SON BİR YILDA ÜRETİM MALİYETLERİNDE YÜZDE 100’ÜN ÜZERİNDE ARTIŞ OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKEN TİM YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜLTEPE, “BAZI SEKTÖRLERDE ORAN YÜZDE 120’NİN DE ÜZERİNE ÇIKTI. AYNI DÖNEMDE DOLAR KURUNDAKİ ARTIŞ İSE YÜZDE 25’TE KALDI. DOLAYISIYLA BİRÇOK SEKTÖRDE FİYAT TUTTURAMIYORUZ. YILIN İLK YARISINDA HEDEFLERİMİZİN GERİSİNDE KALDIK.” DEDİ.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe, yıl sonu için hedeflenen 267 milyar dolarlık hedef için ihracatçının yüksek maliyet düşük kur kıskacından çıkarılması gerektiğini söyledi. İhracatçının önündeki engellerin bir an önce kaldırılmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Gültepe, ekonomiyi soğutmadan enflasyonla etkili mücadele için ihracatın en etkili ve tek yol olduğunun altını çizdi.

“İHRACATIMIZ SON 1,5 YILDIRYATAY SEYİR İZLİYOR”

Mustafa Gültepe, TİM Sektörler Konseyi Üyelerinin de katılımıyla düzenlediği toplantıda ihracatın ilk yarı performansının yanı sıra güncel sorunlar ve ekonomi yönetiminden beklentileriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. TİM’in İhracat 2024 Raporunun da paylaşıldığı toplantıda konuşan Gültepe, 2024 yılına 267 milyar dolarlık mal ve 110 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefi ile başladıklarını hatırlattı. Yılın ilk yarısında hedefin gerisinde kaldıklarını bildirenGültepe, şöyle devam etti: “Altı aylık ihracatımız 125,4 milyar dolara, 12 aylık ihracatımız ise 257,8 milyar dolara ulaştı. 2023 ile kıyasladığımızda altı aylık ihracatta yüzde 2, 12 aylık ihracatta yüzde 2,5 artıdayız. Henüz verisi kesinleşmeyen hizmet ihracatında ise ilk yarıyı44,6 milyar dolar düzeyinde tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Hizmet ihracatımızı da geçen yıla göre yüzde 3,4 civarında artırmış bulunuyoruz. Gerek küresel pazarlardaki gelişmelere gerekse içerideki sorunlara rağmen ilk altı ayı artıda tamamlamamız önemli. Ancak tablo, 2024için belirlediğimiz ve mütevazı sayılabilecek hedefe bizi taşımayabilir. Çünkü aylık iniş ve çıkışlar olmakla birlikte ihracatımız son 1,5 yıldır genelde yatay bir seyir izliyor. Bu sonuçta Ukrayna ile başlayan ve Gazze ile devam eden bölgesel çatışmaların, AB ve ABD gibi büyük pazarlarda talepteki daralmanın elbette etkisi var. Ancak özellikle üretim maliyetlerimizdeki yüksek oranlı artışa rağmen kurun yatay seyri de rekabetçiliğimize zarar verdi. Geçen temmuzdan bu temmuza son bir yılda üretim maliyetlerimizde yüzde 100’ün üzerinde artış oldu. Bazı sektörlerde oran yüzde 120’nin de üzerine çıktı. Aynı dönemde dolar kurundaki artış ise yüzde 25’te kaldı. Dolayısıyla birçok sektörde fiyat tutturamıyoruz. Üretim maliyetlerine bakıldığında dolar bazında Asyalı rakiplerimizden en az yüzde 40, Avrupa’daki birçok ülkeden yüzde 15 ila yüzde 20 pahalıyız. 267 milyar dolarlık 2024 hedefimiz yüksek maliyet, düşük kur kıskacında bulunuyor.”

“HEDEFLERİ TUTTURMAK İÇİN HER YIL YÜZDE 10 BÜYÜMEK ZORUNDAYIZ” 

Türkiye’nin rekabetçiliğini büyük ölçüde kaybettiğine de dikkat çeken Gültepe, özellikle emek yoğun sektörlerde hasarın büyük olduğunun altını çizdi. Verilerin bu tabloyu net bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Gültepe, şöyle devam etti: “2023’te mal ihracatçısı 26 sektörümüzden 9’unda pazar kaybettik. Bu yılın ilk yarısında da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Örneğin lokomotif sektörler arasında yer alan hazır giyimde 2023’ün ilk altı ayında 9,9 milyar dolar olan ihracatımız bu yılın aynı döneminde yüzde 12,8 düşüşle 8,7 milyar dolara geriledi.2022’nin ilk altı ayına göre ise kayıp yüzde 20’ye yaklaşıyor. Birçok sektörde benzer durum söz konusu. Bu yılın ilk yarısında demir ve demir dışı metallerde yüzde 6,7, tekstilde yüzde 3,8, mobilyada yüzde 4,5, çimento cam seramik ve toprak ürünlerinde yüzde 9,4, deride yüzde 26,7, zeytin ve zeytinyağında ise yüzde 22,3 kaybımız var. Kâr marjları düştüğü, hatta bazı sektörlerde müşteri kaybetmemek uğruna zararına satış yapıldığı için şirketlerin işletme sermayesi azaldı. Son dönemde konkordato ilan eden firma sayısında ciddi artış var. Biz Cumhuriyetimizin ikinci 100 yılına, Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına çıkarma vizyonu ile başladık. 2028’de ise 375 milyar dolarlık mal ihracatı hedefliyoruz. Orta vadeli bu hedef için ihracatımızı her yıl ortalama yüzde 10 büyütmemiz gerekiyor. Ancak talebin daraldığı bir süreçte düşük kur ve yüksek maliyet kıskacında sıkışan ihracatla, bu yıl için öngördüğümüz 267 milyar dolarlık hedefe ulaşmamız bile zor görünüyor. Uzun vadede ihracatta katma değeri artırmak, halen 1,5 dolar düzeyindeki kilogram birim fiyatımızı3 doların üzerine çıkarmak durumunda olduğumuzu biliyoruz. Nitekim TİM olarak yüksek teknoloji imkânlarının kullanılması, tasarım, markalaşma, inovasyon ve yeşil üretim kapasitemizin gelişmesi için firmalarımıza öncülük ediyoruz. Sektörlerimiz Yeşil Mutabakata uyumun yol haritası niteliğindeki eylem planlarını tamamladılar. Uygulama sürecini belli dönemlerle takip ediyoruz. Kısa vadede ise rekabetçiliğimizi zayıflatan, hızımızı kesen, bizi oyundan düşüren engellerin bir an önce kaldırılmasını bekliyoruz.” Türkiye’nin zorlu bir enflasyonla mücadele sürecinden geçtiğini hatırlatan Gültepe, özellikle dar ve sabit gelirli kesimi zorlayan hayat pahalılığına karşı her türlü desteği vermeye hazır olduklarını da bildirdi. Enflasyonla mücadele ederken büyümeyi sürdürmek için ihracatın tek ve en etkili yol olduğunu vurgulayan Gültepe, “Ülkemizde daha önceki dezenflasyon süreçlerinde ihracata ağırlık vererek ekonominin soğumasını, üretimin yavaşlamasını, çarkların durmasını önlemiştik. Bugün de yine aynı anlayışla sorumluluk üstlenmeye hazırız.” dedi.

ENFLASYONLA KUR ARASINDAKİ FARK 5 PUANDAN FAZLA OLMAMALI

Mustafa Gültepe, kısa vadede ihracata yeniden ivme kazandırmak için ekonomi yönetiminden beklentilerini ise şöyle sıraladı:• Kur enflasyona paralel hareket etmeli, enflasyonla kur arasındaki fark 5 puandan fazla olmamalı.• Yurt içinde üretimi olmayan ya da talebi karşılayamayan ham madde ve ara malların ithalinde vergi yükü hafifletilmeli.• Üretici ve ihracatçıya ek yük getirecek, rekabetçiliğe daha da zarar verecek düzenlemeler gözden geçirilmeli.• Üretimde kullanılan elektrik ve doğal gaz gibi enerji maliyetleri koşulların elverdiği ölçüde asgari düzeyde tutulmalı.• Zor dönemde Türk Eximbank ve İGE AŞ’nin ihracatçımıza finansman desteğini çok anlamlı buluyoruz. Ancak süreci en az hasarla atlatabilmemiz ve önümüzdeki döneme hazırlanmamız için daha uygun koşullarda finansman imkânları oluşturulmalı.