Istanbul Karaköy’deki 25 metrekarelik atölyede 1965 yılında kurulan Dalgakıran, bugün 27 bin metrekare kapalı alana sahip ve birbirine entegre üç fabrikasıyla...
Istanbul Karaköy’deki 25 metrekarelik atölyede 1965 yılında kurulan Dalgakıran, bugün 27 bin metrekare kapalı alana sahip ve birbirine entegre üç fabrikasıyla İstanbul Sancaktepe’de makine imalatına devam ediyor. Ürünlerinin yüze 70’ini dünyanın 130 ülkesine ihraç eden Dalgakıran, Rusya, Ukrayna ve Almanya’da ki şubeleri yanı sıra 2017 yılında ABD Charlotte’da açtığı yeni şubesi ile ABD’de de hizmet vermeye başladı. Dalgakıran, yurt dışında bulunan şubeleri ile farklı lokasyonlardaki satış ve dağıtım kanallarıyla küresel ölçekte hizmet veriyor ve her geçen yıl büyümeye devam ediyor.
Dalgakıran bünyesinde 2007 yılında kurulan Ar-Ge departmanı, gerçekleştirdiği onlarca proje ile bugünkü ürün gamının şekillenmesinde büyük bir rol oynarken, Dalgakıran Üretim ve Ar-Ge Müdürü Dirim Selim Tan, geçtiğimiz Şubat ayında Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin Türkiye’nin 362’nci ve kompresör sektöründe ilk ve tek akredite Ar-Ge merkezi olarak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay aldığının altını çiziyor.
“Yüksek teknolojiye sahip, enerji verimliliği yüksek, Endüstri 4.0’a tam uyumlu, tüm sektörlere hitap eden, katma değer yaratan ve uluslararası arenada rekabetçi ürünleri yaratabilmek için 10 yıldır var gücümüzle çalışıyoruz” diyen Tan, Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin kendi tasarımları olan katma değeri yüksek ürünleri, ürün gamına eklemek ve Dalgakıran’ın teknik temelli bir firma olmasını sağlamak için proje geliştirmeye ve üretmeye devam edeceklerini ifade ediyor.
Sadece imalat yaparak ya da fason imalatla belirli bir büyüklüğün üzerine ulaşmanın mümkün olmayacağını belirten Tan, “Zincirleri kırıp, hedefleri yükseltmek ancak Ar-Ge ile olabilir. Ülkemizde imalat yapan tüm firmaların Ar-Ge yatırımlarına gerekli kaynağı ayırması ve Ar-Ge merkezlerinin de katma değer yüksek ürünler üzerine çalışması gerekiyor” diyor.
Dalgakıran Ar-Ge Merkezi ne zaman kuruldu? Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri nelerdi?
Dalgakıran Ar-Ge Merkezi 2007 yılında faaliyete geçti. 2017 yılına kadar öz kaynaklarımızla yürüttüğümüz Ar-Ge faaliyetlerini, 1 Şubat itibarıyla Türkiye’nin 362’nci, kompresör sektörünün ise ilk ve tek Ar-Ge merkezi olarak sürdürüyoruz. Dalgakıran bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri ise kendi tasarımı olan katma değeri yüksek ürünleri ürün gamına eklemek; makine sektöründeki teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ürünleri bu yönde geliştirmek; hızla büyüyen Dalgakıran’ın teknik altyapısını kuvvetlendirerek teknik temelli bir firma olmak şeklinde özetleyebilirim.
Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin yapısı ve faaliyetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? İmalata yönelik geliştirdiğiniz projelerden söz edebilir misiniz?
Dalgakıran Ar-Ge Merkezi basınçlı hava konusunda kendi sektörünün en yetkin Ar-Ge merkezidir. Sancaktepe Fabrikası’nda 1200 metrekarelik bir alanda kurulu olan Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nde tam zamanlı 32 personel görev yapıyor. Ürün gamımızın tamamının tasarımı Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’ne aittir. Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nde test mühendisliği, yeni projeler mühendisliği, dokümantasyon mühendisliği, elektrik mühendisliği ve ürün-proses geliştirme mühendisliği olarak beş ana grupta çalışmalar sürdürüyoruz. Ancak genel hatlarıyla Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin dört ana işi olduğunu söyleyebilirim:
• Mevcut ürün gamını sürekli iyileştirmek ve üretim kolaylıkları sağlamak;
• Yeni projeler geliştirmek, komponent ve sistem tasarımları yapmak;
• Basınçlı hava sektörü ile ilgili bilimsel çalışmalar yapmak (tez, makale, konferans sunumları gibi);
• Makine sektörü başta olmak üzere tüm teknolojik yenilikleri yakından takip etmek ve ürünlere bu yenilikleri yansıtmak.
Dalgakıran bünyesindeki tüm birimlerde temel felsefemiz sürekli iyileştirmedir. Bu kapsamda Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nde de ana kurgumuz sürekli iyileştirme kapsamında ürünlerimizi hep bir adım öteye taşımak. Biliyorsunuz artan maliyetler nedeniyle günümüz iş dünyasında verimlilik en önemli konulardan biri haline geldi. Endüstri 4.0’ın ortaya çıkış noktası da bu esasa dayanıyor. Bu anlamda bizler de verimlilik konusunu, ürettiğimiz makinelerin verimliliği ve fabrika (imalat) verimliliği olarak iki ana başlık altında ele alıyoruz. Dolayısıyla Dalgakıran Ar-Ge Merkezi, yenilikçi teknolojileri hem makine verimliliğini hem de fabrika verimliliğini artırmaya yönelik yakından takip ediyor. Önem verdiğimiz bir diğer konu ise Ar-Ge merkezi personelinin gelişimi. Bu kapsamda yurt dışındaki tüm sektörel fuarlara kalabalık ekiplerle katılıyor, personelimizin bireysel gelişim ve eğitimleri için önemli ölçüde kaynak ayırmaya devam ediyoruz. Örneğin araştırmacı konumunda çalışan personelimizin yüzde 50’si yüksek lisans eğitimlerine devam ederken, yüzde 20’si ise yüksek mühendis olarak görev yapıyor.
Devlet kurumlarıyla koordinasyonunuz nasıl? Halen yürürlükteki Ar-Ge desteklerine ilişkin görüşleriniz nedir?
Dalgakıran Ar-Ge Merkezi Türkiye’nin 362’nci akredite Ar-Ge merkezidir. Bu kapsamda tüm Ar-Ge merkezlerinde olduğu gibi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yakın bir işbirliği sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra kurulduğumuz günden bugüne yürüttüğümüz TEYDEB-SANTEZ projeleriyle de devlet teşviklerinden faydalanıyoruz. Özellikle son yıllarda Ar-Ge merkezlerine olan devlet teşviklerinde ciddi bir artış gözleniyor. Bu gelişmenin, Türkiye imalat sanayilerinin en temel sorunlarından olan katma değerli ürün imalatının geliştirilmesi ve dış ticaret açığı sorununun aşılmasında da önemli katkılarda bulunacağına inanıyorum.
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
2007 yılından bu yana kendi öz sermayemizle yürüttüğümüz projelerimizde çok sayıda patent ve faydalı modeller aldık. 2017 itibarıyla akredite Ar-Ge merkezi olduk fakat Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin 10 yıllık, Dalgakıran’ın ise 50 yılı aşkın sektör deneyimiyle basınçlı hava sektöründe çok ciddi bir bilgi birikimi var. Bu bilgi birikimini yeni ürünlerin geliştirilmesinde kullanmaya elbette devam edeceğiz. Özellikle önümüzdeki yıllarda artacak olan komponent ve sistem tasarımlarıyla birlikte patent ve faydalı model sayımızda da ciddi bir artış öngörüyoruz. Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin hedefleri, Dalgakıran’ın misyon, vizyon ve ana stratejisiyle paralel olarak şekillendirilmiştir. Bu anlamda, Endüstri 4.0’a tam uyumlu ürünleri ürün gamımıza dâhil etmeyi; ürün gamımızdaki ürünleri yüksek ve yenilikçi teknolojilerle sürekli geliştirmeyi; ürün gamımızdaki katma değeri yüksek ve yüksek teknolojili ürün sayısını artırmayı ve patent/faydalı model sayımızı yükseltmeyi ana hedeflerimiz olarak belirledik. Bunun yanında, makine ve basınçlı hava sektöründeki tüm yenilikleri ilk önce ürünlerine adapte eden; basınçlı hava sektörüyle ilgili bilimsel çalışmalar yapan ve sektöründe farkındalık yaratan bir firma olmak şeklinde özetleyebileceğim stratejik hedeflerimiz de var. Diğer yandan, Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin nitelik ve nicelik olarak yeterliliğini de sürekli artırmak için çalışmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda, yenilikçi ve yaratıcı çalışanları şirkete kazandırmak ve değişen koşullara göre Ar-Ge imkânlarımızı yükseltmeyi de hedeflerimiz arasında sayabilirim.
İmalatın katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemini sizin sözlerinizle dinleyebilir miyiz? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalı?
Rekabette en önemli konu, katma değeri yüksek ürünler üretmek. Dünya ülkelerinin ekonomilerini incelediğimizde, gelişmiş ülkelerin ihraç ettikleri malların birim/kilogram fiyatlarının ekonomik büyüklükleriyle doğru orantılı olduğunu görüyoruz. Başka bir deyişle, ülke ekonomisine gerçek katkı sağlamak için kilogram fiyatı yüksek ürünler üretip ihraç etmemiz gerekiyor. Bunu da ancak katma değeri yüksek ürünler tasarlayarak ve üreterek sağlayabiliriz. Bu noktada da Ar-Ge’nin önemi ortaya çıkıyor. Sadece imalat yaparak ya da fason imalatla belirli bir büyüklüğün üzerine ulaşmak mümkün değil. Zincirleri kırıp, hedefleri yükseltmek ancak Ar-Ge ile mümkün olabilir. Ülkemizde imalat yapan tüm firmaların Ar-Ge yatırımlarına gerekli kaynağı ayırması ve Ar-Ge merkezlerinin de katma değeri yüksek ürünler üzerine çalışması gerektiğini düşünüyorum.
Ar-Ge merkezi yatırımları ve sürdürülen projeleriniz için ayrılan bütçe sizce yeterli mi? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi?
Dalgakıran’ın toplam bütçesinin yüzde 5’ini Ar-Ge merkezi faaliyetleri için kullanıyoruz. Üstelik bu rakam her yıl giderek artıyor çünkü Ar-Ge faaliyetleri Dalgakıran için önemli bir konu. 2018 yılında Dilovası’nda Avrupa’nın en büyük ve en modern kompresör fabrikasını Endüstri 4.0 esasına uygun olarak inşa etmeye başlayacağız. Yeni fabrikamızda yeni bir Ar-Ge merkezimiz de olacak. Makine sektörünün en modern Ar-Ge merkezini kurmayı planlıyoruz. Yeni Ar-Ge merkezimiz içerisinde Ar-Ge himayesinde ufak bir fabrikamızın olması da planlanıyor. Böylece Ar-Ge atölyesinde tasarım ve analizleri yapan ekip, kendi bünyesinde A’dan Z’ye tüm parçalarını işleyebileceği ve aynı gün içerisinde prototip makine çıkartabileceği bir tesise sahip olacak.
Yine, makine sektörünün en gelişmiş, tamamen otomatik olarak çalışan test odaları da (akustik, vibrasyon, performans gibi testler) yeni Ar-Ge merkezimizin bünyesinde bulunacak. Biz, alışılmış ofis çalışma kültürünün aksine, yaratıcı fikirleri teşvik eden bir çalışma şeklini benimsiyoruz ve bu doğrultuda, her yönüyle hem makine sektörüne hem de Türk sanayisine örnek olacak bir Ar-Ge merkezi inşa edeceğiz.