TÜRKİYE SANAYİSİNİN KALBİ MARMARA BÖLGESİ’NDE PEK ÇOK OSB’NİN KURULMASINA ÖNDERLİK ETMİŞ DUAYEN SANAYİCİ SÜHEYL ERBOZ, 11 MAYIS’TA, BİR AYDIR TEDAVİ GÖRDÜĞÜ COVID-19’A YENİK DÜŞTÜ.
Türkiye sanayisinin kalbi Marmara Bölgesi’nde pek çok OSB’nin kurulmasına önderlik eden duayen sanayici Süheyl Erboz, Ümraniye İMES, Dilovası İMES ve Yalova İMES Makine İhtisas OSB’nin kurucularındandı. Kocaeli-Gebze VI. (İMES) Makine İhtisas OSB Kurucu Başkanı, Yalova İMES Makine İhtisas OSB Onursal Başkanı olan Süheyl Erboz, sanayinin çarpık yapılaşmasını engellemek için uzun yıllardır özveriyle çalışıyordu. Erboz, OSB çatı kuruluşu OSBÜK’ün de bünyesinde üst düzey görevler almıştı. Sanayiye emek vermiş pek çok insanın sorunlarını çözmek için canla başla çalışan, OSB camiasında “ağabey” olarak gönüllerde taht kuran Süheyl Erboz’a Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve makine camiasına başsağlığı diliyoruz.
“SÜHEYL ERBOZ İŞ DÜNYASINA DEĞER KATANLARDANDI”
DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt, Süheyl Erboz’un en yakınındaki isimlerden biriydi. Bozkurt, Erboz’un vefatının ardından 17 Mayıs’ta DÜNYA Gazetesi’ndeki Buzdağının Dibi başlıklı köşesinde anlamlı bir yazı yayımladı ve Sühely Erboz’un yıllara yayılan çabalarını duygusal bir dille kaleme aldı. “Süheyl Erboz iş dünyasına değer katanlardandı” başlıklı bu yazıyı, Rüştü Bozkurt’un da izni ile Moment Expo okurlarıyla paylaşmak istiyoruz. “İstanbul’a taşındığım 1978’li yıllarda sanayinin gelişmesini gözlemek için sık uğradığım mekânlardan biri de Topçular semtindeki karşılıklı iki iş hanıydı. Onlarca küçük iş yeri vardı; derneklerinin etkinliklerinde tanıştığım iş insanlarını Cumartesi günleri ziyaret ediyor, işlerini nasıl yaptıklarını anlamaya çalışıyordum. Topçular’da sınırlı mekânlarda mucize yaratma sevdasının peşindeki insanlardan çok şey öğreniyordum. DÜNYA gazetesinde ilk yazım 1981’de yayımlandı ama aralıklı olsa da küçük ve orta ölçek iş yerleriyle ilgili gözlemlerimi aktarmayı 1980’li yılların ortalarında yoğunlaştırdım. Arada sırada Haliç’in iki yakasında oluşmuş zanaatkâr odaklı, elverişsiz mekânlarda üretim yapanlarla da Eskişehir’de ve Gaziantep’te gelişmesini yakından izlediğim ‘Sanayi Çarşısı’ modeli gibi iş yerlerine kavuşmaları gerektiğini tartışmaya açardım. Dudullu düzlüklerinde İMES Sanayi Sitesi’nin açılışı 1986’da yapıldı. Elverişsiz mekânlardan kurtulmak isteyen insanlar örgütlenmiş, 10 yıl süren inşaat tamamlanmış, en küçüğü 100 metrekare olan dükkânlarda iş insanları nefes almıştı. Küçük ve orta ölçek iş yerlerinin varlık nedenini, üretim örgütlenmesindeki işlevlerini kapsamlı bir yazıyla paylaştım. Yazımı okuyan Süheyl Erboz, karşılaştığımızda beni siteyi birlikte gezmek için davet etti... O günden bugünlere İMES iş insanlarından, Rönesans öncülerinden Michelangelo’nun 87 yaşında söylediği gibi, ‘Ancora imparo - Hâlâ öğreniyorum’. İMES, küçük ölçekli iş yerlerinden sıçrama tahtasıdır. Orada eli taşın altındaki insanların hayat okulunda öğrendiklerini paylaşmak herkesin bilgisini artırır. Süheyl Erboz’un zihnimde kristalleşen önemli özellikleri, paylaşımcı ve kapsayıcı olmasıydı. İnançlı bir insandı ama inançlarını başkalarının inancıyla sınırlardı; üretim örgütlenmesi gibi dünya işleriyle inançların karıştırılmaması gerektiğinin bilincindeydi. Yarım yüzyıldır sanayicilerin ‘iş yeri örgütlenmesinin’ merkezinde yerini aldı; birlikte çalıştığı çok sayıda insan onun yaptığı işe inanmış, işin ilkelerle yapılmasının önemini kavramış, fikr-i takibin önemini hiç ihmal etmemiş biri olduğuna tanıklık edecektir. Süheyl Erboz, ilke odaklı ödünsüz gözetim ve denetim disiplinini benimsemişti. İMES Sanayi Sitesi’nde dükkân önlerindeki bahçelerin, sokakların işgal edildiği tam bir kasaba kültürü karmaşası oluşabilirdi, eğer Erboz’un ilkeli disiplini olmasaydı. Siteyi yöneten kooperatifin belirlediği kurallardan hiç ödün vermeden, iş yerlerinin bahçelere ve sokaklara taşarak çevreyi çirkinleştirmesine izin vermemesi, gözümde ve gönlümde onu ayrıcalıklı bir yere yerleştirdi. İMES, kurulduğu dönemin ölçülerine göre büyük bir iş yeri merkeziydi. Site, 650 bin metrekaredir. Bu iş yerlerini yönetmenin gerektirdiği iç disiplin Süheyl Erboz’da olmasaydı örnek iş yeri olma yerine birçok yerde tanıklık ettiğimiz çirkinlikler ortaya çıkarabilirdi. Dilovası sırtlarında, bölgenin yüz akı olan Organize Sanayi Bölgesi’nin fikir aşamasından gerçeğe dönüşmesine, Samanlı Dağları’nın eteklerinde Yalova Makine İhtisas OSB’nin kuruluşuna Süheyl Erboz’un örgütçü kişiliğinin ve disiplininin damgası vardır. Çok sayıda insana, kuruma, kuruluşa dokunan bir iş yaptığımız zaman, kasaba kültürünü aşmamış olanların çıkardıkları sayısız engelle karşılaşırsınız. Erboz, yazılsa kara mizah örneği olabilecek engellemelerle yüzleşti. Engellerle karşılaştığında başkalarını suçlayarak rahatlamak yerine, Anadolu’da yaygın olan ‘Harmana giren, dirgene dayanır’ özdeyişini anımsadı, motivasyonunu yükseltti, direncini arttırdı; ardına bakmadan doğru bildiği yolda ilerledi. İster küçük bir iş yeri ister küresel ölçekte bir firma olsun ya da devlet düzeyinde yapılansın, örgütlerin yönetiminde bir insanın 12 yıldan fazla kalmaması ilkesine katılanlardanım. Bir yazımda ilkeyi paylaştım, uzun süre görevde kalmak için güneş görmemiş oyunlar oynayanların, şark kurnazlıklarına başvuranların, kendiyle aşırı meşgul olanların topluma verdikleri zararları anlatmaya çalıştım. Süheyl Erboz telefon etti, ‘Hoca, anlattığın konuda 10 numara alamam ama sınıfı geçebilirim. Başka arkadaşların yetişmesi için İMES’te, Dilovası’nda ve Yalova’da sözünü ettiğin ilkelere nispeten uydum.’ dedi. Yakın çalışma arkadaşlarına sorduğumda, ‘Örgütçü, yapıcı, insancıl, kuralcı, paylaşımcı, kapsayıcı ve bereket üreten insan.” tanımlamasını yaptılar. Gerçekten de ‘insan biraz da başkaları için yaşadığı zaman insandır’ genellemesinin örneğiydi. Kendi kasasını ve kesesini doldurmaktan çok, insanların daha iyi koşullarda, daha kaliteli, verimli ve değer katan üretim yapabilmesi için bir ömür tüketti. Bir başka özelliğini daha paylaşmak isterim... Ne kadar farklı düşünceye sahip olursanız olun, Süheyl Erboz’a aykırı sorularınızı sorabilirdiniz. Alınmaz, darılmaz, kırılmaz ve kaldığınız yerden ilişkilerinizi sürdürebilirdiniz. Bir meslek dergisinde çıkan yazımda, uygulamaların geri bildirim döngüsünü işleterek ‘yaratıcı yüzleşme öz güveni’ gösterenlerin başarılı olduğunu tartışmıştım. Süheyl Erboz telefon etti, ‘Bu yaratıcı yüzleşme öz güveni tepeden tırnağa hepimizin zihinlerinde perçinlenmeli ki, küresel rekabette yerimiz olsun.’ diye desteğini bildirdi. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinden göçmüş, Perşembe Pazarı’nda gemiler için parçalar, makineler üreten bir babanın oğluydu. Doğuştan iş yaşamının ortasına düşmüştü. Haliç’in iki yakasında kendiliğinden oluşan, zamana uyum gösteremeyen iş yerlerini geliştirmek için kendini adamıştı. Ortaya çıkardığı eserler bu ülkenin üretim gücüne değerler ekledi. Şimdi hepimize düşen görev, Süheyl Erboz’u bir rol modeli olarak gençlere anlatmak, tanıtmak, yaptıklarının değerini paylaşmak, onu eserleriyle birlikte yaşatmaktır. Ailesine ve sevdiklerine sabır, kendisine sonsuz rahmetler diliyorum.”
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜK KAYBI SÜHEYL ERBOZ”
Süheyl Erboz’un yakın çalışma arkadaşlarından sanayici Ahmet Sözer ise yayımladığı “Türkiye’nin büyük kaybı Süheyl Erboz” başlıklı yazıda, Erboz’un hem sanayi hem de eğitim dünyasına katkılarını hatırlattı. “Türkiye’de sanayi dendiğinde akla ilk gelen yer İstanbul Karaköy’deki Perşembe Pazarı’dır. Sanayinin kalbi ilk burada atmıştır. Birçok değerli sanayici ilk burada sanata başlamış, öğrenmiş daha sonra da yurdun çeşitli yerlerinde öğrendikleri sanatı icra etmeye başlamıştır. Süheyl Erboz da buradaki küçücük dükkanında sanatı öğrenmiş, öğrendiklerine teknik okullarda çok değerli bilgiler ekledikten sonra etrafına ve yurda çok faydalı olmuş değerli bir kişidir. Bu yolculukta kendisinden ziyade vatana nasıl hizmet edebilirim düşüncesi her zaman ön planda olmuştur. Bu uğurda çok fedakârlık yapmış, kendi işini hep vatan aşkının arkasında tutmuştur. Ben, Süheyl Erboz ile Dudullu İMES’de tanıştım. Onun başkanlığında, birlikte 10 yıl çalıştık. Dudullu İMES 650 dönüm üzerine kurulmuş, 843 adet iş yeri olan bir sanayi sitesidir. Burada ilk satın aldığımız 600 metrekarelik dükkân; İMES’in en büyük alana sahip dükkânlarından biriydi. Henüz yönetimde değildim. Kendisiyle ilk görüşmemizde İMES’in kurallarını ve uyulması gereken şartları söyledi. Köşe bir dükkândı ve eski mal sahibi köşedeki yeşilliği kısmen kullanıyordu. Bize, önce bu yeşilliği uygun hale getirmemizi ve kendi sınırlarımıza çekilmemizi hatırlattı. Peyzaj yapılmış yeşil alan, sanayide çok önemlidir. Sanayici günümüzde maalesef bu alanlara önem vermeyebiliyor. Dudullu İMES’te yeşil alanlar, fidanlar, ağaçlar hep Süheyl Erboz sayesinde korunmuştur. Bitki seraları yapılmış, fideler yetiştirilmiş, bu alanların korunması ve arttırılması için çok çaba sarf edilmiştir. Birlikte çalışırken, Erboz’un bu tutumu beni çok etkilemiştir. Her zaman birlikte çalıştığı ekibine önem vermiştir. Birlikte çalıştığı ekipteki kişilerin görüşlerine müracaat etmiştir, koruyucu ve kollayıcı olmuştur. Yeri gelince arkadaş, yeri gelince dost, yeri gelince ağabey ve hatta yeri gelince baba olmuştur. Liderlik onun vasfında vardı. Kiminin babası liderdir kendisi lider doğmuştur, fakat liderlik vasıfları yoktur; kimi lider değildir, ona liderlik yakıştırılır fakat hiçbir zaman liderlik yapamazlar. Fakat Süheyl Erboz lider olma konusunda tüm özellikleri bünyesinde tartışmasız olarak taşıyordu. Düşüncelerini açıklarken hiçbir zaman kırıcı olmazdı.
Dilovası İMES’i ise Erboz ve ekibiyle birlikte bizler kurduk. Burayı kurarken birlikte yönetim kurulunda en ince ayrıntılarla bile zaman ayırarak ilgilenirdi. Bu nedenle kendi işine pek zaman kalmazdı. Yeşili çok sevdiğinden İMES logosunu kendi yaptı ve bu logoda papatya imajını kullandı. Planlama yaparken de peyzaja çok önem verdi. Altyapıyı nasıl yapalım diye düşünürken, henüz Türkiye’de yapılmayan yol kenarından geçen ve yolun üstünde görülmeyen galeri sistemini öneri olarak getirdim. Çok ilgisini çekti, araştırdı. Türkiye’de altyapısı galeri içerisinden geçen ilk OSB’lerden biri de Dilovası İMES’tir. Teknoloji ve ihtiyaçlar sürekli gelişmesine rağmen galeri sistemi sayesinde yollarımızda hiçbir kazı yapılmadı. Burada da Erboz’un yenilikçi ve ileri görüşlülüğü öne çıkmıştır. Dilovası İMES’in kuruluşunda nice nice zorluklar ortaya çıkmasına rağmen, hepimize azim aşılayan, zorlukları yenme aşkı veren yine Erboz’dur. Sonunda başarılı olduk ve bu dev üretim bölgesini Türkiye’ye kazandırdık. 3.000 dönüm üzerine kurulan 300’den fazla fabrika ve 10 binin üzerinde istihdam barındıran; bu yıl sonu itibarıyla yüzde 100 doluluğa ulaşacak Dilovası İMES OSB’nin yönetiminde bulunuyor olmaktan gurur duyuyorum. İMES camiasının birlikteliği onun her zaman önceliğiydi. Çeşitli vesilelerle yılda en az bir kez bu camiayı ailelerimizle bir araya getirirdi. Bu buluşmayı geleneksel hale getirmiştik. Bu toplantılar sohbet amacını taşırdı. Aramızdaki eski ustalarımıza söz vererek görüş ve tavsiyelerini alırdık, eski ustalarımızı onurlandırırdık. Aramıza yeni katılan gençlerimizi tanıştırarak onların ileriye dönük yatırımlarını teşvik edecek, cesaretlendirecek konuşmalar yapardık. Eğitimi ve çocukları çok severdi. Bu özelliği yardımseverliği ile birleşince, tamamen kendi imkânlarıyla ve tüm teşrifatını kendi üstlenerek ilköğretim okulu açtı. Hatta, değerli kitaplarla dolu kütüphanesini bu okula bağışladı; bu konuda da bizlere örnek oldu. Gerek Dudullu İMES’te gerekse Dilovası İMES’te çıraklık okulu, anaokulu ve kreş gibi yatırımlarda öncülük yaparak hayata geçirmiştir. Bütün bu yaptıkları zor işlerdi ama zorluklara rağmen yılmadı. Yalova İMES OSB’nin kurulması için çalışmalara başladı. Edindiği tecrübeyle, yakın bir gelecekte isminden çok bahsedeceğimiz Yalova İMES’i kurdu. Burada da ‘Yeni Nesil OSB’ anlayışıyla inşaatlar hızla devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası gibi yerlerde uzun yıllar hizmet verdi. İMES’e verdiği emekler ve bu camianın kesintiye uğramaması için İMES Vakfı’nı kurdu. Bu vakıf sayesinde dara düşmüş eski ustalarımıza yardım eli uzatmayı hedefledi. Keza, yine yardıma ihtiyacı olan çıraklarımıza, çalışan personelin çocuklarına eğitim bursu verebilmek için onlara kucak açmayı hedefledi. Vakfın Başkanı olarak son anına kadar bu görevini başarıyla sürdürmüştür. Bütün bu anlattıklarım Süheyl Erboz için ilk anda aklıma gelenlerdir. ‘Türkiye’de İz Bırakanlar’ başlığında anlatılması gereken çok sayıda kişi var. Süheyl Erboz’u bu listede ilk sıralara koysak, hiç de abartmış olmayız. Ne mutlu bize ki böyle değerli bir kişi ile görev yaptık. Ne mutlu bize ki böyle değerli kişilerin bulunduğu ülkede yaşıyoruz. Süheyl Erboz’u rahmetle anıyorum. Mekânı Cennet olsun. Nur içinde yatsın.”