LENF BEZLERİNDE ŞİŞLİK, İSTEM DIŞI KİLO KAYBI, GECE TERLEMELERİ, ATEŞ VE YORGUNLUK-HALSİZLİK GİBİ BELİRTİLERİN YANI SIRA TEDAVİ İLE GERİLEMEYEN, İNATÇI VE BÜYÜYEN LENF BEZLERİ LENFOMANIN HABERCİSİ OLABİLİYOR. ÖZELLİKLE ERGENLİK DÖNEMİ YA DA 55 YAŞ SONRASINDA GÖRÜLEN LENFOMA, TÜM KANSER TÜRLERİNİN YÜZDE 5’İNİ OLUŞTURUYOR. SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİNDEN BİRİ OLAN LENFOMANIN SEVİNDİRİCİ YÖNÜ ŞU Kİ, TEDAVİ ORANI OLDUKÇA YÜKSEK.

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Hematoloji Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Ant Uzay, hastalıkla mücadelede bağışıklık sisteminin kanserle savaşını güçlendiren immünoterapinin ve kanserli hücrelerin birbiriyle iletişimini bozan hedefe yönelik ilaçların, ileri evre ve zorlu hastalarda bile umut ışığını artırdığına dikkat çekiyor. Öyle ki, tüm “Hodgkin lenfoma” hastaların yaklaşık yüzde 75’i iyileşebiliyor. Genç hastalarda iyileşme oranı yaklaşık yüzde 90’lara çıkıyor. Lenfomalar, çok sayıda alt grubu olan bir hastalık! Öncelikle “Hodgkin” ve “Hodgkin dışı” lenfoma (non-Hodgkin lenfoma) olmak üzere iki ana alt gruba ayrılıyor. Ancak bunların da kendi alt tipleri bulunuyor. Hodgkin dışı lenfomanın en az 40 ila 50, Hodgkin lenfomanın ise altı ila sekiz alt tipi var. Ancak en büyük lenfoma grubu Hodgkin dışı lenfomalar. Öyle ki, Hodgkin lenfomalardan sekiz kat daha fazla görülüyor. 2018 yılında tüm dünyada yaklaşık 500 bin kişi Hodgkin dışı lenfoma tanısı alırken, Hodgkin lenfoma tanısı alan kişisi sayısının 80 bin olduğu tahmin ediliyor.

YAŞ, ÖNEMLİ BİR RİSK FAKTÖRÜ

Kanser hastalığının genelinde olduğu gibi lenfomanın da nedeni bilinmiyor. Ancak bazı virüslerin bulaşması, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanılması, AIDS, ailede non-Hodgkin lenfoma öyküsü olması, tarım ilaçları ve benzeri bazı kimyasal maddelere maruz kalma gibi etmenler, Hodgkin dışı lenfoma için risk faktörleri olarak sıralanıyor. En önemli etken ise ilerleyen yaş. Her dört hastadan üçü, 55 yaşın üzerinde. Hodgkin dışı lenfoma tanısı alan hastaların yaş ortalaması ise 67. Doktor Öğretim Üyesi Ant Uzay, Hodgkin türü içinse şunları söylüyor: “Hastalığın bu türünde EBV (Ebstein Bar) virüsünün risk faktörü olduğu düşünülüyor. Erkeklerde daha sık görülen Hodgkin lenfomanın en çok rastlandığı yaş grupları 15 ila 35 yaş arasındaki genç nüfus ve 55 yaş üstü yetişkinler. Öyle ki Hodgkin lenfoma 15 ila 19 yaş arasında en sık görülen kanser türü olarak karşımıza çıkıyor.”

İLK BELİRTİ AĞRISIZ ŞİŞLİKLER

Lenfomaların tipik belirtisi, ele gelen ağrısız şişlik oluyor. Büyümüş lenf bezlerinin genellikle orta sertlikte ve lastik kıvamında olduğu biliniyor. Hastalar özellikle boyunda, koltuk altında veya kasık bölgesinde şişlikleri fark ediyorlar. Büyüyen lenf bezleri bası yapabilirken, bu da nefes darlığı, yüz ile boyunda şişlik, karın ağrısı ve karında şişlik gibi şikâyetlere yol açabiliyor. Fakat her ele gelen şişmiş lenf nodu, lenfoma anlamına gelmiyor. Enfeksiyonlarda da lenf bezleri şişiyor ve bir süre sonra küçülüyor. Özellikle tedavi ile gerilemeyen, inatçı ve büyüyen lenf bezleri lenfoma habercisi olabiliyor. Ayrıca ateş, gece terlemesi, son altı ayda vücut ağırlığının yüzde 10’undan fazla kilo kaybı ve şiddetli kaşıntı da belirtiler arasında sayılıyor.

TEDAVİ, HASTALIĞIN TÜRÜNE GÖRE BELİRLENİYOR

Nadir görülen bazı türlerinin dışında lenfoma tedavi edilebilir hastalık grubunda yer alıyor. Lenfomanın türü ise tedavi rotasını da belirliyor. Lenfomalar, büyüme hızlarına göre derecelendiriliyor. Bu hem hastalığın seyri hem de tedavi kararı açısından önemli. İndolent adı verilen düşük dereceli lenfomalar (sessiz seyirli) yavaş ilerledikleri için genellikle tedaviye acilen başlamak gerekmiyor. Hastalar uzun süre iyi bir yaşam kalitesiyle yaşamlarını sürdürüyor. Bu hastalar için uzmanlar “bekle ve izle” yaklaşımıyla hareket ediyor. Orta ve yüksek dereceli Hodgkin dışı lenfomalarda ise seyir daha agresif oluyor. Kanser, hızla ilerleyebiliyor ve dolayısıyla bu grup hastaların tedavisine vakit kaybedilmeden başlanıyor; daha yoğun ve etkili tedavi yöntemleri tercih ediliyor.

LENFOMADA YENİ TEDAVİLER

Lenfoma tedavisinde kullanılan yeni yöntemler, tedavi başarısını da giderek artırıyor. Öyle ki, tüm gruplarda tedavi oranı yüzde 80’lere ulaşabiliyor. Yeni tedavi yöntemleriyle tüm hodgkin lenfoma hastaların yaklaşık yüzde 75’i iyileşebilirken, genç hastalarda iyileşme oranı yüzde 90’lara çıkıyor. Tedavide ise genel olarak kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik akıllı ilaçlar, hücresel tedaviler ve kemik iliği nakli yöntemleri kullanılıyor. Her bir yöntemde yaşanan gelişmelerse, lenfomanın tedavisinde önemli katkılar yaparak başarı şansını yükseltiyor.

DESTEK TEDAVİLER DE GELİŞİYOR

İmmünoterapi ilaçları, lenfoma hücrelerine yapışarak, immün sistemi harekete geçmesi için uyarıyor. İmmün sistemi ise savaşçı hücrelerini göndererek, tümörün yüksek oranda küçülmesini sağlıyor. Lenfoma hastalarının tedavisinde önemli bir yeri olan kemoterapiyle kullanılan monoklonal antikor tedavisi, her lenfomaya göre farklı olsa da başarıyı artıran bir başka faktör. Doktor Öğretim Üyesi Ant Uzay, yeni gelişmeler sayesinde tedavi sırasında yan etkilerin de azaldığına dikkat çekerek, “Tüm hastalık sürecinde hastalığın kendisinden veya tedavinin olası yan etkilerinden dolayı oluşabilecek mide bulantısı, enfeksiyon, halsizlik, ağrı gibi sorunlarla baş etmesine yardımcı olan ve hastanın yaşam kalitesini artıran destek tedaviler de gelişiyor.” diyor.