Mehmet Ağrikli tarafından 1992 yılında kurulan AĞTEKS, yurt içi ve yurt dışı pazarlarda yüksek kaliteli triko üreticisi olma amacıyla faaliyetlerine başladı.
Mehmet Ağrikli tarafından 1992 yılında kurulan AĞTEKS, yurt içi ve yurt dışı pazarlarda yüksek kaliteli triko üreticisi olma amacıyla faaliyetlerine başladı. Firma, 1995 yılından itibaren kendi patentli makinelerini, 2002 yılından sonra ise sadece yüksek teknolojili tekstil makineleri imalatına yöneldi. AĞTEKS’in 2004 yılında kurduğu Ar-Ge ekibiyle birlikte tekstil, mekanik ve elektronik sanayisi alanında öncü bir teknoloji firması haline geldiğini aktaran AĞTEKS Ar-Ge Merkezi Yöneticisi Servet Balcı “Firmamız, teknik iplik büküm makineleri sektöründe dünyada öncü ilk beş firma içerisinde yer alıyor. Ülkemizde ise iplik büküm makineleri üreten lider firmayız. AĞTEKS olarak, makine, elektronik, yazılım, robotik ve tekstil üretim süreçleri konularında son derece uzman mühendislik ve üretim birimlerine sahibiz. Yüksek hassasiyetli mekanizmalar, teknik tekstil üretiminde kullanılan özel makineler, Endüstri 4.0 ve gömülü işlemci uygulamaları, görüntü işleme, yapay zekâ uygulamaları özel uzmanlık alanlarımız arasında yer alıyor. Öte yandan, mekanik, elektronik, gömülü sistemler ve kontrolör cihaz üretiminde tecrübeli bir Ar-Ge ekibine ve bunları hayata geçirebilecek zengin bir makine parkına sahibiz” diyor. Türkiye’nin yüksek teknolojili, patentli makine ve elektronik ekipmanlar imal eden öncü kuruluşlarından biri olduklarının altını çizen Balcı, 2017 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Türkiye’nin 718’inci Ar- Ge merkezi unvanını alarak bu çalışmalarını sürdürdüklerini kaydediyor.
Ar-Ge merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik? Projelerimizi, müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda belirleyip hayata geçiriyoruz. Bunun yanında sektörü yakından takip ediyor, ülkemizin ihtiyaç duyduğu fakat yerli olarak imal edilmeyen ürünlerin geliştirilmesinde öncü bir rol üstleniyoruz. Pazarla doğrudan temas kuruyor, üniversitelerle yakın ilişkiler geliştiriyor, dünya çapında tanınmış araştırma enstitüleri ve uzmanlarla çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Genel olarak proje faaliyetlerimiz; tekstil makine imalatı, teknik tekstil ürünleri, e-tekstil, giyilebilir tekstil ürün ve uygulamaları, İplik ve bez kalite kontrol sistemleri, elektronik donanım tasarımı, gömülü yazılım geliştirme, Endüstri 4.0 uygulamaları, amaca yönelik özel sensör tasarımı, mekanik tasarım, hassas mekanik imalat, biyomedikal cihaz ve ekipmanları alanlarına yöneliktir. Ar-Ge merkezimizde hem mekanik hem de elektronik geliştirmeleri hayata geçiren birimlerimiz bulunuyor. Merkezimizde, projelerin kavramsal tasarım aşamasından prototip üretimine kadarki süreçleri kapsayacak şekilde faaliyet bazlı yapılar yer alıyor. Belirlenen projelerin kavramsal tasarımları, ilgili tüm Ar-Ge ekiplerinin görüşleri dikkate alınarak oluşturuluyor. Bu aşamanın ardından proje faaliyetleri ve bunları hayata geçirecek ekipler belirleniyor. Tasarım çalışmalarının tamamlanmasının ardından prototip imalatlar gerçekleştiriliyor ve prototip testleri yapılıyor.
İmal ettiğimiz tüm ürünlerin testlerini, kalibrasyonlu mekanik ve elektronik ölçüm cihazlarıyla gerçekleştiriyoruz. Cihaz kalibrasyonları ise TSE tarafından onaylı laboratuvarlarda yapılıyor. Ürettiğimiz makinelere ISO9001 kalite yönetimi sürecinde, fonksiyon test ve kalite kontrolleri de uyguluyoruz. Prototipi başarıyla tamamlanan projeler, seri üretim için dokümanlarıyla birlikte üretim bölümüne teslim ediliyor ve proje dosyası kapatılıyor. Söz konusu projeler için gerek fikir gerekse tasarım aşamasında ortaya çıkarılan teknolojik yenilikler için patent başvurularımızı da yapıyor ve çalışmalarımızı koruma altına alıyoruz.
Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeyde? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Ar-Ge merkezi unvanı almadan önce de firmamızın başarıyla tamamladığı TÜBİTAK ve KOSGEB projeleri mevcuttu. AĞTEKS, ilk olarak 2008 yılında teknik tekstil iplikleri bükümü için TÜBİTAK destekli “Teknik Tekstil İplikleri İçin Çok Fonksiyonlu İplik Büküm Makinesi” projesini hayata geçirdi. 2016 ve 2017 yıllarında ise sırasıyla iplik bobinlerini paletlerinden dokuma kafeslerine otomatik dizebilen görüntü işlemcili “Tekstil Sektöründe Mobil Elleçleme Robotu Geliştirme” ve “Kumaş Kalite Kontrol Sistemi Geliştirilmesi” (Quality Bar) projelerini tamamladı. Üniversitelerle yoğun işbirliği içerisinde olan firmamız, Ar-Ge projelerinde akademik danışmanlıklar alırken, Ar-Ge personelinin yurt içi ve yurt dışı eğitimlerini de teşvik ediyor. Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik desteklerinin ise dünyanın pek çok ülkesinden daha çeşitli ve özendirici olduğunu düşünüyorum. Ancak Ar-Ge projesi için raporlar hazırlama ve bunları ilgili yerlere gönderme, yanıtlarını bekleme süreçleri oldukça uzun ve dünyanın pek çok ülkesindeki uygulamalardan daha çok zaman ve bürokrasi içeriyor. Aslında bu durum, Ar-Ge’nin doğasına da aykırıdır: Dünya genelinde ön izinsiz Ar-Ge’ye başlama ve Ar-Ge sırasında ya da sonuçlandıktan sonra desteğe başvurma uygulaması giderek yaygınlaşıyor. Türkiye’de de sürecin böyle işlemesi gerektiğin inanıyorum.
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
AĞTEKS, kurulduğu günden bugüne tekstil makineleri imalatı sektörüne yönelik kendi ürün tasarım ve üretimi gerçekleştiriyor. Yıllar içinde oluşan ihtiyaca, teknolojik gelişmelere ve şirket politikasına bağlı olarak Ar- Ge departmanımızı hayata geçirdik. Firmamız, yenilikçi yaklaşımlar üreten, geliştiren ve kendi yapısına sektörde var olan sistemleri uyarlayan bir firma özelliğinde olup, yüksek oranda yeni ürün geliştirme ve tasarlama yeteneğine sahiptir.
Hâlihazırda tescillenmiş beş, başvurusu gerçekleştirilmiş olan iki uluslararası patentimiz bulunuyor. Bunların yanında patente konu olan ve başvuru hazırlıklarını yürüttüğümüz birçok ürün ve teknolojimiz de söz konusu. Bu doğrultuda, patent ve faydalı model başvuru sayılarımızı daha da artırmayı amaçlıyoruz. Stratejik planlama sürecimizde müşteri, pazar ve teknoloji eğilimlerini sürekli takip ediyoruz. Bu hazırlıkları yaparken dış çevre şartları kadar şirket iç dinamiklerini de mercek altına alıyoruz. Stratejik planlamamızı, belirli bir bütçe doğrultusunda yıllık, beş yıllık ve 10 yıllık süreler için yapıyoruz. Sürdürülebilirlik, inovasyon, Ar-Ge hedefleri ve pazarlama sürecini kapsayacak şekilde bu stratejik planın faaliyetlerini belirliyoruz. Yurt içi ve yurt dışı yapılanmaları dikkate alarak bir iş planı gerçekleştiriyoruz.
Yeni iplik büküm teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge projeleri, ipliklerin kalite kontrolünün sağlanmasına yönelik sensör geliştirmeleri ve Ar-Ge personellerimizin daha fazla seminer, konferans, gibi etkinlere katılmasının sağlamak, kısa vadeli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Orta vadede ise tekstil sektöründe Endüstri 4.0 çözümleri üretmek, iplik bükümünde yeni yöntemler ve buluşlarla patent sayılarımızı artırmak, teknik tekstil alanında yenilikçi çözümleri hayata geçirmek ve Ar-Ge personelimizin sayı ve kalifikasyonunu yükseltmek için çalışmalar yürüteceğiz. Uzun vadeli hedeflerimizin arasında da akıllı tekstiller alanında yeni ürünler geliştirmek, test/analiz departmanımızı genişletmek ve biyomedikal alanında Ar-Ge çalışmaları yürüterek bu yönde yatırımlar gerçekleştirmek bulunuyor.
Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmalar için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi?
Faaliyetlerimizi, İstanbul Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi’nde 2 bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip fabrikamızda sürdürüyoruz. Firmamız 2015 yılında cirosunun yüzde 8’ini, 2016 yılında yüzde 12’sini, 2017 yılında ise yüzde 18’ini Ar-Ge giderlerine ayırdı. Ar- Ge çalışmalarının öneminin son derece farkında olarak, söz konusu rakamları bu yıl da yükselteceğiz. Ar-Ge çalışmalarımızla insan kaynağı ve yeni teknik-teknolojik çalışmalara yatırımlarımızı sürdürmek istiyoruz. Bu kapsamda, halihazırda sürdürdüğümüz akademik danışmanlıklar ve küresel firmalarla işbirliklerimizi artıracağız. Ar-Ge personel sayımızı da gelecek dönemde 20’den 27’ye çıkarmayı öngörüyoruz. Aynı zamanda projelerimizde prototip imalat süreçlerinin hızlanması ve üretim kabiliyetimizin artmasına yönelik prototip üretim makinelerinin tedariklerinin de yakın zamanda gerçekleştirilmesini hedefliyoruz.
Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların Ar-Ge’ye daha fazla yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır?
Bu hususta öncelikle Ar-Ge kelimesini oluşturan kısaltılmış kelimelere bakmak gerekiyor. Açılımlarına bakıldığında “Ar” araştırma, “Ge” ise geliştirme anlamına geliyor. Eğer bir konuda yeni bir ürün geliştirilmek istiyorsanız, öncelikle o konuda bugüne kadar kullanılmış bütün teknolojileri öğrenmeniz gerekli. Bunun üzerine bir şeyler eklemek ise geliştirme demektir. Bir ürünü alıp birebir kopyalamak, Ar-Ge çalışması yapmak değildir. Teknolojinin bilinen seviyesini tam anlamıyla öğrenip onun üzerine bir şeyler eklerseniz fark yaratırsınız. Fark yarattığınız zaman da zaten bu ürüne katma değer eklemiş olursunuz.
Türkiye’deki firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için firmalar öncelikle rakiplerini çok iyi tanımalı ve teknolojinin bilinen durumu çok iyi öğrenmeli. Bunun için konuyla ilgili patentleri okumak gerekiyor. Üniversitede verilen temel bilgileri çok iyi öğrenmek de işin bir diğer yönü. Ardından müşteri ihtiyaçlarını ayrıntılı olarak irdelemek ve anlamak gerekiyor. Üretimde makineleri kullanan operatörler gibi işin içerisinde doğrudan bulunan kişilerle konuşarak gerçek ihtiyaçları ortaya çıkartmak gerekiyor. Bu aşamadan sonra, ihtiyaçları giderecek ürünler imal ederseniz ancak o zaman fark yaratmış olursunuz. Aslında bugün Ar-Ge ile uğraşan bir şirketin en büyük sermayesi, sahadan gelen problemdir. Ne kadar çok problemin varlığından haberiniz olursa, sektör için o kadar başarılı olursunuz. Dünya genelinde devlet kurumlarının Ar-Ge teşvikleri sistemlerine bakıldığında, firma güveni üzerine kurulmuş, ön izinsiz Ar-Ge destek süreçlerinin olduğu görülüyor. Ancak ülkemizde yoğun bürokrasi içeren başvuru, raporlama, onay ve izleme süreçleri mevcut. Firmaların Ar-Ge’ye özendirilmesi bakımından bu süreçlerin yurt dışındaki örneklerinde olduğu gibi ön izinsiz, Ar-Ge projesi sırasında veya sonuçlandıktan sonra desteğe başvurmasının önü açılmalıdır. Küresel süreçte firmaların ayakta kalabilmesi, rekabetçi olabilmesi ve fark yaratabilmesi için imal ettikleri mevcut ürünleri sürekli olarak geliştirmesi ve yenilikçi olanları ortaya koyması gerekiyor. Bunun sağlanması için de Ar-Ge faaliyetlerine duyulan ihtiyaç kaçınılmaz. Bu doğrultuda, firmaların bünyelerinde Ar-Ge’ye ayrılmış ayrı bir birimin olması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde sanayiyi, akarsuda kürek çekmeye benzetebiliriz. Firmaların pazarda pozisyonlarını koruyabilmeleri için bile kürek çekmesi gerekiyor. Ar-Ge’yi ihmal eden işletmelerin doğal olarak bu sürecin dışında kalması kaçınılmazdır. Unutulmamalı ki günlük hayatta kullandığımız her ürün, bir Ar-Ge faaliyetiyle ortaya çıkmıştır.