Türkiye’de çeşitli akışkanlar için kelebek vanalar, küresel vanalar, çekvalşer, basınç düşürücü vanalar, balans vanaları, kontrol valşeri gibi birçok vana türü başarılı bir şekilde üretilerek, ihraç ediliyor. Kurumsal yapısını tamamlamış birçok vana...



TÜRKİYE’DE ÇEŞİTLİ AKIŞKANLAR İÇİN KELEBEK VANALAR, KÜRESEL VANALAR, ÇEKVALŞER, BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ VANALAR, BALANS VANALARI, KONTROL VALŞERİ GİBİ BİRÇOK VANA TÜRÜ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE ÜRETİLEREK, İHRAÇ EDİLİYOR. KURUMSAL YAPISINI TAMAMLAMIŞ BİRÇOK VANA ÜRETİCİSİ, VANA ÜRETİMİNİN YANINDA İLGİLİ ALANLARDA ÇEŞİTLİ AKIŞ KONTROL CİHAZLARI DA ÜRETMEKTE VE ENTEGRE ÇÖZÜMLER SUNABİLMEKTE.

Yaşam kalitemizin seviyesinde önemli bir rol oynamasına rağmen vanalar (valşer) birçok kişi tarafından günlük aktivitelerimizde fark edilmeyen ürünlerdendir. Aslında, lavabolarda kullanılan basit bir su musluğunu açıp kapattığımızda veya aracımızı hızlandırmak için gaz pedalını kullandığımızda bir vanadan istifade ederiz. Modern valf sistemleri olmadan, evimizin vazgeçilmezleri arasında sayılan sıhhi tesisatımız ve ısıtma sistemimiz de çalışmayacaktır. Daha da ötesinde vanaların eksikliğinde, ağaç ve kömürden başka belki hiçbir enerji kaynağı kullanıma sunulamayacak veya belki plastik hayatımıza hiç girmemiş olacaktı.

POMSAD (Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği) Başkanı Bülent Hacıraifoğlu, Doğuş Vana Fabrika Müdür Yardımcısı Arcan Hacıraifoğlu ve Öz-Kan Makine Satış ve Pazarlama Departmanı’ndan Hüsnü Özkertan Moment Expo’nun vana sektörü hakkındaki sorularını ya-nıtladı. Tanım olarak vana, bir akışkanın akışını kontrol etmek için kullanılan cihazdır. Günümüzde vanalar, akış kontrolü anlamında, akış hızını, hacmini, basıncı ve akış yönünü de kontrol etmektedir.Valşerin büyüklükleri kullanım amacına göre değişebilmekte, vana çapı 10 metreye kadar çıkabilmekte, üretim metotları ve teknoloji açısından çeşitleri ise; yerel marketlerde kolaylıkla bulunabilen basit prinç vanadan, nükleer reaktörlerde kullanılan ve hassas alaşımlardan üretilen çok karmaşık soğutma sistemi valşerine kadar değişebilmektedir. Gazların, yüksek aşındırıcılığa sahip kimyasalların, kızgın buharın, çamur benzeri karışımların, zehirli gazların ve radyoaktif materyallerin akış kontrolü de vanalar ile yapılmaktadır. İleri teknoloji ile üretilen vanalar, kriyojenik bölge sıcaklıklarından erimiş metalin sıcaklığına ve yüksek vakumdan yüksek basınca kadar dayanabilmektedir. Valşer, modern teknolojik toplumun en temel ve vazgeçilmez bileşenlerindendir. Tüm üretim prosesleri, enerji üretimi ve temini için gerekli olan vanaların genel anlamda icadı ise Röne-sans dönemine kadar uzanmaktadır. Mucit ve sanatçı olan Leonardo da Vinci tarımsal sulama için kanallar ve diğer hidrolik sistemler tasarlamış ve bu projelerde valşer kullanmıştır. Valşerin modern tarihi ise 1705 yılında Thomas Newcomen’in endüstriyel buhar türbinini icadı ile başlar. Buharın oluşturduğu basıncın korunması ve regüle edilmesi ihtiyacı vanaların önem kazanmasında büyük rol oynamıştır. James Watt ve diğer mucitlerin buhar türbinini geliştirmesi ile tasarımcılar ve üreticilerde valşeri geliştirmişlerdir. Vana sektörü esas itibarıyla; sıhhi tesisat vanaları, bina içinde kullanılan vanalar ve endüstriyel vanalar olmak üzere 3 ana grupta incelenebilmektedir.

SEKTÖRÜN DÜNYADAKİ DURUMU
Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre, 2007 yılında 62,1 milyar Dolar olan sektör ihracatı yüzde 14,1 oranında artış göstererek 2008 yılında 70,9 milyar Dolar değerine ulaştı. 2007 yılında tüm ülkelere yapılan ihracat değeri bazında, en fazla paya sahip olan Almanya, 2008 yılında ihracatını yüzde 15,2 artırarak 10,9 milyar Dolar seviyesine yükseltti ve ilk sıradaki konumunu korudu. Bu ülkeyi 9,8 milyar Dolar ile Çin ve 9,3 milyar Dolar ile İtalya takip etti. 2008 yılında, G.T.İ.P bazında dünya ihracatında, ‘diğer muslukçu eşyası’ grubu ilk sırayı alırken, bunu ‘musluklar, valşer vb. cihazların aksam, parçaları’ ve daha sonra ‘yağlı hidrolik/pnömatik transmisyon valşeri’ grubu takip etti. 2007 yılında 64,6 milyar Dolar olan toplam sektör ithalatı yüzde 13,7 oranında artış göstererek 2008 yılında 73,5 milyar Dolar değerine ulaştı. 2008 yılında vana ithalatı yüzde 1,6 artarak 10,1 milyar Dolara ulaşan ABD, dünya sıralamasında lider konumunu korudu. ABD’yi 5,8 milyar Dolar ile Almanya ve 5,1 milyar Dolar ile Çin izledi. 2008 yılında, G.T.İ.P bazında dünya ithalatında, ‘diğer muslukçu eşyası’ grubu ilk sırayı almış, bunu ‘musluklar, valşer vb. cihazların aksam, parçalar ve daha sonra ‘yağlı hidrolik/pnömat transmisyon valşeri’ grubu takip etmiştir. 2008 yılında, ithalat değeri yüzde 18,7 artarak 7,9 milyar Dolara yaklaşan ‘yağlı hidrolik/pnömatik transmisyon valşeri’  ithalat artışı bakımından da ilk sıraya yerleşmiştir. Vana ithalatında ilk üç sırayı alan AB, Almanya ve Çin’in G.T.İ.P. bazında ithalatları aşağıdaki tablolarda sunulmuştur.

KUTU:
EN FAZLA İHRACAT ARTIŞI BELÇİKA’DAN

Vana ihraç eden ilk 20 ülke arasında 2008 yılında en fazla ihracat artışını yüzde 25,1 ile Belçika gösterirken, düşüş yaşayan tek ülke ise Kanada (yüzde 3,6) oldu. Türkiye 2008 yılında gerçekleştirdiği 328,4 milyon Dolar ihracat ile sektörün dünya ihracatından yüzde 0,46 pay aldı ve sıralamada 31. konuma yerleşti.

 

SEKTÖRÜN TÜRKİYE’DEKİ DURUMU
2008 yılında 328,4 milyon Dolar değerinde ihracat gerçekleştiren sektörün, 2009 yılı ihracatı genel makine ve aksamlarına paralel olarak yüzde 20,1 oranında azalarak, 262,4 milyon Dolar seviyesine düştü. Türkiye’nin 2009 yılındaki sektör ihracatı ürün bazında incelendiğinde, 62,3 milyon Dolar ile birinci sırada ‘sıhhi tesisat valf ve muslukları’ kaleminin yer aldığı, bu ürünü 40,6 milyon Dolar ile ‘diğer sıhhi tesisat musluk ve valşeri’ ve 37,6 milyon Dolar ile ‘musluklar, valşer vb. cihazların aksam, parçaları’ grubunun izlediği görülüyor. 2008-2009 yılları Ocak-Aralık döneminde ihracat artış oranı açısından, ilk sırayı yüzde 505,3 ile ‘çelikten sürgülü valşer’ kalemi yer almıştır. Aynı dönemde ihracatında en çok düşüş kay-dedilen kalemler ise ‘dökme demir/çelikten çek valşer’(yüzde 69,0) ile ‘termostatik kontrollü merkezi ısıtma radyatör valşeri’ (yüzde 65,6) olmuştur.Vana sektörü 2009 yılı ihracatımızda Almanya’nın 29,9 milyon Dolar ile birinci konumda yer aldığı, bu ülkeyi 17,8 milyon Dolar ile Irak ve 16,9 milyon Dolar ile Libya’nın takip ettiği görülmektedir. Sektörde en büyük ithalatçı konumunda olan ABD’nin Türkiye’nin sektör ihracatında 15., ikinci büyük ithalatçı olan Almanya’nın ise 1. olmasına rağmen, üçüncü büyük ithalatçı olan Çin’in 36. sırada yer alması ise dikkat çekici.

 

VANA İTHALATIMIZDA İTALYA İLK SIRADA
2008 yılında 742,8 milyon Dolar değerinde sektör ürünü ithal eden ülkemiz, 2009 yılında yüzde 26,1 düşüşle bu rakamı 549,1 milyon Dolar seviyesine geriletmiştir. Türkiye’nin 2009 yılında ithal ettiği vanalar, G.T.İ.P. bazında incelendiğinde; 132,6 milyon Dolar ile birinci sırada ‘diğer sıhhi tesisat musluk ve valşeri’ kaleminin yer aldığı, bu ürünü 55,7 milyon Dolar ile ‘küresel ve konik valşer’ ve 54,9 milyon Dolar ile ‘musluklar, valşer vb. cihazların aksam, parçaları’ grubunun izlediği görülüyor. 2009 yılı Ocak-Aralık döneminde ithalat artış oranı açısından, ilk sırada yüzde 76,3 ile ‘çelikten globe (stop) valşer’ kalemi yer almış, bu kalemi yüzde 49,9 ile ‘sıhhi tesisat için karıştırıcı valşer’ ve yüzde 19,3 artış oran ile ‘diğer maddelerden sürgülü valşer’ takip etmiştir. İthalatta en büyük düşüş sırasıyla ‘dökme demir/çelikten çek valşer’ (yüzde 46,5), ‘yağlı hidrolik güç tranmisyon kontrol valşeri’ (yüzde 45,3) ve ‘çelikten sürgülü valşer’ (yüzde 42,4) gruplarında gözlenmiştir. 2009 yılında sektör ürünleri ithalatımızda önemli yer tutan ilk 20 ülke içinde en çok ithalat gerçekleştirdiğimiz ülkeler ve değerleri sırasıyla İtalya (116,3 milyon Dolar), Çin Halk Cumhuriyeti, (100,7 milyon Dolar) ve Almanya (95,8 milyon Dolar) olmuştur. 2009 yılı ithalatımızda artış oranları esas alındığında; yüzde 118,7 ile Avusturya’nın ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Avusturya’yı yüzde 83,7 artış oranı ile İsviçre ve yüzde 52 ile Şnlandiya takip etmektedir. En büyük düşüş ise yüzde 41,1 ile Güney Kore Cumhuriyeti’nde kaydedildi. 

 

CİROLAR 2009’UN İLK YARISINDA GERİLEDİ
10Türkiye’nin vana ihracatında ilk sırada yer alan Almanya’da faaliyet gösteren endüstriyel vana üreticilerinin ciroları, zayıf siparişler nedeniyle 2009 yılının ilk yarısında yüzde 5 ve yılsonunda da toplam yüzde 9 oranında geriledi. Önceki yıla göre 2009 yılında dış satışlarda yüzde 5, iç pazarda ise ciroda görülen yüzde 13 azalma neticesinde tüm vana gruplarında üreticiler gelir kayıpları yaşadı. Almanya Vana Üreticileri Derneği’ne göre 2010 yılında az da olsa sektörde düzelme gerçekleşecek ve istikrar sağlanacak. Yatırımlardaki kayda değer artışın ise ancak 2011 yılından itibaren başlayabileceği belirtiliyor. 2009 yılının ilk 11 ayında Almanya’nın endüstriyel vana ihracatının sadece yüzde 5 oranında gerilemesi, üreticilerin beklentilerinin büyük ölçüde gerçekleşeceğine işaret ediyor. Alman üreticiler, özellikle elektrik santralleri alanında gelişme beklemekte, kimya endüstrisi, yağ ve gaz üretimi konusunda talebin durağan bir seyir izleyeceğini, gemi imalatında ise düşüşün devam edeceğini tahmin ediliyor. İhracatta artış beklentisi ile odaklandıkları pazarlar ise Çin, Yakın ve Orta Doğu, Latin Amerika ve Güney Doğu Asya olarak sıralanmakta. Alman üreticiler tarafından, özellikle güç santrali mühendisliği sektörlerinde ve petrokimya alanında Çin pazarı Avrupa dışındaki en önemli hedef Pazar olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda, Almanya’nın Çin’e endüstriyel vana ihracatı 2009 yılında yüzde 17 artarak 318 Milyon Euro’ya, benzer şekilde ABD’nin de ihracatı yüzde 6 artış ile 130 milyon Euro’ya yükseldi. Ancak Çin’in ithalatında 3. sırada yer alan Fransa’nın ihracatında ise yüzde 13 gerileme kaydedildi (128 milyon Euro).

 

SPOT:

“ Dünya pazarlarında vanalar için çok çeşitli gümrük vergileri uygulanıyor. Pazara giriş ile ilgilenen Firmalarımızın Gümrük Birliği’ne dâhil olmayan üçüncü ülkelere ihraç etmeyi düşündükleri ürün bazında gümrük vergilerini http://madb.europa.eu WEB adresinden ‘Applied Tariffs Database’ bölümüne girerek öğrenmelerinde fayda var. ”

VANA SEKTÖRÜ POMSAD ÇATISI ALTINDA
Dünya pazarlarında vanalar için çok çeşitli gümrük vergileri uygulanıyor. Pazara giriş ile ilgilenen Firmalarımızın Gümrük Birliği’ne dâhil olmayan üçüncü ülkelere ihraç etmeyi düşündükleri ürün bazında gümrük vergilerini http://madb.europa.eu WEB adresinden ‘Applied Tariffs Database’ bölümüne girerek öğrenmelerinde fayda var. Ülkemizde çeşitli akışkanlar için kelebek vanalar, küresel vanalar, çekvalşer, basınç düşürücü vanalar, balans vanaları, kontrol valşeri vb. birçok vana türü başarılı bir şekilde üretilerek, ihraç ediliyor. Türkiye’de kurumsal yapısını tamamlamış bir çok vana üreticisi, vana üretiminin yanında ilgili alanlarda çeşitli akış kontrol cihazları da üretmekte ve entegre çözümler sunabilmekte. Avrupa’da 17 ülkede faaliyet gösteren 340 vana üreticisi Firmanın oluşturduğu dernekler tarafından desteklenen CEIR (European Committee for the Valve Industry) dünya çapında Avrupa Vana Sektörünü temsil ediyor. Ülkemizde ise vana sektörü, yerel ve uluslararası platformlarda, CEIR üyesi olan Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD) çatısı altında bir araya geldi.

 

“VANA İTHALATÇISI KONUMUNDAYIZ”
POMSAD (Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği) Başkanı Bülent Hacıraifoğlu, vana sektörünün, endüstriyel vanalar, bina içi vanaları, musluk ve bataryalar olmak üzere 3 guruba ayrıldığını söyleyerek şöyle devam ediyor: “Bu üç gurupta ülkemizde 100’e yakın irili ufaklı üretici bulunmaktadır. Bu üreticilerin yaklaşık yüzde 50’si Marmara Bölgesi’nde, yüzde 30’u İç Anadolu Bölgesi’nde, yüzde 15’i Ege Bölgesi’nde, yüzde 5’i de diğer bölgelerimizde yer almıştır. Üzülerek belirtmek isterim ki, ihracat yapan, Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan, özgün imalat yapan üretici sayısı toplam üretici sayısının yüzde 30’unu geçmez. Bu nedenle ülkemiz vana ithalatçısı konumundadır.” Global Krizin her sektörü vurduğu gibi, vana sektörü de etkilediğine değinen Hacıraifoğlu, 2009 yılında büyük bir daralma yaşandığını söylüyor. “Rakamlar da bunu açıkça göstermekte. 2009 Yılında 265 Milyon Dolarlık bir İhracat yapılmasına karşın 485 Milyon Dolarlık bir ithalat gerçekleştirildi. Bu rakamlar 2008 yılındaki 326 Milyon Dolarlık ihracata göre yüzde 18.6’lık; 701 milyon Dolarlık ithalata göre de yüzde 30.8’lik bir daralmaya tekabül etmektedir.” Sektörün gerçek büyüklüğü için ise tahmin yapmaktan başka çaresinin olmadığını sözlerine ekleyen Hacıraifoğlu, “Kesin ithalat ve ihracat verilerine ulaşılabilme imkanı olmasına karşın üretim ve ülke pazarı büyüklüklerini sağlayabileceğimiz herhangi bir mercii maalesef yok. Buna karşın toplam pazarın 1 milyar Doları aştığı söylenebilir. Daha önce belirttiğim gibi 2009 yılında büyüme yerine yüzde 20’nin üzerinde bir daralma yaşanmış bulunmakta” diye konuşuyor.

 

“VANA’DA YÜZDE 20 BÜYÜME BEKLİYORUZ”
Mart sonu itibariyle ihracat rakamlarına da vurgu yapan Hacıraifoğlu, “Buna göre; ilk üç ayda ihracat yüzde 22.5’luk bir artışla 57.7 Milyon Dolardan 70.7 Milyon Dolara çıkmış bulunmakta. İthalat olarak ise sadece Ocak ayının kesinleşmiş rakamları var. Buna göre ithalatta Ocak ayında yüzde 16’lık bir artışla 35.7 Milyon Dolardan 41.35 Milyon Dolara çıkmış durumda” diyor. Bu rakamlara göre vana sektörünün yüzde 20 civarında bir büyüme ile 2008 yılındaki büyüklüğü yakalayabileceğini öngördüklerini aktaran Hacıraifoğlu, “Gerek dünyada, gerek ülkemizdeki pozitif beklentilerin artması ve tüm pazarların krizden çıkma görüntüsü vermesi bu beklentimizi güçlendirmektedir” diye konuşuyor.

 










KUTU:
DÜNYA İTHALATINDA EN FAZLA ARTIŞ RUSYA’DAN
2008 yılında, dünya ithalatında önemli ülkelerde yaşanan değişimler incelendiğinde; yüzde 53,8 artış ile Rusya’nın en fazla artış kaydeden ülkeler arasında ilk sırada yer aldığı ve bu ülkeyi Çin (yüzde 36,5) ile Singapur’un (yüzde 34,1) takip ettiği görülüyor. Bu ülkeler arasında ithalatında düşüş kaydedilen ülke olmamıştır.2008 yılı sektör ithalatında ülkelere göre yapılan sıralamada 29. konumda bulunan Türkiye, 742,8 milyon Dolar değerinde ithalat gerçekleştirerek, dünya geneli ithalatından yüzde 1,01 pay aldı. Vana sektörü bazı sektörlere göre yinede kriz döneminde şanslı sayılabilir. Bu dönemde bazı sektörler çok daha fazla küçülme yaşadılar. 2009 yılının ikinci yarısında toparlanma göstererek yüzde 30 civarındaki ilk yarı daralmasını yüzde 20’lere çekmiş bulunmakta. Hacıraifoğlu “Gözlemlediğimiz, üreticilerimizin ihracata daha fazla yönelip pazar çeşitliliğini arttırma gayretleri. ithalattaki yüzde 30.8 daralmaya karşın yüzde 18.8 bir ihracat daralması yaşanmış. Bu şekilde dış ticaret açığı büyük oranda azaltılmış” diyor. Bunun dışında üreticilerin Ar-Ge faaliyetlerini arttırarak, daha verimli çalışma gayretleri içinde bulunacaklarını aktaran Hacıraifoğlu, “Krizin etkilerini en aza indirmeye çalışmaları memnuniyet verici” diyor. Türkiye’nin coğraŞ konumu, gelişmiş sanayi gücü, eğitimli insan gücü, bu konuda üretimi bırakma yolundaki Avrupa pazarlarına yönelme için fırsatlar sunmakta. Hacıraifoğlu “Bunu iyi değerlendirebilirsek kanımca ülkemiz bu sektörde daha da gelişebilecek” diye konuşuyor. Türkiye’de 3 vana gurubunda 100’e yakın üretici bulunmakta. Hacıraifoğlu sektörede yaşanan sorunlara da değiniyor: “Üyelerimiz; gerek kontrolsüz olarak ithal edilmiş düşük kaliteli ithal ürünler, gerekse merdiven altı üretim yapılan düşük kaliteli ürünlerin haksız rekabetine maruz kalmakta ve bu durum, sektörün gelişmesine ve büyümesine engel olmaktadır. Kayıt dışı üretim yapan, düşük kalitede vana üreten Firmaların yarattığı, Şyat baskısı nedeni ile sektörümüz Ar-Ge yatırımlarına kaynak ayıramamakta, yatırım yapamamakta, kendini geliştirememekte ve yurt dışına açılamamaktadır. Bunun sonucu olarak ülkemiz, vana sektöründe ithalatçı ülke durumundadır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Ülke ekonomisine zarar vermektedir ve bu konuda acilen tedbir alınmalıdır. Bu amaçla; yerli üretimi teşvik etmeliyiz. Gerek yurt dışından gerekse yurt içinden olabilecek haksız rekabeti engellemeliyiz. Eğitimi ön planda tutmalıyız. Altyapı ve tesisatlarda, kalite, enerji verimliliği, ömür boyu maliyet kriterlerin göz önünde tutup ucuz ürün yerine ekonomik ürün kavramını vurgulamalıyız. Özellikle kamu alımlarında kalite kriterlerinin geliştirilmesinde öncü rol oynamalıyız. Kaliteden taviz vermeden kamu yararına en ekonomik ürünleri kullanmak asıl görev olmalı, bu konuda duyarsız kalınmamalı, kalitesiz üretim yapan Firmalara dolaylı olarak destek olunmamalıdır. Tam tersi onları geliştirebilmek, dünya standartlarında birer üretici yapabilmek için sürekli olarak kalite hedeşeri yükselterek tüm üreticilerin ileriye gitmelerini sağlamalıyız.”

 

“ALTYAPI MALİYETLERİ YÜKSEK”
Öz-Kan Makina Satış ve Pazarlama Departmanı’ndan Hüsnü Özkertan ise şöyle konuşuyor: “Üretmiş olduğumuz vanalar alt yapı tesislerinde kullanılan bir üründür. Alt yapı maliyeti yüksek olduğu için krizlerden kolay etkilenmektedir. Bu sebepten dolayı vana da krizlerden etkilenen bir üründür.” Özkertan’a göre sektörün sorunları ise şöyle: “Ülkemizde kalitesi düşük ürün imal edilip düşük maliyetlerden dolayı ihracat yapmış olan bazı üreticiler, yurt dışında Türk malının imajını kötülemektedir. Bu nedenle kaliteli ürün üreten Firmalar etkilenmektedir. Bu durum yurt içi rekabete de yansımaktadır.” Alt yapısı yeterli olmayan az gelişmiş ülkelere kredi veya yardım verilirse, alt yapı yatırımı olan yol-su ve elektrik yatırımlarının artacağını söyleyen Özkertan, “Bu durumun da sektörümüzdeki boru-pompa ve vana imalatçılarına iş sahası açılmış olacaktır” diyor.

 

İHRACAT YAPMANIN AVANTAJI
Doğuş Vana Fabrika Müdür Yardımcısı Arcan Hacıraifoğlu ise günümüzde Türk vana sektörünün ithalatçı bir sektör durumunda olduğunu söylüyor. “İthalat - ihracat dengesinin bu denli açık olmasının en önemli sebeplerinden birisi katma değeri yüksek ürünler üretmememizdir. Ülkemiz üreticileri, kalite ve Ar-Ge yatırımlarının maliyetli olması ve geri dönüşünün uzun dönemli olması sebebiyle standart ürünleri, hiçbir geliştirmeye tabi tutmadan piyasaya sunuyorlar. Kaldı ki, müşterilerinizinde daha yüksek beklenti ve talepleri yoksa, kolay yoldan, mevcutta yaptığınızı üretmeye devam ediyorsunuz. Fakat yurtdışına baktığımızda, kalite ve ürünler sürekli değişiyor ve siz, yurtdışındaki rakiplerinize göre bir anda geri kalıyorsunuz.” İhracat yapmanın avantajının tam da burada ortaya çıktığını vurgulayan Hacıraifoğlu, “Yurtdışındaki yüksek beklentiler, ürünlerimiz üzerinde daha çok Ar-Ge yapmamızı ve kendimizi geliştirmemizi sağlıyor. Bu sebeplerden ötürü, içine kapanık, ihracat yapma hedeŞ olmayan Firmalar, kalite ve Ar-Ge gibi konulara sıcak bakmıyor. Çünkü mevcutta zaten ürününü satıp para kazanıyorlar” diyor. Bu Firmaların uzun dönemde bakıldığında, her gün geri kaldıklarının farkında olmadıklarını söyleyen Hacıraifoğlu, “Bu nedenlerden ötürü Firmalar, sürekli iyileştirmeyi hedef almalı. Ancak böylelikle katma değeri daha yüksek ürünler üreterek ithalat ihracat arasındaki makası kapatabiliriz” diye konuşuyor. Genel olarak sektörde gördüğü en önemli sorunlardan bir tanesinin de önem arz eden projelerde kalitesiz veya denetimsiz ürünlerin piyasaya sunulması olduğunu sözlerine ekleyen Hacıraifoğlu, şöyle devam ediyor: “Maalesef bilinçli olmayan kullanıcılar tarafından, oldukça kalitesiz ürünler kullanılmakta ve sistem verimi düşürülmektedir. Biz, sektörümüz önündeki en büyük engelin bu gibi kalitesiz üretim yapan Firmalar ve bilinçsiz kullanıcılar olduğunu düşünüyoruz. Bunu önlemek için sürekli olarak kullanıcılara seminerler vermekte ve bireyleri bilinçlendirmeye gayret ediyoruz. Ayrıca bu konu hakkında POMSAD (Pompa ve Vana Üreticileri Derneği) nezdinde bir dizi çalışmalarımız oluyor. İleriki yıllarda çok daha bilinçli bir sektör olacağımıza inanıyoruz.”

 

“FASON ÜRETİM OLDUKÇA YAYGIN”
Türkiye’nin genel bir sorununun da fason üretimin oldukça yaygın olması olduğunu söyleyen Hacıraifoğlu, yurtdışında Türkiye’nin kalitesiz üretim yaptığına dair izlenimlerin çok yüksek olduğunu aktarıyor. “Bunun da nedenlerinden bir tanesi aslında daha önce de bahsettiğim kalitesiz ve genellikle kayıt dışı yapılan üretim ve bu Firmaların ülkemizin adını kötü bir üne kavuşturmaları. Biz bu imajı yıkmak için çok çaba sarf ediyoruz. Gerçekten bizler ihracat yaparken aynı zamanda ülkemizi temsil ediyoruz ve sattığımız her bir ürün bu ülkenin imajını oluşturuyor. Maalesef bunun bilincinde olmayan ve bunu kısa dönemlik çıkarları için kullanan Firmalar, aynı zamanda bizim de imajımızın bir kısmını oluşturuyor. Biz bu izlenimi yıkabilmek için çok uğraştık. İşte bu fason üretimi yaparken bir de baktık ki gelişmiş ülkelerdeki Firmalar, bizim sattığımız ürünün üzerine markalarını koyup üç dört katı Fiyatına 3. dünya ülkelerine satıyorlar. Bu, bize kalırsa utanılacak bir durum. Bu, bizim ve ülkemizin, gücü ve kapasitesi varken kaçırdığı potansiyeli gösteriyor. Artık biliyoruz ki ürün üzerindeki o marka bu farkı yaratıyor. İşte bu yüzden geçtiğimiz 10 yılda markalaşma sürecimize hız verdik. Artık markalaşmanın bir lüks olmadığını anladık. Yurtdışında sürekli olarak katıldığımız fuarlar, internet sitemizin ve katalog/broşürlerimizin çok daha profesyonel düzeye gelmesi ve itibarlı sektörel dergilerde yayınladığımız makaleler ve reklamlar bizi bu yerlere getirdi. Artık işimiz daha kolay, çünkü biliyoruz ki satmış olduğumuz ürün, zaten markamızın itibarını yükseltecek ve kendi reklamını kendisi yapacak.”

 

“HER ÜLKE AYRI SERTİFİKA İSTİYOR”
Hacıraifoğlu, ihracatla ilgili sektörün gelişememesinin bir diğer nedenini de gelişmiş ülkelerin, kendi iç tüketimi için diğer ülkelere çeşitli bariyerler koyarak kendi tüketimini iç üretimine yönlendirmeleri olduğunu söylüyor. Bu durumun, Avrupa Birliği içerisinde bile olduğunu belirten Hacıraifoğlu, “Bugün Almanya’ya, Belçika’ya, İspanya’ya, İtalya’ya, hatta Suudi Arabistan, Oman, Katar... Nereye giderseniz gidin, ithalatı önleyici tedbirler bulunmaktadır” diyor. Hacıraifoğlu şöyle devam ediyor: “Neredeyse tüm ülkelerin, vanalar için özel bir kalite sertiŞkası bulunmakta ve ihracat yapmak isteyen üreticiler bu sertiŞkaya haiz olmalıdır. SertiŞka bizim alamayacağımız kalite ve ürün şartnamelerini içermemektedir, fakat bu sertiŞkalara başvurmak bile oldukça maliyetli ve uzun süren bir süreçtir. O ülkeden çeşitli denetlemeciler fabrikanızı defalarca ziyaret eder, testler yapar ve daha sonra sertiŞkayıalıp almayacağınıza karar verir. SertiŞkaya başvursanız bile çeşitli oyunlarla süreç daha da zorlaştırılmakta ve uzatılmaktadır. Bir örnek verecek olursam, yangın sistemlerinde kullanılan vanalar için ABD ülkesinde mutlak suretle FM onayı gerekmektedir. Sadece bir ürün için FM onayına başvurmak bile 40,000 Dolarlardan başlamaktadır. Ülkemizde ise maalesef böyle bir mekanizma yoktur. Bugün Çin’in en ücra kasabasındaki bir atölye, birkaç kalite sertiŞkası ile ülkemizdeki büyük ihalelere Şyat verebilmekte ve haksız rekabet oluşturmaktadır. Yine de devlet kurumlarının alımlarında bir çeşit denetleme var, fakat özel sektöre geldiğimizde böyle bir denetlemenin varlığından bahsetmek kendimizi kandırmaktır diye düşünüyorum.”

 

KUTU:

 

İHRACAT ARTIŞIMIZDA TÜRKMENİSTAN İLK SIRADA
2009 yılında sektör ihracatımızda en büyük payı alan ilk 20 ülke arasında ihracat artışı esas alındığında; yüzde 132 ile Türkmenistan’ın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bu ülkeyi yüzde 101,1 ile İran ve yüzde 92,0 artış oranı ile Irak takip ediyor. Söz konusu dönemde ihracatımızda en büyük düşüş ise sırasıyla İngiltere (yüzde 67,3), Ukrayna (yüzde 52,0) ve Fransa’da (yüzde 46,1) gerçekleşmiştir.

 

Kaynaklar:

-Türkiye İstatistik Kurumu

-International Trade Center(ITC) www.trademap.org

-European Federation of Material Handling

(www.fem-eur.com)

-Kule Vinç Sektör Raporu 2009