SON 12 AYIN TAMAMINDA AYLIK İHRACAT REKORLARI KIRDIKLARINI BİLDİREN TİM YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜLTEPE, “OCAK-AĞUSTOS DÖNEMİNİ HEDEFLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA 165,7 MİLYAR DOLAR İHRACATLA TAMAMLADIK. AVRUPA’DA HANE HALKLARININ ALIM GÜCÜNDEKİ DÜŞÜŞ SINIRLI KALIR VE ÜRETİMLERİ DARALMAYA DEVAM EDERSE, BU DURUM İHRACATIMIZI OLUMLU YÖNDE ETKİLEYEBİLİR.” DEDİ.
Haziran ayındaki TİM Genel Kurulunda Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçilen Mustafa Gültepe, medya temsilcileriyle yaptığı toplantıda, güncel konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Mustafa Gültepe, Avrupa ve ABD başta olmak üzere küresel ekonomilerdeki resesyon ve belirsizliğe rağmen bu yıl için öngörülen 250 milyar dolarlık ihracat hedefini yakalayacaklarını söyledi.
AB’DE ÜRETİMİN DARALMASI İHRACATIMIZI OLUMLU ETKİLEYEBİLİR
ABD’nin teknik olarak resesyona girdiğine, Türkiye’nin en önemli pazarı konumundaki AB ülkelerinde de daralma etkilerinin görülmeye başlandığına dikkat çeken Gültepe, mevcut durumun belirsizliği beraberinde getirdiğini vurguladı. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 48,4’ünü, yani neredeyse yarısını AB ülkeleri ve ABD’ye yaptığını hatırlatan Gültepe, şöyle devam etti: “Avrupa piyasalarındaki endişelerin ve küresel ekonominin genel gidişatındaki değişimlerin ihracatımıza olası etkilerini önümüzdeki üç ayda çok daha net bir şekilde görebileceğiz. 2023’ün ilk yarısı enerji krizi ile durgunluğun en çok hissedileceği dönem olacak. Neredeyse tüm dünyada merkez bankaları parasal sıkılaşmaya gitti ve buna devam edeceklerinin sinyallerini veriyorlar. Bu durumda en büyük pazarımız olan AB’de talebin baskılanması ihracatımızı olumsuz etkileyebilir. Öte yandan, parasal sıkılaşma AB’deki arzda da azalmaya yol açacak. Nitekim üretimin düşmeye başladığını gösteren işaretler geliyor. Avrupa, başta asgari ücret düzenlemesi olmak üzere, çeşitli politikalarla parasal sıkılaşmanın neden olacağı alım gücü kaybının önüne geçmeye çalışıyor. Hane halklarının alım gücündeki düşüş sınırlı kalır ve Avrupa’da üretim daralmaya devam ederse bu durum bazı sektörlerimizde ihracatımızı olumlu yönde etkileyebilir. OcakAğustos dönemini hedeflerimiz doğrultusunda 165,7 milyar dolar ihracatla tamamladık. Son 12 ayın tamamında aylık ihracat rekoru kırdık. Tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Her şeye rağmen 2022 yılı için öngördüğümüz 250 milyar dolarlık ihracat hedefimizi tutturacağımıza inanıyorum.”
FİNANSMANA ERİŞİM KOLAYLIĞI BU SÜREÇTE KİLİT ROL OYNUYOR
Türkiye’nin ihracatını en kısa sürede 300 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediklerinin altını çizen Gültepe, bu hedefe ulaşılabilmenin yolunun kapasite artırıcı yatırımdan geçtiğini de dile getirdi. Yatırım için ihracatçının finansmana ihtiyacının daha da artacağını vurgulayan Gültepe, şunları söyledi: “Kullanılan kredilerin dövize gitmesi endişesiyle birtakım düzenlemeler yapılıyor. Son düzenlemelerin ardından ticari kredi faizlerinde 10 puana yakın bir gerileme oldu. Ancak bankalar zorunlu karşılık kararı nedeniyle kredi kullandırma konusunda isteksiz görünüyorlar. Reeskont kredilerinin kullanımında, ihracat gelirlerinin yüzde 70’ini TL’ye çevirme koşulu nedeniyle firmalarımız bu kredileri kullanmaktan kaçınıyorlar. Dış ticaret yapan firmalar için bunlar yönetilmesi zor süreçler, çünkü ihracatçı firmalarımız aynı zamanda ithalat da yapıyorlar. Türk Eximbank kredilerinin sınırlı olması, Merkez Bankası’nın kısıtlı miktarda reeskontkredisi kullandırması ve TL kredilerde firmaların döviz varlığıyla ilgili kısıtlamalar, finansmana erişim konusunda zorlukları oluşturuyor. Farklı endişelerle kredi kaynaklarını dövize dönüştürenler olabilir. Ancak endişeli azınlığın yaptığı yanlışların cezasını tüm ihracatçılarımızın ödemesi ülkemiz adına doğru değil. Karar alıcıların zorlu bir süreç yönettiğinin bizzat tanığıyım. Ancak bu zorlu süreçten ülkemizi selamete çıkarabilmemiz için yatırım, üretim ve ihracattan başka seçenek görünmüyor. Finansmana erişim kolaylığı bu süreçte kilit rol oynuyor.”
DÖNÜŞÜMÜ FIRSATA ÇEVİREBİLMEK İÇİN HIZLI OLMALIYIZ
Mustafa Gültepe, küresel ekonominin büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine girdiğini, Türkiye’nin bu süreci fırsata çevirebilmesi için çok hızlı hareket etmek durumunda olduklarının da söyledi. Yeni dönemde sürdürülebilir ve çevre dostu üretimin büyük önem kazandığını ifade eden Gültepe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu alanlarda mevcut mevzuat ve kamu desteklerinin henüz yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Bununla beraber Sürdürülebilirlik Eylem Planı yayımlandı ve ABD VE AVRUPA’DAKİ RESESYONA RAĞMEN HEDEFTEN TAVİZ VERİLMEYECEK detaylandırılıyor. Kamunun bu konuda iradesinin olması çok önemli.”
Gültepe, sürecin en verimli şekilde yürütülmesi için ihracatçıların taleplerini ise şöyle sıraladı:
• Firmaların yeşil dönüşüm amacı ile yapacakları tüm yatırımlar, bölge ve sektör fark etmeksizin özel bir yatırım teşvik düzenlemesi ile desteklenmeli.
• AB’nin sınırda karbon vergisi düzenlemesinin yaratacağı ek maliyeti en aza indirmek için, öncelikli muhatap sektörlerde uyum desteklenmeli, karbon piyasaları kurulmalı, yeşil finansman olanakları genişletilmeli.
• Firmaların yeşil dönüşümü sağladıklarına ilişkin sertifikalandırma yapılmalı, gerekli testler için altyapı kurulmalı.
İHRACATTA İLK 10 ÜLKE ARASINDA OLMAK VİZYONUYLA ÇALIŞACAĞIZ
Mustafa Gültepe, göreve başladıktan sonra TİM’in vizyonunu ve misyonunu yeniden gözden geçirdiklerini de ifade ederken, Türkiye’yi en çok ihracat yapan 10 ülke arasına sokma vizyonu ile çalışacaklarını vurguladı. Gültepe, “Bu vizyon doğrultusunda, kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimizi belirledik. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için birliklerimizin küresel ticaret trendlerini sürekli analiz ederek fırsatları ihracatçılarımızın gündemine sunmalarını sağlayacağız. Türkiye’nin ihracat potansiyelinin küresel pazarlarda bilinirliliğini artırıcı faaliyetleri destekleyeceğiz. Birliklerimizden gelen taleplerin karşılanması ve sorunların çözümü için ilgili paydaşlarla koordinasyonu sağlayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
MUSTAFA GÜLTEPE: “TÜRKİYE’DE İHRACATÇILARIN HEMEN TAMAMI ULUSLARARASI KURUMLARIN ONAYLADIĞI SOSYAL KOŞULLAR, YÖNETİŞİM, KALİTE VE ÇEVRE BELGELERİNE SAHİP. BUNLARA EK OLARAK KAPSAYICILIK, DİJİTALLEŞME
VE SOSYAL SORUMLULUK ALANLARINDA SAĞLANACAK GELİŞMELERLE RAKİP ÜLKELERE KARŞI ÖNEMLİ BİR AVANTAJ ELDE EDEBİLİRİZ.”