SELÇUK GÜLSÜN PAGDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Türk imalat sanayisi açısından 2021 yılı oldukça zorlu geçti. Bir yandan salgının seyrine bağlı olarak tedarik zincirinde meydana gelen aksaklıklar, diğer yandan kurlarda yaşanan oynaklık sektör oyuncularının önünü görmesini ve sağlıklı karar almasını bir hayli güçleştirdi. Plastik sektörü özelinde baktığımızda ise 2020 yılının son çeyreğinde hızlı bir yükseliş trendine giren ham madde fiyatlarının 2021 yılı boyunca güçlü seyrini devam ettirdiğini gözlemledik. Tabii plastik sektörü gibi ham madde alanında ithalata bağımlı olan sektörler açısından bu süreci yönetmek zordu. Bir taraftan sanayicilerin girdi maliyetleri hızla artarken, diğer taraftan ise daralan iç pazar sebebiyle yurt içi ağırlıklı çalışan sanayicilerimizin maliyet artışını fiyatlara yansıtamadığını gördük. Bu sebeple işletme kârlılıkları da bir hayli geriledi. Öte yandan dünyada meydana gelen bu sorunlar, ülkemiz açısından fırsatları da beraberinde getirdi. Ana ticaret partnerimiz olan AB başta olmak üzere ihracat pazarlarımızda hızlı bir büyüme gerçekleştirdik. Bir yıllık süreçte ihraç ettiğimiz plastik mamul miktarını yüzde 10,2 oranında artırmayı başardık. Plastik işleme makineleri tarafında ise ihracatımızın yüzde 21,9’luk artışla 223 milyon dolar seviyesine ulaştığını gördük. Plastik sektörünün toplam büyüklüğü ise 44,7 milyar dolarla tarihi zirvesini görmüş oldu. 2021 yılı boyunca en önemli sorunlarımızın başında girdi maliyetlerinde yaşanan artış geliyordu. Özellikle yıl boyunca fiyatını kamunun belirlediği elektrik ve doğal gaz gibi enerji kalemlerine gelen zamların tamamının sanayiciye yansıtılmasıyla, iç piyasaya çalışan sanayicilerimiz kâr edemez hale geldi. Ne yazık ki bu noktada sanayiciye negatif bakış açısının hâlâ devam ettiğini görüyoruz. Bugün tüm gelişmiş dünyanın aksine ülkemizde sanayi elektriği, mesken elektriğinden daha pahalıdır. Girdi maliyetlerinde yaşanan bu artışı en net olarak enflasyon verilerinde gözlemliyoruz. ÜFE ile TÜFE arasındaki makas 2020 yılı Ağustos ayından beri hızla açılıyor. Geldiğimiz noktada üretici enflasyonu, tüketici enflasyonunun iki katını aşmış durumda. Sanayicimizin ise bu maliyet artışını daha uzun bir süre taşıyamayacağı ortadadır. Bu noktada, ülkemizin tek çıkış yolu olan üretimi desteklemek için öngörülebilir politikalar ve üretimi özendirici bir yaklaşım ortaya koymak gerekiyor. Özellikle makine ve kimya gibi stratejik öneme haiz sektörlere mutlaka öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Plastik ve plastik işleme makineleri sektörü olarak 2022 yılında da katma değeri yüksek üretime geçmek için çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu noktada özellikle markalaşma büyük önem arz ediyor. Türk plastik işleme makineleri fiyat/performans bakımından Avrupa makineleriyle rekabet edebilecek güçte olmasına rağmen hem yurt dışında hem yurt içinde yerleşik algıyı kırmak zor oluyor. İşletmelerimizin markalaşma, inovasyon ve ihracat alanında kabiliyetlerini artırmasına bağlı olarak çok büyük bir potansiyeli olduğuna ve özellikle piyasada yerleşik büyük üreticilerin ayak uydurmakta zorlandığı yeni gelişmekte olan niş alanlarda büyüme imkânı bulabileceklerini düşünüyoruz. 2022 yılında da sektörümüzün itici gücü ihracat olmaya devam edecek. Bu, sektörümüz açısından sevindirici bir gelişme olsa da iç piyasasından güç almayan bir üretimin dışsal şoklara karşı daha kırılgan olduğu gerçeğini de akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu sebeple 2022 yılı içerisinde ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reformların hayata geçirilmesini, kurlarda yaşanan dalgalanmanın durmasını ve daha öngörülebilir politikalar uygulanmasını bekliyoruz. Aksi halde sektörümüz büyüyor olsa da bu büyüme kalıcı olmayacaktır