TÜRKİYE VE MISIR ARASINDA NORMALLEŞME SÜRECİNİN BAŞLAMASI, EKONOMİK İLİŞKİLERİ KISA SÜREDE CANLANDIRMAYACAK OLSA DA DEVAM EDEN İKİLİ TİCARETİN ARTMASI İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM ANLAMINA GELİYOR. HALEN MISIR’IN EN ÖNEMLİ TİCARET PARTNERLERİNDEN BİRİ OLAN TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARET FAZLASI VERDİĞİ İKİLİ TİCARETTE, MAKİNE SEKTÖRÜ DE GÜÇLÜ BİR KONUMDA BULUNUYOR. İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİ VE MISIR’DA PLANLANAN DEV PROJELERDE İHTİYAÇ DUYULACAK MAKİNE YATIRIMLARIYLA, MAKİNE SEKTÖRÜ ÖZELİNDEKİ TİCARETİN ARTMASI BEKLENEBİLİR.
Mısır, Arap ülkeleri içinde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ardından üçüncü büyük ekonomidir. Afrika kıtasında ise Güney Afrika’dan sonra ikinci büyük ekonomiye sahiptir. Gelişmekte olan Mısır ekonomisi önemli ölçüde dış ticaret açığı vermekle birlikte, bu açığı turizm, Süveyş Kanalı ve işçi gelirleriyle kapatmaya çalışıyor. Dünyanın 42’nci büyük ekonomisi olan Mısır, hızla artan nüfusu, Orta Doğu ve Afrika arasında köprü niteliğinde olan avantajlı coğrafi konumu ve büyüyen ekonomisiyle Afrika pazarında ciddi ticaret fırsatları sunmaya devam ediyor. Mısır, Asya ve Avrupa arasında önemli bir ticaret yolu ve dünya ekonomisinin kilit arterlerinden biri olan Süveyş Kanalı’na ev sahipliği yapmasıyla küresel ekonomide önemli bir aktör olmayı sürdürüyor. Diğer yandan Mısır, Dünya Bankası “İş Yapma Kolaylığı” endeksinde ise 114’üncü sırada bulunuyor. Mısır ile Anadolu coğrafyasının stratejik partnerliğinin tarihi ise antik çağlara kadar uzanıyor. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de Mısır her zaman Anadolu’da üretilen ürünlerin en önemli pazarlarının başında geliyordu. Türkiye, bu köklü ilişkinin sürdürücüsü olarak Mısır ile her zaman yakın ekonomik ilişki içinde olurken, Mısır da kendi coğrafyasındaki potansiyeli ekonomik partnerlerine kullandırabilmesi bakımından, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki en istikrarlı ülkelerden biri olmayı sürdürüyor. Nitekim Mısır’ın stratejik konumu, tarihsel ve ekonomik bağları ile Türkiye için taşıdığı önem, bugün aynı zamanda küresel ticaret için de geçerli. Mısır’ın kalabalık nüfusu ile Türkiye için Afrika’da büyük bir ticari pazar olması, Türk ihracatçısı için yeni dönemde birçok fırsatın yaratılabileceği anlamına da geliyor. Ayrıca Mısır, tek başına büyük bir pazar olmasının yanı sıra stratejik pozisyonuyla Afrika’ya ve diğer Arap ülkelerine açılmaları için Türk ihracatçılarına yeni kapılar arayabilme potansiyeli de taşıyor. Her ne kadar Türk firmalar için Mısır ilk kez keşfedilecek bir ülke olmasa da ilişkilerin normalleşmesiyle değişecek yaklaşımlar ve arkasından gelebilecek teşvikler, iki ülkenin iş insanları için salgın krizine rağmen karşılıklı kazançlar sağlayabilir. Mısır sanayisinin ihtiyacı olan ham madde ve ara mallar Türkiye’den tedarik edilebileceği gibi, sektörel girişimlerle bölgedeki dinamik iş gücü ortak yatırımlarla değerlendirilebilir.
7 BİN YILLIK KADİM TARİH
Mısır, belki de en çok 7 bin yıllık tarihiyle tanınıyor. Topraklarının çok büyük bölümü çöllerle kaplı olmasına rağmen, güneyden kuzeye ülkeyi boydan boya kat eden Nil Nehri’nin etrafında gelişen Mısır, binlerce yıl boyunca Antik Mısır krallıklarına ev sahipliği yaptı. Firavunlar Dönemi olarak anılan bu çağları birkaç cümle ile anlatmak elbette mümkün değil. Nil Nehri’nin dönemsel taşkınlarını gözlemleyerek üretimlerini bu döngülere göre planlayan Mısırlılar, çöl topraklarında inanılmaz bir zenginlik sahibi olurken, çevrelerindeki ülke ve bölgeler üzerinde de hâkimiyet kurmaya başladılar. Nil Nehri’nin yaşam enerjisiyle Antik Çağ’daki en büyük medeniyetlerden birini kuran Mısırlılar, özellikle MÖ 1500’lerde başladığı düşünülen “Yeni Krallık” döneminde güçlerinin zirvesine ulaştılar. Büyük Ramses ya da II. Ramses’in Firavun olduğu bu dönemde Mısır, o dönemin bir diğer süper gücü olan Anadolu kökenli Hititlerle çatışmaya başlamıştı. Kadeş Savaşı ile zirveye ulaşan bu çatışmalar, tarihin bilinen ilk yazılı anlaşması olarak gösterilen Kadeş Anlaşması’na kadar devam etti. Büyük İskender’in Mısır’ı fethinden sonra başlayan Yunan-Roma dönemi ve hemen ardından Roma İmparatorluğu’nun istilasıyla Mısır’daki Firavunlar Dönemi’nin sona erdi. MS 600’lerden itibarense Mısır’da Arap istilaları baş göstermeye başladı. 1517’de Osmanlı himayesine giren Mısır, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İngilizlerce ilhak edildi; İngilizlerce 1922’de kurulan Mısır Krallığı yerini 1953’te Mısır Cumhuriyeti’ne bıraktı.
NİL NEHRİ, SADECE TOPRAĞI DEĞİL BİLİMİ, SANATI VE MİMARİYİ DE BESLEDİ
Eski Mısır uygarlığının başarısı, kısmen Nil Vadisi’nin koşullarına uyum sağlamakta gösterdiği beceriden geliyor. Taşkınların öngörülmesi ve verimli vadinin kontrollü sulanması, toplumsal ve kültürel gelişmeyi besleyen ürün fazlasının üretilmesini sağladı. Ürün fazlasının kullanılmasıyla siyasi otorite, Nil vadisi ve onun civarındaki çöl arazisindeki madenleri işletmek, özgün bir yazı sistemini erken evrelerde geliştirmek, karmaşık inşa ve tarım projelerini hayata geçirmek, dış dünya ile ticareti geliştirmek ve yabancı istilacıları uzak tutmaya ve Mısır üstünlüğünü kabul ettirmeye yönelik bir askeri yapılanışı sağlamak için gerekli kaynakları sağladı. Bu yöndeki faaliyetleri harekete geçiren ve planlayıp örgütleyen, seçkin yazmanlardan oluşan bir bürokrasi, dini liderler, bir Firavunun denetimi altındaki yöneticiler topluluğuydu. Bu unsurlar, aynı hedeflere yönelik olarak yönlendirildi ve bölgede yerleşik insanları, ayrıntılı düzenlenmiş bir dini inançlar sistemi çerçevesinde bir araya getirdi. Antik Mısır’ın birçok başarısı da bu uygarlık içinde ortaya çıkan çeşitli gelişmelere, uygulamalara dayanıyor. Taş ocaklarının işletilmesi, anıtsal piramit ve tapınakların, dikilitaşların yapımına olanak sağlayan ölçümleme ve inşaat teknikleri, taşkın sonrası kaybolan arazi sınırlarının tespitinde harita ve kadastro bilgisi, pratik ve etkili bir tıp bilgisi, sulama ve tarım teknikleri, bilinen ilk geminin yapımı, Mısır fayans ve cam tekniği, yeni yazın biçimleri ve bilinen en eski barış antlaşması gibi.
Sonuçta Mısır, kalıcı bir miras bıraktı; sanat ve mimarisi yaygın olarak örnek alındı ve eski yapıtları dünyanın uzak köşelerine kadar taşındı. Anıtsal kalıntıları, yüzyıllar boyunca gezginlerin ve yazarların ilham kaynağı oldu. Erken Modern Dönemdeki kazılar, Mısır Uygarlığının yapıtlarına karşı ilgi uyanmasına de giderek bu yönde bilimsel araştırmalara yol açtığı gibi dünya ve Mısır için bıraktığı kültürel mirasa karşı daha büyük bir takdir oluştu.
2021’DE YÜZDE 3 BÜYÜME BEKLENİYOR
1990’lı yıllardan itibaren Mısır “pazar ekonomisi” olma yolunda yapısal reform sürecini IMF desteğiyle yürürlüğe koymaya başlamış, bu çerçevede, maliye, para-banka politikaları ile özelleştirme ve ticaretin serbestleştirilmesine yönelik düzenlemelere gitmişti. 2004-2008 arasındaki dönemde ise yabancı yatırımları çekmeye ve milli geliri arttırmaya yönelik yapısal reformlar hayata geçirilmiş, ticari serbestleşme ve yatırım teşviki sağlanarak yasal düzenlemelerde esneklik sağlanmıştı. Günümüzde Mısır, 100 milyonluk nüfusu ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın birinci, dünyanın ise 14’üncü kalabalık ülkesidir. 2010 yılından bu yana Mısır nüfusunun her yıl yüzde 2’nin üzerinde artmasıyla tüketici pazarı da hızla genişliyor.
İş gücüne katılım oranı yüzde 48 olan ülkenin işsizlik oranı ise yüzde 12 olarak açıklanıyor. İş gücünün yüzde 49’u hizmetler sektöründe istihdam edilirken, sanayi sektörleri istihdamdan yüzde 27 pay alıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, 2021 yılı GSYİH büyüklüğü cari fiyatlarla 361,8 milyar dolar öngörülen Mısır ekonomisinin, bu yıl yüzde 3 büyüme sergilemesi bekleniyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre, Mısır 2020’de 26,8 milyar dolarlık ihracat ve 60,3 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. 33,5 milyar dolarlık ihracat açığı ile Mısır, dünyada en çok ticaret açığı veren ülkeler arasında yer almaya devam ederken, ülkenin en yakın ticaret partnerleri BAE, Suudi Arabistan, Türkiye, Çin ve ABD olarak sıralanıyor. Mısır’ın en çok ihracat gerçekleştirdiği ülkeler sıralamasında üçüncü sırada bulunan Türkiye, geçtiğimiz yıl Mısır’dan 1,6 milyar dolar değerinde ürün ve hizmet satın almış; bunun önemli bir bölümü de plastik ve mamulleri, mineral yakıtlar ve yağlar ile elektrikli makine ve ekipmanlar segmentlerinde gerçekleşmişti. Benzer şekilde, Mısır, ithalatında beşinci sırada bulunan Türkiye’den 2020’de 3 milyar dolar değerinde ürün ve hizmet satın almış; bunun önemli bir bölümünü demir-çelik, otomotiv ve yan sanayisi ile makine ve ekipmanlar segmentleri üstlenmişti.
MISIR’DAKİ YATIRIM PLANLARI İKİLİ TİCARETİ GÜÇLENDİREBİLİR
Petrol ve gaz sektörü, Mısır’da GSYİH’sinin yüzde 10’unu ve ihracatının üçte birini oluşturuyor. Tekstil ve kimyasallar (özellikle kimyasal gübre) ise üretimde ve ihracat gelirlerinde öne çıkan diğer sektörler olarak sıralanıyor. Nil Nehri çevresindeki tarıma elverişli ve verimli araziler, Mısır’ın dört mevsim tarımsal üretim gerçekleştirmesine izin verse de 100 milyonu aşan ve artmaya devam eden nüfusu nedeniyle Mısır, dünyanın önde gelen tarım ithalatçıları arasında yer almayı sürdürüyor. Bununla birlikte Mısır, hurma, incir, pamuk, çilek gibi çok sayıda tarım ürününün dünyada en önemli üretici ve ihracatçısı olmaya da devam ediyor. Mısır’ın mineral ve enerji kaynakları arasında petrol, doğal gaz, fosfatlar, altın ve demir cevheri bulunurken, bu kaynaklar ülkenin iç talebinin ancak üçte birini karşılayabiliyor. Bu doğrultuda, Mısır, yerel doğal gaz piyasasını serbestleştirmek ve özel sektör şirketlerinin ülkeye gaz ithal etmesi ve dağıtmasını sağlamak için yeni bir düzenleyici sistem de geliştiriyor. Bu düzenlemeyle doğacak olan keşif ve saha geliştirme, rafineriler ve petrokimya projelerini takip etmek ve iş birliği fırsatlarını değerlendirmenin Türkiye için faydalı olacağı bildirilirken, Mısır hükümeti ayrıca yeni şehirler inşa etme, ulaşım altyapısını geliştirme ve daha iyi atık su arıtma ve suyu tuzdan arındırma tesisleri geliştirmek üzerine büyük ölçekli altyapı projeleri de planlıyor. Bu projelerden doğacak makine ve ekipmanları taleplerinin de Türkiye’ye ihracat geliri olarak geri dönüş potansiyeli bulunuyor.
EKONOMİSİ SALGINDA AYAKTA KALDI
Anadolu Ajansı’nda yayımlanan bir analize göre, Mısır’da salgının devam eden etkisiyle büyümenin 2021’de yüzde 2,3’e düşeceği tahmin ediliyor. Dünya genelindeki birçok ülkeye göre yüzde 2,3 büyüme, ülke ekonomisinin salgına rağmen büyümede ayakta kalabildiğini ortaya koyarken, aşılanma oranı 2022’nin başlarına kadar yeterince yükselirse, Mısır’ın 2021’de ve takip eden yıllarda büyüme ivmesini kademeli olarak yeniden hızlandırması beklenebilir. Büyüme, kısıtlamaların kaldırılması ve sosyal mesafe önlemlerinin gevşetilmesiyle birlikte, yüzde 2 gibi düşük seviyede kalmasına rağmen, halen yukarı doğru hızlanış eğilimini sürdürüyor. Salgının başlangıcında toplam istihdamdaki ilk düşüşün tersine döndüğünü hem iş gücüne katılım hem de istihdam oranlarının toparlanmaya başladığını ifade eden analizde, işsizlik üzerindeki baskınınsa halen devam ettiğinin altı çiziliyor. Öte yandan, geçen yıl Kahire ve Uluslararası Para Fonu (IMF) arasında varılan uzlaşma sonucu 2,7 milyar dolarlık kredi Mısır tarafından onaylanmış ve salgın sırasında ülkenin duyduğu döviz ihtiyacına cevap verilmişti. Salgının başlangıcında, Mısır hükümeti 100 milyar Mısır Lirası değerinde bir acil durum müdahale paketi tasarlamış; buradaki temel önlemler arasında düzensiz işçilere istisnai parasal hibe ve mevcut nakit transferi programlarının genişletilmesi yer almıştı. Mısır Merkez Bankası, likiditeyi rahatlatmak ve bireylerin uygun koşullarda krediye erişimini sağlamak için politika faizlerini düşürürken, bu adım 2019-2020 finans yılında yüzde 5,7 olarak kaydedilen enflasyonun gerilemesi için atılan önemli bir adımdı. Sonuç olarak analiz, Mısır hükümetinin öncelikle sübvanse ettiği turizm, imalat, Süveyş Kanalı, petrol ve gaz çıkarıcıları gibi kilit sektörler, seyahat kısıtlamaları, talep düşüşü ve ticaretteki kesintilerden etkilenmeye devam ettiğini söylüyor ve Türkiye için yeni dönemde bu kritik sektörlere yönelik birçok fırsat oluşturulabileceğini vurguluyor.
MAKİNE İHRACATINDA ABD’Yİ GEÇEBİLİRİZ
Mısır’ın makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre, ülkenin makine ihracatının çok sınırlı olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, 2020’deki salgın etkisine rağmen Mısır, makine ihracatında yüzde 44,1’lik bir artış gerçekleştirdi ve 203,8 milyon dolarlık makine ihraç etti. Mısır’ın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 22,1 milyon dolarla BAE yer alırken, ikinci sıradaki Suudi Arabistan 2020’de Mısır’dan 20,9 milyon dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki Çekya’ya da 13,5 milyon dolarlık makine ihraç edildi. 2020’de Türkiye ise Mısır’dan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 270,5’lik artışla 9’uncu sırada yer aldı ve 7,3 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde Mısır’ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 1,7 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 0,4 olarak kayda geçti. Aynı dönemde Mısır’ın toplam ihracatının 26,8 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 0,8 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan, makine ithalatının, 60,3 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 9,9 pay aldığı Mısır’da, 2020’de yüzde 21,6’lık azalışla 6 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Mısır’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 1,47 milyar dolarla Çin yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’dan 821 milyon dolar değerinde makine ithal edildi, üçüncü sıradaki İtalya’dan da 751,5 milyon dolarlık makine alımı yapıldı. Bu dönemde Mısır’ın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatı ise yüzde 6,6’lık azalışla 284,6 milyon dolar oldu ve Türkiye, Mısır’ın makine ithalatında beşinci sırada konumlandı. Aynı dönemde, Mısır’ın makine ithalatında dördüncü sırada yer alan ABD’nin 391,7 milyon dolar değerinde makine ihracatı yaptığı göz önüne alınırsa, Türkiye’nin Makinecileri’nin bu değerin üzerine çıkması ve Mısır makine ithalatında dördüncü sırada yer alması beklenebilir. Bu veriyle, Mısır’ın toplam 6 milyar dolarlık makine ithalatından 2020’de Türkiye’nin aldığı payın yüzde 4,7 seviyesinde gerçekleştiğini; Mısır’ın Türkiye’den yaptığı 2,96 milyar dolarlık toplam ithalat içindeki makinenin payının ise yüzde 9,6 olarak kayda geçtiğini hatırlatalım.