TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ, KÜRESEL EKONOMİYİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRECEK İKİZ DÖNÜŞÜM ÇABALARI KAPSAMINDA DÜZENLEDİĞİ “MAKİNE SEKTÖRÜNDE İKİZ DÖNÜŞÜM UR-GE PROJESİ”NİN İLK ETABINI GEÇTİĞİMİZ AY TAMAMLAMIŞTI. FİRMALARIN KARBON VE SU AYAK İZLERİNİ ÖLÇEREK YEŞİL DÖNÜŞÜME HAZIRLAYAN PROJENİN İLK ETABINDA, GELECEĞE YÖNELİK ATILMASI GEREKEN ADIMLAR İÇİN YOL HARİTALARI DA ORTAYA KOYULDU.
Geçtiğimiz yıl makine sektöründe sürdürülebilirlik çalışmalarını desteklemek için hem yeşil dönüşüm hem dijital dönüşümü bir arada sağlamak üzere başlatılan “Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi”, yeşil dönüşüm hedefi kapsamında Ocak-Temmuz 2023 döneminde 12 firma katılımıyla ilk etabını tamamladı. “Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi”nin bu ilk etabında “Kurumsal Karbon ve Su Ayak İzi Hesaplama Danışmanlığı” faaliyeti gerçekleştirilirken, firmaların yeşil dönüşüme hazırlık seviyelerinin tespiti ile mevcut durum analizi niteliği taşıyan ve uluslararası standartlara uygun raporları oluşturularak, geleceğe yönelik atılması gereken adımlar için yol haritaları da hazırlandı.Halen tüm dünyada süren yeşil ve dijital dönüşüm çabaları, aslen küresel ölçekli yeni bir ekosistemin kuruluşlunun da ilk adımlarını oluşturuyor. Son dönemde AB Yeşil Mutabakatı ile kamuoyunda da gündem olan bu çabalar, geleceğin ticaretinin yapı taşları olmaları açısında önem arz ederken, Türkiye’deki üretim ekosisteminin de ikiz dönüşüme uyum sağlaması zorunluluğu bulunuyor.Bu açıdan, Makine İhracatçıları Birliği’nin başlattığı “Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi”nin ilk etabına yönelik çıktıların, Moment Expo aracılığıyla tüm sektör için önem taşıdığına inanıyoruz.
İMALAT SEKTÖRÜNÜN PİLOT PROJESİ OLDU
Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi’nin ilk etabında “Kurumsal Karbon ve Su Ayak İzi Hesaplama Danışmanlığı” faaliyetlerini içeren çalışmalara odaklanılmıştı. Sagenit Yönetim Hizmetleri danışmanları tarafından firmalara saha ziyaretleriyle başlayan çalışmalarda, firmaların karbon ve su ayak izlerine yönelik tespitler yapıldı; firmalarda veri sistematiği ve yeşil dönüşüm ekipleri oluşturulurken, çevrim içi ve yüz yüze eğitimlerle firma bazlı raporlamalar gerçekleştirildi. Firmaların yeşil dönüşüme hazırlık seviyelerinin tespiti kapsamında mevcut durum analizi niteliği taşıyan ve uluslararası standartlara uygun raporların oluşturulmasını sağlayan bu çalışmalarla birlikte, firmaların geleceğe yönelik atmaları gereken adımları içeren yol haritaları da hazırlanmış oldu. Faaliyet sürecinde firmaların yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularında bilinçlendirilmeleri, bünyelerinde sürdürülebilirlik konularını takip edecek ekip ve veri sistemi oluşturmaları ve en önemlisi bu alanda önümüzdeki yıllarda düzenli çalışmalar gerçekleştirmeleri için gerekli altyapının hazırlanması amaçlanırken, Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi’ne katılan 12 firmanın makine sektörünün birçok farklı alt segmentinde faaliyet göstermesi, projenin tüm imalat sektörleri için “pilot proje ” niteliği taşımasını da sağladı.
İKİZ DÖNÜŞÜM UR-GE PROJESİ’NE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?
İklim krizi kamuoyunda son 10 yıldır konuşuluyor olsa da aslen Birleşmiş Milletlerin iki örgütü Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından 1988 yılından beri uluslararası ölçekte yakından incelenen insan kaynaklı bir olgudur.Bu kapsamda insan faaliyetlerinin neden olduğu iklim değişikliğinin risklerini değerlendirmek üzere 1988’de kurulan ve 2007 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (Intergovernmental Panel on Climate Change-IPCC) işlevi araştırma yapmak veya iklim ya da ilgili olayları izlemek değildir. Panelin başlıca faaliyetlerinden biri Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çevre Konvansiyonu’nun (sonrasında Kyoto Protokolü’nü ortaya çıkarmıştır) uygulanmasına ilişkin konularda özel raporlar yayımlamaktır. Panel, değerlendirmelerini ağırlıklı olarak emsal taramaya ve yayınlanmış bilimsel literatüre dayandırırken, IPCC yalnızca Dünya Meteoroloji Örgütü ve BM Çevre Programı üyelerine (dünya genelinde 195 ülke) açıktır. Bu kapsamda Türkiye de IPCC üyelerinden biridir. Her 5 ila 7 yılda bir, dünyanın iklim sisteminin bugün geldiği duruma ilişkin derlenen Değerlendirme Raporları basın ve karar vericilerle paylaşılırken, bu raporlardan ilki 1990 yılında, son rapor olan AR6 ise 2021’de yayımlanmıştır. IPCC’nin AR6 sentez raporunda, sera gazı emisyonlarının, IPCC tarafından dikkate alınan senaryolar ve modellenmiş yollarda yakın vadede 1,5°c’ye ulaşma yönündekien iyi tahminle artan küresel ısınmaya yol açacağı vurgulanırken, küresel ısınmadaki her artışın çoklu ve eş zamanlı tehlikeleri yoğunlaştıracağı uyarısında bulunulmuştu. Ancak aynı rapor, sera gazı emisyonlarındaki derin, hızlı ve sürekli azalmaların, yaklaşık 20 yıl içinde küresel ısınmada fark edilir bir yavaşlamaya ve ayrıca birkaç yıl içinde atmosferik bileşimde fark edilir değişikliklereyol açabileceğini de bize söylüyordu.Bununla birlikte AR6 raporu, gelecekteki herhangi bir ısınma seviyesi için iklimle ilgili birçok riskin, önceki raporlamalardaki değerlendirmelerden daha yüksek olduğunu ve öngörülen uzun vadeli etkilerin şu anda gözlemlenen iklim koşullarından daha yüksek olacağını da bildiriyor. Özetle, tartışmasız bir gerçek olarak karşımızda duran iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için ülkelerin sera gazı emisyonlarını düşürmeleri büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede birçok ülke emisyon artıran faaliyetlerini sonlandırıcı politikalar geliştirirken, aslen yepyeni bir ticaret ekosisteminin de temellerini atmış oluyorlar. Bu kapsamda, örneğin AB’nin geliştirdiği politikalar, AB ile ticaret yapan tüm ülkeleri ve şirketleri de yakından ilgilendiriyor ve bir ekosistem olarak AB ile ilişkili tüm coğrafyaların yeni mevzuatlara uyum çerçevesinde yeşil dönüşüm adımlarını atmaları ve yeni sisteme uyum sağlamaları gerekiyor. Elbette bunun ilk adımlarından birini ise Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi’nin ilk etabında ele alınan karbon ayak izinin küçültülmesi gibi emisyon düşürücü faaliyetler oluşturuyor.
GELECEKTE BİZİNELER BEKLİYOR?
IPCC tarafından raporlanan en son iklim senaryoları, 2013 yılında yayımlanan “İklim Değişikliği 2013: Üçüncü Değerlendirme Raporu”nda yer alıyor ve raporda dört farklı iklim senaryosu inceleniyordu:• RCP2.6: Bu senaryo, küresel sıcaklığın 2100 yılına kadar 1,5°C’nin altında tutulmasını hedefliyor. Bu hedef, fosil yakıtlardan uzaklaşmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmayı gerektiriyor. • RCP4.5: Bu senaryo, küresel sıcaklığın 2100 yılına kadar 2°C’nin altında tutulmasını hedefliyor. Bu hedef ise fosil yakıtların kullanımını azaltmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmayı gerektiriyor. • RCP6.0: Bu senaryoda küresel sıcaklığın 2100 yılına kadar 2°C’nin üzerinde tutulması hedeflenirken, bu hedef fosil yakıtların kullanımını azaltmayı gerektirmiyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI KURUM OLARAK NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Fosil yakıtlardan uzaklaşın ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapın: Yenilenebilir enerji kaynakları fosil yakıtlara göre daha temiz ve daha sürdürülebilirdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olacaktır. Enerji verimliliğini artırın: Enerji verimliliği, enerji kullanımını azaltarak iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Enerji verimliliğini artırmak için, enerji tasarruflu cihazlar kullanın, ışıkları kapattığınızdan emin olun ve gereksiz elektrikli cihazları fişten çekin. Ormansızlaşmayı azaltın: Ormanlar, karbondioksiti atmosferden uzaklaştırır ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Ormansızlaşmayı azaltmak için ormanları korumak ve ormanların yeniden ağaçlandırılmasını teşvik edin. Tarımı sürdürülebilir hale getirin: Tarım, iklim değişikliğinin önemli bir nedenidir. Tarımı sürdürülebilir hale getirmek için tarımsal arazilerin yönetimi, gübre ve pestisit kullanımı ve su kullanımı gibi konularda değişiklikler yapın. İklim değişikliği hakkında farkındalık yaratın ve eğitimi teşvik edin: İklim değişikliği hakkında farkındalık yaratmak ve eğitimi teşvik etmek, iklim değişikliğine karşı mücadelede önemlibir adımdır. İklim değişikliği hakkında konuşmak, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olacaktır. • İklim değişikliğine karşı uluslararası iş birliğinizi güçlendirin: İklim değişikliği, küresel bir sorundur ve küresel bir çözüm gerektirir. İklim değişikliğine karşı uluslararası iş birliğini güçlendirmek, iklim değişikliğine karşı mücadelede önemli bir adımdır. • Sürdürülebilir ulaşım yöntemlerini kullanın: Sürdürülebilir ulaşım yöntemleri, fosil yakıtların kullanımını azaltarak iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Sürdürülebilir ulaşım yöntemlerini kullanmak için toplu taşımayı kullanın, bisiklete binin veya yürüyün. • Su kullanımını azaltın: Su, iklim değişikliğinin önemli bir nedenidir. Su kullanımını azaltmak için duş süresini kısaltın, musluklarınızı kapattığınızdan emin olun ve bahçenizi sulama konusunda dikkatli olun. • Atıklarınızı azaltın: Atık, iklim değişikliğinin önemli bir nedenidir. Atıklarınızı azaltmak için geri dönüşüm yapın, kompost yapın ve gereksiz eşyalardan kurtulun. • Sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimseyin: Sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek için enerji tasarruflu cihazlar kullanın, organik yiyecek satın alın ve yerel iş yerlerini destekleyin. • İklim değişikliği hakkındaki farkındalığı artırın: İklim değişikliği hakkındaki farkındalığı artırmak, iklim değişikliğine karşı mücadelede önemli bir adımdır. İklim değişikliği hakkındaki farkındalığı artırmak için iklim değişikliği hakkında konuşun, iklim değişikliği hakkındaki filmleri ve belgeselleri izleyin ve iklim değişikliği hakkındaki kitapları okuyun. • İklim değişikliği hakkındaki politikaları destekleyin: İklim değişikliği hakkındaki politikaları desteklemek, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olacaktır. İklim değişikliği hakkındaki politikaları desteklemek için oy verin, iklim değişikliği hakkındaki kampanyalara katılın ve iklim değişikliği hakkındaki politikaları destekleyen kuruluşlara bağış yapın. • İklim değişikliğine uyum sağlayın: İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için iklim değişikliğine uyum sağlamak da önemlidir. İklim değişikliğine uyum sağlamak için iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olan teknolojileri kullanın, iklim değişikliğinin etkilerine dayanıklı binalar ve altyapılar inşa edin ve iklim değişikliğinin etkilerine dayanıklı bir yaşam tarzı benimseyin. • MAİB yayınlarını takip edin: Makine İhracatçıları Birliği’nin yayımladığı “Türkiye Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporu”nu ve MundusPlus internet sayfasını inceleyin. “Türkiye Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporu” ve MundusPlus internet sayfası için sayfadaki karekodları kullanabilirsiniz. • RCP8.5: Bu senaryoda da küresel sıcaklığın 2100 yılına kadar 2°C’nin üzerinde tutulması hedeflenirken, fosil yakıtların kullanımını artırmayı gerektiriyor. RCP 2.6 ve RCP 4.5 senaryoları, fosil yakıtlardan uzaklaşmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmayı gerektirirken, enerji verimliliğini artırmayı, ormansızlaşmayı azaltmayı ve tarımı sürdürülebilir hale getirmeyi de içeriyor. RCP 4.5 senaryosunun farkı ise RCP 2.6 senaryosuna göre daha az radikal bir yaklaşım içermesidir. Bununla birlikte, RCP 2.6 ve RCP 4.5 senaryoları farklı iklim değişikliği etkilerine yol açabilirler. RCP 2.6 senaryosu deniz seviyesinin yükselmesini, daha sık ve şiddetli hava olaylarını ve bitki ve hayvan türlerinin yok olmasını azaltabilirken, RCP 4.5 senaryosu ise görece daha az iklim değişikliği etkisine yol açacak ancak yine de önemli iklim değişikliği etkilerine neden olabilecektir. Diğer yandan, RCP 2.6 senaryosu, RCP 4.5 senaryosuna göre daha pahalıdır ancak uzun vadede daha az maliyetli olacaktır. RCP 2.6 senaryosu iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olurken, sağlık, ekonomi ve ekolojik sistemler üzerinde olumlu bir etkiye de sahip olacaktır. RCP 4.5 senaryosu ise RCP 2.6 senaryosuna göre daha ucuz olsa da uzun vadede daha maliyetlidir. RCP 4.5 senaryosu iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olmayacak; böylece sağlık, ekonomi ve ekolojik sistemler üzerinde olumsuz bir etkiye oluşturabilecektir. Özetle, RCP 2.6 senaryosunun RCP 4.5 senaryosuna göre daha iyi bir seçenek olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte, RCP 4.5 senaryosu küresel sera gazı emisyonlarının 2020’lerin ortasında zirveye ulaşacağını ve ardından kademeli olarak azalacağını varsayar. Dolayısıyla, sera gazı emisyonlarının azaltılmasında önemli ilerleme kaydedileceğini varsaydığı için RCP 4.5 senaryosu da nispeten iyimser bir senaryo olarak kabul edilebilir. Ancak bu senaryo hâlâ önemli bir miktarda ısınma içerir ve bu da çevre ve insan toplumu üzerinde bir dizi olumsuz etkiye sahip neden olabilir. Başka bir açıdan, RCP 4.5 senaryosu, sera gazı emisyonlarını azaltabilsek bile gelecekte önemli iklim değişiklerini görme olasılığımızın yüksek olduğu bir hatırlatıcıdır. İklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek içinse emisyonları mümkün olduğunca azaltmak için şimdiden ve hemen harekete geçmek önemlidir.
YA HEDEFİ ISKALARSAK?
İnsan kaynaklı küresel ısınmanın sınırlandırılmasının net sıfır karbondioksit emisyonu gerektirdiğini artık hepimiz biliyoruz. Net sıfır emisyona ulaşılana kadar kümülatif karbon emisyonları vesera gazı emisyonu azalma düzeyi, ısınmanın 1,5°C veya 2°C ile sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağını büyük ölçüde belirleyecektir. Ancak ek azaltma olmadan, mevcut fosil yakıt altyapısından kaynaklanan öngörülen emisyonların, 1,5°C’lik artışın üzerine çıkılacağını da öngörüyor. Isınmayı 1,5°c’de sınırlayan küresel modellenmiş senaryolar, hızlı, derin ve çoğu durumda tüm sektörlerde sera gazı emisyonlarındaacil azalmalar talep ederken, net sıfır hedefine 2050’lerin başlarında ulaşılmasını amaçlıyor. Ancak ısınma 1,5°C gibi belirli bir seviyeyi aşarsa, net negatif küresel emisyonlar elde edilerek ve sürdürülerek, tekrar kademeli olarak azaltılabilir. Bu durum, aşım olmayan yollara göre daha fazla karbondioksit giderimi sağlanmasını gerektirecek ve daha fazla fizibilite ve sürdürülebilirlik endişelerine yol açacaktır. Aşım durumu, insan ve doğal sistemler için tümü aşımın büyüklüğü ve süresiyle birlikte büyüyen, bazıları geri döndürülemez ve ek riskler içeren olumsuz etkileri de beraberinde getirebilir.
MAKİNE SEKTÖRÜ EMİSYON AZALTIMINDA NELER YAPABİLİR?
Makine sektörü için, Türkiye’de yürürlükte bulunan sera gazı emisyonlarının takibi hakkında yönetmelik uyarınca izlenen bazı emisyonlar bulunuyor. Ancak 20 MW sınırı ile çoğu tesis kapsam içerisinde yer alamıyor. 20 MW yakma kapasitesinden daha yüksek, yalnızca ayrı ayrı değerlendirilmek üzere her bir yakma ünitesinin kurulu gücü 3 MW üzerinde olanların toplamı 20 MW kapsamında ise sera gazı emisyonların takibi hakkında yönetmelik kapsamında izlenebiliyorlar. Bu konu, Türkiye’de müşteri taleplerinin artmasıyla birlikte ön plana çıkarken, esas önemli olan bu tesislerin enerji ihtiyacına cevap verebilmektir. Diğer yandan kapsama giren kuruluşlar için izlenen emisyonlarda doğrudan aktivitelere yönelik olan emisyonlardır (sadece sabit yanma ve proses emisyonlarını kapsamaktadır). Bu kapsamda, müşteri taleplerine yönelik çözümler için standardın tam anlamıyla oluşturulması gereklidir. AB tarafından oluşturulan regülasyonlarda da belirtildiği üzere, gömülü emisyonlar sınırda karbon düzenleme mekanizmasında büyük rol oynamaktadır. Hâlihazırda Yeşil Mutabakat kapsamında makine sektöründe üretilen ürünlerin GTİP numaraları izlenen ürünler arasında bulunmuyor ve 2030 yılına kadar kapsam içinde olmayacaklar. Ancak ek olarak müşteri talepleri ile emisyon değerleri gün geçtikçe önem kazanmaya devam ediyor. Bu çerçevede, kuruluşlar, kendi emisyon hesaplamalarını yaptıktan sonra oluşacak projeksiyon sonucunu inceleyerek ve çeşitli coğrafyalarda yer alan üretimin toplam emisyonuyla karşılaştırarak, hedeflerin tanımlanmasına nasıl katkıda bulunabileceklerini ölçebilirler.
EMSİYON HESABINDA HANGİ KATEGORİLERE DİKKAT EDİLMELİ?
Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi’nin de odağındaki bu konuyla ilgili olarak projeye katılan 12 firmaya saha ziyaretleri gerçekleştirilirken, emisyon verilerinin nasıl toplanacağıyla ilgili veri altyapısı hakkında da görüşmeler yapıldı. Basitçe aktarmak gerekirse, emisyon hesaplamasında altı temel kategoriye dikkat edilmelidir:DOĞRUDAN AKTİVİTELER: Doğrudan aktiviteler kapsamında sabit yanma emisyonları, mobil yanma emisyonları, kaynak gibi faaliyetlerden kaynaklı proses emisyonları, antropojenik emisyonlar değerlendirilir. Bu aktivitelerin “doğrudan” olarak değerlendirilmesinin sebebi, raporlama sınırı dâhilinde gerçekleşmiş olmasıdır. Örneğin, bir binek aracın yakıtı kuruluş tarafından karşılanıyorsa bu durumda doğrudan aktivitede yer almak zorundadır. Diğer yandan araç fiziki kuruluş sınırı haricinde de kullanılabilir ancak sorumluluk kuruluş tarafında ise doğrudan aktivite olarak değerlendirilmelidir. Antropojenik emisyonlarında ise yangın söndürme sistemleri, soğutucu gazlar içeren klima gibi soğutma sistemleri, kesici gazlar değerlendirilir. Bu emisyonların hâlihazırda atmosfere salımı gerçekleşmese de vana/flanş gibi bağlantı noktalarından kaçak emisyon oluşabilir. Kaçak emisyonların oranları IPCC tarafından hazırlanan rehber dokümanlardan alınabilir. Sabit yanma emisyonları ve mobil yanma emisyonları ise kuruluşun yürüttüğü faaliyet esas alınarak IPCC’de uygun tablo referansıyla belirtilmiştir. Mobil yanma emisyonlarında seyahat amaçlı kullanılan araçlar ve iş amaçlı kullanılan araçlar ayrı ayrı değerlendirilir. ENERJİ DOLAYLI AKTİVİTELER: Enerji dolaylı aktiviteler olarak elektrik tüketimi ön plana çıkıyor. Burada, Türkiye tarafından yayımlanan emisyon faktörleri kullanılabilir. Bu faktörler Türkiye’deki şebeke yönetiminde meydana gelen kayıpları da içerdiği için hem elektriğin üretimi hem de elektriğin iletimini kapsar. Kuruluş elektrik üretimi kapsamında yenilenebilir enerji tercih ederse elektrik üretimiyle ilgili emisyonlarının nötr hale getirebilir. Ancak şebeke üretimiyle ilgili emisyonlarını rapora dâhil etmelidir. Bu durum meydana gelirse, diğer dolaylı emisyon kategorisinde raporlama yapılmalıdır. LOJİSTİK DOLAYLI AKTİVİTELER: Kuruluşun yakıt sağlamadığı ancak hizmet alımı olarak tedarik ettiği faaliyetler uyarınca lojistik çalışması ayrı ayrı değerlendirilmelidir: Girdi malzemelerin taşınması Çıktı malzemenin taşınması İş seyahatleri Çalışanların kuruluşa ulaşımı. SATIN ALMA DOLAYLI AKTİVİTELER: Kuruluşun satın aldığı ürünlerin tedarikçi tarafındaki üretim sürecine ait olan emisyonlar bu kategoride değerlendirilmelidir. Ürünlerin yanı sıra yakıt temini konusuyla ilgili aktiviteler de bu kategoride yer alır. • Satın alınan sarf malzemeler, demirbaşlar ve hizmet alımları, • Yakıtın üretim sürecinde ve iletim sürecindeki emisyonlar, • Atık bertarafı.Bu kategoride yapılacak raporlamalar için Ecoinvent, DEFRA ve EPA veri kaynakları kullanılabilir.SATIŞ DOLAYLI AKTİVİTELER: Kuruluşun sattığı ürünlerin müşteri tarafından kullanım aşaması bu kategoride değerlendirilmelidir. Örneğin, çelik içerikli bir malzemenin müşteri tarafından kullanım esnasında herhangi bir emisyon yaratmadığı bilinmektedir ancak ürünün kullanım sonunda bertaraf aşamasına geldiğinde yaratacağı emisyon bu kategoride değerlendirilir. Raporlama dâhilinde DEFRA veri kaynağı kullanılabilir. Bu durumun yanı sıra üretilen makineler ve bazı tarım makinelerinde yakıt kullanımı soğutucu gaz kullanımı da mevcuttur. Raporlamada bu huşular da dikkate alınmalıdır.DİĞER DOLAYLI AKTİVİTELER: Diğer kategorilerde sınıflandırma yapılmamakla birlikte; rapora dâhil edilmesi gereken hususlarbu başlıkta ele alınabilir. Örneğin, Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi kapsamındaki bir firmada, kuruluşun GES kullanımı nedeniyle şebeke iletimine ait emisyonları bu kategoride değerlendirilmiştir.
İKLİM RİSKLERİNASIL YÖNETİLEBİLİR?
Makine Sektöründe İkiz Dönüşüm UR-GE Projesi kapsamındaki 12 firmaya ayrı ayrı ve firmalara özel raporlamalar yapılmış olsa da firmaların iklim risklerini nasıl yöneteceklerine yönelik tavsiye niteliğindeki şu önerilere de raporlarda yer verildi: EPD Çalışmaları: Üretilen ürünlerin müşteri tarafından çevresel ürün deklarasyonu hazırlanması hâlinde, gömülü emisyon konusunda yönetim pozitif olarak ön plana çıkacaktır. Bu hususta yapılacak olan raporlamalar, ürünün üretim sürecinin karbondioksit etki kategorizasyonuna göre şeffaf bir şekilde raporlanmasını sağlayacak, diğer işletmelerle veri seçimi konusunda niteliğin artırılmasıyla birlikte daha düşük ve doğru emisyonların yönetilmesini sağlayacaktır. CDP Raporlamaları: Kuruluşlar, karbon saydamlık projesi (CDP) kapsamında raporlama yaparak hem emisyon yoğunluğunu azaltabilecek hem de oluşan emisyonların enerji verileriyle birlikte yorumlanmasını sağlayarak daha şeffaf bir yönetim anlayışı sunabilecektir. Bu hususta CDP dâhilinde skor alarak, müşterisine iklim ve ilgili riskleri nasıl yönettiğini açıklayabilecektir. CDP skorları, finansman konusunda da firmalara olumlu katkı sağlayacaktır. Bankalar verecekleri kredilerle ilgili iklim risklerinin nasıl yönetileceği konusunda bilgi toplarken, CDP dâhilindeki raporlamalar bu ihtiyaca cevap verecektir. Sürdürülebilirlik raporlamaları: Kuruluşlar GRI rehberlerine göre hazırlanan raporlarında karbondioksit emisyonlarıyla ilgili nicel veriler sağlayarak, tüketici tarafına yönetilebilir veriler sunabilir; böylece sürdürülebilirlik anlayışına uygun olarak, yarının ihtiyacından ödün vermeden sürdürülebilir bir endüstri yönetimine sahip olduğunu açıklayabilirler.