Dünyada ülkelerin sanayi ve teknolojik gelişimi açısından birkaç sınıfa ayrıldığını biliyoruz. Gelişmiş ülkeler...
Dünyada ülkelerin sanayi ve teknolojik gelişimi açısından birkaç sınıfa ayrıldığını biliyoruz. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, az gelişmiş ülkeler ve üçüncü dünya ülkeleri gibi tanımlamalar sanayi ve ekonomide var olan değişik düzeyleri işaret eder.
Gelişmişlik düzeyi ayrıca ekonomiye de yansımakta ve kişi başına düşen gelir de bunun bir göstergesi olarak kullanılmaktadır. Sanayide ve teknolojide gelişmiş ülkeler diğerlerine teknoloji ve “know-how” ihraç etmekte ve dolayısı ile diğer ülkelerin de sanayi ve ekonomilerini kontrol altında tutabilmektedirler. Bunu, araştırma/geliştirme (Ar-Ge) ve özgün tasarım gayretlerine borçludurlar.
Son yıllarda gene bu kapsamda çok duyduğumuz “yenilikçilik” acaba ne anlama gelir? İngilizce’de “Innovation” diye tanımlanan, yeniliği arama, yeni bir ürün geliştirme, sistem geliştirme veya yöntem geliştirme çabası artık üniversitelerde, sanayide ve iş dünyasında aranan bir nitelik olma özelliğini taşımaktadır.
Birçok yeni üniversite programlarında Yenilikçilik, Girişimcilik ve Tasarım yerini almaktadır ve teşvik görmektedir. Bunların altında yatan felsefe ise insanın zekasını ve yaratıcılığını kullanarak yeniliklere imza atıp rekabet gücünün artırılmasıdır.Bir sanayi ürününün geliştirilmesi için gereken süreci örnek olarak inceleyelim.
Bu amaçla genelde aşağıda belirtilen aşamalar uygulanır:Araştırma: İhtiyaçtan doğan bir ürün talebi için önce bir kaynak araştırması ile başlanır. Daha sonra konu ile ilgili bilimsel ve teknik araştırmalar, teorik ve deneysel olarak yapılarak ürün hakkında bir teknoloji (know-how) geliştirilir.Tasarım: Araştırmada elde edilen teknoloji, insan zekası ve yaratıcılığı kullanarak yeni bir tasarım için çaba gösterilir. Yenilikçilik bu aşamada kendini gösterir. Ne kadar etkili olursa ürün o kadar başarılı olur.İmalat: Geliştirilen tasarım, bilinen veya yenilikçilik içeren yeni yöntemlerle üretilebilir.
Günümüzde üretim teknolojileri de yenilikçi düşünce sayesinde değişmekte ve gelişmektedir. Bilgisa-yar denetimli tezgahların ve robotların kullanımı bilinen örnekler arasındadır.Montaj: İmalat sonucu elde edilen veya satın alınan parçaları birleştirerek montaj aşamasına geçilir. Bu aşamada da yenilikçi bir yaklaşımla montaj işlemi basitleştirilebilir ve hızlandırılabilir.Pazarlama: Montajı tamamlanan ve kalite kontrolden geçen ürünler artık pazarlanmaya açıktır. Bu aşamada da yenilikçilik rol oynar. Günümüzde çok çeşitli, yaratıcı reklam ve pazarlama teknikleri ile karşılaşıyoruz. Bu konu artık uzmanlaşmış firmaların iş alanına girmiştir.Görüldüğü üzere yenilikçilik her aşamada vardır. Yeteri kadar olmadığı zaman ise ürün başarılı olamaz.
Prof.Dr.Bilgin KAFTANOĞLU
Ancak bir ülke sanayisinin gelişmesi ise yukarıda verilen sıranın tam tersidir. Ülkemizdeki gelişimi incelersek, aşağıdaki süreci takip ettiğini görürüz:Pazarlama: Örnek olarak otomotiv sanayisini alabiliriz. 1960’lı yılların öncesinde otomobiller ülkemizde üretilmediği zamanlar, bu ürünler yurt dışından ithal edilmekte ve ülkemizde pazarlanmakta idi.Montaj: 1960’lı yıllardan başlayarak, yurt dışından getirilen parçalarla otomobil montajları yapılmıştır.İmalat: 1970’li yıllarda, yurt dışından getirilen parçalar yerine, yerli sanaiimiz, bu parçaları imal etmeye başlamış ve yerli imalat oranı giderek artmıştır.
Tasarım: 1990’lı yıllarda ise bazı otomotiv firmaları ülkemizde yerli tasarım denemelerine başlamış ve uluslararası başarılar ve ödüller kazanarak Türk insanının bu yaratıcı ve yenilikçi süreci yürütebileceğini göstermiştir.Araştırma: Günümüzde artık otomotiv sanayimizde de araştırma sürecine girme denemeleri vardır.
Bu konudaki başarılarımız, ülkemizi sanayide gelişmiş ülkeler arasına sokabilir.Otomotiv sanaiindeki yaşanan bu süreç beyaz eşya, elektrik-elektronik ve savunma sektöründe de yaşanmıştır. Yenilikçiliğin benimsenmesi, girişimciliğin teşvik edilmesi ve özgün tasarımcılığın sanayi tarafından deteklenmesi ülkemizin sanayi bağımsızlığını artıracak, yeni markalar yaratacak ve uluslararası firmaların kendileri-ni koruyan tek yönlü kararlarından ülkemiz sanayisini daha bağımsız hale getirecektir. Bu da içinde yaşadığımız küresel ekonomik krizin bulunduğu gibi kritik dönemlerde, sanayimizi ve ekonomimizi daha dayanıklı hale getirecektir.Bu nedenlerden dolayı ülkemiz sanayisinde, yenilikçiğin ve girişimciliğin desteklenmesi ile yeni tasarımların ödüllendirilmesi, sanayideki kalkınma hızımızı ve milli gelirimizi artıracak ve gelişmiş ülkeler arasına daha kolay katılmamızı sağlayacaktır.
Bu yolda hız kazanmamız ancak araştırma-geliştirme (Ar-Ge) alanlarında daha çok katkı yapabilecek üniversitelerimizle sanayimizin işbirliği yapması ile mümkündür. Bu işbirliği gereksiz kaynak israfını önleyecek; kaliteli, yaratıcı ve girişimci insan gücü yetişmesini sağlayacak ve birçok yenilikçi projeye imza atılabilecektir. Üniversite ve sanayi işbirliğinin yanı sıra devlet politikası olarak da Ar-Ge projelerinin çeşitli şekillerde destek-lenmesi gerekir.
Örneğin; vergi indirimi ve teşvik, projelere mali ve malzeme katkısı, çalışan öğrencilere burs katkısı, konferans ve seminerler ile eğitim programlarının desteklenmesi, patent alınmasının özendirilmesi ve bu konuda katkı sağlanması artan şekilde uygulanmalıdır. Halen sürmekte olan TÜBİTAK-TEYDEB, SANTEZ, KOS-GEB ve Teknopark destekleri daha da artırılmalı ve ülkemizde halen GSMH’ya oranla yüzde 0,7 olan Ar-Ge giderleri kısa zamanda yüzde 2’ye çıkarılmalıdır.Türkiye’de 1990 yılında ODTÜ’de KOSGEB desteği ile kurulan Yenilik-çilik Merkezi (Innovation Center) yeni bir ürün geliştirmek için fikri olanlar; ancak parası ve bilimsel desteği yeterli olmayanlar için iyi bir kuluçka merkezi olmuştur. Burada üniversitenin desteği ile bir fikri ürüne dönüştürebilen yaratıcılık sahibi kişiler, maddi desteği de KOSGEB, TÜBİTAK, TTGV veya bankalardan sağlayarak projelerini yürütebilmişlerdir.
Bu kişiler daha sonra teknoparklarda daha büyük firmalar kurmuş veya doğrudan sanayi kurumları oluşturmuştur. Bu örneğin diğer üniversite yerleşkelerinde ve sanayi bölgelerinde artarak gelişmesi ümit vericidir.Devlet politikası olarak, Ar-Ge desteklerinin ve teşviklerinin artması, bizi bugün için içinde bulunduğumuz gelişmekte olan ülkeler sınıfından gelişmiş ülkeler sınıfına taşıyacaktır. Ayrıca teknolojik bağımsızlığımızın azalması ekonomik bağımsızlığımızı artıracaktır ve dünyada bizi söz sahibi ülkeler arasına sokacaktır. Türk insanının ve sanayicisinin gerekli ortam sağlandığı takdirde bunu başaracağına eminim. Son elli yıldaki gelişmemiz bunun bir kanıtıdır.