,
TUGAY SOYKAN