Anadolu tüm kültürlerin beşiği vazifesini gördüğü gibi dökümcülükte de en eski olma özelliğini korumuştur. konya cumra yakınında çatal höyük kazısında mö 6000 yıllarında anadolu'da madencilik ve dökümcülük yapıldığı tespit edildi.
Konya Cumra yakınında Çatalhöyük kazısında MÖ 6000 yıllarında Anadolu'da madencilik yapıldığı kazılarla tepsi edilmiş durumda. Bu nedenle Çatalhöyük günümüzde dünyada dökümcülüğ ün ilk kez yapıldı merkez olarak kabul ediliyor. Ayrıca Tokat Erbaa'da Gümüşlük mevkiinde yapılan sondajlarla araştırmalarda galerilerde MÖ 3800 yıllarına ait ahşap kazıma ve taşıma el aletlerine rastlanmı ştır. Yine Kütahya Gümüşköy Aktepe bölgesinde MÖ 2400 yıllarında madenciliğ in çıra ışığında yapıldığı tespit edilmiştir. Alacahöyük'te yapılan kazılarda (1937) içinde yüzde 9-17 arasında kalay ihtiva eden MÖ 2400 yıllarına ait bronz parçalar bulunmuştur. Aynı kazıda MÖ 3000 yılına ait altın kabzalı bir hançer bulunmuştur. MÖ 1750-1450 yıllarında Hititler döneminde bronz ve bakırın bol kullanı ldığı tespit edilmekle beraber aynı yıl- da demir ticaretinin yapıldığı tarihi kayı tlardan belirlenmiştir. Tokat yöresinde -Ankara -Karaali ve Amasya-Gümüşköy bucağındaki kazı- larda 70.000 Ton ile 1.5 Milyon ton arası değişen cüruf haznelerine rastlanmı ş, buradan alınan cüruf analizlerinden MÖ 1880 yıllarında çok iy döküm yapıldığı tespit edilmiştir. MÖ 900-600 yıllarında Urartu'lar Kuzey İtalya'daki Etrüskler'e -Yunanistan'a tunçtan dökülmüş ürünler ihraç ettikleri tarihi belgelerden tespit edilmiştir. MÖ 700-550 yıllarında Anadolu'da yaşayan FRİGLER zamanında döküm tekniğinin çok yüksek olduğu bilinmektedir.
OSMANLI DÖNEMİ DÖKÜM VE METALURJİ TEKNOLOJİSİ GELİŞİMİ
Görüldüğü gibi metalürjinin önceleri ortaya çıktığı bölgeler Anadolu civarı ve Anadolu ile iç içe ilişkili olan bölgeler olup Türklerinde Metalürji ile ilk uğraşan topluluklardan biri olduğu anlaşılmaktadır. Anadolu Türk Uygarlı klarına gelindiğinde metalürji ve döküm teknolojisinin 15.Asırdan sonra gelişme gösterdiğini görebiliyoruz. En önemli gelişmenin MS 1450 yıllarında Padişah Fatih Sultan Mehmet mühendis Saruca Bey ile Mimar Muslihiddin hoca ve o sırada Bizans'ta çalışan ancak ücretinin az olmasından dolayı mühendis Saruca Beye müracaat eden Macar asıllı top dökümcüsü ORBAN 'ın yardımları ile İstanbul tophane mevkiinde ilk top döküm tesisinin de dev topların dökümüne başlanmıştır. Bu tesis her ne kadar top gövdeleri dökümü için geliştirildiyse de diğer askeri araçlarında yapımında önemli görevler görmüştür. II. Beyazıt zamanı nda Tophane genişletilmiştir. Osmanlı imparatorluğunun yükselme ve genişleme dönemi olarak önemli bir bölümünde padişahlık yapan Sultan Süleyman (1520-1568) eski Tophaneyi yıkarak yerine daha büyük ve daha modern tophanenin kurulmasını sağlamıştır. Bu Tophane ve burada yapı lan döküm işlemlerinin teferuatıını Evliya Çelebi 1640'larda kaleme aldığı Evliya Çelebi Seyahatnamesinden öğ- renmek mümkün olmaktadır. Diğer taraftan 1755 yılında Fransa elçisine tercüman olarak gelen Baron de Tott tophanenin ıslah edilmesinde büyük katkısı olmuş ,hatta 1770 yılında İstanbul'a tekrar gelerek 1773 yılında Mühendishane- i Berri Hümayun Topçu okulunun kurulmasında dolayısıyla bu günün İ.T.Ü. kurulmasına ön ayak olmuştur. Osmanlı dökümcülüğünün tek büyük dökümhanesi Tophane idi. Burada resimhane, numunehane, muayenehane, tüfekhane, kundakhane, tavhane, demirhane, çarkhane (işleme atölyesi)nakkaşhane, baskıhane gibi önemli bölümler vardı. 1862 yılında İstanbul'a gelen İngiliz elçisi eserinde Tophane'de yılda 300 Top döküldüğ ünü anlatmaktadır. 1835 yılında ölen hoca İshak efendinin 127 sayfa metin ve 60 sayfa Teknik Resim çizimli Teknik Kitabında tamamı top dökümüne ait yakın çağın teknolojik çalı şmaları bulunmaktadır. Mühendishane- i Berri Hümayunda (İ.T.Ü.) hocalık yapmış ,modern döküm ve sanayi konuları nda ders vermiştir. Bu gün bu kitabı n bir nüshası Askeri Müze koleksiyonunda bulunmaktadır. 14 Nisan 1868 yılında Dökümcüler Şirketi kurularak ülkede yapılan döküm işleri ayrıntılı şekilde izlenmiştir.
AVRUPA DÖKÜM SEKTÖRÜNDE GELİŞİRKEN OSMANLI İLKEL TEKNİKLERDEN KURTULAMADI
Avrupa'da döküm sektörü hızla gelişirken Osmanlı döneminde de cılız gelişmelere rastlanmaktadır. Bir taraftan Ergani Bakır madenleri çalıştırılmaya başlanmış diğer taraftan demir malzeme üretimine de geçilmiştir. Osmanlı İmparatorluğunda demir madenleri demir cevherinin bulunduğu bölgelerdeki yerel demirciler tarafından işlenmekte ve o günkü teknolojiye bağımlı olarak dövme demir ve sertleştirilmiş çelik malzemelerin üretiminin yapıldığı bilinmektedir. Demir madenlerinde devlet tarafından ayrıca bir nazır bulundurup, devlet ihtiyacı olan demir malzemeleri ücretini ödeyerek satın alma yolunu izlemekti. Bilhassa demir madenlerinde Tophane'de dökülen büyük boyutlu toplarda kullanılmak üzere demir gülleler nazır nezaretinde yerinde dökülür ve gerekli yerlere gönderilirdi. Kığı Madenlerinden üretilen Demir güllelerin buradan önce Trabzon'a oradan da gemilere nakledildiği resmi yazışmalarda mevcuttur. Avrupa'daki teknolojik gelişmeler karşı sında Osmanlı İmparatorluğunda da baş gösteren ıslahat hareketleri sonunda öncelikle askeri malzemeler üretiminde devrin modern teknolojisini kullanabilen Demir Çelik üretim ve imalat tesislerine ihtiyaç duyulmuştur. Bu açı- dan İstanbul Hasköy civarında (Gülle) humbarhane kurulması ile Zeytinburnun’da Baruthane yakınlarında demir madeni çıkarılan bölgelerde üretilmiş piklerle çalışmak üzere demir fabrikası nın kurulması izlemiştir. 1839 Tanzimat fermanının okunmasından sonra Zeytinburnu'ndaki demir fabrikasının büyütülmesi söz konusu olmuştur. 1848 'de bu fabrikalarda üretilen malzemelerle çelik gövdeli gemiler yapılabilmiştir. 1900 yıllarının başında özellikle gemi yapımındaki gelişmeler için Camialtı Tersanesinde Demir ve Döküm tesisleri inşa edilmiştir. Tesiste 2 adet 5 Tonluk siemens martin fırını ile 1 adet döner fırın demir çelik döküm üretimi için kullanılmıştır. Mondros Antlaşması gereği tersaneler ve askeri amaçlı fabrikalar kapatılmıştır. Bunun sonucu olarak (kalafat ) tamir ve bakım amacı ile Galata ile Hasköy arasında Kalafatçılar bölgeleri oluşmuş ve döküm sanayi çok ilkel şartlarda buralarda sürdürülmeye çalışılmıştır. KAYNAK: TÜDÖKSAD