TÜBİTAK ’ın desteklediği 7 bin 345 Ar-Ge projesinin 2 bin 968 tanesi makine teknolojilerine ait. Bu rakam Ar-Ge projelerinin yüzde...
TÜBİTAK ’ın desteklediği 7 bin 345 Ar-Ge projesinin 2 bin 968 tanesi makine teknolojilerine ait. Bu rakam Ar-Ge projelerinin yüzde 40’ına tekabül ediyor. TÜBİTAK ile işbirliği geliştiren sektörler arasında makine sektörünün açık ara birinci olduğu görülüyor.
2008 yılında yaşanan global ekonomik krizin ardından artık dünyanın eskisi gibi olmayacağı herkesce anlaşıldı. Spekülatif hareketler neticesinde gelen zenginleşme bir sabun köpüğü misali uçup gitti. Sonuçta gelişimin asıl kaynağının üretim, ihracat ve teknoloji geliştirmek olduğu net bir şekilde fark edildi.
Üretimin merkezinde yer alan makine sektörü teknoloji geliştirmenin önemini çok iyi bilmektedir. TÜBİTAK bünyesinde yer alan Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nın (TEYDEB) desteklediği 7 bin 345 Ar-Ge projesinin 2 bin 968 tanesi makine teknolojilerine aittir. Bu rakam TEYDEB’in desteklediği Ar-Geprojelerinin yüzde 40’ına tekabül ediyor. TÜBİTAK ile işbirliği
geliştiren sektörler arasında makine sektörünün açık ara birinci olduğu görülüyor. Bu yolda devam ederek teknolojisi ve dolayısıyla katma değeri yüksek üretimimizi yukarılara çekme gayreti içerisindeyiz.
Tüm dünya üretimin ve ihracatın önemini anlamış durumda. Buda rekabetin daha da kızışmasına yol açıyor. ABD kısa süredeihracatını ikiye katlama hedefi koydu. Almanya ihracatını sürekli artırıyor. Türkiye’de büyümesini üretim, sanayi ve ihracat üzerinekurgulamalıdır. Kalifiye insan gücü ile birlikte katma değerli teknoloji üzerinde ilerleyerek dünyanın en büyük 10 ekonomisi aras ınagirmelidir. Bu gelişim baş aktörü makine sektörü olacaktır.Ülkemizde artık Ar-Ge çalışmalarına büyük destekler sağlamaktadır. Ancak bu teşviklere talip olanların sayısının da artması gerekiyor. Teknoloji odaklı girişimci vizyonuna ihtiyacımız var .Sanayiciler kalifiye insan kaynağının artması gerektiğini sürekli dile getirirken kendi vizyonlarını da gözden geçirmelidirler.
Hükümetin Ar-Ge desteklerinden en iyi şekilde faydalanarak vizyonumuzu da bu doğrultuda geliştirebilirsek katma değeri yüksek üretimlerle ihracatımızı çok daha yukarılara taşıyabiliriz. Artık tüm dünya ihracata yönelmektedir. Bizim bu yarışta öne geçmemizin şartı teknoloji üretebilmektir. Bu noktadan sonra Türkiye ekonomisi gerilemez. Amacımız daha hızlı nasıl koşabileceğimizin yollarını bulmaktır. Bu da teknoloji üreten bir sanayi oluşumundan geçmektedir.