Darüşşafaka Fen ve Teknoloji Kulübü’nde küçük öğrenciler bilimi günlükyaşamlarına uygulayarak öğreniyor. Sınıflarına vuran güneşe karşı sensörlüperde,..

Darüşşafaka Fen ve Teknoloji Kulübü’nde küçük öğrenciler bilimi günlük yaşamlarına uygulayarak öğreniyor. Sınıflarına vuran güneşe karşı sensörlü perde, yatakhanede karanlıktan korkan çocuklar için saat ayarlı, kendi kendine sönen lamba buluşlarından sadece ikisi.

Bir ülkenin kalkınmasının temel unsurunun teknolojideki gelişme olduğu konusunda tüm dünya hem fikir.Bu gelişmenin yolunun ise yaratıcılık, yenilikçi ve özgün düşünceyle örüleceği konusunda şüphe yok.

Bu yolun başlangıç noktası ise pek çok konuda olduğu gibi eğitim. Bugün bazı okullarda çocuklar makineler, buluşlar için çalışıyor ve Türkiye’nin geleceği için umut veriyorlar.

Öğrencilerin onlarcası Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından biri olan Darüşşafaka Okulları’nda yeni fikirlerini hayata geçiriyor. Darüşşafaka 1863 yılından beri babasını kaybetmiş ve maddi durumu yetersiz olan çocuklar için kaliteli bir eğitim yuvası. İstanbul Maslak’ta bulunan kurum binasına girildiği andan itibaren çocuklara sunulan olanaklara şahit olunuyor.

Koridorda onlarca enstrümanın sesleri birbirine karışıyor. İlk sınıfın kapısındaki küçük camdan keman çalan çocuklar görünüyor, bir sonraki sınıfta bir çocuk piyanonun başına öğretmeniyle birlikte oturmuş. Karşısındaki drama sınıfında öğretmenin yaptığı mimikleri izliyor ve onu heyecanla dinliyor doğdukları olanaksızlıklar içinden Darüşşafaka sayesinden çıkmış çocuklar.

En çok ses çıkan sınıfta ise vurmalı çalgılarda ritimlerini yarıştıran çocuklar var.

HAYALLERLE BAŞLAYAN BİLİM MACERASI

Sessizliğin hakim olduğu koridorları, çocukların çizdiği resimler, ünlü bilimi nsanlarının resim ve yaşam öykülerinin asılı olduğu afişler doldurmuş. Sınıflarda ise çocukların kaderini değiştirecek eğitim sürüyor. Okulun11 laboratuvardan birinde ise ‘Fen ve Teknoloji Kulübü’nün mucit öğrencileri var. Mikroskop, deney malzemeleri bulunan ince, uzun masalarda bir hayal ile başlayan bilimle gerçeğe dönüşen ürünlerini nasıl geliştirebileceklerini tartışıyorlar.

Yanlarında ise çocuklara bilimi sevdiren ve onlara öğrettikleriyle yeni ufuklar açan öğretmenleri Tolga Yamatma var. Kulübü ve çalışmalarını öğretmenTolga Yamatma şöyle anlatıyor:

“Fen ve Teknoloji Kulübü’nde öğrencilerimizde bilimsel düşünme ve araştırma yapma mantığını oturtmaya çalışıyoruz. Fen’e ilgi uyandırmayı ve bilimsel düşünme mantığıyla çözüm üretebilmelerini hedefliyoruz.

İlk aşamada ‘Onlar çevredeki sorunlara çözüm bulabilirler mi, neler yapabilirler?’konularını konuşuyoruz. İlk ay araştırma sorularıyla geçiyor. Daha sonra çocuklar önceki yıllarda yapılan çalışmaları inceliyor ve bu projeleri araştırıyor. İki tip projelerimiz oluyor.

Birincisi; modelleme çalışmaları. Bunlar insanların hayatlarında birebir kullanabilecekleri buluşlar oluyor. İkincisi ise fizik, kimya ve biyolojide deney çalışmaları. Kulübümüzde 15 öğrenci bulunuyor. Çocuklar müfredatlarında olan bilgiler çerçevesinde projelerini oluşturduktan sonra uygulama süreci başlıyor.”

Öğretmen Tolga Yamatma kulüp çalışmalarının öğrencilere kattıklarını ise şöyle özetliyor: “Fen’e ilgileri çok artıyor. Topluma faydalı projeler geliştiriyorlar. Öğrendiklerini uygulamanın getirdiği öz güvenle gelişiyorlar.

Hayal gücüyle bilimin uyumunu görüyorlar. Projelerin oluşturma ve uygulama döneminde yeni bilgiler ediniyorlar. Ayrıca okullar arası ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği ‘Bu benim eserim’ gibi yarışmalara katılarak sosyalleşme imkanı buluyorlar. Çok çekingen olan çocuklar o süreçten sonra sosyalleşiyor. İçlerinde başarıya yönelik hedef hırsı yoksa bu oluşuyor. Hedef koyup takvime uygun çalışma becerileri kazanıyorlar. Başarıdan gelen keyfi yaşarken sistematik çalışmanın disiplinini de ediniyorlar.

Bir projeyi tamamladıktan sonra ikincisinde onlar bize gelip bize ‘Başlamamız lazım, yetiştiremeyebiliriz’ diyorlar.”

GÜNEŞ SENSÖRLÜ PERDE

Tolga öğretmenin gurur duyduğu öğrencilerinin çok sayıda projesi var. Laboratuvarda bulunan 15 yaşında ve lise hazırlık sınıfı öğrencisi olan Ege Özbiler ile Gürkan Fırat, güneş vurunca kendiliğinden kapanan perdenin mucitleri. Projelerini geçen yıl 8. sınıftayken geliştirmişler.

Ege Özbiler makinelere ilgisinin hep olduğunu, henüz küçük bir çocukken oyuncaklarını ve eski eşyaları sökerek incelediğini anlatıyor. Okulda Fen veTeknoloji Kulübü’nün tam kendisine göre olduğunu düşünmüş ve hemen başvurmuş. Özbiler’in çok yakın arkadaşı olan Gürkan Fırat ise 7. sınıftayken bir biyoloji deneyi yapmış.

Başka bir arkadaşıyla birlikte baharatların yiyecekler üzerindeki bakterileri yok edip edemediğini araştırmışlar. Ege Özbiler buluşları güneşi görünce kendiliğinden kapanan, güneş çekilince yine kendiliğinden açılan perde sistemi fikrinin nasıl oluştuğunu ve geliştiğini şöyle anlatıyor:

“Sınıflarımız güneye baktığı için sabahları çok güneş vuruyor. Sınavlarımızı da sabah oluyoruz ve güneş çoğu öğrenciyi rahatsız ediyor. Biz projemizi ihtiyaç dolayısıyla geliştirdik. Bizim projemizde bir güneş sensörü var. Işığı algılayarak, jaluzi şeklindeki perdeye otomatik müdahale ediyor. Ayrıca bu sensörün hassasiyetini ayarlayacak elemanlar ekledik.

Böylece bunu kullanacak kişi ne kadar ışıkta kapanmasını istediğini ayarlayabiliyor.”

Ege ve Gürkan bu projelerini geliştirmek için hemen her gün dersleri bittikten sonra laboratuvara gelmiş ve çalışmış. Bazı hafta sonlarını, hatta çocukların dışarı çıkma izninin olduğu günleri de güneş sensörlü perdelerini geliştirmek için çalışarak geçirmişler.

Gürkan Fırat bu projeden önce ışık sensörleri konusunda bilgilerinin olmadığını belirterek; “Önce ışık sensörlerini araştırmaya başladık. Nasıl çalıştığını, devreye nasıl uyum sağladığını öğrendik. Projenin malzemelerini okulumuz temin etti. 1.5 ay içinde perdemiz bitmişti, yarışmalarda onun sunumunu yapmak ve parçaları anlatmak için de çalışmamız gerekti”diyor.

Ege ve Gürkan liseye geçtikleri için artık çalışmalarını farklı laboratuvar ve sınıflarda sürdürecek. Çünkü Fen ve Teknoloji Kulübü’ne 6., 7. ve 8. sınıflar katılabiliyor. Saati ayarlandığında kendi kendine sönen lamba sistemini geliştiren 13 yaşındaki Mustafa Kasap ve yaşıtı Enes Kırma 7. sınıf öğrencisi.

Ev şeklinde bir maket hazırlayarak içine koydukları küçük ampul ile projelerini anlatmışlar.

KARANLIKTAN KORKANLAR İÇİN

Mustafa Kasap karanlıktan korkmadığını; ama yatakhanede korkan arkadaşlarının olduğunu belirterek anlatmaya başlıyor buluşlarının esin kaynağını: “Karanlıktan korkan biri ışığı kapatıp yatamaz; ama bir saat ile bu ayarlanabilirse onu kullanır. Örneğin; biri yarım saatte uyuyabiliyorsa bizim sistemimizi yarım saat için kuruyor.

Işık yarım saat sonra yavaş yavaş kapanıyor.” Enes Kırma ise biraz teknik bilgi veriyor:“Sistemimiz içinde entegre var. Diğer devre elemanlarına mesajlar yollayarak yavaş yavaş kapanmasını sağlıyorlar. Transistörler entegredensinyal alıyorlar, ona göre devreyi kapıyor ya da akımı azaltıyorlar.”

BAŞARMANIN KEYFİ

‘Güneş sensörlü perde’ ve ‘Saat ayarıyla sönen lamba’ projeleri geçen yıl Fen ve Teknoloji Kulübü’ndeki projeler içinden Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği ‘Benim Eserim’ yarışmasına katılması için seçildi.

İstanbul’dan yarışmaya katılan yaklaşık 8 bin projenin içinden ilk 168’e girmeyi başardılar ve sergilendiler. Dört öğrenci üniversite öğretim üyeleriyle tanıştı, onlara projelerini anlattı. Bütün bunları yaşadıktan sonra bilimi daha çok sevdiler ve şimdi yeni projeler düşünüyorlar.

Enes Kırma’nın aklında yeni bir fikir belirmeye başlamış bile. Henüz detaylarını vermiyor sadece “Güvenlik sistemleriyle ilgili bir proje üzerinde çalışacağım” diyor.