Şehr-i istanbul’un nüfusu daha 900 bin iken farkında değildi silahtarağa şehrin 19 milyon nüfusu taşıyacağının. O günlerde şehri aydınlatan santral şimdilerde geçmişimize ışık tutuyor.

İstanbul'a 70 yıl boyunca elektrik veren Silahtarağa Elektrik Santrali'nin bulunduğu bina 1983'te kaderine terk edildi. O günden sonra atıl durumda bekleyen binaya sahip çıkıldı. Bilgi Üniversitesi'nin kampusunun içinde yer alan binanın öncelikle peyzajı dikkat çekiyor. Etrafında üniversite öğrencileri ile birlikte enerji dolu bir mekân profili çiziyor. Çevresini saran gençlerle birlikte güzel fotoğraf olan müze içine girdiğiniz anda sizi geçmişe götürüyor. Teknik olarak elektrik ve makinelerden hiçbir şey anlamasanız bile müzenin içerisindeki ambiyans kendiniz bir mühendis gibi hissetmenizi sağlıyor.

 

1911’DE ÇEVREYE DUYARLI MÜHENDİSLER

Santralistanbul, İstanbul- Haliç'te Eylül 2007'de faaliyete geçmiş bir kültür, sanat ve eğitim merkezi. İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından Enerji Müzesi'ne ve Ana Galeri'ye dönüştürülen 118 dönüme yayılmış eski Silahtarağa Elektrik Santralı kompleksi olan alana biraz teknik açıdan bakmak lazım. Öncelikle santralin neden İstanbul’un bu bölgesine inşa edildiğini bilmekte fayda var. Binanın bu bölgede inşa edilmesinin ana sebebi Haliç’in yanında olması. Ayrıca o yıllarda şehrin dışında olduğu için bu alan tercih edilmiş. Santralden yayılan dumanın akışı bile düşünülmüş. Sürekli rüzgârları aldığı cephe sayesinde yayılan duman şehir merkezine değil yerleşim olmayan alana doğru gidiyor. O gün bunun düşünülmesi beni gerçekten çok etkiledi. Siyah beyaz fotoğraflarda korkutucu bir havası olan bina restore edildikten güzel bir görünüme kavuşmuş.

 

MÜZEYİ GEZEN BİR ÇOCUĞUN MESLEK HAYALİ MUTLAKA MAKİNELER İLE İLGİLİ OLUR

Günümüzde makineler artık kullanımda değil, bulunan mekanik ekipman ise yapay peyzaj haline getirilmiş. Mimari müdahaleler, var olan mekanik ekipmanı alternatif bir görüş düzleminde gösterebilmek amacıyla, bir iskele, basamaklar ve asansörlerden oluşan bir dolaşım yolundan oluşturuyor. Elektrik enerjisi üretimi serisi, iskele üzerinde yürürken izlenebiliyor. Silahtarağa Elektrik Santrali şu anda olduğu gibi muhafaza ediliyor. Santral kısmı Enerji Müzesi olarak adlandırılmış. Sırası ile eğer yürüyen merdivenler ile üst kattan gezmeye başlarsanız. Büyük makinelere hâkim olan bir balkondan kontrol odasına geçiliyor. Ardından kontrol odasından binanın kendine ait olan merdivenlerini kullanarak önce makine dairesine geçiyorsunuz. Devasa dinamoların yanında kendinizi küçücük hissediyorsunuz. En alt katta ise uygulamalı olarak deneyebileceğiniz bir sürü alet var. Elektrik yüklü bir küreye dokunup saçlarınızın havaya kalkmasını izliyorsunuz, hareket enerjisinin nasıl elektrik enerjisine dönüştüğünü görüyorsunuz. Bu uygulamalar önce çocukça gelmişti. Ancak kendimi tutamayı p hepsini denedim. Bu müzeyi gezen bir çocuğun meslek hayali mutlaka makineler ile ilgili olur.

 

ZİYARETÇİ VE SANATÇI İÇİN HER ŞEY DÜŞÜNÜLMÜŞ

Silahtarağa Elektrik Santralı’nın üretim faaliyetinin son bulmasının ardından yıkılan iki kazan dairesi yerine inşa edilmiş. 7 bin metrekarelik yapıda, eski binaları n formu korunmuş. Yapı, Emre Arolat tarafından tasarlanmış. Eski elektrik santralinin 1 ve 2 numaralı makine daireleri tesisin çalıştığı dönemdeki haliyle korunarak dönüştürülmesi sonucunda oluşturulmuş. Binanın dönüşümüne yönelik mimari proje ise Han Tümertekin tarafından tasarlanmış ve hayata geçirilmiş. Sadece enerji müzesi olarak kullanılmıyor bu yapı. Elektrik santralinin eski kazan daireleri, kütüphane ve bilgi merkezine dönüştürülmüş. Ayrıca Elektrik Santrali’nin lojmanları, sanatçı, mimar, tasarımcı ve düşünürlerin değişen sürelerle ağırlanacağı rezidanslara dönüştürülmüş. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin çeşitli lisans ve yüksek lisans programlarının yer alması için oluşturulan yapılarda santralin eski binalarında oluşturulmuş. Müzeyi gezdikten sonra rahat bir olacağınız dinlenme alanları da var. Santralistanbul’da ziyaretçilerin dinlenme ve eğlence ihtiyaçlarına cevap veren kafeterya alanları da bahçede yer alıyor.

 

ZİYARETÇİ SAYISI ÇOK DÜŞÜK

Müze o kadar düzenli bir şekilde hayata geçiriliş ki hemen size bir rehber eşlik ediyor. Bunca güzellikten bahsettikten sonra aslında canımı sıkan bir şey oldu. Aldığımız bilgiler bizi biraz hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü 2007’e açılan müzeye ziyaretçiler pek rağbet göstermiyormuş. Gelenlerin sayısının oldukça düşük olmasının nedenlerinden biri müzenin çok iyi tanıtılmamış olması olabilir diye düşündüm. İçeride ilköğretimden üniversiteye kadar olan herkesin dikkatini çekeceğini düşündüğüm bir ortam var. Az önce makineler durmuş ve burada çalışanlar öğle paydosuna çıkmış gibi geliyor insana. Ama her hali ile bu büyüleyici ortamın havasını solumak güzel bir deneyim oldu. Mekanik odaların büyük türbinlerine ev sahipliği yapan, etkileyici binalardan sadece bir tanesi Enerji Müzesi haline getirildi.