Hid-Tek Ar-Ge Merkezi’nin, 21 Ağustos 2017’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edildiğini ifade eden...
ENDÜSTRİ 4.0’A UYUMLU LİNEER AKTÜATÖRLER (EYLEYİCİ), MODÜLLER VE GRIPPER (TUTUCU) SİSTEMLERİ GELİŞTİRDİKLERİNİ SÖYLEYEN HİD-TEK İMALAT VE YÖNETİM SORUMLUSU MUSTAFA KARATAŞ; PNÖMATİK SİLİNDİR, YAZILIM KONTROLLÜ VALF GİBİ ÜRÜNLER ÜZERİNDE DE ÇALIŞTIKLARINI BELİRTİYOR.
Hid-Tek Ar-Ge Merkezi’nin, 21 Ağustos 2017’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edildiğini ifade eden Hid-Tek İmalat ve Yönetim Sorumlusu Mustafa Karataş, “Firma olarak 2004 yılından itibaren TÜBİTAK projeleri gerçekleştiriyoruz. Genellikle ülkemizde imal edilmeyen ürünleri geliştirme hedefiyle bugüne kadar 10 faydalı model belgesiyle bir patentimiz mevcut” diyor.
Harici bir denetim mekanizmasıyla Ar-Ge adımlarını çağın gerektirdiği düzende sürdürebilmek; üniversitelerle iş birliklerini çoğaltarak pratik çalışmaları kavramsal yaklaşımlarla destekleyip bilgi birikimi üretmek; firmanın marka değerini güçlendirmek; Ar-Ge sürecini kurum kültürünün içerisine tamamen adapte etmek; yeni ürün geliştirme çalışmalarını hızlandırmak için finansal olarak bazı teşvik ve desteklerden faydalanmak amacıyla Bakanlık onaylı bir Ar-Ge merkezi olduklarını aktaran Karataş ile Ar-Ge merkezlerinin çalışmaları ve hedeflerini Moment Expo okurları için konuştuk.
Ar-Ge Merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik?
Ar-Ge merkezimiz faaliyete başladığında hâlihazırda 10 projemiz vardı. Bugünse tamamladığımız biri hariç proje sayımızı 12’ye yükselttik. Firmamız bünyesindeki geliştirme faaliyetlerimiz Endüstri 4.0’a uyumlu lineer aktüatörler (eyleyici), modüller ve gripper (tutucu) sistemleridir. Bunun yanı sıra pnömatik silindir, yazılım kontrollü valf, gripper gibi ürünler de projelerimiz arasında yer alıyor. Devam eden üç adet TÜBİTAK projemiz mevcut. “Kaynak Makineleri için Kompakt Oval Silindir” projemizi başarıyla tamamladık ve söz konusu ürünü çok yakında müşterilerimizin hizmetine sunacağız. Projelerimizde temel başlangıç modellerinden başlayıp ilerleyen dönemlerde projeyi farklı ekipmanlar ve alanlarda kullanıp çeşitlendiriyoruz. Örneğin, 2006 yılında TÜBİTAK projesi olarak yapılan “Yataklamalı Kompakt Silindir” projemizden bir patentli ürün ve aynı gövdeler modernize edilerek servo kontrollü tahrik ünitesi projesi üzerine geliştirme yaptık. Son olarak da servo tahrik ünitesi kullanılan özel motorlarla ürün yapısı minimal seviyelere indirildi.
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz?
Devam eden projelerimizin biri için şimdiden patent başvurusu oluşturduk. Ayrıca geliştirilen iki farklı projeye de faydalı model belgesi almayı düşünüyoruz. Ar-Ge merkezi olduğumuzda kendi iç beklentilerimiz geçmişe göre daha da yükseldi. Firmamızın bayi ve şube ağıyla sanayimizin her noktasına temas ediyoruz. Aktif olarak sahada bulunan satış ve pazarlama ekiplerimizin sanayinin ihtiyaçlarına özgün çözümler bulması, Ar-Ge ve üretim birimleri olarak bizleri aydınlatıyor. Hatta geliştirdiğimiz projelerden biri, su damacanası taşıma sistemlerinin kronik bir probleminin çözümüne yöneliktir. Hâlihazırda üretim bölümü olarak 2 binin üzerinde farklı özel ürün üretim tecrübemiz var ve Ar-Ge bölümünü destekleyen en önemli unsur da budur.
Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır?
Kilogram ya da adet başına ürün satış fiyatlarını yükseltmek için, rekabetin olmadığı alanlarda bilgi birikimi öne çıkıyor. Ülkemizde son dönemlerde özellikle havacılık, uzay ve diğer askeri unsurlar için yapılan geliştirme faaliyetleri buna bir örnek olabilir. Nüfusumuz da dikkate alındığında, temel üretim faaliyetleri olarak adlandırabileceğimiz tarım, gıda, montaj alanındaki çalışmalara devam edilmesi gerekirken bu sektörleri destekleyici makine ve ekipman üretimleri de Endüstri 4.0 olgusu dikkate alınarak geliştirilmeli. Ayrıca ülkeye girdi olarak gelen kalemler maliyet cinsinden sıralandığında en büyük girdi kaynaklarından başlanarak ya söz konusu ürünlerin alternatifleri üretilmeli ya da ikameleri oluşturulmalı. Satış alanları geliştirilerek üretimde yüksek adetlere ulaşılmalı, akıllı fabrika konseptine geçilmeli. Özellikle makine ve teçhizat üretiminde neredeyse tamamen ithal ve makinenin olmazsa olmazı sayılan PLC ve ekranlar, servo- step-DC tahrik unsurları ve sürücüleri, redüktörler, lineer hareket rulmanları, sensörler gibi ekipmanların üretimi devlet tarafından teşvik edilerek desteklenmeli. Yazılım alanında da ülkemizde önemli faaliyetler gerçekleştiriliyor fakat ülkemizde yerli CAD-CAM yazılımı mevcut değil. Bunun yanı sıra -mobil ve PC işletim sistemlerinin yerli olarak üretilmesi gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan alternatif enerji kaynaklarını elde etmek için gerekli olan ekipmanların üretimi de desteklenmeli. Petrol yakıtlı araçlar geliştirmek yerine elektrikle çalışan araçların geliştirilmesi yönünde çalışmalar gerçekleştirmek gerekiyor. Askeri alanda da otonom araçlar ve savunma unsurlarının yanı sıra insansız silahlara yönelmek gerekli. Bu çalışmaların devletimiz tarafından takip edildiğini ve desteklendiğini de gözlemliyorum. İmalatçılar da söz konusu geliştirme faaliyetleri çerçevesinde eğitimlerle desteklenebilir, danışmanlıklarla gelişimleri takip edilerek faaliyetlerinde sonuca ulaşmaları sağlanabilir ve Ar-Ge çalışmalarının kurum kültürleri içerisinde yer etmesi sağlanabilir.