MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (MAİB) TARAFINDAN PAYLAŞILAN MAKİNE İMALAT SANAYİSİ KONSOLİDE VERİLERİNE GÖRE, OCAK-AĞUSTOS DÖNEMİNDE TÜRKİYE’NİN SERBEST BÖLGELER DÂHİL TOPLAM MAKİNE İHRACATI 18,6 MİLYAR DOLAR OLDU. ORTA VADELİ PROGRAMIN BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE MAKİNE VE TEÇHİZAT YATIRIMLARINI ETKİLEYECEK ÖNEMLİ BİR YOL GÖSTERİCİ OLDUĞUNU BELİRTEN MAİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI KUTLU KARAVELİOĞLU, “DÜNYADAKİ GELİŞMELERE BAĞLI OLARAK, ÜLKEMİZİN İHRACAT ODAKLI BÜYÜME HEDEFİ DOĞRULTUSUNDA İHRACATÇILARIMIZA YÖNELİK YENİ ÖNLEM İHTİYAÇLARI ÖNE ÇIKIYOR. OVP’DE BU İHTİYAÇLARA İŞARET EDEN YERİNDE TESPİTLER VAR VE PLANDAKİ FİYAT İSTİKRARI VURGUSU BİZİM İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR.” DEDİ.

Makine imalat sanayisi konsolide verilerine göre, Ocak-Ağustos dönemi sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1 artarak 18,6 milyar dolara ulaştı. En fazla makine ihracatı gerçekleştirilen beş Avrupa ülkesi Almanya, İtalya, Birleşik Krallık, Fransa ve İspanya’ya yapılan ihracatın miktar bazında yüzde 2,5 ila yüzde 12,4 gerilediği bu dönemde, makine fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle gelirler yüzde 1,6 ila yüzde 11,6 arttı.Kilogram başına ortalama ihracat birim fiyatlarının7,2 dolar olduğu sektörde ABD ve Rusya’ya yapılan makine ihracatında da birim fiyatlar 10 doların üzerinde seyrediyor.TÜİK’in açıkladığı temmuzayı verilerine göre makine ihracatının yüzde 17,3 artarak 27,9 milyar dolara ulaştığı son 12 ayda ise makine ithalatı yüzde 24,3 artarak 43,9milyar dolara, dış ticaret açığı da 16 milyar dolara yükseldi.

“OVP’DEİHRACATÇILARIN İHTİYAÇLARINAYÖNELİK YERİNDE TESPİTLER VAR”

Küresel enflasyonla mücadelenin henüz istenen sonuçları vermediği bu dönemde, sıkılaşma eğilimlerinin büyüme oranları üzerindeki baskısının sürdüğünü belirten MAİB Yönetim Kurulu Başkanı KutluKaravelioğlu, önümüzdeki 8-9 aylık sürecin işletmelerin yeni gelişmelere karşı dirençli olması gereken bir dönem olacağını ifade ederek şunları söyledi: “Makine ihracatımızın yüzde 61,2’sini yaptığımız Avrupa’da faiz artırımlarının sürme ihtimali, zayıf büyümenin yıl sonuna kadar devam etmesi anlamına geliyor. Bu süreç en yüksek üretim ve pazar entegrasyonumuzun bulunduğu Almanya’da, iki büyük pazarı Rusya ve Çinile ticaretindeki sınırlama-lar nedeniyle bir küçülme dönemi olarak yaşanabilir. Bununla birlikte, Almanya’nın tüm sıkıntılı dönemlerinde Türkiye’deki makine imalatçılarının üretim ve rekabet gücünden daha fazla yararlanmak ihtiyacı duymuş olduğunu, bütün zorlu süreçlerin yeni iş birliklerinin geliştirilmesi konusunda sıra dışı fırsatlar sunduğunu gözden kaçırmamalıyız. Dünyada son yılların en düşük büyüme rakamlarının gerçekleştiği bir çeyreği ve küresel ticaretin hızlı daraldığı bir yılı geride bırakırken, makine ihracatımızdaki yüzde 11,1’lik artışın rakiplerimizi kıskandırdığı-nı söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerin makine üretiminin daraldığı ilk yarıda bizim üretimimiz yüzde 9,7 arttı. Finansmana erişimin tüm dünyada zorlaştığı ve yatırım maliyetlerinin işletmelerin iştahını kestiği bu ortamda, ihracatımızı artırmanın yeni yollarını arayacağız.” Karavelioğlu, Türkiye’de makine ve teçhizatyatırımlarındaki artışın ilk iki çeyrekte yüzde 6,3 ve yüzde 7,4 seviyesinde gerçekleşmesinin büyüme verileri açısından olumlu olduğunu da belirterek; “Dünyadaki gelişmelere bağlı olarak, ülkemizin ihracat odaklı büyüme hedefi doğrultusunda ihracatçılarımıza yönelik yeni önlem ihtiyaçları öne çıkıyor. OVP’de bu ihtiyaçları işaret eden yerinde tespitler var ve plandaki fiyat istikrarı vurgusu bizim için hayati önem taşıyor. Tedariklerini Türkiye’den sağlayan yabancı şirketlerin yöneticileri, kendileriyle yaptığımız tüm görüşmelerde kur-enflasyon dengesindeki öngörülemezliğe dikkat çekiyor.” dedi.

“ÇİN İLE STAİMZALASAK YERİDİR”

Küresel ölçekteki yavaşlamanın süreceği yılın ikin-ci yarısında, Türkiye’nin ekonomi politikalarında yaşanan değişimin muhtemel etkilerini de değerlendiren Karavelioğlu şunları söyledi: “İlk çeyrekte dövizin çapaatması sebebiyle ithalatın ucuzlaması ithal mallara talebi artırınca müşterisi olduğumuz pek çok ülke sevinmişti. Çünkü dünyada talep daralması yaşanırken böyle hareketli bir pazarın varlığı herkesin iştahını kabartmıştı. İç piyasada talep düşüşü yaşayan ve parasını devalüe ederek agresif bir ihracat politikası yürütmeye çalışan Çin, bu süreci en iyi değerlendiren ülkelerdenbiri oldu ve pek çok ülkenin katı önlemlerle iç pazarını ve yerli imalatçılarını korumaya çalıştığı yılın ilk yedi ayında Türkiye’ye 7 milyar dolarlık makine sattı. Bu koşullar altında, biz de makine ihracatında böyle serbestçe hareket edebildiğimiz ve yüzde 30’un üzerinde artış sağlayabileceğimiz bir pazar bulsak çok mutlu olurduk. İhracatta karşılaştığımız yüzde 35’lik vergileri düşününce, Çin ile serbest ticaret anlaşması imzalasak yeridir diyoruz.” Yaz başında TL’de yaşa-nan düzeltmenin ise cari açıkla mücadele açısındanyerinde olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu, mevcut kurların özellikle katma değeri nispeten düşük olan diğer sektörleri çok zorladığının altını çizerek şunları belirtti: “İç ve dış pazardaki koşullar şu ana kadar makine ve teçhizat sanayisi imalatımızda bir yavaşlamaya neden olmadı ama geçtiğimiz ay itibarıyla hayata geçen sıkılaşma eğilimleri,iş yaptığımız sektörlerin finansman koşullarını derinden etkiledi. OVP’de, enflasyonist ortamın olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik başlıkları ikna edici buluyoruz. Fiyat istikrarını hedefleyen bu adımların bir an önce uygulamaya geçilmesini bekliyoruz.”

“İKİZ DÖNÜŞÜMDE MAKİNE SEKTÖRÜ MERKEZDE OLMAK ZORUNDA”

Karavelioğlu, OVP’de öne çıkarılan yapısal alanları ihracat odaklı olarak analiz ettiklerinde, başta Yeşil ve Dijital Dönüşüm olmak üzere seçilen alanların sanayicilerin ana gündemiyle örtüştüğünügördüklerini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “İhracatın teknoloji kompozisyonunun iyileştirilmesini ifade eden başlıklar, reform alanlarını gerek büyüme gerekse ticari mevzuat bakımından gözeterek hazırlanmış. İşletmelere yönelik kaynak, süreç ve enerji verimliliği ile dijitalleşme gibi sektörel yol haritaları da Avrupa Yeşil Mutabakatı gözetilerek düzenlenmiş. Sürdürülebilirlik altyapısını oluşturan bu metin, yıllardır Avrupa’daki federasyonlarda ve tepe kuruluşlarda yer alan makine sektörü olarak bizim de katkı verdiğimiz bir mevzuattır. Yeşil ve Dijital Dönüşüm başlıklarının ancak; sanayi sürecini başlatan, tetikleyen ve sonrasında devasa bir ekonominin oluşmasında kilit vazifesi gören makine sektörünü merkeze alarak tasarlanabileceği akılda tutulmalıdır. Özünde endüstrinin yeniden şekillenmesi, dönüşmesi, değişmesi gerekiyor ise, ki gerekiyor, bize düşen görev ülkemizdeki bu çalışmalarda öncü olmaktır.”