Türkiye ekonomisinin yüzde 1,2’lik kısmını iş makineleri ve inşaat ekipmanları sektörünün oluşturduğunu belirten İMDER...
Türkiye ekonomisinin yüzde 1,2’lik kısmını iş makineleri ve inşaat ekipmanları sektörünün oluşturduğunu belirten İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Divriş, sektörün gelişmesi için devlet kurumları ve sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yaptıklarını söyledi.Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi dernek, birlik ve diğer sektörel kurumları tanıtarak yönetim kurulu başkanlarından; dernek faaliyetleri ve sektörün gelecek hedefleriyle ilgili bilgi almaya devam ediyoruz. Haziran sayımızda Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Divriş ile bir araya geldik.
Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği’nin (İMDER) kuruluş amacı ve tarihçesiyle ilgili bilgi verir misiniz?
Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği, dokuz firmanın bir araya gelmesiyle 14 Mart 2002 tarihinde resmi olarak kuruldu. 90 farklı markanın, 200 çeşit ürününü Türkiye’de üreten ya da bu global markaların temsilciliğini üstlenen, Türkiye’nin en büyük holdinglerinebağlı dokuz şirket, sektörün yaşadığı sorunlara çözüm bulmak amacıyla dernekleşerek bir çatı altında toplanmaya karar verdi. İMDER, 66 yıldır yatırma yönelik faaliyet gösteren, iş makineleri ve inşaat ekipmanları sektöründe, eksikliği hissedilen bir boşluğu doldurmayı amaçlayarak faaliyetlerine başladı. Türkiye’de ekonominin yapı taşlarından biri olan ve ülke gelişimi göstergesi olarak kabul edilen, iş makineleri sektörünün ilk ve tek derneği olması nedeniyle İMDER, önemli bir misyonun da temsilcisidir. İMDER faaliyetlerini; üyeler arası ilişkiler, sektörün ihtiyaç ve problemleri, sektör ile devlet arasındaki bağ ve ilişkilerin düzenlenmesi, sektör ve devlet ile beraber AB ilişkileri ve sektör ile global ilişkilerin kurulması, devam etmesi, işleyişi şeklinde belirlediği beş ana alan içinde sürdürüyor. Birliğimiz 2006 yılından bu yana, Avrupa’nın en büyük iş makinaları organizasyonu olan Avrupa Birliği İş Makinaları İmalatçıları Komitesi’nin (CECE-Committee for European Construction Equipment) üyesi olarak, CECE Başkanlar Konseyi, Yürütme Kurulu ve tüm teknik komitelerde Türkiye’yi Avrupa Birliği nezdinde temsil ediyor. CECE üyesi olan İMDER 2007 yılında da Avrupa’nın iş makinaları sektöründe diğer büyük organizasyon olan Avrupa Birliği İş Makinaları Distribütörleri Konfederasyonu (ECEDEuropean Confederation OF Equipment Distributors) üyesi oldu. İMDER’in CECE ve ECED üyeliklerinde; Türkiye iş makineleri sektöründeki yatırım ile imalat sanayisinin dünya çapında kabul görmesi, ülke pazar büyüklüğü, son yıllarda gözlenen ekonomik gelişmeler ve ülkemizin bulunduğu coğrafi konum etkili oldu. Ülke ekonomisine, gelişimine katkıda bulunmak İMDER’in ana amaçları arasındadır. Devletin resmi kurumları ile temasa geçerek, sektör ile ilgili konularda ki değişiklik ve düzenlemeler üzerine çalışmalar yaparak veya görüş bildirerek katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Türk iş makineleri sektörünün yapısından bahseder misiniz?
İş makineleri ve inşaat ekipmanları sektörü Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 1,2’lik kısmını oluşturuyor. İMDER üyesi kuruluşlar Türkiye’nin yedi ayrı coğrafi bölgesinde yerleşik bölge müdürlükleri, bayi, servis, yedek parça ağı ile tüm müşteri ve kullanıcılarına en kısa sürede hizmet sağlamayı amaçlıyor. Üyelerimizin Türkiye merkezli yatırımları her geçen gün artarak devam ediyor. Sektörümüzde yaklaşık 550 firma bulunuyor. 100’e yakın firma da üretim yapıyor. Türkiye’nin iş makineleri ihtiyacının yüzde 70’i yabancı yüzde 30’u yerli firmalar tarafından karşılanıyor. İMDER üyesi distribütör firmalar yatırımlarını, ürün tedarik, satış, satış sonrası hizmetler, yedek parça stoku ve müşteri memnuniyeti üzerine yoğunlaştırarak, ülke ekonomisinin gelişimi için çalışıyor. Sektörümüzde yaklaşık 14 bin kişi istihdam ediliyor. Bu sayının 7 bin 500’ü imalat sektöründe görev alıyor. Türkiye, pazar büyüklüğü açısından Avrupa’da Almanya, İngiltere ve Fransa’dan sonra dördüncü, dünyada ise 11’nci sıradadır. 2011 yılında Avrupa’nın beşinci büyük pazarı olan Türkiye, 2012’de İtalya’yı geride bırakarak dördüncü büyük pazar haline geldi. Bu yıl ise pazarın yüzde 18-20 seviyelerinde büyüyeceğini tahmin ediyoruz.
İMDER’in üyelerine sunduğu avantajlar nelerdir? İMDER çatısı altında olmak firmalara neler kazandırır?
İMDER’in 33 üyesi bulunuyor. Sektörün en önemli firmalarını çatısı altında buluşturan derneğimiz, üyelerinin yaşadığı sorunlara çözüm üretmenin yanında, resmi kurum ve kuruluşlarla da sürekli iletişim halindedir. Üye firmalarımızın talep ve beklentilerinin iletilmesinde aracılık ediyor, sorunların çözümünde aktif görev alıyoruz. Çeşitli sivil toplum örgütleriyle sektörümüzün tanıtımı konusunda yurt içi ve yurt dışında çalışmalarda bulunuyoruz. Sektörümüze yönelik eğitim çalışmalarına da öncülük ediyoruz. Ayrıca dernek olarak KOMATEK Fuarı’na katılan firmalara destek oluyoruz. Üye kabulünde ise seçici ve özenli davranıyoruz. Derneğimize üye olacak firmanın temsil ettiği ürün grubunda belli bir saygınlığa ulaşmış olması gerekiyor. Ayrıca üyemiz olacak firmadan derneğimizin belirlediği etik kurallara uygun hareket etmesini bekliyoruz. Üyelerimizin ürettiği ya da ithal ettiği ürünler mevcut mevzuat ve denetimlerden geçmelidir. Üyemiz olmayı düşünen firmalarda bu yasal hükümlülükleri yerine getirmelidir.
Sektörün ihracat potansiyelini aktarır mısınız?
Türkiye dünya genelinde 5,5 milyar dolarlık iş hacmiyle, Çin ve Hindistan’dan sonra en hızlı büyüme oranı yakalayan üçüncü iş makineleri pazarıdır. Türkiye’de yedi yaş aralığında toplam 59 bin 600 adet makine parkuru bulunuyor. Ülkemizde 40 yılı aşkın süredir makine imalatı yapılıyor. Sektörümüz 2010 yılındaki 900 milyon dolarlık ihracat rakamını 2011 yılında 1,3 milyar dolar seviyesine çıkarmayı başardı. 2023 yılı vizyonu çerçevesinde ise sektörümüz 10 milyar dolarlık ihracat hedefliyor. Türkiye’nin ihracatı 2002-2011 dönemini kapsayan dokuz yılda dokuz kat arttı. İthalatımız ise aynı dönemde yedi kat yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranında olumlu gelişmeler yaşanmasına karşın halen ithalata bağımlı durumdayız. Son dönemde birçok yabancı şirketin Türkiye’ye yatırım yapma noktasında girişimleri var. Bu girişimleri sektörün ihracat potansiyelinin artması açısından çok önemsiyoruz.
Sektörün temel sorunları nelerdir? Sorunların çözümü noktasında ne tür adımlar atılmalı?
Ülkelerin gelişmişliğini ve ekonomik düzeyini ortaya koyan en önemli göstergelerden birisi iş makineleri sektörünün durumudur. Ülkelerin ekonomik ve sosyal alanda kalkınmasını sağlamak için yapılması zorunlu olan; yol, su, elektrik, baraj, köprü, iletişim ağları, sınai ve sosyal hizmetler ekonomik girdi sağlayacak yer altı ve yer üstü madenlerinin işlenmesi, taşınması gibi daha birçok işin hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi için iş makinelerine ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla, bir ülkenin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmışlığı, sahip olduğu iş makinelerinin sayı ve niteliğine bakılarak görülebilir. Bu bağlamda; ülkemizde ekonomik ve sosyal refahın bir türlü çağdaş düzeye erişmesinin bir nedeni de sahip olduğumuz iş makinelerinin türü, sayısı ve kalitesindeki yetersizlikten kaynaklanıyor. Sahip olduğumuz iş makinelerinin; sayısal olarak gelişmiş ülkelerin yüzde 20’si, nitelik olarak yüzde 60’ından fazlasının ömürlerini tamamlamış olması bu alandaki geri kalmışlığımızın bir göstergesidir. Türkiye’nin genel yatırımlarının yaklaşık yüzde 50’sini inşaat sektörü yatırımları oluşturuyor. Sektörün sağladığı iş imkanı, iş gücü sayısı ve ekonomide yarattığı katma değer göz önüne alındığında, Türk ekonomisinin lokomotif sektörü olarak adlandırılıyor. İş makineleri ise bu sektördeki firmalar için büyük öneme sahiptir. Türkiye’deki inşaat sektörünün yüzde 30’unu iş makineleri sektörü oluşturuyor.
Türkiye’de 42 kalem iş makinesi satılıyor ve bunların 38’inin ikinci el ithal edilmesine izin veriliyor. Ülke ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede yerli üretimi olan ve ciddi yatırımlar yapılan dört ana kalem ürünün (beko-loder, ekskavatör, yükleyici ve forkliftler) ikinci el ithalatı ise yasak. Devletin bu desteğinin ve mevcut yasağın Avrupa Birliği üyesi olana kadar devam etmesi gerekiyor. Türkiye; insan sağlığı ve güvenliğine aykırı, çevreye zararlı, eski teknoloji, AB’nin güncel norm ve standartlarına uymayan, verimi düşük, kullanım maliyeti yüksek, yedek parçası olmayan, satış sonrası hizmetlerin verilemeyeceği, müşterinin mağdur olacağı yapılanmalardan kesinlikle uzak durmalıdır. İş makinelerinin tescillenme sıkıntıları da çözüm bekleyen sorunlar arasında yer alıyor. Ayrıca sektör üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir. Türkiye içerisinde ikinci el iş makinelerinden alınan verginin yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmesini bekliyoruz. İş ve inşaat makineleri sektörü kalifiye eleman bulma konusunda da çeşitli sıkıntılar yaşıyor. Özellikle imalat sanayisinde ara eleman eksikliği çok ciddi hissediliyor. Tasarım yapabilecek elemanlar yanında iş makinelerini ve ekipmanlarını kullanacak ehliyetli, yetişmiş kalifiye eleman bulamıyoruz. Bu soruna çözüm arayan İMDER “Yedi Bölgede Yedi Meslek Lisesi” projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında iş makinesi alanında eğitim verecek yedi ayrı meslek lisesini yeni teknoloji ve eğitimde ihtiyaç duyduğu ekipmanla donatarak çağa uygun hale getireceğiz.
İMDER’in katkılarıyla düzenlenecek olan “Uluslararası İş Makinaları Kongresi” ve İMDER olarak desteklediğiniz KOMATEK Fuarı hakkında bilgi verir misiniz?
“2023’e 10 Kala-Uluslararası İş Makinaları Kongresi”ni 19-20 Eylül tarihleri arasında
İstanbul’da düzenleyeceğiz. 2023 vizyonunda 10 milyar dolar ihracat hedefi olan sektörümüzün, 30 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşacağını tahmin ediyoruz. “2023’e 10 Kala” ile son 10 yılda yeni projelerle yaklaşık 1,2 trilyon dolarlık yatırımların planlandığıTürkiye, dünyanın cazibe merkezihaline geldi. Bulunduğu konum itibariyle de iş potansiyeli açısından 25 trilyon dolarlık bir bölgenin can damarı durumundayız. İMDER, faaliyetlerini hem ulusal hem de uluslararasıplatformlarda etkili ve güçlü şekilde sürdürüyor. “Dünyanın Parlayan İncisi” sloganı ile birçok ülkede “Türk Günleri”(Fransa, Almanya, İtalya, Çin,Kore) etkinlikleri düzenledik. 30 ayrı ülkeden 200 milyar doları yöneten 70’den fazla CEO’nun katılacağı ve Türk yetkililerle ikili iş görüşmelerinde bulunabilecekleri 2023’e 10 Kala-Uluslararası İş Makinaları Kongresi’nin sektörümüzün gelişimine olumlu katkılarda bulunacağını düşünüyoruz. KOMATEK 2013 Fuarı’nın genel anlamda başarılı geçtiği kanaatindeyim. Katılan firmalar fuardan memnun ayrıldı. 55 bin metrekarelik fuar alanı ve katılımcı firma sayısı açısından sektörümüzün Türkiye’deki gelmiş geçmiş en büyük etkinliğiydi. 800’ün üzerinde yabancı fuarı ziyaret etti ve firmalarla ikili görüşmeler yaptı. KOMATEK, Almanya, Fransa ve İtalya’daki emsallerinden sonra Avrupa’nın dördüncü büyük fuarı halini aldı. Ankara’daki fuar alanının yetersizliği etkinliğin daha da büyük çapta gerçekleşmesine izin vermedi. 100’e yakın firmaya yer verilemedi. Bu firmaların yarısı yabancı katılımcılardı. Zaman içinde bu sorunlarında çözülmesiyle KOMATEK’in bölgesel bir nitelikten öte dünyanın takip ettiği sayılı fuarlardan biri haline geleceğine inanıyorum.
Devletin sektöre sağladığı teşviklerin etkileri konusunda görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Devletin ilgili tüm birimleri yatırımcıyı teşvik konusunda çaba gösteriyor. Hazırlanan yeni teşvik yasasını akıllı kullanan yatırımcıya önemli yararlar sağlayacaktır. Teşvik yasasında iş makineleri stratejik yatırım kapsamınaalınmadı. Yasayla özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik yatırımlara daha fazla destek sağlandı. Özellikle sektörümüz açısından teşvik sisteminin tekrar ele alınıp gözden geçirilmesinin yararlı olacağı kanaatindeyim. Devletimiz yabancı yatırımcıyı ülkemize çekme adına da önemli çalışmalarda bulunuyor. Fakat Türkiye sadece sağlanan teşviklerle cazip bir ülke haline gelmez. Yabancı yatırımcı bölgeye makro ölçekte bakar.
Hukuk sisteminin işleyişiyle yakından ilgilenir. Devlet olarak vergi kolaylığı sağlasanız da adaletli bir hukuk sistemini yerleştiremezseniz yatırımı çekemezsiniz. Türkiye bu açıdan son yıllarda önemli bir mesafe kat etti. Ama hala eksik kalan ve düzeltilmesi gereken noktalar var. Yabancı yatırımcı ayrıca ülkedekiistikrarla yakından ilgilenir. Yatırıma yöneleceği bölgedeki siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarın sürmesini temel kriterlerden biri olarak görür. Bu nedenle ülke olarak her noktada beklentilere cevap verebilmeliyiz.
Makine Tanıtım Grubu’nun sektöre yönelik çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Makine Tanıtım Grubu (MTG), Türk makinelerinin dünyada imajının güçlendirilmesine yönelik önemli çalışmalarda bulundu. Ülke olarak bu girişimlerinolumlu sonuçlarını zaman içinde göreceğimizi düşünüyorum. MTG, iş makineleri sektöründeki çalışmalarımıza her zaman destek oluyor. Gerek tanıtım organizasyonlarında gerekse katıldığımız fuarlarda ortak çalışma yapma imkanı buluyoruz. Fakat özellikle kısıtlı bütçelere sahip firmalarımızın yurt dışında tanıtılması için daha somut adımlar atmamız gerekiyor. İlgili fuarlara KOBİ olarak nitelendirilen firmaların katılması için desteklerimizi artırmalıyız. İş makineleri sektörüne yönelik dünyanın önemli fuarlarında Türk pavyonları kurarak bu firmaları bir araya toplamalı, kendilerini dünyaya açmalarına katkıda bulunmalıyız. Sektörümüze yarar sağlama konusunda ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla irtibat halindeyiz. Adnan Dalgakıran yönetiminde makine sektörünü sahiplenmeye yönelik çalışmalara ve harcanan emeğe saygı duyuyor ve elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Zengin bir geçmişe sahipolan Türkiye’nin zengin bir geleceğe doğru ilerlediğini düşünüyoruz.