Değerli okurlarımız,

Makine imalat sanayisi yılın ilk beş ayında, geçen yılın aynı dönemindeki verileri yakalayarak, serbest bölgeler dâhil toplam 11,7 milyar dolara ulaştı. 2,5 milyar dolar seviyesinde rekor makine ihracatının yapıldığı mayıs ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,8 seviyesinde; bir önceki aya göre ise yüzde 31,4 ihracat artışı sağlandı.

Sektörün mayıs ayı performansıyla ilk çeyrekteki düşüşler de büyük ölçüde telafi edilirken, en büyük beş ihracat pazarlarımızdan ABD’ye olan makine ihracatımız, geçen mayıs
ayına göre yüzde 70,3 artış gösterdi. İçten yanmalı motor ve aksamları ihracatının yüzde 15,2 arttığı bu dönemde, tarım ve ormancılık makineleri, takım tezgâhları ile tekstil ve konfeksiyon makinelerindeki ihracat artışları da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30’un üzerinde gerçekleşti.

Bununla birlikte, küresel ticaretteki kıpırdanmaya rağmen küresel makine teçhizat yatırımlarının önceki seviyelerine çıkmakta zorlanacağını ifade eden MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, makine dış ticaretinde yeni fırsat kapılarının açılacağının altını çiziyor ve “Son dönemde dünyada dikkat çeken bir trend; yüksek teknolojili sermaye malları yerine halihazırda mevcut işi görmeye yetecek kalitede, yani ürün geliştirmeye yönelik beklentilerden ziyade üretimin mevcut durumunu idame ettirecek olan daha basit ve ekonomik makine ve tesislere artan taleptir. ‘Frugal konsept’ olarak da adlandırılan
bu alan, ‘hiç ihtiyaç duyulmayabilecek yükseklikte bir teknolojiye peşinen kaynak israf etmemek’ anlamına geliyor ve ironik biçimde Almanya gibi teknoloji üstünlüğü olan ülkeler de bu alana hamle yapmak zorunda kalıyor. Orta segment olarak tanımlayabileceğimiz
bu grup, bizim çok rekabetçi olduğumuz bir alan. Giderek çeşitlenen ürün ve teknoloji sınıflarımızla, ‘dual üretim’ de dediğimiz ve dünyanın birçok yerinde farklılaşan standartların tamamına uygun ürün kalitelerimizle her keseye makine imal etmek yeteneğine sahip bulunduğumuzu uzun zamandır dillendiriyoruz. Burada bizim için yeni fırsatlar görüyorum.” diyor.

Aslen Türk makine sektörünün üretim, tasarım ve satış alanında rekabetçiliğini yıldan
yıla yükselttiğini hep birlikte gözlemliyoruz. Ancak son derece hareketli iç pazarımızdaki rekabet kırıcı faaliyetlerin yoğunluğunu da her fırsatta dile getiriyoruz. Rekabet
kırıcı faaliyetlerin en önemlilerinden birini ise kuşkusuz kayıt dışı üretim oluşturuyor. Avrupa’da neredeyse sempatikleştirilerek “gölge ekonomi” olarak değerlendirilen
kayıt dışı faaliyetler, 28 ülke içerisinde yüzde 6,9’dan yüzde 32,4’e değişen oranlarda gerçekleşirken, Türkiye makine sektörü özelinde yüzde 23,68 olarak ölçülüyor. MAİB’in desteğiyle Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Politika ve Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Türkmen Göksel’in hazırladığı “Makine ve Alt Sektörleri için Kayıt Dışı Ekonominin Ölçülmesi” başlıklı çalışma, TÜİK tarafından her yıl açıklanan Sanayi ve Hizmet İstatistiklerinden derlenen verilerden hareketle ve özel kurgulanan matematiksel bir modelleme ile makine sektöründeki kayıt dışılığa odaklanıyor. Bizim de bu sayımızda “Kapak” sayfalarımızda odaklandığımız raporun dikkat çekici sonucu, makine sektörü genelinde kayıt dışılık oranının 2015 yılındaki yüzde 24,93’ten 2022’de yüzde 23,68’e gerilemesi ve bu iyileşmenin 21 makine alt sektörünün tümünde gerçekleşmesi olarak karşımıza çıkarken; rapor, halen yüzde 20 ve üzerinde ilerleyen kayıt dışılığın çözümü için daha çok çaba harcanması gerektiğine de işaret ediyor.

Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,